hesabın var mı? giriş yap

  • hepsinin nedenleri farklı farklıdır. fakat konuyu asıl öznesi olan tomris hanım tarafından ele alarak az da olsa çözümleyebiliriz.

    ülkü tamer ile zaten okul arkadaşlığı var. karşılıklı bir aşk vae. çocuklarını kaybetmeleri onlara büyük bir travma oluyor. yıllar içerisinde aşık oldukları, bir birlerini tanıdıkları insandan uzaklaşıyorlar da.

    o son dönemlerinde cemal süreya gibi ince ruhlu ve travmalarına iyi gelecek bir adamla yakınlaşması normal. cemal süreya için ise eserlerinde anafikir olabilecek düzey ve donanımda bir kadına aşk duyması normal. sonuçta şiirle büyümüş, şekillenmiş bir kadın tomris hanım.

    cemal süreya ile çok uyumlu olmadıkları da aşikar.

    büyük bir uyum ve gerçek aşkla bağlandıkları turgut uyar ile ilişkilerini irdelememize gerek yok. zaten gerçek bir aşk.

    edip cansever'in ise diğer sözlük yazarlarınca bolca altı çizildiği gibi sosyal çevre darlığından tomris hanım gibi etkileyici, şiirden hoşlanan ve anlayan bir kadına aşık olduğunu düşünüyorum.

    tabii şimdi böyle hepsiyle birlikte yaşamış gibi yazıyorum fakat tüm yorumlarımı paylaşılan anılar ve ilgili şairlerin eserlerinden elde ettiğim bilgilerle kendimce yazıyorum herkes gibi. belki de olaylar çok farklıdır.

    hepsinin güzel anılarına ve bizlere bıraktıkları eserlere saygı ve sevgiyle diyelim. iyi ki yaşamışlar ve bilmeyip görmeseler de hayatlarımıza dokunmuşlar.

    (bkz: güneş topla benim için)

  • bakiyorum facebook'ta adam karisiyla buyuk ask yasiyorlar. gezmeler ,tozmalar, resim altinda ask konusmalari.
    sonra bir bakiyorum iki gun sonra ayrilmislar.
    evde konusmayip internette ask yasayan cok evli cift var. malmisiniz olm siz ya.

  • bir paketin içerisine saçma sapan şeyler koyup, 100 yıl sonra açılması için bir yere teslim etmek. norveç'te yapıyorlar bunu mesela.

  • belki de gelir la bi gün.

    benimki geldi mesela. gitti bi gün, gelebilecek durumdaydı ama gelmedi çok uzun süre. ben de hiç gitmedim. o da gelmedi. çok zaman geçti, 8 yıldan biraz fazla.

    sonra bir şey oldu, ne olduğunu anlamadım. o da anlamamış.

    geliverdi. geldi değil, tam olarak geliverdi.

    o kadar yıllık susamışlık, o kadar zamanlık eksiklik. eve dönmüş gibi olduk, çook uzun bir seyahatten sonra kendi koltuğumuza uzanmış gibi. hani kendi evinin kaloriferi bile başka ısıtır ya, öyle.

    şimdi neden gelmedi diye sorgulayıp bok etmek de var her şeyi, koltuğa uzanıp o muhteşem sıcaklıkta ısınmak da.

    uzandık ısınıyoruz. dönüp baktığında gördüğün şey şaka gibi geliyor, inanamıyorsun, inanamadığına sevinip tekrar bakıyorsun.

    belki de gelir, mevzu, gelmiyorken zamanını nasıl geçirdiğinle ilgili. ya gelirse, ne anlatacaksın?

    beklerken öyle yaşa ki, dönüp geldiğinde gurur duysun seninle, anlatacak bir şeylerin olsun.

  • az önce aklıma gelen şey. yaz günü, iş güç yok, istanbul levent'teymiş ofis. bir yazar olarak hakkım diye düşünüyorum. gelsin çaylar gitsin gazozlar. otururuz. karşılıklı entry girer masadan masaya ne diyem mahmut mu diyem, okuyamadım durumumuz yoktu falan deriz. komik komik espiriler yaparız. valla çok eğlenceli olur. ben akşama kadar oturabilirim. ssg öğlen bize lahmacun veyahut kıymalı pide de söyler. gelmek isteyen varsa gidelim. hem bak kaç sene oldu yazıyoruz sitede bi ofise gidip de nasılsın deyip yüzyüze hal hatır soramadık. bir bakıma ayıp da oluyor yani. en kısa zamanda bi borcam alıp gidelim.

  • o değil de son dakikada 2-1 e gelince ulan santradan bi tane daha yiyip 2-2 bitmesin diye çekindin itiraf et. sen beşiktaşlısın bu hissi anlarsın.

    haklı galibiyetimiz kutlu olsun.

  • aslında sevgilisi olmasını istemesine rağmen, hiçbir girişimi olmayan, hoşlandığı karşı cinsler olsa da hep bunu bir şekilde hasır altı eden, elini uzatmayan, konuşmayan, girişimde bulunmayan kişidir.

  • şehir içinde 50, hatta okul bölgesinde 30 ile gittiğiniz için size sinirlenen, sizi tahrik eden ibnelerden birisi değilse ne olayım.