hesabın var mı? giriş yap

  • marmaris'te fırtınalı bir gece, elektrikler kesik. kahramanlar, yattığı yerden çakan şimşekleri gören ben ve zaten korkmakta olan küçük kız kardeş...

    a: hişş.. bana bak, birazdan gök gürleyecek, ona göre..
    k: nasıl? yok yaa..
    a: bak şimdi...
    -- gümmbüüürrrrrr---
    k: abi nasıl bildin yaa..
    a: nıhahahahaa.. ben yapıyorum kızım onu..
    k: yalan söylüyosun.
    a: ben yapıyorum işte, bugün öğrendim. bak şimdi bi daha yapıcam..
    k: inanmıyorum işte, yalancısın sen.
    a: bak şimdi..
    -- gümmbüüürrrrrr---
    k: ühühühü..abi nası yapıyosun yaa..
    a: yaparım kızım ben, gizli güçlerim var benim, yapiim mi bir daha?
    k: ya yapma abi noolur, korkuyorum ben..
    a: yook.. cezalısın sen, sabaha kadar yapıcam
    k: niye yaa, ühühü naaptım ben, noolur yapma
    a: benim kitapların yerini söylersin babaanneme ha? al işte bi daha yapıyorum, bu defaki çok pis
    -- güümmbüüürrrrrrrrrr---
    k: abi nolur yaaa.. ühühüehe..
    a: bittin sen bittin
    k: ühüühühüü..
    a: kalk mutfağa git, ekmeğe şokella sür getir bana, çabuk.
    k: ühühü, abi nasıl gidicem karanlıkta..
    a: ben anlamam, çok sür şokellayı..
    k: böhühehüehü, abi noolur yaa, çok karanlık..
    a: çabuk, bak bi daha yapıyorum.
    -- gümmbüüürrrrrr---
    k: tamam ya gidicem, ühühühü, anneme de söyliycem seni..
    a: hele bi söyle, bu sefer yıldırım düşürürüm kafana.
    k: böhühühü..

  • bu cümleyi ancak, emekçi gariban bir amcaya kurabilirsiniz. akp'li tayfadan birini görünce, cübbenizde ilikleyecek düğme ararsınız.

  • * kat mülkiyeti kanununu bilin. bu kanunu küçümsemeyin. paranızı iade edip sizi kendi evinizden kovmaları mümkündür.

    * kapı numarasına bakarak mal gibi gidip yerleştiğiniz dairenizde 3 sene oturduktan sonra olumsuz ekspertiz raporu nedeniyle bu daireyi satamama durumuna düşmemek için evinizi almadan önce kat irtifakı projesinden bağımsız bölüm kontrolünü mutlaka ama mutlaka yapın. banka kredisi ile aldığınız evinizde dahi bu problemi yaşayabileceğinizi bilin.

    * 'benim beslediğim kediden sana ne pezevenk?!' derken haklı olmama ihtimalinizin de bulunduğunu ve bu gibi konuların yönetim planında ele alındığını unutmayın.

    * eviniz kat mülkiyetine geçmişse zorunlu deprem sigortanızı yaptırmadan işlemlere başlayamayacağınızı aklınızda bulundurun.

  • diyelim ki siyasi mesaj iceriyor, ne var bunda?
    ulan konusmak suc, twit atmak suc, sokakta hak aramak suc, insanca derdi dile getirmek suc..birakin da sarkilar serbest olsun..
    yeter aq..
    üstüne alinan alinsin, bir bok yapamazsiniz!

  • murat yetkin'in, "recep tayyip erdoğan çılgın projeler açıkladığında gazeteciliğimizi unuttuk heralde o zaman kaynak nerede sormadık, şimdi hatırladık emeklilere verilecek paranın kaynağını size soruyoruz" diye meslektaşlarına laf soktuğu yayın.

  • turkiye'de silah sahibi olmanin ne kadar da basit oldugunu bizlere tekrar gosteren bir olayda yaralanan sarkici.

    bir de gun gecmesin ki hakkinda chain mailler yollanmasin;

    bir inşaat işçisi, ancak yasa dışı yollarla sıfırdan bu noktalara gelebilir.
    gazetelerden;
    - 1981'de izmir fuarında polise hakaretten tutuklandı.
    - 1990'da kokain operasyonu sanığı; 1994'te beraat.
    - 1990'da şehmuz iigin'le kaset yüzünden anlaşmazlık yaşadı.
    etilerdeki villası kundaklandı.
    - 1990'da maksim gazinosunda ayağından vurdular.
    - 1991'de urfadan bağımsız aday oldu. seçim kampanyasına havaya 5 el
    ateş açarak başladı.
    - 1995'te hasan heybetlinin sünnet düğününde "meskun mahalde ateş
    açmaktan" gözaltına alındı.
    - 1996'da urfada ahmet toptanla tartıştı. yeğeni fevzi tatlı'ya öldürttü.
    - 1998'de arabasını kurşunlayan hasan boranın adamı a.uçmak
    kurşunlanarak yaralandı.
    - eski menajeri hasan boranın müzik şirketi oğlu ahmet tatlı ve
    adamları tarafından basıldı.
    - 2000'de iki ruhsatsız tabanca için gözaltına alındı.
    - 2000'de pilot nusret ertürkü tehditten savcılığa ifade verdi.
    - 2002'de derya tuna bacağından vuruldu.
    - 2003'te asena bacağından vuruldu.
    - 18 yıl hapis isteği ile sauna çetesi üyeliğinden yargılandı.
    - yd: anımsadığım kadarıyla 7-8 yıl önce milliyet gazetesini alenen
    "yok ederim" gibi sözlerle tehdit etti. (savcı ve basın adeta sus
    pus..)

    biz böyle birini cumhurbaşkanı, başbakan, devlet ve türk medyası
    tarafından adeta kahraman ilan ederek, kimseye gösterilmeyen ilgiyi
    gösterdik.

    ve suçlarının ne olduğu bilinmeden yüzlerce gazeteci, bilim adamı,
    subay tutuklu... haberal, perinçek, balbay, özkan ve niceleri hücrede.

    avrupa, amerika, japonya dahil tüm dünyanın her konserini 15 dakika
    ayakta alkışladığı fazıl say ve muhalif "gerçek"sanatçılar adeta vatan haini..

    halka, gençlere ne güzel örnekler sunuyoruz..
    geleceğimizi ne güzel hazırlıyoruz.

    --- fin ---

  • gemicik sahiplerinin finoları gelmiş 9 yıllık reno 12 arabasında katledilen adamın oğlunu ağzı havyarlı olmakla itham ediyor. sadece bir köprüden milyarlarca doları cukkalayanların paralı askerleri gelmiş onlar elit bi garibanız ayağı çekiyorlar. insan mısınız lan siz? ne cins bir mahluksunuz?

  • anlatıda bir sanatçıyla bir üreticiyi ayıran çok temel bir fark vardır. bu; tekniğin, kullanılan ekipmanların, deneyimin ve bütçenin ötesinde bir ayrımdır. bir üretici projeye başlar ancak ortada üretmeye çalışmaktan başka bir amaç yoktur. bir yazıya başladığında önemli olan anlatılan şey değil o yazının sonunu getirebilmektir, bir filme başlandığında amaç filmin izleyici üzerinde etkisi değil post prodüksiyondan çıkabilmesidir. bir sanatçı ise elinde daha kötü koşullar olsa da bu tür girdaplarda kaybolmaz ve derdi neyse onu anlatmaya çalışır.

    bir sanatçıyı fark etmenizi sağlayacak en kolay unsurlardan biri budur. sanatçı ortaya bir ürün çıkarmak için işe başlamaz. bir işe başlar çünkü anlatması gereken bir derdi vardır. bu yüzden üreticiler ilham beklerken ya da writer’s block’la uğraşırken sanatçılar tutkuyla çalışmaya devam eder.

    ancak bir derdinizin olması ve onu bir şekilde anlatılabilir bir formata getirmeniz ortaya çıkardığınız filmin izleyici tarafından beğenileceği anlamına gelmez. burada “ama filmin bir mesajı var.” gibi bahanelere de sığınamazsınız çünkü filmi yapan kişi olarak fikri izleyiciye ulaştırma konusunda büyük sorumluluk size ait. bir de bu filmin yönetmeni spike lee gibi derdiniz güncel politika ise işiniz daha da zor. çünkü derdinizi anlatmaya çalışırken atacağınız yanlış adımlar sizi bir çığırtkana dönüştürebilir.

    bu nedenle şimdi bahsedeğimiz blackkklansman çok özel bir film. çünkü derdini didaktik olmadan, izleyiciyi manipüle etmeye çalışmadan müthiş bir teknikle aktarmış. ayrıca spike lee burada derdini anlatırken hem bunun bir film olduğunu unutmamış hem de çok derin sosyal konulara işaret etmiş. şimdi filmimiz önemli bir konuyu işlerken sanatsal yönden güçlü olmayı nasıl başarmış bir bakalım.

    --- spoiler ---

    1 ) ılımlı ana karakter: sinemada yapılması gereken en temel işlerden biri izleyiciyle ana karakter arasında bağ kurdurmak olduğu için yönetmenler ana karakter üzerinden görüşlerini izleyicilere kolaylıkla aktarabilirler. ancak yapılan şey bir miting değil film olduğundan fikirleri direkt olarak aktarmak ve izleyicinin bunları kabul etmesini beklemek “sigara içmek kötüdür.” gibi çok temel bir fikirde bile alıcının direnç göstermesine neden olur.

    çünkü izleyici yönlendirildiğini hissetmekten hoşlanmaz. bu yüzden böyle bir filmde tek bir yöne bakan bir ana karakteri kullanamazsınız. mesela malcolm x filminde bile merkezde bir fikir adamı olmasına rağmen spike lee, malcolm'u fikirleri değişen ve gelişen bir insan olarak resmederek izleyicinin kaçmasına engel olur.

    bu nedenle yönetmenimiz derdini anlatırken kwame ture gibi bir adamı değil de ron stallworth’u ana karakter olarak seçmiş. çünkü kwame’nin fikirleri çok keskin ve her diyaloğunda bunu görebiliyorsunuz. ancak bir fikri sinemada sadece diyaloglarla ve aşırı uçlu karakterlerle anlatmaya çalışırsanız ne yapmaya çalıştığınız kısa sürede fark edilir ve fikrin değerinden bağımsız olarak izleyiciler filmden sıkılır.

    ron ise kwame’den oldukça farklı. çünkü ana karakterimiz konuşmaktan ziyade fikirlerini yaptığı işlerle gösteren bir insan. mesela siyahiler ile beyazların uyumlu bir şekilde yaşamasını istiyor. ancak bunu bir salon dolusu insana anlatmak yerine gidip polis oluyor. çünkü sistemin ancak içeriden düzeltilebileceğine inanıyor. ırkçılarla mücadeleyi de yine harekete geçerek başlatıyor. çünkü bir eyleme katılıp bin yerine bin birinci insan olmak yerine, gerçekten bir soruşturma yürütüp gerekli tutuklamaları yapmayı tercih ediyor.

    2 ) güçlü anlar: eğer ırkçılık gibi bir konu hakkındaki görüşlerinizi geniş kitlelere aktarmak istiyorsanız, mantık çok işinize yarayacak bir şey değildir. isterseniz şemalar kullanın, polis şiddeti vakalarının istatistiklerini tutun, bunların eyaletlere göre dağılımlarını gösterin. elinizdeki materyal ne kadar gerçek olursa olsun bir rakam izleyici için bir rakamdır. 532 ile 523 sayısı kolaylıkla karıştırılabilir. ancak aradaki 9 fark, 9 farklı insanın hayatı demek.

    bu yüzden ayrımcılık gibi bir konuyu işlerken mantığa değil duygulara hitap etmek zorundasınız. o aradaki 9 rakamı önce 9 isme daha sonra 9 hayata ve sonunda da toplumu etkileyen 9 insana dönüşmelidir. spike lee de bunu filmde jesse washington’ın linç edilmesini anlattırarak yapıyor. spike lee zaten monolog çekmek konusunda çok başarılı. filmlerinde de konuşmacılara sıklıkla yer veriyor. ancak bu sahne diğerlerinden farklı. çünkü bu filmdeki kwame ture ya da malcolm x gibi karakterler, insanları harekete geçirmek için konuşuyorlardı. bir talepleri vardı ve ateşli bir şekilde bunun nedenlerini aktarıyorlardı.

    jesse washington’ın başına gelenlerin anlatıldığı sahne ise bundan farklı. birincisi bu sahnede monoloğa başlayan karakter sizden bir talepte bulunmuyor. ikincisi de toplumun başına gelen sistematik bir olaydan bahsetmiyor. çünkü toplum çeşit çeşit insandan oluşur ve onların tümüyle bağ kurmak zordur. ancak anlatılan kişi sayısını bire indirirseniz ister norveç’te ormancı olun ister kazakistan’da at yetiştiricisi, bir insan olarak yaşanan acıyı karşınızdakine hissettirebilirsiniz. bu his de rakamlardan daha kalıcı olur.

    3 ) karikatürize kötü adamlar: genel olarak filme bakarsanız klan üyelerinin kafası pek çalışmayan insanlar olarak resmedildiklerini görürsünüz. ilk başta bu klan üyeleriyle dalga geçmek için yapılmış bir şey gibi görünür. ancak bunun anlatım olarak farklı bir amacı var sanırım. çünkü belli bir grubu kötü göstermek istiyorsanız bunun onlarca farklı ve ciddi yolu var, onları karikatürize tipler olarak göstermek bunların en sonuncusu. bir de her ne olursa olsun hiçbir yönetmen filmlerindeki karakterlerin böyle basit görünmesini istemez.

    benim fikrime göre spike lee’nin bunu yapma amacı filmi daha izlenebilir kılmak. çünkü eminim ırkçılığın içine doğup büyümesi nedeniyle spike lee amerika’daki gerçek bir ırkçı nasıl biridir biliyordur. istese bundan çok daha gerçekçi karakterler üretebilir. ancak bunu yapmadı çünkü ortalama bir izleyicinin bir ırkçıyı sinir krizi geçirmeden izlemesi çok zor. eğer american history x’deki gibi amacınız izleyiciyi rahatsız etmek ve böylece konuya dikkat çekmekse o zaman başka. ancak spike lee’nin amacı bu değil. o, ron’un hikayesini anlatmaya çalışıyor. bu yüzden klan üyelerinin gerçek yüzünü gösterip seyircisine mide krampı yaşatmaktansa bu karakterleri dalga geçilesi bir hale getirip hikayenin önüne geçmelerini engelliyor.

    mesela filmdeki connie karakteri nefret edilesi bir insan. ancak klan toplantısına kraker getirdiğini görüyoruz çünkü nefret izleyiciyi bir kere ele geçirirse bakış açısını bulandırır. bu da hikayenin düzgün bir şekilde anlatılmasına engel olur. bu nedenle dalga geçilesi kötü karakterler gerçekçi kötü karakterlerden daha işlevsel bu hikaye için.

    4 ) mizah: bu konu benim spike lee filmlerinde en sevdiğim noktalardan biridir. çünkü yönetmenimiz burada öyle bir teknik kullanır ki normalde çok ciddi meselelerin konuşulduğu bir diyaloğu izlerken sürekli gülersiniz. bu teknik de görüntü yönetmenliğiyle kurgunun birleşimiyle yapılır. öncelikle kamera konuşacak oyuncuyu tam orta portreden alır. çoğu filmde diyalog esnasında oyuncu karşısındaki insanın konumuna göre hafif sağda ya da solda yer aldığı için tam karşıdan görmek izleyicide bir şeylerin garip olduğu hissini yaratır.

    tekniğin ikinci aşaması da kesmelerle alakalı. o1 ve o2 diye iki tane oyuncumuz olsun. normal bir diyalog sırasında o1 repliğini söyler. susar kamera hala onu çekerken o2 konuşmaya başlar ve ilk kelimenin bittiği yerde kesme yapılarak ekran o2'ye geçer. bu da kesmelerin doğal görünmesi için yapılır. çünkü normal hayatta da karşınızdaki insan siz yüzüne bakmaya başladığında konuşmaz. bir kelime söylemeye başladığı anda siz bakışlarınızı ona yöneltirsiniz. bu teknik de insandaki bu huyun bir taklididir.

    peki spike lee bu doğallığı neden bozuyor? çünkü eğer ciddi bir diyaloğu teknik anlamda doğru çekerseniz onu ağır bir hale getirirsiniz. ancak tekniği bozarsanız garip bir durum oluşur. bu da hem o diyaloglardaki meseleleri aktarmak hem de filmi ağırlaştırmamak için kullanılan bir yöntemdir.

    5 ) minik zaferler: insan zihni başlanan bir işin tamamlanmasını ister. böylece dosyayı kaldırıp arşive atabilir. ancak bir yönetmen anlattığı meselenin film biter bitmez unutulmasını istemez. bu nedenle spike lee de ron’un ve ekibin başarısını minimum düzeyde tutmuş. tabi bu gerçek olaylardan uyarlanmış bir hikaye ancak spike lee seyirci mutlu olsun diye karakterlerine madalya bile verdirebilirdi isterse. ancak onun yerine dosyayı olabilecek minimum kazanç ile kapatıp izleyicinin gerçeklerden uzaklaşmasını engellemiş.

    çünkü zaferin tonu tutturulamazsa seyirci sahte bir tatmin duygusuna kapılabilir. böyle bir durumun önüne geçmek için de klan üyelerinin planladığı saldırının başarısız olduğunu görüyoruz daha sonra bombayı yerleştiren connie’nin tutuklandığını öğreniyoruz. bu da en azından hikayeyi toparlamak için yeterli oluyor. bir de sanırım polis şiddetini es geçmemek adına hikayenin başlamasından önce siyahi bir çocuğu vurmuş olan polisi de tutuklatıyor ama kazanılan şeyler bundan ibaret.

    ayrıca siz finalde daha büyük bir zafer beklerken, film bu kadarı yeter şimdi gerçeklere dönelim diyerek önce soruşturmanın sonlandırıldığını haber veriyor. daha sonra ron’un david duke ile son bir kez dalga geçmesini gösterip önce ortamı yumuşatıyor sonra da yanan haç sahnesi ve gerçek haberlerden derleme görüntüler ile ana fikrin altını kalın kalın çizerek finalini yapıyor.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak bir film çok önemli bir meseleye dikkat çekmek istiyor olabilir. ancak meselenin önemi ya da bu çabanın değeri bir filmi iyi yapmaya yetmiyor. çünkü sinemada bulunan fikri uygulayabilmek o fikri bulmaktan çok daha önemli. spike lee de bu filmde gerçekte çok ağır olan bir konuyu izleyicisini yormadan aktarmanın yollarını aramış ve mizah, gerçekler ve sert konular arasında müthiş bir ton tutturmuş. ki bu da başarması gerçekten zor bir iş çünkü ırkçılık gibi bir konunun işlendiği bir filme mizahi kısımlar eklemek işin elinizde patlamasına yol açabilirdi. ancak spike lee nerede mizaha yer vereceğini nerede ciddileşeceğini çok iyi bildiği için iki uç arasında rahatlıkla gezebilen ve bunu yaparken ana fikrini seyirciye kolaylıkla aktarabilen bir film çıkarmış ortaya.