hesabın var mı? giriş yap

  • sanırım maç öncesi şöyle bir konuşma oldu

    fatih terim- arkadaşlar, caner den başka orta yapanı siksinler miiiii??
    takım: siksinlerrrrrr
    fatih terim: hadi allah yardımcınız olsun..

  • ulkenin birinde dunya capindan feministleri bir araya getiren bir organizasyon yapilmi$. amaclari ce$itli seminerler yapip tecrubelerini birbirlerine anlatmakmi$. birisinde soz alan ingiliz kadin anlatmi$:
    - "bir gun kocam gelince "bula$iklari artik ben yikamiycam, sen yika" dedim. 1. gun bir degi$iklik gormedim, 2. gun gormedim, 3. gun yikamaya ba$ladi" demi$.
    alman kadin:
    - "bir gun kocam gelince "cama$irlari artik ben yikamiycam, sen yika" dedim. 1. gun bir degi$iklik gormedim, 2. gun gormedim, 3. gun yikamaya ba$ladi" demi$.
    turk fadimeye sira gelince o da $unlari soylemi$:
    - "bir gun kocam gelince "yerleri artik ben temizlemiycem, sen temizle" dedim. 1. gun bir$ey gormedim, 2. gun gormedim, 3. gun yava$ yava$ gormeye ba$ladim" demi$.

  • bir spor çeşidi olan binicilik, kan dolaşımı ve solunum sistemini iyileştirir. aynı zamanda kişinin duruşunu düzeltir çünkü binici, atın üzerinde olduğu süre içinde dik ve doğru bir şekilde oturmalıdır. bunlara ek olarak binicilik, denge ve koordinasyonunuzu geliştirir.

    atın ritmik yürüme biçimi binicinin bu yürüyüşe sürekli uyum sağlamasını gerektirir. böylece değişik kas grupları, özellikle de pelvik kaslar ve duruş kasları, çalışır. at hızlandıkça binicinin farklı kas grupları da (kuadriseps ve diz ardı kirişi gibi) yoğun bir şekilde çalışmaya başlar.

    atın doğal yürüyüşüne sağlanan uyum ve doğru biniş oturuşu bir araya geldiği zaman kişinin omurgası, eklem hareketliliği ve birçok kas grubunun durumu güçlenir.

    yeterli araştırma ile psikolojik ve zihinsel gelişime faydalarını da öğrenmek mümkündür.
    binicilik eğitimi almış,binicilikle büyümüş insanların arasında uzun zaman geçirmiş biri olarak rahatlıkla şunu söyleyebilirim ki binicilik üzerine kurulmuş çiftlikler atlar için adeta rehabilitasyon merkezidir. atın sosyalleştiği karakterinin güçlendiği insan ilişkisinin en üst düzeye ulaştığı yerdir. işkence kesinlikle değildir, bunu yazan yazar araştırmasını yapmamış atın doğası hakkında fikir sahibi olmayan bir yazardır. atların doğasında koşmak en temel güdüdür,at yarışçılığının savunulacak ve savunulmayacak yönleri vardır evet ama binicilikte atın koşu temposu dünyanın en normal durumları arasındadır. at dörtnalda dahi asla tam anlamıyla hızlı değildir,tam anlamıyla yorulabileceği kadar geniş ve düz alan yoktur binicilik eğitimi verilen çiftliklerde. kaldı ki iyi beslenen atlar antrenman yapmak zorundadır sağlığı için ve binici genellikle 85 kilodan fazla olmaz, atın sağlığı için eğitimciler bu durumu kabul etmez ve önermez. gelelim kamçı meselesine,atlar aşırı ürkek hayvanlardır ve korktuklarında verebileceği en büyük tepki koşmaktır. kamçılar genellikle topuk komutu verildiğinde harekete geçmeyen ya da bu eğitimi almamış,alışamamış atlar için kullanılır. ve genellikle ata vurulan kamçı görsel bir ürkütme amacı taşır. atın derisini acıtacak kadar şiddetli vurmanıza kimse müsade etmez, acıtmanız içinse cidden zarar vermek amacıyla şiddetli vurmanız gerekir çünkü atlarla uzaktan yakından alakası olan herkes bilir ki atların derileri kalındır. son olarak atlar insanların en yakın dostudur ,. bir at ile iletişim kurmanızı en yakın zamanda şiddetle tavsiye ederim. binicilikse sporların en asilidir,lütfen binicilik hakkında yorum yapmadan önce iyi bir araştırma yapın insanları ve kendinizi yanlış yönlendirmeyin.

  • dünyanın en asap bozucu şeylerinden biri. ilk sorulduğunda babamın mesleğini söyleme gafletinde bulunmuştum "pikocu" diye. sonra muhabbet "pikocu ne?", "nasıl yani terzi mi?", "overlokçu mu oluyor o?", "hele bir anlat şunu" diye öyle uzamış ve ben anlatmayı başaramadıkça o kadar canımı sıkmış, beni sınıfta öyle rahatsız edici derecede ilgi odağı haline getirmişti ki sonraki senelerde "emekli", "serbest meslek" diye geçiştirmeye başlamıştım. onlarda bile öğretmen tatmin olmazsa "nasıl serbest meslek? öyle geziyo mu yani?" diye dalga geçebiliyordu. sonunda bir sene "bilmiyorum" bile dedim artık dayanamayıp. "bilmiyor musun? babanın yaptığı işi bilmiyor musun?" raddesine gelmişti ama o kadar sıkılmıştım ki gönül rahatlığıyla "bilmiyorum" demeye başlamıştım. o beni rahatlatmıştı.

    işin ironik tarafı 14 yıldır ekşi sözlük'te pikoyu ve pikoculuğu anlatan yegane entry'ler bana ait.

    edit: "terzi diyeydin ya" demişler. terzi demeyi denedim, "terzi gibi" dediğim oldu ama düz "terzi" diye sallamayı içime sindiremedim. veteriner babayı doktor diye tarif etmek gibi olacaktı. sanki babamın mesleğinden utanıyormuşum da yalan söylemeye ihtiyacım varmış gibi hissedecektim. o yüzden "terzi" demedim "terzi gibi" dedim ama o daha çok probleme yol açtı.

  • bu lafı diyen bu ülkenin şehitlerine kelle, teröristbaşına sayın, katillerine destan yazdılar, öldürülen çocuğa terörist, ve hepsinin ötesinde ülkeyi kuran atamıza ayyaş diyen bir adamsa sadece acı acı gülümsetir...
    bi de küfrettirir ama ben burada edebimi bozmayacağım şimdi... o anladı benim demek istediğimi...