hesabın var mı? giriş yap

  • diyelim ki deniz ılık olsun, öyle buz muz yok. yazın yüzdüğün gibi deniz. yine de hipotermiden ölürsün, vücudun tüm denizi ısıtmaya çalışıyor olur, balkonda kalorifer yakıp şehri ısıtmaya çalışmak gibi. illa ki vücut ısın düşer yani.

    diyelim hipotermiden ölmedin, yüzmeye çalıştın. yine vücudundaki enerji sınırlı olduğu için bir noktada biter ve kendini su üstünde bile tutamaz hale gelirsin. bütün deniz güvenlik kitaplarında "karayı görmüyorsanız yüzmeye çalışmayın, batan aracın yanında kalın, kurtarma ekiplerinin açık denizde sizi bulmasındansa batan gemiyi/tekneyi ve bulması çok daha kolaydır." diye yazar.

    kendini suyun üstünde tutabilmek için ihtiyacın olan enerjinin olabildiğince uzun süre dayanması için yarı cenin pozisyonunda, elini kolunu, bacaklarını çok sallamadan sakince bekleyebilmek gerekir. bu vücut ısısını korumaya da yardımcı olur.

    diyelim ki deniz ılık yaz denizi, sen de yüzmemen gerektiğini biliyorsun bunların hepsini yaptın. şimdi de susuzluktan öleceksin. hele de dayanamayıp, şaşırıp, düşünemeyip deniz suyu içtiysen daha çabuk öleceksin. başına güneş geçtiyse, vs kustuysan iyice su kaybettin, ölüm iyice hızlanacak.

    yani böyle bir deniz kazası yaşadıysanız, hayatta kalmanın çaresi kurtarılmayı beklemek, ve yapabilecekleriniz sadece sizi kurtarmaya gelenlere olabildiğince uzun süre tanıyabilmek.

    titanik yolcularının buz denizi ortasında şansları yok tabi. diğer aşamaları sıra gelmesi için bile çok soğuk.

  • şimdi "hayatında hiç spor yapmamış insanlar eleştirmesin!!"ciler damlar. eleştireceğiz amk, yarışı 85 kişi bitirmiş, bizimkiler neden bitirememiş? en azından finishi gör, hiç mi utanmayacaksın dönerken. maltepe sahilde isbike ile antrenman yapsaydınız keşke aq.

  • edit:

    gelen mesajlardan sonra anladım ki bu insanımsı varlıklara müstehak bir toplumuz. içimizdeki gerçekten iyi insanlar kusura bakmasınlar.
    bizim toplumumuz bu insanlıktan nasibini alamamış, görmemiş şempanzelere layık maalesef.

    diyorum ki su veren itfaiyenin hortumunu. pılımı pırtımı toplayıp en kısa zamanda defolup gideceğim buradan. aklınız varsa siz de yapın bunu.

    edit2: şunu da söylemeden gidemeyeceğim. "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" kafasıyla olmaz. o yılan döner bir gün sizi de ısırır.

  • ölü yemeyi bilmem de, yamyamlık mantıklı zaten.

    şöyle ki; hem insan sayısını azaltarak fazla nüfusa, hem de yeni bir besin kaynağı ekleyerek açlığa karşı bir çözüm.

    buradaki tek soru; kimlerin yeneceği. daha önce de yazmıştım bir yerlere, burada şu mantık yürütülmeli; biz genel olarak ot obur canlıları yiyoruz biliyorsunuz sindirim sistemimiz buna daha elverişli. dolayısıyla veganları yiyelim derim ben.

  • bir keresinde zombiler üstüne 10 dakikadan fazla konuşarak gerçekleştirdiğim bir salaklık.

    millet bardak düşürür, kekeler, midesi bulanır filan. şirin bile gözükebilir çoğu insana,
    ben ne yapıyorum?

    zombiler...

  • aynı zamanda birilerinin (bas bas haykırdıkları üzere) yıllardır beklediği liderdir. değdi mi lan beklediğinize? bence değmedi.
    neyse, bugün soma'da bir süpermarket, yarın umarım malezya'nın ücra bir köşesi.