hesabın var mı? giriş yap

  • sovyetler birliği’nden ayrılan devletler ve eski doğu bloğu ülkelerindeki lingua franca konumunu gittikçe kaybetse de, hala slav dillerinin en önemlisi, dünyada en çok konuşulan diller sıralamasının beşincisi ve birleşmiş milletler’in altı resmi dilinden biridir rusça.
    ön- ve son eklerin bolluğu, kelimelerin uzunluğu, isim ve sıfatların hallere göre çekimlerinin karmaşıklığı rus dili ve edebiyatına zenginlik; bu dilin öğrencisinin beyin hücrelerine ise fazladan mesai olarak geri dönmektedir. bolşevik devrimi, kızıl devrim ya da (kasım’da yapılmış olmasına rağmen) ekim devrimi diye de anılan 1917 devrimi, kültürün her öğesine olduğu gibi rus diline de damgasını vurmuştur ve benim burda değinmek istediğim de şahsen daha çok bu etkilerdir:
    kitleleri bilinçlendirmek, okur-yazar oranını yükseltmek adına lenin ve şürekasının ilk yaptığı iş kiril alfabesini daha kolay öğrenilir hale getirmek; kimi harfleri atmak, kimilerinin görünüşünü, kimilerinin de telaffuzunu basitleştirmek olmuştur, ki bugün nostaljik tatlar yaşamak adına pekçok rus’un, dükkanına ya da şirketine bu eski harflerden oluşan isimler vermekte olduğunu belirteyim.
    devrimin dile bir diğer etkisi kendini hitaplarda göstermiştir. bay ve bayan (gaspadin/gaspaja) gibi burjuva işi hitaplar kaldırılmış, yerine özünde “arkadaş” anlamına gelen “tovarişç” kelimesi kullanılmaya başlanmıştır (bizde şahane züğürtler adı altında gösterilmiş pek başarılı jacques deval oyununun adı da batılı kaynaklarda tovarich diye geçer). tovarişç’in yoldaş* anlamına geldiğini sanmak da hatadır bu arada, “yoldaş” sözcüğünün tam tercümesi sputnik’tir ve sputnik sizin de bildiğiniz gibi amerikalıların en mühim uzay üssünün adıdır (komiklikti, en azından çabasıydı).
    devrimin rusça’ya bir başka kıyımı, onu i.k.d.b.d (iğrenç kısaltmalarla dolu bir dil) haline getirmiş olmasıdır. 1984’ün newspeak’inden hiç de farklı olmayan bir şekilde en gereksiz kelimeleri dahi kısaltmışlardır: “okul işçisi” dedikleri ve aslında “öğretmen” demeye çalıştıkları “şkolnyi rabotnik” şkrab olmuş; gizli istihbarat örgülerinin adı vchk (cheka), gpu, ogpu, nkvd, nkgb, kgb (komitet gosudarstvennoy bezopasnosti – devlet güvenliği komitesi) gibi, burda sadece bir örneklem grubunu sayabileceğim kadar değişik harf kombinasyonlarıyla anılmıştır.
    rus şehir ve caddelerinin isimlerinin devlet ideolojisinin elinde yalama olacak kadar sık değiştirildiği de hepimizin malumu bir olgudur. tacikistan’ın başkenti duşanbe’nin bir zamanlar stalinabad olduğunu (“abad” farsça’da şehir anlamına gelmekte; almanca’daki burg ya da rusça’daki grad kelime/soneklerinin muadili olmaktadır; bu bağlamda aşkaabad’ın “aşk şehri”, islamabad’ın ise “islam şehri” demek olduğunu hatırlayıp geçelim); önceleri tsaritsyn olan şehrin uzun yıllar stalingrad diye anıldığını ve destalinization yıllarında volgograd’a evrildiğini; ama tabii ad değiştirme konusunda en ünlü örneğin şimdi sankt peterburg (saint petersburg) adıyla bilinen ve zaten deli petro tarafından bu adla kurulmuş olan, lakin almanca tınısı yüzünden birinci dünya savaşı sırasında petrograd’a, devrim sonrasında ise leningrad’a dönüştürülmüş, 1991 yılında yapılan bir halk oylamasında ise yeniden sankt peterburg adına dönmeye karar vermiş şehir olduğunu bilelim. bugün kimi şehirlerde hoşluk olsun diye yol tabelalarına mekanın bütün eski isimleri yazılmakta, altalta yedi ismin dahi dizilmiş olduğu gözlenebilmektedir. ülkenin adı bile geceden sabaha değiştikten sonra bütün bunlar çok da garipsenmemelidir gerçi herhalde.
    tüm bu değişimlerin içinde beni en fazla eğlendiren ise, devrimin çocuklara konulan adlara yansıyış şeklidir. vladimir lenin kırması vladnen ya da ninel* isimleri ilginçtir hep de, bir zamanlar rus topraklarında teknolojik ilerlemeyi yüceltmek isteyen anne babaları tarafından traktor ya da raketa* adına layık görülmüş çocukların olduğunu bilmek daha ilgi çekicidir fikrimce. esas bir de, biri erkek biri kız olan, ve rev ile lyutsiya adları konulmuş kardeşlerin urban legend olup olmadığından emin olamadığım hikayesi vardır ki, neşe budur: annesi babası bu çocukları çağırırken “rev i lyutsiya” (“i” rus dilinde ve bağlacının ta kendisidir) diye bağırmakta, bu da “devrim” kelimesinin rusça’sı olan “revolyutsiya”yı sabah akşam zikretmeye bahane olmaktadır. gorbaçevli yıllarda çarlık rusya’sına ve özellikle de son romanovlar’a karşı geliştirilen romantik hislerin anastasya, nikolay, pavel, anna gibi romanov hatırası; batı özentisinin ise arnold, dzhonatan, karolina gibi ecnebice isimleri taşıyan bir dizi yumurcağa sebebiyet verdiği de bir başka gerçekliktir (lisede ingilizce’yi daha yeni yeni öğrendiğimiz yıllarda, biraz da problemli olan bir hocamızla ne olduğunu unuttuğum bir konuda konuşur/tartışırken ona “ama bu doğru” demek istemiş, lakin yetersizlikten olacak, “but this is the truth” yerine “but this is the reality” deyivermiş; varoluşsal açıdan ne kadar ağır bir laf sarfettiğimin farkına hocamız (sık sık girdiği için sınıfça hiç yabancılık çekmediğimiz histerivari bir tavır içinde - ve tabii ingilizce) “yaa, demek öyle, demek gerçeklik bu; soru şu aslında, gerçeklik diye bir şey var mıdır, buna ne diyeceksin bakalım ha?!” diye aşırı bir şekilde karşılık verene kadar varmamıştım. bu da rusça başlığının altında eksikliğini uzun süredir hissettiğimiz bir anekdottu gerçekten).

  • yeni türkiye'de normal olan olay. 7 bakanlıktan daha çok harcamış diyanet. içişleri, dışişleri, enerji ve tabii kaynaklar, kültür ve turizm, sanayi ve teknoloji, çevre ve şehircilik ile ticaret bakanlığı.
    bir ülke düşünün, açlıktan insanlar ölürken, diyanet'in yoksulluk fetvası ile millete açlığın sınama olduğunu söylüyor. ama aynı zamandan 7 bakanlıktan daha çok harcıyor.
    kaynak.

    edit: tahmin ettiğim gibi pınar altuğ'un dansı kadar ilgi göremeyecek bir başlıktır. ne diyeyim ki artık.

    edit 2: kaynağı beğenmeyenler olmuş, sabah yazdı da ben mi kaynak olarak koymadım.*

    edit 3 : hâlâ personel maaşı diyen var, insan gerçekten hayret ediyor.

  • bugün itibarıyla altyapı çalışmalarının hızla başlayacağı güzide ilçemizdir.

    ve ankara’mızın tüm ilçeleri gibi tarihiyle ve insanıyla eşsiz bir yer olan polatlı ilçemize müjdemiz olsun.

    polatlı’mızın senelerdir kangren haline dönüşen acil altyapı yatırımları için yaptığımız kredi talebi belediye meclisi’mizde oybirliği ile kabul edildi.

    polatlılı hemşehrilerimin sağlığı ve huzuru adına verdiğimiz ısrarlı mücadelenin nihayete ermesinden büyük bir mutluluk duyuyorum.

    altyapı yatırımları için gerekli ihalemizi ise polatlı’da yapacağız.

    başkentimizin tüm noktalarına sağlıklı bir altyapı ağı kazandırmak istiyoruz. ankara halkı bu şehri bizlere emanet etti. halkımızın bizlere verdiği yetkiyi toplum yararına kullanmak ve bu uğurda mücadele etmek boynumuzun borcudur.

    halkımızın sağlığı ve güvenliği daima önceliğimiz olmaya devam edecek.

  • 2023 kadınlar milletler ligi'ni ebrarlı, melissalı, cansulu, elifli, gizem örgeli milli takımın kazanması olayıdır.

    baş belası olan ve milli takımı vakıf bank'ın hazırlık kampı olarak gören guidetti gittiği anda şampiyon olduk. melissa vargas'ın takıma katılması ise bir diğer etkendi...

    bu ülkede bu kadınların bir şeyler başarabilmesi, sevinebilmesi, gülebilmesi, kazanabilmesi içimizi umutla dolduruyor. her şeye rağmen senelerdir bu kızlar sayesinde nefes alıyoruz. futbol takımımız hiçbir halt başaramayıp pişkin pişkin sırıtırken bu kızlar her yenilgi sonrasında hüngür hüngür ağladı. şimdi bu sevinç gözyaşlarını en çok onlar hak ediyor.

    not: şu anda dünya sıralamasında lideriz, zirveyiz. zaten buraya dünyanın en iyi takımları olan italya, çin, abd gibi devleri dev'irerek geldik.
    görsel

  • erkeklerin ipek pijama takımıyla yatıp sabahları ropdöşambrla dolaştığı bir ülkede cidden garip oluyor bu durum, ben de çok şikayetçiyim.

    siz ne diyosunuz ya? gece yatağa donla giren adam gelip burada pijama giyen kızı eleştiriyor. sen dua et de paçalı donla uyumuyor o kız. adam gibi sevimli sevimli giymiş pijamasını. hayır bir de komik yani. sen boxerınla kol bir yanda bacak bir yanda öküz gibi yatarken kadın, saçı maşalı, yüzü boyalı saten gecelikle mi yatacak?

    az izleyin şu dizileri.

  • adamların 10 sene önce fırlattığı uzay robotu bugün milyonlarca km uzakta göktaşına iniş yaptı. aynı durum bizde olsa fırlatan adamları 10 sene bedavadan maaş alacaklar diye sağa sola tayin ederler, bütçeye fazla maliyet yaratıyor diye yeni iktidar projeyi askıya alır, unutulan garibim robot bi başına rezil olur uzay köşelerinde.

  • ne vakit bir kızdan hoşlansam bu teste başvururum. şu ana kadar yanıldığım hiç olmadı.

    malzemeler:

    1 kase karışık kuruyemiş,

    1 kase çöp kasesi,

    1 tane hoşlanılan kız.

    hazırlanışı:

    malzemeler aynı anda birarada olsun

    yapılışı:

    malzemeleri bir araya getirdikten sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ediyoruz. işte ne bileyim, "olimpos çok bozdu yeaa" diyebiliriz, "cihangir bitti artık burçin" diyebiliriz. hoşlanılan kızla ne konuşuluyorsa onlar. bildiğiniz şeyler. bir takım hebele hübele muhabbetten sonra planı uygulayabiliriz. kızcağız siz yanınızda olduğunuz için antep fıstığına ve bademe yüklenemiyor haliyle. elini atıyor kaseye, artık ne gelirse işte.

    gözümüzü kasenin içine dikiyoruz. adeta fotoğrafını çekiyoruz. neydi o, bir tuş var hani, basıyorsun ekran görüntüsünü kopyalıyor. ondan işte. diyelim saaat 3 yönünde 2 adet antep fıstığı 4 cm aşağısında badem, sol kenarında 3 adet kaju var. bu görüntüyü hafızaya atıp ben bir tuvalete gideyim diyoruz.

    evet. tuvaletten geldiğimizde derhal ilk işimizi biliyoruz zaten. görüntüyü kasenin içine tekrar ctrl v yapıyoruz. işte ak koyun kara koyun ortaya çıkıyor burada. kajudan, bademden eser kalmadıysa. leblebiler karaya vuran hamsi sürüsü gibi yüzeye çıktıysa bu iş bitmiştir. evet. maalesef hoşlandığınız kız bir adet sinsi. maalesef. inanın ben de çok üzgünüm fekat durum bu. derhal kadını kapı dışarı edin. bu yaptığının çok yanlış olduğunu ona izah edin. ondan size hayır gelmez artık. demin de dediğim gibi. şimdiye kadar hiç yanılmadım. süper bir test bu. % 100 çalışıyor.

    10 yıldır bu testi uyguluyorum. kafam rahat valla. oooh mis. doğru insanı bulana kadar sürdüreceğim elbette.

  • müthiş tespittir.

    islamın ilk ve en büyük 4 halifesinin 3'ünü yine müslümanlar öldürmüştür.

    yani düşün, başka ülke ile savaş falan değil. islam devletinin en bilinen, en büyük ilk 4 halifesinden 3 tanesini yine kendileri öldürmüşler.

    ama bugün kalkmışlar, laikliğe laf atıyorlar.

    keşke laiklik falan olmasa da, haçlılar yeniden toplanıp, ortalığın anasını avradını sikse. rakka'ya atom bombasını gömerler. vallahi o zaman laiklik bile sizi kurtaramaz mercedes cemaatinin altın varaklı sayın kuklası.

    debe editi1: (bkz: güvendik ilk-orta okulu yardım kampanyası)

    debe editi2: (bkz: #50012306)