hesabın var mı? giriş yap

  • daha 17 yaşında genç bir kızcağız vardı, bir vatansız tarafından tecavüz edilmeye çalıştı, direndi, başı taşla ezildi.

    her gün onlarca türk kadınının videosu bu tacizci vatansızlar tarafından çekilip yayınlanıyor.

    her gün onlarca kadın yolda yürürken bu vatansızlarca takip ediliyor.

    daha niceleri var, hiçbirini tanımıyorum ama bana ne diyemiyorum. kanıma dokunuyor!

    bunun partisi, siyaseti yok. vatan meselesi! herkes sesini çıkarmalı. bu şerefsizler kadın, çocuk, akp'li, chp'li, dinli dinsiz diye ayırt etmiyor. sesini çıkarmayan herkes bir gün bu salgınla yüzleşecek.

  • benim de bazen kaldigim bir ikilem bu; pazarda fermuari acik kadini uyarip "sanane hava aliyor belki!" cevabini alan annemden sonra.
    yazik kadincagiz dumur olmus asgshdgs

    edit: #51624833 anne sozluk yazarligi almisin hayirli olsun ama kullanici adini niye amdan abla diye aldin, hic olmus mu :/

  • - başım çok fena ağrıyor
    - git bi elini yüzünu yıka geçer.

    geçen sene de evde otururken apandisiti patlamak üzere olan dayıma aynı şeyi söylemişti de allahtan dinlememiştik.

  • hayatın kendisini şaşırtmasına izin vermeyen adamdır.
    uçan inek mi gördü? uçsun abi, bana zararı olmadığı müddetçe uçsun, der ve yürüyüp gider.

  • yine lokalizasyondan gidersek,

    -çevirdiğiniz metinleri ingilizceden, almancadan fransızcadan çevrilmiş gibi değil, türkçe yazılmış gibi durmasına özen gösterin. başka bir deyişle kelime kelime çeviri asla yapmayın. örneğin '‘you may want to get up before you speak.’’ gibi bir cümleyi asla ve asla ‘’konuşmadan önce ayağa kalkmak isteyebilirsiniz.’’ şeklinde çevirmeyin. biz onu güzel türkçemizde ‘’konuşmadan önce ayağa kalkın.’’ şeklinde kullanıyoruz.

    - çevirdiğiniz metinde her kelime tutarlı bir biçimde çevrilecek terim değildir, bunu unutmayın. bazı şeylerin metne yedirilmesi gerekir. çevirirken ''ben bunu hedef dilde en akıcı ve rahat nasıl ifade ederim'' diye düşünürseniz çok yararını görürsünüz.

    - ''make sure’’, ‘’be sure’’ gibi kalıpları çevirirken dikkatli ve esnek olun. türkçe’de ‘’müşterilerimize iyi bir hizmet verdiğimizden emin olmak için satış kurallarımıza uyarız’’ gibi bir cümle yoktur. ‘’müşterilerimize iyi bir hizmet vermek için satış kurallarımıza uyarız.’’ gibi bir cümle vardır.

    - ‘’bir’’ kelimesinin kullanımını hunharca sınırlandırın. hatta zorunlu kalmadan kullanmayın bile. hele cümle başlarında asla kullanmayın. ‘’ bir müşterinin ihtiyaçlarını nasıl karşılarız?’’ değil, ‘’müşterinin ihtiyaçlarını nasıl karşılarız.’’ yazın. o ‘bir’ leri saçını başını yolarak silecek ve sizin adınızı bir kenara yazacak redaktörü düşünün.

    - tek bir cümle içinde birden fazla ‘ve’ kullanmayın. iki ‘ve’ kullanmak yerine sözcük çiftlerinden uygun olan birini ‘ile’ kullanarak bağlayın. fazla 've’ kullanımının kulağa ve göze ne kadar kötü geldiğini bilemezsiniz.

    - anglosakson milleti bağlaçlarla cümleleri birbirine bağlayıp dört satır boyunca süren mega cümleler kullanmaya bayılır. aynı hataya düşmeyin. kısa cümlelerle konuşmak gibisi yoktur.

    örneğin: ‘’using your common sense while serving the customers leads to better results, so the customers come back to buy from you.’’
    ''müşterilere hizmet ederken sağduyunuzu kullanmak daha iyi sonuçlar almanızı sağlar. böylece müşteriler alışveriş için yine size gelirler.''

    - yazım denetimi yapın demiş miydim?

  • 4 ay önce set çalışanlarına aşı hakkı tanınmalı biz sürekli dışardayız diye ağlıyordu, dün covid şüphesiyle hastaneye gitmiş story atmış diyor ki 'negatif çıkayım hemen aşı olacağım vakitsizlikten olamadım.' tatillerden sıra gelmedi yan etkisinden tırstım demiyor da.

    bu kadını daha kimse bilmezken ve sosyal medyada yeni yeni aktifken çok severdim, sonra her şeyi şov her şeyi reklam oldu.

  • düşünün ki, iktidar partisinin kabinesinde görev yapan bir bakan, gurbetçi oyu toplamak için sınır kapısında insanları karşılıyor.

    bu sefer gidiciler lan galiba. *

  • ölüm öncesi can çekişme durumudur. yaşamsal fonksiyonların koordinasyon bozukluğu ve kişinin adım adım ex olmasına gittiği sürece verilen isim. kimilerinde birkaç dakika, kimilerinde günler sürebilen bi olaydır. nükleer patlamalar hariç bütün ölümlerde bulunur. bu süreçte solunum, dolaşım ve merkezi sinir sistemlerinde kritik değişiklikler meydana gelir.
    agoni evresindeki hasta durgundur, gözler tek noktaya odaklanmış, yüz solgundur.dudaklar morarır, alt çene düşer. kalpte ritim düzensizliği oluşur. vücut soğumaya başlar, pupiller dilatedir yani ışık refleksi kaybolmuştur. solunum yavaş ve hırıltılıdır. el ve bacaklarda istemsiz hareketler olur. bu dönemde çoğunlukla bilinç kayıptır ama bilincin açık olması da ihtimaller dahilindedir. istemli davranışlara hakimiyet sağlayan çizgili kaslar işlevselliğini kaybettiği için idrar, gaita ve erkeklerde meni sıvısı açığa çıkar.
    agoni'nin sonlarına doğru bu düzensizlikler kaybolabilir bilinç açılabilir, canlılık yeniden kazanılmış gibidir ancak bu bir yanılgıdır, bu son hareketlenme kişinin artık ölüme daha da yakın olduğunun göstergesi ve son canlılık kırıntılarıdır.

  • abd’de french fries tabelalı bir işletme görmüştüm. bir hat üzerinde sıralanmış çalışanlar kızartmalık hâldeki patatesleri paketten çıkarıyor, kızartıyor, fiyata göre üç boyutta hazırlanarak elde yenebilecek küçük kutulara koyuyor ve nihayet türlü soslar kullanarak müşteriye uzatıyordu. tıka basa dolu bir işletmeydi ki mantığı da ucuza karın doyurmayı sağlayacak patates kızartmasını seri biçimde kızartıp insanlara satmaktı. yürürken, ayak üstü bu patatesi yiyen insanlar da yemek derdini ucuza halletmiş oluyorlardı. kısacası kötü fikir değil, işletme maliyetlerinin altından kalkılabilirse lokmacı furyasının bir benzerini başlatmak size nasip olabilir. bol şans!