• hem dillerle ve onların değişik yönleriyle uğraşmayı seven hem de bu işten (miktarı pek de önemsemeksizin) para kazanmak isteyen kişilere verilebilecek nacizane tavsiyelerdir. işbu tavsiyeler, hem çevirinin yapılmasında etkili olabilecek püf noktalarına hem de çeviri piyasasının acımasızlığına ve kurt kapanında kendinizi nasıl savunacağınıza dair malumat içermektedir. tabi bi tutam da kişisel deneyim.

    başlayalım o vakit. önce bi piyasayı tanımak lazım tabii:

    - öncelikle bu işin başlarında azıcık itip kakılmaya, yapıldığınız işin küçümsenmesine alışın. zira "ben çevirmenim" dediğinizde "şimdi herkes çeviri yapıyor zaten" diyerek yaptığınız işi küçümseyenler olacaktır. onlara aldırmayın. yarın bi gün kalibrelerini aşan bi iş olduğunda mutlaka size geleceklerdir. o zaman onlara döner koltukta meşhur fakir ama gururlu genç konuşmasını yaparsınız.

    - etrafınızda mutlaka abi bir çeviri vardı adamları olacaktır. hele ki üniversitede çeviri yaptığınıza dair duyumlar alındıysa etraftan bu insanların sayısı daha da artar. son derece yüzsüz olup "ya abi ne olacak 2-3 sayfa çeviriver işte" diye gelirler, bi bakarsınız ki önünüzde 20 sayfa teknik çeviri duruyor. asla taviz vermeyin bunlara, çok çok samimi bi arkadaş değilse de çatır çatır paranızı alın.

    - yeminli tercüman olacağım diye derde düşmeyin. hiç bi şey olmuyor yemin alınca. hatta noter sizin hakkınız olan parayı tercüme ücreti adı altında faturaya yansıtıp kendi cebine indirerek daha da sinir ediyor. evinizde paşa paşa freelance yapın. (bkz: yazılı tercümelerin noter tarafından onaylanması)

    - para konusu konuşmadan tercümeye asla başlamayın. "hele sen bi yap da bakarız" zihniyeti sonunuz olur; zira çeviri bittiğinde dirsek çevirerek para içinde peşinde koşturmayı seven bi millet bizimkisi. el emeği her işte olduğu gibi çeviride de "ya ne yaptın ki altı üstü?" deyip işin içinden çıkan yüzsüzler bolca mevcut olacaktır. fiyat tarifesine gelince, genelde çeviri karakter hesabıyla yapılır ve 1000 karakter için 25 lira civarı bir fiyat makuldur. tabii freelance için. ana dilden ikinci dile yapılan çeviriler daha zorlayacağından bu tür çevirilerde 2 lira fazla ücret talep etmek de iyi olabilir.

    - tercüme bürolarının fiyatlarına bakıp umutsuzluğa düşmeyin ya da düşük fiyata tercüme yaptığınızı düşünmeyin. orası bi işletme olduğundan ve ek masrafları bulunduğundan doğal olarak 1000 karakter fiyatı daha fazla olacaktır. zaten bu tür bi yere gittiğinizde size bu fiyat 30 lira civarında söylenecektir. bunun da sayfa başı 12-15 lira civarını tercümana verir büro, gerisini cebellezi yapar. kapitalist düzen yani.

    gelelim işin teknik boyutuna:

    - öncelikle çeviri sevilmeden yapılacak işler listesinde sonuncu sırada gelir. çevirmeyi, cümlelerin içine akmayı sevmiyorsanız, sırf elime para geçsin mantığıyla bu işi yapıyorsanız, ne bu işi doğru düzgün yapabilirsiniz, ne de sizin paraya ihtiyacınız olduğunu anladığından ölü fiyatına size çeviri yaptırmak isteyen sömürücü bünyelere engel olabilirsiniz. sev kardeşim.

    - iyi bir okuyucu olmak, iyi bir çevirmen olmanın ön koşuludur. çok okumayan biri çeviri yapabilir evet, ama iğreti durur. okumanın önemi cidden çok büyük. sırf kelime dağarcığınızı geliştirmesi ve cümle yapılarını daha kolay kurabilmeniz açısından bile okumanın çeviriye olan etkisi büyüktür. örneğin benim gibi az okursanız*karşılaştığınız sıradan kelimeleri bile hedef metinin içine yedirirken zorlanırsınız ve bu da ciddi manada zaman kaybına neden olur.

    - terminoloji çalışması da çeviride, okumanın ardından, en önemli ikinci unsurdur. ancak terminoloji, kitap okumak yerine dergi, gazete gibi ilgi duyduğunuz alana yönelik yazılı organları takip etmekle daha kolay gelişir. mesela siyasetle ilgili bir haberin türkçe ve ingilizce versiyonlarını karşılaştırarak takip etmek gündemdeki ifadelerin terminolojisini de yakalamanızı sağlayacaktır. örnek: demokratik açılım=democratic initiative gibi. bu tür ifadeler gazete ve dergi gibi güncel ve süreli yayınlar ile öğrenilebilir.

    - her ne kadar terminoloji bilgisi geliştirilebilir olsa da çeviri dilbilgisi konusunda hata kabul etmez; zira dilbilgisi konuları sınırlıdır ve bunlara tamamıyla aşina olmak zor bi iş değildir. yeterli kelime dağarcığına sahip olduğunuz takdirde dilbilgisini 1 sene içinde ayrıntısıyla halledebilirsiniz. dilbilgisi aynı zamanda tek bakışta uzun cümlelerin yapılarını ayırt etmenize de yarayacağından başlıca yardımcınızdır. "özne bu mu yoksa o tümleç miydi ya?" gibi bocalamalar size zaman kaybettirmekle kalmaz; aynı zamanda çevirinin "çeviri kokmasına" neden olur.

    - çeviri yapmadan önce yapılacak ön çalışma da gayet önemlidir. eğer başarılı bi çevirmen olmak istiyorsanız bütün alanlarda çeviriden ziyade tek bi alanda yoğunlaşmanızı öneririm. çünkü her alanda çeviri demek her gelen çeviride uzunca bi ön araştırma zorunluluğu demektir ki bu da genelde kısıtlı zaman diliminde çevirinin teslimini isteyen müşterilerin olduğu bi piyasada sıkıntı çıkarır. o yüzden bi alana çevirmenliğe başlamadan önce yoğunlaşarak gerekli kemik terminolojiyi edinin ve sürekli o alanda çeviri yaparak ön araştırma süresini en aza indirmeye bakın.

    - çevirinin sonunda yapılmasına rağmen en az çeviri sürecinin kendisi kadar önemli olan kısım da kontrol yani proofreading kısmıdır. burada çevirinizi allayıp pullayarak, anlam kayması açısından düzeltmeler yaparak ve telaffuz hatalarını gidererek hazır hale getirmek önemlidir. çeviri kontrolü çevirinin hemen ardından kaynak ve hedef metin kontrol edilerek ya-pıl-maz! çeviriye son noktayı koyduktan sonra dosyanızı kapatıp dinlenmeye çekilin. aradan bi kaç saat hatta mümkünse bi gün geçsin. ondan sonra yapılacak bi kontrolde yaptığınız hataları görmek çok daha kolay olacaktır; tecrübeyle sabittir. yani saatlerce süren bi çeviri deneyiminden sonra pelte olmuş bi beyinle yapılan kontrol işe yaramaz. azıcık soğusun o çeviri, ondan sonra tadına bakın.

    - diyelim ki çeviriye başladınız ama berbat gibi metinler çıkarıyorsunuz. dert etmeyin. çeviri yapa yapa gelişir ancak. sakın ama sakın çeviri nasıl yapılır gibi basmakalıp kurallar koymaya çalışan kitap, yorum vs. şeylere kulak asmayın. çünkü çeviri denilen işte doğru yoktur. bir metin onlarca farklı bi şekilde çevrilebilir ve hepsi de anlamı aynı şekilde verebilir. iyi çeviriden kasıt, genel olarak anlam kayması yaşamayan çeviridir.

    kısacası çıkmaz demeyin, şansınızı deneyin, milli piyango.

    not: verilen fiyat kıstasları ingilizce çeviriler için geçerlidir.
  • teklif edilen bir işi almadan önce enine boyuna tartın. oh iyimiş ya dediğiniz excel dosyası, yetiştirmek için 20 saat boyunca durmaksızın çevirmenize neden olabilir, gerek yok şimdi durduk yere.
  • en önemlisi dili öğrenmenin yanı sıra kültürünü de öğrenmeye çalışın. edebiyatıyla ilgilenin.
  • kapağı dizi sektörüne atın, bu ara çok çevirmene ihtiyaçları var tuttukları diziyi tercüme edip çakıyorlar bizlere.
  • olmayın.
  • (naçizane bir okur olarak önerim) bilmediğiniz alanda çeviriye kalkmayın. ne rezillikler görüp ("çini"yi "kırmızı kiremit" diye çeviren yavuz alogan gibi) o isimleri aklımızın bir kenarına yazmışlığımız, fellik fellik kaçmışlığımız var.
  • öncelikle dil bilmenin çevirmen olmaya yetmeyeceğini bilerek, alan bilgisi diye bir olgunun varlığını unutmayın, her alanda at koşturmaya çalışmayın. iktisat mı çevireceksin, tıp mı, edebiyat mı. birinde uzmanlaşıp o yolda devam edin.
  • çevirmenlikte çeviri etiği, dil bilmekten daha gerekli bir hal alabiliyor. elbette "ben çevirmen oldum." diyebilmek için yemin etmek gerek ama çeviri etiği yemin edilerek kazanılan bir irfan şekli değil. çeviri etiği, çeviri kuramı, çeviri yöntemi gibi alanlarda yazılmış pek çok kitap var. başucunuzu bu alanlarda yazılmış kitaplarla doldurun.

    ayrıca, eğer keyif alacaksanız yapın bu işi. -sözüm yazılı çevirmenlere- bu işte para yok. elinize geçen para, parmaklarınızdaki sızıyı, sırtınızdaki ağrıyı, gözlerinizdeki kararmayı çekilir kılmıyor.

    (bkz: lokalizasyon/#31590724)
  • lokalizasyon işleri için konuşursak;

    - çevirdiğiniz cümle size bağlama göre bir saçma geldiyse mutlaka bir dönün okuyun. kesin bir yerde hata yapmışsınızdır. gelmediyse bu işi yol yakınken bırakın. ciddiyim.

    örneğin traktörlerden bahseden bir metinde "challenging agricultural environments" ifadesini "iddialı tarım ortamları" diye çevirdiyseniz ve bu cümleye "ben biraz önce ne dedim ya?" diyip geri dönmezseniz işinizi okuyan redaktörün kulaklarınızı kızartacak kadar çınlattığına emin olabilirsiniz.

    - bilmediğiniz kelimelerde tureng'den bulduğunuz ilk karşılığı yapıştırmayın. zaten bunu yapmayın diye adamlar oraya bin tane farklı alandaki bin tane farklı karşılığı yazmışlar di mi? heh. işte bi zahmet hepsine bi göz atıverin. sonra dating sitesindeki "tanga" yı "tokyo terlik" diye çevirir, sakız olursunuz.

    - hiçbir, birçok, her şey, fark etmek, her bir, bugün, herkes, yalnız, yanlış gibi kelimelerin nasıl yazıldığını bilin.

    - işin kelime sayısını ve konusunu öğrenmeden asla ama asla yaparım demeyin. sonra yetiştiremez, çok sıkılır ve hem koordinatörünüzü hem de kendinizi acayip zor durumda bırakırsınız. sanılanın aksine koordinatörler bazen süreyi araya çok da tampon zaman koyarak veremeyebilirler. hele iş acil diyorlarsa kesin acildir ve büyük ihtimalle sizden önceki bir çevirmen patlattığı için o kadar acil hale gelmiştir.

    - işleri asla, ama asla patlatmayın (geç göndermeyin). işin gecikeceği hastalık vs gibi acil bir durum çıkmadığı sürece genelde ilk yarısında belli olur. bunu anlar anlamaz koordinatörünüze hemmen haber verin ki konu hakkında bir b planı oluştursun. ya işin tarihini biraz ileri atmaya çalışsın ya da işi başka birisiyle paylaştırsın. bunu gerçekten yapan çevirmenler her zaman has çevirmenlerdir. geç göndermeye başladığınızda bunu yapmak için iki, en fazla üç şansınız olur, sonra "haa x mi yok abi ona vermem hep geç gönderiyor" etiketini alnınıza yapıştırırlar ve onu oradan çıkarmak inanın çok zordur.

    - çeviri dosyaları ile referans dosyası, terimce vs gelmişse bunları fanatikçe okuyun ve bunlara fanatikçe uyun. çok basit gibi görünen çevirilerde müşterinin istediği terimler kullanılmamış ve özel istekleri uygulanmamışsa o çeviri ne kadar akkıcıı, güzzeel, şıık olursa olsun çöptür.

    - terimler için metin içinde her zaman tutarlı olun. örneğin bir sayfada "cihaz" derken iki sayfa sonra o kelimeyi "aygıt" olarak çevirmeyin.

    - lokalizasyon çevirisi için her yerden kopya çekmek serbesttir hatta teşvik edilir. özgün olacağım diye kasmayın. zira lokalizasyon yaptıran firmalar kurumsal firmalardır ve her yerde terimleri ıvırları zıvırları aynı olsun isterler. örneğin starbucks'ın bir şeyini çevirirken açın starbucks'ın türkiye sayfasını, adamlar ne için hangi terimleri kullanmışlar bakın. bunu yaparsanız en kral çevirmen siz olursunuz.

    - son olarak yazım denetimi yapın, yazım denetimi yapın, yazım denetimi yapın.
hesabın var mı? giriş yap