ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
william shakespeare
san francisco sound
-
1960'ların ortalarında ortaya çıkmış ve ağırlıklı olarak san francisco kökenli gruplar tarafından icra edildiği için san francisco sound ismiyle anılmış müzik formu. bazı kaynaklar tarafından müzik türü olarak kabul edilmesine rağmen kanımca bir janr değildir, olamamıştır; zira icracıları dönemin giderek belirginleşen psychedelic rock, blues rock ve folk rock gibi türlerine doğru yönelmiştir zaman içerisinde.
bununla birlikte, san francisco sound ''pop müzik'' üzerinde müthiş derecede etkili olmuş bir ''sada''dır; köken olarak hippilikle iç içe geçmiştir, bu sebeple de dinleyici kitlesini çok büyük çoğunlukla çiçek çocuklar oluşturmuştur. (psychedelic rock, folk ve pop da elbette ki bu kültürün de müziği idi, fakat san francisco sound ve onun etkilediği psychedelic rock ve folk rock örneklerinin dinleyici kitlesi ezici çoğunlukla hippilerdi.)
bu özgün sada; çok belirgin şekilde folk, folk rock(the byrds ve özellikle the youngbloods), electric blues, soul ve pop (özellikle the beatles, bir başka californialı the beach boys ve the rolling stones) etkilenerek ortaya çıkmıştır. en kristalize şekilde tamamı san francisco çıkışlı olan jefferson airplane, grateful dead, santana, country joe and the fish, blue cheer, steve miller band ve big brother and the holding company gibi grupların ilk dönemlerinde çok belirgin şekilde görülebilir.
san francisco sound, özellikle 1970'lere kadar etkilerini sürdürmüştür; heartland rock, acid rock, hard rock, country rock, blues rock, southern rock, roots rock ve swamp rock'ı özellikle etkilemiştir. bununla beraber, ortaya çıktığı dönemde özellikle doğaçlamaya meyleden eşsiz sanatçıları ve hippi kültürünün de etkisiyle psychedelic tonlarla muazzam uyum göstermesi sebebiyle psychedelic rock ile müthiş bir ''ten uyumu'' yaşamıştır bu ''sada''.
hippi kültürüyle iç içe geçmiş bir giriftliğe sahip olmasından mütevellit; icracılarının summer of love ile olan ilişiği, monterey pop festival veya woodstock'a doğal olarak ''yön veren'' isimler olması da apayrı bir giriftlikte ve incelikle ele alınması gereken bir mevzu.
özetle denebilir ki; san francisco sound, abd ''pop'' müziğinin temel kaynağı olmuş california sahnesinin (los angeles ve san francisco bu sahnenin parçalarıdır elbette.) pop müziğe kalıcı bir armağanıdır, hippi ruhuna yoldaşlık etmiş ve olması gerektiği gibi, ayakları yere basmaz, uçuk, ve muğlâk bir ''sada''dır.
yapıldığında iq'yu 50 puan düşüren şeyler
aylık 10 bin tl için bir erkeğin altına yatan kız
-
(bkz: nereye yatıyoruz)
edit: başıma kalmış bir başlık idi bu. 2022'deki 10k, 2013'e kıyasla pek bir şey ifade etmiyor. artık bir değer belirteci olarak kalsın burada.
çılgına dönüp kudursalar da tercihim erdoğandır
-
iktidar partisinin önerdiği başkanlık sistemine hayır demeyi "çıldırıp kudurmak" olarak niteleyen bir muhalefet partisi lideri...
söyleyeceklerim bu kadar.
dinlenen ilk yabancı müzik
-
bunu hatırladığını iddia eden kişi ağır yalancıdır.
yemeyin oğlum bizi. insan böyle bir şeyi nasıl hatırlayabilir ki? ne yani "aa bu benim şimdiye kadar dinlediğim ilk yabancı müzik. bunu ömrümün sonuna kadar unutmayacağım!" mı dediniz kendinize?
helal olsun vallaha.
türkiye'de benzinin ekmekten bile ucuz olması
-
arabayla 100 kilometrelik bir yolu 5 litre benzinle kat edebilirim.kaç para yapar ortalama 25 lira.peki 25 liraya kaç ekmek alırım 25.o zaman kritik soru şu: bu kadar ekmek yersem bu yolu kat edebilir miyim ? hayır. ben araba mıyım? yine hayır.
(bkz: nasıl bağlayacağımı bilemedim)
doktorlar'ın kötü bir dizi olmadığını fark etmek
-
(bkz: stockholm sendromu)
soru sorulmadığı sürece konuşmayan insan
-
muhabbetşinas biri değildir. açıkçası ben de böyleyim. bu durum bazen beni düşündürmüyor da değil. sonuçta insanlar tarafından yanlış anlaşılıyorum, kötü bir izlenim bırakıyorum diye düşünürüm.
mesela adam soruyor sana bir şeyler sen de güzel güzel anlatıyorsun; yeri geldiğinde neşeli ve nüktedan aktarıyorsun yaşadıklarını ama iş soru sormaya, muhabbeti tersine çevirmeye gelince hiçbir şey sormuyorsun. o adam senin nereli olduğunu sormuş; nelerle iştigal ettiğini merak etmiş; bunlara yorum getirmiş vs. ama sen her şeyi anlattıktan sonra susup oturmaya devam ediyorsun.
bazen de ulan ben de sorayım şunun nereli olduğunu diyorum ama harbiden hiç merak etmiyorum lan. sıfır merak yani. adam senin kütük'le ilgili şakalar espriler bile geliştirmiş; sen hiçbir şey sormuyorsun. o yüzden soru sorulmadığı sürece konuşmayan insanı sadece ketumlukla açıklamak mümkün değildir. bazı zaman çoğu şeyi ilginç bulmayan biri de olabilir.
rakı
-
rakıya su katıldığında beyazlamasının sebebi:
alkol(burada etilalkol) organik bir çözgen olmasına rağmen su ile yaptığı hidrojen bağları nedeni ile suda da her oranda çözünür/karışır. anasondan gelen pigment organik maddedir ve alkolde çözünür fakat suda çözünmez. rakı da genelde alkol oranı hacmen %45 kadardır. yani 100birim rakını 45birimi alkol, 55birimi sudur(katı olarak çözünmüş maddelerin hacmi etkilemediği göz önüne alınmalıdır tabi). bu 45birim alkol anasonu çözmeye yetmektedir. üzerine su konduğunda alkol oranı azaldığından, alkol molekülleri su içinde dağılarak, pigmentin çevresini sarmayı(çözmeyi) başaramaz. pigment alkol-su karışımı içerisinde suspanse bi şekilde kalır ve görünür hale gelir. şimdi bu nasıl oluyor derseniz şöyle anlatablirim: organik maddelerde renk olayı çoklu bağa sahip moleküllerde görülür, çoklu bağlarda görünür bölgede ışık emisyonu olur. alkol pigmenti çözerken bu çoklu bağlar ile bir şekilde bağ kurarak elektronlarını paylaşır ve bağın ışık emisyonu görünür bölgenin dışına kayar. alkol çözemez hale gelince tekrar görünür bölge emisyonu yaparak, rasata müsait hale gelir.