ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kocanız evde yoksa girmeyeyim diyen erkek komşu
-
hiçbir şeyden hele de kendisinden hiç şüphesi olmayan, olması gerektiği gibi davranan beyefendi bir komşudur.
kaşıkla yemek yemenin varoşluk belirtisi olması
-
benim de desteklediğim görüştür.
tatlı sevmediğimiz için çorbayı sürahiden içiyoz biz evde.
edit:bazen pipet kullandığımızda oluyor tabi çorba için.
fatih altaylı'nın hande fırat'a verdiği ayar
-
öyle böyle bir ayar değildir...kendisi de beğendiğim bir gazeteci olmasa da fena saydırmış :
"hürriyet'in bir grup yazarı ve yöneticisinin "yerli otomobilin prototipi"ni görmelerini ama yazmamalarını eleştirmiştim ya...
kendini grubun lideri zanneden hanımefendiden yanıt geldi.
hayli uzun bir yanıt.
ve en az yayınladıkları ilk haber kadar komik, eğlenceli bir yanıt.
mesela hanımefendi şöyle başlamış.
“hürriyet türkiye’nin en büyük haber platformu”
bu cümle bizler için komedinin doruğu...
hürriyet için ise trajedinin...
evet bir zamanlar hürriyet, türkiye’nin en büyük haber platformu idi.
ama bunun üzerinden epey bir zaman geçti.
çok uzun bir zaman.
o zamanlar hürriyet’in ankara temsilciliğine mesela, en iyi haber yapanları getirirlerdi, en iyi yalakalık yapanları değil.
bugün artık hürriyet, türkiye’nin haber platformu değil, olsa olsa türkiye’nin mizah platformu.
yapmadığı, yapamadığı haberciliği ile mizah konusu olan bir platform.
tabi ki, bu sizin kabahatiniz değil hanımefendi.
elbette hürriyet siz orada olduğunuz için bu hale düşmedi.
ama hürriyet bu hale düştüğü için siz oradasınız."
edit: yazının tamamı
annenin delirmesi
-
kız sizinle zor bi durumunu paylaşmış, fikir almak istemiş, belli ki sizin kadar insan içinde değil, paylaşacak fazla insan yok etrafında, yaşça da küçük... sizin verdiğiniz tepkilere bak. yok imla yok bilmem ne.
az biraz insan olun be. azıcık.
inanmadıysanız, ciddi bulmadıysanız da "ya gerçektir falan" deyip başka bir başlığa gidiverin, zor değil. bir fikriniz varsa da insan gibi entry girin, yardımcı olun.
birine yardım etmek iyidir, insan olduğunuzu, yaşadığınızı hissedersiniz.
aramayacağını bile bile onun aramasını beklemek
-
sevmenin raconlarındandır.
sevmeyeceğini bile bile sevmek koymuyor da, aramaması mı koyacak?
zack snyder's justice league
-
ilk defa aynı film başka yönetmenler tarafından çekildi söylemi hatalı keza 1980 'de vizyona giren superman 2 gerçeği var:
1978'de richard donner superman'in ilk iki filmini birlikte çekiyor. ilk filmin tüm çekimleri, ikincisininse yüzde yetmiş beşi tamamlanmışken, donner'ın yapımcılarla arası açılıyor . onu kovup yerine richard lester'ı getiriyorlar. lester da bu sefer 1979-80 arasında ikinci filmin çoğu sahnesini senaryo değişiklikleriyle birlikte yeniden çekiyor. marlon brando'nun yer aldığı sahneler çıkarılıyor. ikinci film bir richard lester filmi olarak tarihte yerini almış oluyor.
yıllar sonra, 2000'lerin başında donner'ın çekimleri ingiltere'deki depolarda ortaya çıkıyor. warner bros, brando'yla ilgili olan lisans sorunlarını da çözünce, 2006'da orijinal senaryoya sadık kalacak şekilde kurgulanan "superman ii: the richard donner cut" ortaya çıkmış oluyor.
velhasıl kelam birebir olmasa da pek çok açıdan synder kurgusunun hikayesine benzeyen bir durumdan geçilmiş.
bir de çok daha az alakalı ve zorlama sayılabilecek ikinci örnekse bohemian rhapsody'nin üçte ikisini çektikten sonra kovulan bryan singer olacaktır . kesişim kümesi olarak yine superman var, 2006'daki superman returns'ün yönetmenidir çünkü kendisi. en azından ismi künyeden çıkarılmamıştır.
çeviren eşekherif iyi seyirler dilerim
-
kalitenin imzası olan nottur.
bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
hocanın* ingilizce "urfa ve gelenekleri" konulu bir sunum yapmak için hazırlanmış urfalı öğrenciye hiç bir görsel hazırlık yapmamasından dolayı tepki göstermesi, çünkü elemanın hadiseyi dümdüz anlatmak niyetinde olması, geleneksel müzik ve dans kısmına gelince hocanın tepkisini yinelemesi, "nasıl anlatacaksın ki müziği, getirip dinletseydin, dansını da yapardınız" şeklinde dırdırlanması, birden öğrencinin gözlerinde bir ışık belirmesi, akabinde sınıftaki ikinci urfalı öğrencinin elinden tutulup kaldırılması, sınıfın ortasında, müzik olmadan, sadece mırıldanılarak, halaya benzer bir dans yapılması, yaklaşık 3 dakika boyunca büyük bir ciddiyetle, hareketlere sonsuz özen gösterilerek dansın sürdürülmesi, sınıfın şaşkın bakışlar ve dumur ifadeyle bırakılıp, sunumun bitirilmesi.
avrupalı kız ile türk kızı arasındaki farklar
-
avrupali kiz sokaga ciktiginda turkiyedeki kadar sapikla, namussuzla karsilasmadigindan haliyle verecegi tepkiler daha iliman oluyor.
kardesim turkiye'de cocuklara, hayvanlara tecavuz ediliyor her gun; kizlar tedirgin, asik suratli gezmesin de napsin? sapiklara yuz mu versin?
atatürksüz anayasa istiyorum
-
atatürksüz anayasa isteyen anasından am beklesin hadi.
ali ismail korkmaz
-
aklıma deniz gezmiş'in "biz daha aşık bile olmamıştık" sözlerini getiren fidan... belki henüz aşık bile olmamıştı. şairin dediği gibi `gül benizli sevgilinin titreyen göğüslerini öpmeden doyasıya` kara toprağa gitti. belki pilot olmak istiyordu, belki henüz uçağa bile binmemişti. belki arkadaşlarıyla ispanya'nın bir balıkçı kasabasında tatil yapmayı hayal etmişti. belki izlemeyi planladığı bir film listesi, öğrenmek istediği felsefi akımlar, ezberlemek istediği şiirler, satın almak istediği kitaplar vardı. belki o gün akşam canı annesinin yaptığı patatesli börekten çekmişti, belki açtı dövüldüğünde, belki de tok.
insan hazmedemiyor. nefes alıp verdiği ülkede gencecik bir canın yok olmasına insanların seyirci kalmasına, birilerinin hayasızca iftiralarına, yüzsüzlüklerine tahammül edemiyor. ali keşke senin adını hiç bilmeseydim. vardlığından bile haberdar olmadan yaşayıp gitseydik ikimiz de. keşke bir tren garında ateş isteseydim senden ve bana cevap bile vermeden çekip gitseydin... seni öldürenle, beni öldürecek olan arasında fark yok. yarın canımı alsa bu şiddet, şu satırları bile yazdığımı bilmez kimse...
ölmeyeceksin, kalbimizde yaşayacaksın demeye dilim varmaz benim. sen öldün. seni öldürdüler. kalbini durdurdular, nefesini kestiler. bir gün birileri tarih kitaplarına senin "öldüğünü" yazacak. hain olduğunu, terörist olduğunu yazacak... inandırmayacağım, bana düşen senin benden farksız bir masum olduğunu gücümün yettiğince anlatmak olacak. senin öldürüldüğünü, katillerinin de aramızda hayatlarına devam ettiğini, faili meçhul bir cinayet olduğunu, annenin sensiz bırakıldığını torunlarıma kadar anlatacağım... anlatacağım ki kanın, yalan hikayelerini yazacakları kırılasıca kalemlerine mürekkep olmasın...