ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
funda özkalyoncuoğlu'nun kitap özetleri
-
"suç'u okudum, fena değildi. ama ceza'ya henüz başlama fırsatı bulamadım."
.
babanın söylediği unutulmayan sözler
-
lisedeyken karneyi getirdim, şöyle bi göz gezdirdi kaça geçtin dedi.
resmen kendi hevesimizle okuduk anasını satıyım.
movile mağarası
-
doğal giriş-çıkışları 5.5 milyon yıl önce muhtemelen jeolojik aktiviteler sebebiyle kapanmış olan bir mağaradır. yüzeyin 20 metre altında konumlanır. romanya'da bir çöplüğün altında keşfedilmiştir. movile mağarası, bir kaya içerisine sıkıştırılmış bir balon gibi düşünülebilir.
movile mağarası 5.5 milyon yıllık izolasyonuna karşın pek çok halihazırda mevcut canlı barındırmaktadır. bu canlılar kırkayak, hamam böcekleri, tahta kuruları ve örümcek gibi canlılardır, fakat bildiklerimizden biraz farklıdırlar. mağaranın 5.5 milyon yıllık izolasyonu ve mutlak-karanlık durumu, burada evrimin farklı bir süreç izlemesine sebep olmuştur. mağaradaki makro canlılar genel morfolojileri açısından aşina olduğumuz türler olsa da, tamamen kördürler ve derileri renksizdir yahut saydamlaşmıştır. ayrıca bilinen mağaralarda canlılar az enerji harcama ve dolayısıyla çok yavaş hareket etme eğiliminde iken; movile mağarasındaki canlılar oldukça aktiftir ve sürekli hızlı bir şekilde yer değiştirmektedirler.
movile mağarasındaki makro canlılar, genelde mağaradaki hacimli su birikintilerinin etrafında yoğunlaşır. suyun üzeri ise yer yer turuncu-köpüğümsü birikintilerle kaplıdır. bu birikintiler aslında hidrojen sülfür bakterileridir ve movile mağarasının besin zincirinin tabanını oluştururlar. hidrojen sülfür bakterileri sudaki kimyasallardan enerji devşirirler; bu süreç kemosentez olarak bilinmektedir. derinlerdeki yer altı kaynağının hidrojen sülfür bakımından zengin olması ise, su birikintisini sürekli beslemektedir; yani movile mağarası yer altı ekosistemin güç kaynağı sürekli yenilenmektedir.
hidrojen sülfür bakterileri ile beslenen movile mağarası makro canlılarının olağanüstü hareketliliği ise, kemosentezin evrim sürecine fotosentezden daha verimli bir enerji sağlayıcısı olduğunu işaret etmektedir.
sonuç olarak movile mağarası'nda 33 yeni gen dizilimi tespit edilmiş ve sınıflandırılmıştır.
kendi başbakanına hırsız diyen ahlaksızlar
evde yapılabilecek en basit tatlı
-
bir tabağa petit beurre bisküvileri koyun.
biraz daha bisküvi koyun.
düğünde çalması istenen giriş parçası
-
lan bazilari oyle sarkilar yazmislar adeta herbiri birer lord, birer prenses. sanirsin bu cografyanin insani degiller, dugunleri de soyle bir ortamda olacak.
evet arkadaslar, hayal kurmak guzeldir ama gelin yemiyelim birbirimizi. cogumuzun dugun ortami az cok boyle bi' sey olacak. biraz gercekci olalim. ve evet, o sirada da "abe kaynana ne yaptın bize" caliyor olacak. ardindan da "abim damat oluyor sira da bana geliyor"...
bulduğu 22 sikkeyi yetkililere teslim eden çiftçi
-
220 sikke bulup 22 sikke teslim etmiş olma olasılığı mevcut bir çiftçidir.
cem yılmaz
-
insanlar twitter'da ünlü oluyor, yeminlen bu ünsüz olacak.
oksijen tüpüyle yangın söndürmeye çalışmak
-
uzaktan sıkarak söndürmek gibi bir hata yapmışlar cahilliklerine vermek lazım tüp direk ateşin üstüne atılır ve kısa süre sonra yanan araç ortadan kalkar.
basit gibi görünen zor işler
-
daha önce kimsenin aklına gelmemiş bir fikirle çıkagelmek bu işler içinden en zor olanıdır.
evet yaratıcı olmak zor bir şeydir ve herkes yaratıcı olamaz. bu zaten bilinen bir şey. ama mesele yanlış anlaşılmasın, durum yaratıcı olmanın zorluğuyla ilgili değil, insan sayısının çokluğuyla ilgili bir durum.
insanlar genelde milyon, hele milyar gibi büyük sayıların ne denli büyük olduklarının farkında olmazlar. çünkü bu tür sayıları gerçek hayatta gerçek karşılıklarla görmeyiz. bu sayılar bizler için birer sembol, birer istatistiktir. mesela bir milyonun ne kadar büyük olduğunu algılayabildiğimizi sanarız çünkü o paraya mesela bir araba satın almışızdır. ama esasında bir milyonu sadece banka hesabımızdaki bir sembol olarak görürüz ve büyük bir sayı olduğunu düşünmemizin sebebi de onun hakikaten de ne kadar büyük olduğunu görmüş olmamız değil, o parayı kazanmak için zorluk çekmiş olmamızdır. hadi diyelim ki bir milyon lira parayı fiziki olarak elimizde tutuyoruz, o zaman da en fazla o bir milyon lirayı 100 veya 200 liralık banknotlar halinde görmüşüzdür. şu koca sözlükte bir liralık bozuk paralarla bir milyon lira görmüş biri olduğunu sanmıyorum.
yüz bin nokta içerdiği belirtilen bir görsel
bunun yanı sıra, insanlar milyon ile milyar arasında ne denli büyük bir fark olduğunu da genellikle idrak edemezler. birçok kişi için "sekiz milyar insan" cümlesi basit bir istatistikten ibarettir. cümlenin ağırlığını idrak etmez çoğu kişi. çünkü her nedense milyon ile milyar arasındaki fark sanki yüz bin ile bir milyon arasındaki farkmış gibi algılanır. insanlar bir milyarı bir milyonun on katı zannediyor demeye çalışmıyorum, yanlış anlaşılmasın. sadece aradaki devasa farkı oturup düşünen az insan olduğunu söylemeye çalışıyorum.
bu konuya bir örnek vermek istiyorum.
oturup hiç durmadan her saniye bir sayı ilerlemek üzere bir milyona kadar saydığımızı düşünelim. bu durumda bir milyona kadar saymak toplam 12 günümüzü alacaktır.
ama eğer aynı şeyi bir milyar için yapmak istersek, bir milyara kadar saymak toplam 31 yıl 8 ay sürer. hatırlarsanız dünyada 8 milyar insan var demiştik. her saniye bir kişiyle tanışsak dünyadaki bütün insanlarla tanışmamız toplamda 253 yıl 4 ay sürer.
ayrıca 8 milyar insan da sadece şu an hayatta olan insan sayısı. mesela 1900 yılında hayatta olan bir milyar 600 milyon insan vardı ve bu insanların hiçbiri bugün hayatta değil, çünkü günümüzde hayatta olan en yaşlı insan 1907 doğumlu. muhtemelen birkaç kişi hariç 1800 yılında hayatta olan kimse de 1900 yılını görmedi. bu şekilde ekleme yapa yapa hiç değilse milattan sonrası için 8 milyar sayısına birkaç milyar daha ekleme yapmak mümkün.
şimdi biraz düşünelim:
bu milyarlarca insanın her birinin düşünmek için bir ömür zamanı, her birinin aklından geçen milyonlarca fikir olduğunu hayal etmeye çalışmak bile insan algısının dışında bir şey. nicelik olarak idrak sınırlarımızın dışında bir şey bu kadar insanın aklından geçen milyonlarca düşüncesini hayal etmeye çalışmak.
iddia ediyorum, bir deney yapsak ve bu deneyde sadece şu an hayatta olan bütün insanlara hiçbir sınır veya bağlam zorunluluğu getirmeden orijinal bir aforizma uydurmasını söylesek, ortaya diğerleriyle tıpa tıp aynı şeyi söyleyen binlerce insan çıkacaktır.
aforizma durumunda aforizma bir miktar sınırlı bir alan olarak görülebilir ama hayatı boyunca düşünen milyarlarca insanın hayal gücü de sadece tek bir konu üzerine düşünerek geçmediği için birçok konuda daha önce kimsenin düşünmemiş olduğu bir fikirle ortaya çıkmak çok zordur.
mutlaka bir arkadaşınıza gidip "şöyle şöyle olayların yaşandığı bir film olsa ne güzel olurdu" dediğiniz ve "ya öyle bir film var zaten ismi de şu" cevabını aldığınız bir anınız vardır. öyle bir film var, çünkü olmaması daha mantıksız olurdu.
o yüzden çok beğendiğiniz bir fikri daha önceden birinin bulmuş olmasına üzülmeye gerek yok. çünkü daha önce birinin bulmuş olması üzülünecek bir şey değil, daha önce birinin bulmamış olması sevinilecek bir şey.
iş hayatının ilk kuralı
-
celikten daha saglam sinirlere sahip olmak.
ekşi itiraf
-
meraktan kedi maması yedim. çok iştahlı yiyodu piç.
yalnızca güzel kızların tattığı ayrıcalıklar
-
h: dr. house
a: allison cameron
a: beni neden işe aldın?
h: çok güzel olduğun için.
a: beni tavlamak için mi işe aldın?
h: buna şaşırdığına inanamıyorum. ayrıca öyle demedim. seni güzel göründüğün için işe aldım. lobide duran bir sanat eseri gibi.
a: sınıfımın en iyilerindendim.
h: ama en iyisi değildin. neden bu kadar üzüldün? genetik zeka yerine genetik güzellik sayesinde işe alınmana mı?
a: bulunduğum yere gelmek için çok çalıştım.
h: çalışmana gerek yoktu. insanlar en az çabayla en yüksek kazancı sağlayacakları yolları seçerler. doğanın kanunudur. sen bunu reddettin. seni bu yüzden işe aldım. zengin bi adamla evlenebilir, modellik yapabilirdin. sadece görünmen insanların sana bir sürü şey vermesi için yeterli olurdu. ama sen böyle yapmadın. kıçını yırttın.
(bkz: house m.d.)