hesabın var mı? giriş yap

  • bu cümle spiker ile suriyeli mülteci arasında geçen aşağıdaki diyalog içerisinde kurulmuştur. utanarak izliyorum.

    - neden avrupa'ya gitmek istiyorsunuz? bu dalgalı denize şişme botla girmek bile bile ölüme gitmek demek değil mi?
    + ne yapalım abi, para yok, iş yok, açız.
    - nereden geliyorsunuz?
    + istanbul'dan. istanbul'da herkes çalıştırıyor, kimse para vermiyor, yemek vermiyor abi. günde 14-15 saat çalıştırıyorlar, kullanıyorlar. suda ölmek burada kalmaktan daha iyi abi.

    hani nüfusunun %99'ı müslüman olan türkiyemiz var ya. hah. işte o türkiye'den bahsediyorlar.

  • balkonda gündüz vakti uzanmış film izliyorum, hangi film hatırlamıyorum; derken bir sahne geliyor, etraf karanlık, karakterle göz göze geliyorum, "hmm korkuyu, çaresizliği çok güzel yansıtmışlar" diye düşünüyorum ki göz göze geldiğim kişinin filmden bir karakter değil, ekrandaki yansımasına mal mal bakan ben olduğumu anlıyorum. allah belamı versin.

  • açıkçası elinin altında müzik, kitap, film seçenekleri olan biri neden sıkılır hiç anlamam. ulan keşke gün bitmese bu üçlüyü çevirip dursam.
    can sıkıntısı çok ciddi bir lükstür.

  • bizim bir aile gelenegimiz var. esasen bakarsaniz geleneklere sahip olmak bile yaslanmakla ilgili galiba, su an fark ettim ama bunu gormezden geliyorum. alti kardesiz ve yas gunlerimizde babam bizi arayip hep ayni dogum gunu sarkisini soyler. bu ilk gunesli bahar gununde tum otoparklarin dolu olmasi gibi, zaten calismadiginiz zamanlarda hafta sonlarinin -hak edilmemislik hissinden kaynaklaniyor olmali- sikici ve anlamsiz olmasi gibi, orhan ve ferdi den yalniz birini sevmek gibi olagandir.

    dogumgunumdu iki gun evvel.. -bugun dogum gunu olanlari kutlarim.- malum, sarki gelecek, bekliyorum. baktim babam, watsaptan yazmis! aramiyor, sarkiyi soylemiyor, sozlerini yazmis. sozleri de yazayim tam olsun gibi, ama eksik oluyor oyle. duyamiyorsun sesini. arayip bi kizayim dedim,biliyorum bu yaslilik degil, dupeduz aymazlikla ilgili. sonra baktim telefona. mesaja. tarihe. yillara. kendime. her sey degisecek, her yas gunumde o baba orada olmayacak. o sarkiyi soyleyemeyecek hicbirimize belki de. hayatla kontratim yok, herhangi bir konuda anlasmamiz olmadi kaldi ki herhangi bircok konuda anlasamadigimiz oldu cok. dedim ki, allah gostermesin, ama olur ya, olmazsa bir daha, anladiniz onu siz dile dokesim gelmiyor, bu bildiginiz gibi zamansizlikla ilgili, mesaji acip okurum. soz ucar, yazi kalir malum. boylece her dogum gunum, hep sarkimizla kutlanmis olur. bu da biraz buyumekle ilgili. buna da icten ice sevindim.

    ınsan, sevinmeyi kafasina koymayadursun illa bir yolunu buluyor, bu biraz yasamakla ilgili..

    nihayetinde acik konusalim romalilar, sevdiklerinizin az zamani kalmis olma ihtimali, akliniza daha sik geliyor ve kendinizce daha az yara almak icin cozumler uretmeye cabaliyorsaniz bencil oldugunuz kadar yaslisinizdir da artik.

    cunku yaslilik, yasadikca yara almamaya calismaktir.

  • son zamanlarda şu kalıp müthiş modadır bu tip sitelerde: ”üst verdim, kahvemi yudumluyorum.” pezevenk sanki borsadan milyon dolarlık hisse almışta kahve yudumluyor. alt tarafı 2 liralık kupon yapmışın hangi kahve it? kopi luwak mı içiyosunuz amk sakarya-güngören maçını izlerken?

  • başlık: türkiye'de oynayan çok ünlü bir futbolcuyum.

    1. kendimi ifşa etsem yer yerinden oynar

    yakında olacak...

    bekleyin...

    3. sabri bence.

    4. batuhandır kesin amk
    boş işlerle uğraşmak onun işidir.

  • (bkz: savaş günlükleri) - kont galeazzo ciano

    sonradan ona karşı hareket etmesiyle suçlanarak kurşuna dizilen mussolini'nin damadı tarafından yazılmış. ikinci dünya savaşında, almanya ve italya'nın hazırlık ve ilerleyiş planlarını içeriyor. ciano, bu savaşa tamamen karşıydı fakat önlemek için hiçbir şey yapamıyordu. yapılan her şeyi kayıt etti ve bir gün infaz edileceğini bildiği için öldüğü takdirde bu belgeleri gizlice müttefiklere ulaştırması için karısı dahil çok sayıda kişiyle anlaştı.

    savaş sonrası mahkemelerde, savaşın axis tarafında nasıl tasarlandığıyla ilgili delil olarak da kullanılmıştır bu yapıt.

  • size, oxford ingilizce sözlük, bir deli tarafından yazıldı desem, herhalde bana deli dersiniz... ama bu bir gerçek.

    william chester minor, yale üniversitesi’nde tıp okudu. mezun olur olmaz, amerikan iç savaşı’nda, cerrah yüzbaşı olarak görev aldı. kendi askerlerini ameliyat etmenin yanında bir başka görevi ise düşman askerlere işkence yapmaktı. bu ve savaş içinde yaşadığı diğer olaylar, onun akıl hastası olmasının ana nedeniydi. şizofreni belirtilerini çok sık göstermesi nedeniyle askeriye, onu tedavi için bir hastaneye gönderdi fakat durum değişmeyince minor’u askerlikten attı. cerrah doktor william minor, askerlikten atıldıktan sonra, 1871’de ingiltere’ye yerleşti. londra’da şizofreni paranoyası yüzünden, evine hırsız olarak girdiğini sandığı birini öldürdü.

    william minor, akıl hastası olduğundan hapishane yerine, bir akıl hastanesine kapatıldı. burada, bir ilan sayesinde profesör james murray isimli birinin, bir sözlük yazmak için gönüllü kişiler aradığını öğrendi ve bu projeye gönüllü olarak çalışmak icin başvurdu.

    dr. minor ve prof. murray sözlük projesinde birlikte çalışmalarına rağmen, 7 yıl sonra yüz yüze tanıştılar. çalışma arkadaşlığı, yakın dostluğa dönüştü kısa zamanda ve bugün bizlerin çok iyi bildiği oxford ingilizce sözlük gibi bir başyapıt bu iki kişinin ortaklığı sonucu doğmuş oldu.