hesabın var mı? giriş yap

  • ne güzel sendromsuz pazartesi, iş çıkışı eve dönerken yol üzerindeki barda oturup maçı izlerim bir iki bira içerim diye düşündüm.

    sonra dedim ki bira 30 tl, 4 tane içsem 120. e iş çıkışı aç gidicem bi bira tabağı vs. söylesem, bi de maç parası da alıyorlardır muhtemelen. minimum 200lük olduk iki saatte.

    pazar pazar bunları düşünüp of çektim. sonra dedim ki al bi öküz öldüren gel eve selçuk'tan izlersin, yapacak bişey yok.

    ülkenin en iyi 3 üniversitesinden birinden mühendislik mezunuyum. tuttuğum takımın maçını iki bira içip izlemeyi çok görüyor bana memleketim. emeği geçen herkesin allah bin türlü belasını versin, cehennemde yansın.

    bari izlediğim link donmasın da iyice gecem zehir olmasın. seyir zevki yüksek olsun, iyi olan kazansın.

    edit: en çok yeşillendirildiğim entry'm oldu. yaklaşık 100-150 arası mesaj aldım. ışverenim, işini iyi yapan bir mühendis bulsam 20 bin lira maaş vercem sen kendinde ara suçu diyeni mi ararsın, kahvede çay içerek izle 10 lira tutar herşeyden şikayet etmeyin mk diyeni mi ararsın. ülkenin tam özeti gibi sözlük de.

  • 10 yıldır 1.3 multijet motorlu 2005 modelini kullandığım arabam. 130 bin'den fazla yol yaptık beraber. yakında satacağım büyük ihtimalle, o yüzden şimdiye kadar olan tecrübeyle iyi ve kötü yanlarını yazmaya çalışacağım.

    iyi yanları:

    1. yakıt ekonomisi, 60 litrelik mazot deposuyla 1400 kilometre yol gidebilirsiniz boş araba ve 5. vites 80 km/h civarı yumuşak kullanımla.
    2. gereksiz derecede geniş iç hacim. boşuna enişte arabası vs. demiyorlar.
    3. ucuz yedek parça ve usta bolluğu. sanayide en sevilen araçlardan biridir, her türden aksesuar ve parçasını bulabilirsiniz. çok komplike olmayan donanımı ve nerdeyse sıfır olan elektronik aksamı sayesinde kolay kolay arıza vermez.
    4. yakıt pompası ve bujileri. bunlara ayrı bir başlık lazım, 10 yılda sadece bir defa pompa contasından mazot kaçağı oldu ve bujileri değişti(sanırsam), toplam 200 tl gibi bir masrafı oldu. hüp diye çekiyor mazotu depodan, maşallahı var.
    5. lastik ebatları. piyasada en çok bulunan lastik ebatlarıdır, benimkinin üstünde 195/65/14 88h var, ince yanaklı. iyi yanı ince lastik olmasından dolayı az sürtünme ve dolayısıyla az yakması. kötü tarafı ise yol tutuşunun nerdeyse olmaması. (burda bir tezkip yazmam lazım; 185 tabanlı olduğunu gördüm kaputu açınca önerilen lastik ebadında. bir santim geniş tabanlı bir lastiğim varmış :) maguruz nickli yazra teşekkürü borç bilirim. )
    6. motor bakımlarını düzenli yaptırdığınız takdirde sizi yarı yolda bırakmaz, zırt pırt arıza vermez.
    7. şehir içi ortalamam (istanbul) 4.9 litre/100km. sağdan sağdan gidip, fazla heyecan aramıyorum genelde*şehir dışı ise 4.0 litre/100km.

    kötü yanları:
    1. debriyaj. ticari olmasından dolayı sert bir debriyajı var, trafikte sol bacağınız çok ağrıyor. alakalı olarak vitesleri sert, iki parmakla değiştiremezsiniz, o topuzu güzelce avcunuza alıp çekeceksiniz. hele 5'e takarken sağlam bir sağ kol lazım, solak olduğum için az sakatlamadım kendimi 5'e takarken.
    2. yol tutuşu. arabanın altı yüksek, bir de benim gibi ince lastik kullanıyorsanız saatte 90'ı geçince arabanın sağa sola çektiğini hissedersiniz bol bol. aerodinamik diye bir şey yok, kutu gibi araç. viyadüklerden geçerken hızınızı azaltın yoksa bir anda yan şeride zıplayabiliyor.
    3. güvenlik donanımı. sadece bir adet hava yastığı var, direksiyonda. o yüzden sevdikleriniz ve kendi canınız için en asgari hızlarda sürmenizi tavsiye ederim. ncap falan hep doblo üretildikten sonra ortaya çıkan şeyler. *
    4. dizel motor olmasından dolayı emisyonunun yüksek olması ve bakım maliyetlerinin benzinlilere göre daha yüksek olması. emisyon meselesini düşünen tek doblo şoförü benim sanırım.
    5. tuğra, enişte esprileri ve trafikteki kötü ünü. insanlar önünüze kırmaya çekiniyor ya da yol verdiğinizi görünce inanamıyorlar doğal olarak. gülümseyin geçin, bu arabanın doğasında var.
    6. üstteki maddeye ek olarak yılda en az 7-8 defa polis çevirir, kontrol yapar. muayneler, sigortalar vs. hep hazır ve yanınızda bulunsun. cezası büyük, değmez risk almaya.

    şimdilik aklıma gelenler bu kadar, eklememi/düzeltmemi istediğiniz yerler olursa buyrun, editlerim. sorunuz varsa da(usta, parça gibi) elimden geldiğince yardımcı olurum.

  • özellikle 80'den sonra doğanlar için geçerli olan ruhi sıkıntıların sebepleri;
    - milleti olduğundan farklı tek tip bir şekle sokmayı amaçlayan tedrisat sisteminden geçirilmiş olmak,
    - çocukluğundan beri her gün haberlerde terör ve şehit haberleri izleyerek ile büyümüş olmak,
    - 10-20 yaş arasını anadolu lisesi, fen lisesi ve son olarak da üniversite sınavı stresi içinde geçirip, akranlarını arkadaş olarak değil, sahip olmak istediği geleceğe giden yoldaki rakipler olarak görmek,
    - yolsuzluk içinde kıvranan bir ülkede büyümenin getirdiği, sürekli "hakkım yenecek" kaygısı yaşamak,
    - hayatı boyunca birden fazla iktisadi buhran görüp, mevcut durumu iyi olsa bile gelecek kaygısı yaşamak,
    - küçüklüğünden beri basın-yayın yoluyla yapılan ahlaki saldırılara maruz kalmış ve ciddi manada etkilenmiş bir toplumun ferdi olmak.

  • geldi yine fıtratını yediğim. 13 yıllık akp iktidarında en nefret edilen kelimeler sırlamasında ilk üçe girer sanırım bu iğrenç kelime.

    "cumhurbaşkanı tayyip erdoğan’ın ‘kadın erkek eşitliği fıtrata ters’ sözlerinin ardından bir türkçe öğretmeni kadınlara hakaret içeren şiirini okul dergisinde yayımladı."

    hay fıtratınızı önden arkadan.

    şiiri okurken kusabilirsiniz dikkat edin:

    haber

  • ucuzunu almayın ne çıkacağı belli olmuyor. ailem almış yaklaşık bir litre. üzerinde leylak yazıyor ama bildiğin misk yağı kokuyor. kendimi günahsız hissediyorum şu an.

  • corinth'li sisyphus'un anlaşma sürecine girdiği gerçeği (38)
    hephaistos'u hepaistos diye okuyan tip (76)
    merhaba ben truvalı priam sorularınızı yanıtlıyorum (132)
    pegasusun intikamı (113)
    sabire meltem banko (48)

  • konu mcdonalds'ın ürünlerinin sağlıklı olup olmaması değil. türkiye'de iş yapmanın sürdürmenin ve yeni yatırım yapmanın imkansız hale gelmesi.

  • herkes kötü diyor, adice diyor, çirkin diyor tamam ama beynine nasıl söz geçirebileceğini söyleyemiyor kimse. aksi de mümkün olmuyor işte kimi zaman. misal benim kira borcum 3 olmuş, ev sahibim gitmiyor aklımdan, gitmiyor amk. ne yapayım lan ne yapayım ben, manitayı mı terk edeyim, ne edeyim. konuşurken herkeste laf bol tabi.