hesabın var mı? giriş yap

  • soyadı ''ak'' olan bir arkadaşımın çocuğu için tayyar ismini önermiştim.

    tayyar ak olacaktı ne güzel, dalyar ak gibi.
    nesini sevmediyse...

  • melbourn-avusturalya müzesinde sergilenen 57nci alay sancaginin tanitim plaketinde sunlar yazmaktadir:
    "bu alay sancagi gelibolu savas alanindan getirtilmistir, ama esir edilmemistir. türk ordusu'nun geleneklerine göre bir alayin sancagi, alayin son eri ölmeden teslim edilemez. bu sancak, sonuncu muhafizin da altinda ölü olarak yattigi bir agacin dalina asili olarak bulunmustur. kahramanlik timsali olarak karsinizda duran bu türk alayi sancagini selamlamadan geçmeyin."

    kur'an-i kerim'de şehitler hakkinda söyle bir ayet var:
    "şehitlere ölüler demeyin. bilâkis onlar diridirler, fakat siz onu anlayamazsınız."

    selam olsun 57nci alayin kahraman erlerine.

  • samimi iki arkadaş inşaat mühendisliğinden mezun olurlar. biri çalışmak için yurt dışına gider diğeri devlet memuru olur...

    beş yıl sonra yurt dışındaki arkadaş diğerini çağırır ve son derece lüks, havuzlu bir malikanede ağırlar.

    memur olan arkadaş sorar;

    - sen ne kadar ücret alıyorsun?

    - 8000 dolar...

    - iyi de bu malikane ne kadar?

    - 1,5 milyon dolar.

    - nasıl oluyor bu iş?

    - şu karşıdaki köprüyü görüyor musun?

    - evet...

    - köprünün korkulukları 3 cm kalınlığında olacaktı.

    - eeee?

    - 2 cm olmasına göz yumdum, böylece bu malikaneyi aldım.

    bir yıl sonra memur olan diğerini çağırır. boğazda bir yalıda ağırlar.

    yurtdışında çalışan arkadaş şaşırır sorar;

    - sen ne kadar ücret alıyorsun?

    - 5000 türk lirası...

    - bu yalı ne kadar?

    - 60 milyon tl...

    - nasıl oluyor?

    - şu karşıdaki köprüyü görüyor musun?

    - hayır...

  • kuşadası nda otururken ve bir bayan arkadaş ile konuşurken babamın attığı
    " sahile yürümeyi öner" mesajı..
    meğersem arkamda oturuyormuş..
    bu mesaj gerçektir. zirve neyinlerde gösterebilirim hala kayıtlı bulunmaktadır..

  • türkiye'de askerlik, insan onurunun hiçe sayıldığı, er kişide kalıcı hasara yol açan bir olay olduğu için, imkanı olup da bedelli askerlik yaparak kendini bu cehennemden uzak tutabilen erkeklere saygı duymalıdır.

    kadının bedeni üzerinden kimliğini ve toplumsal rolünü tanımlamak ne kadar çirkin ve çağdışı bir yaklaşım ise, erkeği de askerlik yapıp yapmaması üzerinden tanımlamak ve hatta yargılamak o ölçüde çirkin ve çifte standartçı bir yaklaşımdır.

    tsk kendini modernize etmediği müddetçe, "vatanı korumak" mottosuyla askere uğurlanan er kişinin kocaman adam olduğu halde yerden izmarit toplamasını, kompleksli üstlerinden azar işitmesini ve psikolojik tacize maruz kalmasını "vatana borcunu tamamlamak" olarak tanımlayabilen bir kadın, yaşadığı çağın gerisinde kalmış, dar fikirler arasında sıkışmış ve insan onurunun, hak ve adalet duygusunun, eşitliğin; cinsiyetçi tabulardan ve dogmalardan çok daha üstün ve kutsal olduğunu kavrayabilecek kapasiteden yoksun kalmıştır. ciddiye alınmamalıdır.

  • bu bölümde (82) ismail abi hiç zorlanmadan iş buldu. üstelik de işinin hiç bir vasfı yok. diğer işçileri korkutmak için. o yüzden ismail abi ve genleri de yoktu. çünkü ismail abi'nin geçmişinde boş adam yok.

  • hacılar uyumayın, bu zenci kardeşimizin sizi kandırmasına izin vermeyin. videoyu dikkatli izlerseniz suyu kaba dökerken 2 farklı durum için farklı açılarda döküyor ve suyun kendi hızı ve yönü sayesinde dönüş sağlanıyor. tanım olarak; bariz şekilde yalan olan görüntülerdir.
    olayın temel açıklaması bu şekilde. detaylı bilgi için coriolis etkisi olarak arama yapar detaya ve matematiğe doyabilirsiniz.

    evet böyle bir etki, böyle bir sanal kuvvet vardır ama zannettiğiniz kadar baskın değildir. hatta su akış yönü ile ilgili yapılan deney, birkaç metreküplük bir su tankına talaşla karışık su koyularak yapılır. su kabın içinde birkaç gün bekletilir ve bu sayede suyun iç hareketi minimuma indirilir. sonrasında tankın dibindeki delik açılır ve o birkaç tonluk su akarken siz bu dönüşü anca tankın bitmesine yakın hafifçe gözlemleyebilirsiniz.

    güzel bir soru sorayım. bu kadar baskın bir kuvvet olsaydı, düz bir çizgide yürümemiz mümkün olur muydu? arabaların uçakların ne kadar sağa çekeceğini bir düşünsenize...

    sonuç olarak bu olayın çıkış noktası şudur;
    portekizli denizci kardeşlerimiz kuzey yarım kürede top atışı yaparken, sebebini bilmiyor ama başarılı olabilmek için vurmak istedikleri noktanın bir miktar soluna ateş ediyorlardı. bir zaman sonra güney yarım kürede uzun mesafe atışları yaptıklarında hedefi vuramadıklarını fark ettiler. işin garip tarafı, güneyde hedefin sağına ateş etmeleri gerektiğiydi.
    daha sonra bu olayı fransız bir bilim adamı çözümledi ve formüle dökebildi, hadi bakalım tahmin edin bi dayının soyadı nedir? evet bildiniz...

    uzun mesafe keskin nişancı atışı, top atışı gibi durumlarda etkisi hesaba katılır. özellikle roket itme gücü bulunmayan, momentum ile mesafe kat eden cisimlerde etkisini daha yoğun görürüz çünkü bu etkiyi yenecek ters bir itim gücü yoktur.
    sonuç olarak fizik kuralları hayatın her anında geçerlidir.