hesabın var mı? giriş yap

  • izledikten sonra çevremi ve olayları gözlemleyerek inanılmaz çıkarımlarda bulunmaya başladığım dizi:

    "banyonun ışığı yanıyor, içeride biri var. kardeşim yanımda olduğuna göre demek ki annem."

    gibi.

  • yaşadığımız coğrafyada mutlu olmak oldukça lüks olsa da, normal eğitim almış, ortalama gelir düzeyine sahip sıradan bir insan için mutlu olmak aşağıdaki şartlar sağlandığında olabilecek bir durumdur.

    * kendi kişisel alanını yaratarak nispeten biraz daha izole bir hayat yaşaması. bu kişisel alana yeri geldiğinde en yakın aile bireyleri dahi girmemelidir. bilirsiniz trafikte takip mesafesi diye bir kural vardır. tıpkı bunda olduğu gibi, mesafe hayat kurtarır. insan ilişkilerinde mesafe her zaman mutluluk getirir.

    * iş hayatında beraber çalıştığı insanları kendi ailesi ile tanıştırmayarak özel hayatını sürekli olarak ayrı tutmak.
    * iş hayatında kendini yenileyen, faydalı ve kalifiye bir insan olmak. işini layıkıyla yapan insanlar kişisel tatmine çok daha kolay ulaşır.

    * mümkünse eğer müstakil bir eve sahip olmak. site vb. yaşam şartlarında farklı kültürlerden insanlarla sürekli olarak sorun yaşamak olası bir mutsuzluk sebebi.

    * olmayacak şeyleri zorlamamak . hem evlilik, hem diğer gönül işlerinde, hem de iş hayatında her şey sizin istediğiniz gibi olmaz . zorlarsanız bu size ekstra bir yük getirecektir. sürekli kendinizden taviz vermeniz gerekeceginden zorlamak anlamsızdır.

    * evcil hayvan sahiplenmek. iyi hissetmek ve paylaşmak için hayvanlar insanlardan çok çok daha iyi bir partner.

    * beslenme. kilo problemi insanları mutsuz eden etkenlerin başında gelen bir olumsuzluk. sebze ağırlıklı ve dengeli beslenen insanlar hayata 1-0 önde başlar.

    * spor yapmak. kapalı spor salonlarına sıkışmadan özellikle hafta sonları yapılan doğa yürüyüşü, sahil gezintisi gibi aktiviteler hafta boyunca oluşan yorgunluğu ve stresi atmanızda önemli rol oynar.

    * profesyonel olmayan müzik, resim , ahşap işleri vb. gibi sanatsal uğraşları olan insanlar iç huzura çok daha kolay kavuşur.

    * özellikle bizim gibi ülkelerde siyaset denilen pislik çukuruna hiç yaklasmamak. bu öyle bir girdap ki sosyal hayatınızı zehir edebilecek potansiyele sahip.

    * uzak mesafe ilişkisi yaşamamak. belki biraz genelleme olacak ama bu tür bir ilişki yaşayıp mutlu olan kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

    * kitap okumak. bu kişiden kişiye değişse de benim açımdan, bir insanı mutlu edebilecek en güzel aktivitelerden biri. her kitap ayrı bir pencere, her yazar başka bir dünya. insan ruhu kocaman bir uzay gemisi misali, her kitapta başka bir gezegene yolculuk yaparak kendini mutlu eder.

    *sosyal medyayı kısıtlı bir şekilde kullanmak. sözlükte sürekli başlıklarda denk gelirsiniz, ınstagram'ın çukur, twetter'in nasıl bir yalan dünyası olduğundan bahsedilir durur. buna paralel olarak çevremde gözlemledigim, aktif olarak bu sosyal medya platformlarını kullanan kişilerde genel bir mutsuzluk durumu ve huzursuzluk mevcut.

    * değer vermek kavramını yerinde ve hakkıyla kullanmak. canlı olmayan, maddi varlıklara (araba, telefon vs.) hak ettiğinden fazla değer yükleyerek anlamlandırmamak.

    bir köpeğin bakışlarından, bir çiçeğin yeni yeni açan tomurcugundan veya bir çocuğun masumiyetinden insan mutlu olur. yeter ki sevmesini ve bakmasını bilin.

  • -sabah koşuya çıkan insanlar varsa
    -avm dışında açılmış bi starbucks varsa
    -kadınlar tayt giyip yürüyüş yapabiliyorsa
    -kaliteli bir burgerci varsa
    -lüks markalardan alışveriş yapabileceğiniz mağazalar varsa
    -gurme market bulabiliyorsanız

    yüksek gelir düzeyine sahip, elit bir muhittesiniz demektir

    -insanlar kaldırım yerine yoldan yürüyorsa
    -restoranlar genelde çiğ köfteci, kebapçı, şerbetli tatlıcı ise
    -discount marketler normal marketlerden fazlaysa
    -sokağa çıktınızda 10 tane erkek görürken 1 tane kadın görüyorsanız

    düşük gelirli, gerici bir semtte olmanız olasıdır

  • tüm yazar arkadaşlara duyurumdur. böyle bir durumla karşılaştığınız anda mağaza ekibinden önce 155'i arayıp polis talep edin ve ne olursa olsun mağazadan ayrılmayın. görevli polis ekipleri nezaretinde üzerinize atılı suçlamayı ve tahkikatı sürdürün. sonuç olarak sizden kaynaklı bir suç olmadığından dolayı görevli polis ekiplerinin olayı tutanak altına almasını isteyin. ardından mağazada görevli yönetici kadrosundan şikayetçi olun. tüm mağazalarda bu şekilde uygulamayı yapın lütfen. 7 sene türkiye'nin en yoğun satış yapan perakende giyim mağazasında çalışmışlığım var lütfen kendinizi ezdirmeyin.. kimse yargıç polis değil sizi zan altında bırakamaz çok ağır yaptırımları var ve bu diğer güç budalası yöneticileri dizgineler. makul şüphe ile müşteri aranmaz hiç bir kurumsal şirkette durdurun arayın bakın demez. güvenlik yada polise haber verin der. durdun dahi demez arkadaşlar

  • yaşadığım yerde pokestop yok, gym yok diyen arkadaşların artık ash gibi anasıyla bacısıyla vedalaşıp köylerini terk etmelerini gerektiren oyun.

  • araç sahibinden aldığım bilgiye göre sonuç: "avukatlarım aracılığı ile semra hanım ile "tüm zararımın" karşılanmasına ilişkin uzlaşmaya vardık.

    taraflar anlaşmamızda "içeriklerin kaldırılması" ile ilgili madde de yer alıyor. o yüzden buradaki içerik kaldırılmıştır."

  • ablacım sana ricamdır, ordakilere sorar mısın underage yazar almayan sözlük senin üstünden 2 view kasmaya utanmıyor muymuş, bu olay senin gelişimin için nasıl bir etkiymiş falan filan.

    arkadaş yok ya sahiden çok şaşırıyorum el kadar çocukların bu kadar sosyal medyada olmasına. ekşinin bu işe vesile olması da ayrı olay. burada kimlere ne yorumlar geldi yarın bir gün ailesi ne kadar üzülür.

    olmadı başak bey. bunu koskoca şirkette 1 kişi bile düşünemediyse gerçekten yazık.

  • "new york california'dan 3 saat ileride ancak bu california'yı yavaş yapmaz.
    kimi 22 yaşında mezun olur ama sağlam bir iş bulmak için 5 sene bekler.
    kimi 25 yaşında ceo olup 50 yaşında ölürken kimi 50 yaşında ceo olur 90'ı görür.
    kimi evlenirken kimi bekar kalır.
    obama 55 yaşında emekli oldu, trump 70 yaşında görevine başladı.
    bu dünyadaki herkes "kendi zamanına" göre yaşar.
    etraftaki bazı insanlar senden bir adım ileride gözükebilir, bazıları ise senin yerinde gözükebilir.
    ancak herkes kendi yarışında, kendi zamanında.
    onlara kıskançlık da besleme taklit de etme.
    onlar kendi zamanında sen kendi zamanında yaşayacaksın.
    hayat harekete geçmek için doğru zamanı beklemektir.
    yani sakin ol.
    geç kalmadın.
    erken de değil."

  • başlığın şükela entry'lerine bakayım dedim; kullananda akıl yokmuş, onlar zaten ölsünmüş, ne de olsa doğal seçilimmiş... siz ne zalim, ne taş kalpli insanlarmışsınız ya. birileri yazmış diğerleri de bu görüşlere alkış tutmuş. "ölsün" diye atıp tuttuğunuz insan lan. sizin gibi nefes alıyor, seviyor, sokakta falan yanınızdan geçiyor.

    daha geçende içen 3 kişiye rastladım. anadolu'nun kuş uçmaz kervan geçmez bir yerinden gelmişler. konfeksiyon atölyesinde çalışıyorlarmış. aldıkları para kuş kadar, tahsil yok, yol gösteren yok, mahalle boktan, hayat boktan, hayaller yıkık, tünelin ucu bombok bir yere çıkıyor. tutunacak bir dal, bir çıkış yolu aramışlar ama bulamamışlar. sarıldıkları malzeme bu olmuş. "canını seven bonzai kullanmaz" falan diyorsunuz ya... o adamların öyle sevilecek bir hayatı yok zaten.

    sözlükte türlü türlü antidepresanın altına "hayatımın en kötü döneminde karşıma çıkan müthiş ilaç."diye yazmayı biliyorsunuz... o insanların tüm ömrü sizin "hayatımın en kötü dönemi" diye tanımladığınız şekilde geçiyor, belki de daha kötü şekilde... fakat onların karşısına "çıkıveren" antidepresanlar yok çünkü imkan yok, az buçuk imkanı olana ise yol gösteren yok. onların antidepresanı bonzai olmuş.

    sözlükte bonzai güzellemesi yapanlara bakmayın. bu malzemeyi bilerek ve tercih ederek kullanan insan sayısı çok çok az. buzdağının görünmeyen kısmını, yaşadığı berbat hayattan bir süreliğine de olsa uzaklaşmak isteyen ama cebinde sadece beş lirası olanlar oluşturuyor. çok bir şey istemiyorum; biraz empati kurun, bu insanları ve onları bu hale getiren sistemi de biraz sorgulayın. neyse saat geç oldu, yatayım. siz de uyumadan önce vicdanınızı üzerinize örtün, yoksa kalbiniz soğuyup taş kesiliyor.