ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
agar.io
-
"free food" isimli elemanın biri peşimde koşarak zorla kendini yedirdi. gülme krizine girdim yemin ederim.
minibüste para uzatmayı reddeden insan
-
almanya'dan yıllık izne gelen akrabalarımızın benim yaşlarımdaki çocuğuyla birlikte (11-12 yaşlarındaydık) batıkent'ten demetevler'e -lunaparka- gitmek için bindiğimiz dolmuşta yaşamıştım benzer bir olayı. (aslında buna olay bile denemezdi, o zamanlar henüz olric yoktu, hava raporlari da günlük bültenlerden sonra okunmuyordu. henüz durum, bugünkü gibi açik ve seçik, bir bakima da belirsiz değildi..)
hatırladıkça gülerim. almanya'dan gelen arkadaşımla ben en önde oturuyorduk. arkadan biri omzuna dokunup, "şu parayı uzatır mısın?", diye sordu. çocuk büyük bir ciddiyetle parayı uzatan adama dönüp, "ben burada çalışmıyorum." dedi. kimse böyle bir cevabı beklemiyordu tabii. çocuk taviz vermez bir tutumla bir zırh gibi duruyor, görevi olmayan bu işi yapmayı şiddetle reddediyorurdu. parayı uzatan adam bir şeyler eveleyip gevelemeye başladı ama ben iki büklüm olmuş kahkaha atmakla meşgul olduğum için gerisini pek hatırlamıyorum.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"bence japonlar gözleri kısık olduğu için uzun yaşıyor olabilir. ekran parlaklığı gibi, şarj uzun gidiyo."
herkese kardeşim deyip sürekli nargile içen genç
-
her üç dört cümlesinin birinde "sıkıntı yok" der.
myers-briggs kişilik göstergesi
-
burçlar gibi doğum anı benzeri alakasız/uzak kriterlerden karakter tahmini yapmaya çalışan bir yöntemden çok farklı olarak, kişinin karakerini ve terchilerini irdeleyen sorulara verilen cevaplardan yola çıkarak bir gösterge oluşturan bir nevi karakter ölçme/sınıflama yöntemi.
değerler 4 bağımsız eksende ölçülür:
* extraversion - introversion:
kişinin enerjisini dış dünyadan mı yoksa iç dünyasından mı aldığının ölçümüdür.
* sensing - intuition:
kişinin bilgiyi hangi kaynaklardan toplamayı tercih ettiğini gösteriri. "s" dış dünyadan gelen bilgiye daha çok önem verildiğini, "n" iç dünyadan gelen bilgiye daha çok önem verildiğini belirtir.
* thinking - feeling:
kişinin bilgiyi nasıl işlediğini belirtir. "t" daha çok mantık, "f" ise daha çok duygular ile karar verildiğini belirtir.
* judging - perceiving:
kişinin işlediği bilgiyi (kararları) nasıl uyguladığını gösterir. "j" organize ve kurallara uyan bir kişilik gösterirken "p" alternatif arayışında olan ve doğaçlamayı tercih eden karakterlere işaret eder.
yalnızlığın en çok koyduğu an
-
bir yere gitmek istediginde eslik edecek kimsenin olmamasi.
yalniz gitmek istemedigin icin de arada vazgecmen.
yozgat'ta kaza yapan sebze kamyonunun yağmalanması
-
şimdi bu insanlar aç mı?
hayır.
sadece karakter yoksunu her biri.
bizim asıl handikapımız da bu maalesef.
beş sene bir erkeğin peşinden koşmak
kullanmak için can atılan replikler
-
-başınız sağolsun emine hanım...
25 nisan 2022 boğaziçi'nin mescide çevrilmesi
-
"hayatta iki şey sınırsızdır. birincisi evren, ikincisi de islamcının aşağılık duygusu. birincisinden emin değilim."
albert anştayn.
albert camus
-
"firtinanin siddeti ne olursa olsun, marti sevdigi denizden asla vazgecmez."
albert camus
bir avukatın günlüğü
-
biraz önce takriben yirmi dakika kadar babamınkini dinlediğim günlük.
önce biraz önbilgi verelim. mahkemenin verdiği kararı yargıtay'da temyiz ediyoruz ya, işte yargıtay o kararı bozarsa eğer, "al bu dosyanın şuralarını tekrar incele" deyip aynı mahkemeye geri gönderiyor. mahkeme bu sefer, ya yargıtay'ın bu dediğini yapıp dosyayı tekrar inceliyor, ya da "hayır, yazılanları okudum ve ben haklıyım" deyip önceki kararında direniyor.
fakat bu direnme kararını almak zordur. mahkemeler genelde yargıtay'a direnmez. şimdi konuya dönelim.
babamın herhalde 17 senedir filan uğraştığı bir davası var. uzun hikaye. özetle, babam kazanıyor karşı taraf başka bir yoldan yenisini yapıyor. böyle böyle derken işte yıllar oldu. hatta bu yılların birinde, mahkeme babamın aleyhine bir karar aldığında bizimki duruşmada elli saat laf anlatmış, hakimle şöyle bir diyalog geçmiş aralarında:
- avukat bey, siz bu davanın üzerine çok düştünüz herhalde?
- hakime hanım, iki çocuk okutuyorum ben!
nihai karar yine babamın lehineydi, karşı taraf yine temyiz etti, dosya yine mahkemeye döndü. bugün duruşması vardı, ya bozmaya uyma ya da direnme kararı verilecek.
direnme kararı verilmiş.
babam o kadar mutlu ki, telefonda yirmi dakika boyunca bu davadan ve mesleki tecrübenin öneminden bahsetti. ki ben istanbul'da olmama rağmen, kendi davam kadar biliyorum artık meseleyi. beş yüz kere filan dinledim çünkü herhalde.
ve şöyle dedi:
- kızım, o kadar heyecanlandım ki, duruşmadan sonra kimseyle konuşamadım, müvekkile bilgi bile veremedim. gittim bir bankta oturdum, nefes aldım, ayakkabım da rahat değildi ama te oradan ofise kadar yürüdüm. ancak açıldım. ben bu heyecanı, ancak işte annen evlenme teklifimi kabul ettiğinde filan yaşamıştım.
42 yıllık avukat bu adam.
allah bana da yaşatsın.
havalimanı taksicilerinin aç geziyoruz beyanı
-
atatürk havalimanı saldırısından sonra müşteri seçip 400-500 tl fiyat çekerken bu günlerinizi düşünecektiniz.
daha beter olun.
türklerin öğrenemediği şeyler
-
- yaşamak ile hayatta kalmanın farklı olması
- din ile ahlak kavramlarının farklı olması
ve tabi ki saygı.