hesabın var mı? giriş yap

  • bazı kafalar basmıyor, madem darbeye karşısın neden aynı safta değiliz diyor, darbecisin diyor. yav seni de sevmiyorum onu da, bu kadar basit.

  • bisiklet sürerken belki de en keyif aldığım zaman yokuş çıkmaktır. herhangi bir tehlikesi olmadan, manzarayı izleye izleye, düşüncelere bata çıka, bazense hiç bir şey düşünmeden sadece yola, zirveye konsantre olarak pedal çevirmek bisiklet sürmenin en keyifli anlarındandır bana göre.

    vites değiştirmeyin diyenlere itimat etmeyin. yokuş çıkarken de inerken de tabi ki vites değiştirilebilir. bu sadece sizin performansınızla ve vitesi doğru anda doğru şekilde değiştirebilmeniz ile ilgili bir durum. bütün yokuş aynı eğimde olmadığı için eğime göre doğru viteste çıkmak sizi daha az yorar. eğimin biraz daha azaldığı noktalarda biraz artırabilirsiniz vitesi, daha dikleşen yerlerde düşürebilirsiniz. vites değiştirirken zamanı iyi ayarlayın. tam pedala yüklenirken çatur çutur vites değiştirmeyin. ileriye bakın eğer eğim artıyorsa önceden değiştirin. vites değiştireceğiniz zaman pedala uyguladığınız gücü biraz azaltın ki zincirdeki gerginlik azalsın ve kolay değişsin.

    ayağa kalıp da pedala yüklenmeye çalışmayın. enerjiniz daha çabuk biter, hatta eğime göre değişmekle birlikte yüz metre sonra tıkanırsınız. bunun yerine yokuşa başlarken vitesi düşürüp, selenin ön kısmına doğru gelin, biraz öne eğilin, pedalı daha çok çevirerek ve daha düşük bir hızda çıkmaya çalışın.

    belirli aralıklarla su için. sıvı kaybedeceğiniz için bunu yerine koymak önemli.

    önünüzde sizin performansınıza yakın birisi gidiyorsa onun arka tekerleğine yapışın. yani sizin ön tekerleğiniz ile onun arka tekerleği arasında beş on santimetre olsun. bu psikolojik olarak onu takip etme içgüdüsü yaratacaktır sizde. bu da tıkanma eşiğinizi biraz yukarı çekecektir.

    pes etmeyin. çok kötü olmadığınız sürece asla durmayın. durursanız tekrar harekete geçmeniz çok daha zor olacaktır. hızınızı neredeyse sadece dengede kalabilecek kadara indirin yine de durmayın.

    yılmayın. aynı yokuşu başka zaman tekrar çıkın. üçüncü dördüncü çıkışınızda farkı fark edeceksiniz.

    bisikleti sporunu hobi olarak görmeye başladıysanız ya da bisiklete spor amaçlı binmeyi düşünüyorsanız kesinlikle spd pedal teknolojisine geçin. bu sayede hem pedala basan ayak, hem de yukarı doğru kalkan ayak güç üretmiş olacak ve daha iyi dengede duracaksınız. hem arazide hem asfalt yolda, hem yokuş çıkarken hem inerken düz pedala oranla çok daha verimlidir.

    (bkz: bisiklet /@lonelycowboy)

  • 2021 yılı itibariyle ülkedeki hekimlerin mecbur bırakıldığı göçtür.

    nedenleri
    1) şiddet ve mobbing zirvede
    - halkımızın doktor dövme ve sövme özgürlüğünün kısıtlanmaması için harekete geçilmemekte
    - ayrıca mobbing ve şiddet sayesinde hekimlerin çok yüksek sayıda hasta bakması sağlanıyor

    2) malpraktis
    yapılan işin sorumluluğu %99 hekimlerde, ekstra ödenen para ise -artık- yok.
    -devlette kazanılan para küba, ödenen tazminatlar ise amerika ayarında

    3) mali boyutu
    - genelde orta/alt seviye ailelerden gelen hekimler eskiden tüm bu zorluklara ilerisi için katlanıyordu artık o iş neredeyse bitti.
    - iyi para kazanacak bir branştaysa ve türkiye'de özelde çalışmaya katlanabilecek biriyse bile 40 yaşından önce sınıf atlatacak paralara çıkması imkansız.
    - mevcut durumda benimle aynı yaşta olan ama 20-22 yaşlarında işe girip para kazanmaya başlayan herhangi bir sağlık çalışanının kazandığı toplam paraya ulaşabilmem enflasyonu hesaba katınca uzman doktor olarak ancak 35 yaş dolaylarında mümkün olacak
    - memurlar arasında saat başına en az ücreti alan grup hekimler (özellikle pratisyen ve asistan hekimler)

    4) ülkenin genel durumu
    - demografinin değişmesi
    -liyakatın tamamen bitmesi
    - ekonomi ve alım gücünün yerin dibine geçmesi

    5) en önemlisi mesleki tatminin bitmesi
    - ne maddi ne manevi tatmin kalmayınca motive edecek bir şey de kalmıyor.

    bu son sabit ödeme/performans sistemi düzenlemesi sonrası ben dahil hekimlerin çoğunun düzelme umudu bitti, iki günde yurtdışına gidiş için olan doktor dayanışma gruplarının üye sayısı hızla artışa geçti.

    kusura bakmayın ama dünyanın her yerinde, en fazla 1 yıllık sıkı çalışma ve akreditasyon süreci ardından ortalama/ortalama üstü kazanıp yaşayabilecek birisini asla ülkede tutamazsınız, sonuç:

    --- spoiler ---

    tabipler göçü

    --- spoiler ---

  • her yönüyle şüphe uyandıran kazıdır.

    göbeklitepe dahil türkiye'de yapılan hiçbir tarihi kazıda bu kadar büyük güvenlik önlemleri alınmamıştı.

    tarihi bir kazıda müze yetkilileri bulunduğu söyleniyor ama arkeoloji dünyasından hiç kimsenin konu hakkında fikri yok.

    ülkenin zenginliğini kendi malı gibi gören bir hükümet var ve milletvekili dahil kimse alana giremiyor.

    kazı bittikten üç ay sonra recep tayyip erdoğan vatikan'a davet ediliyor, daha önce 1959 yılında celal bayar gitmiş, başka davet alan yok.

    hangi tarihi kazıda mit ve özel harekat görev aldı bugüne kadar, ülkede eline harita alan define kazısı yapıyor.

    öldürülen polis memuru eşine, kral mezarı ve çıkarılan altınlardan bahsediyor.

    gün gelecek orada görev yapanların korkuları son bulacak ve gerçek ortaya çıkacak.

  • (bkz: eksi sözlük lafı asla geçmedi)

    olm adam inanmış lan. bunun gibi naif insanlara yapmayın şöyle şeyler vallahi üzülüyorum.

    debe editi: başlık sahibi #50664061 numaralı entry'ye cevap olarak "ekşi sözlük lafı asla geçmedi, üstelik üç kişiydik bu rezaletin üstüne işletme sahibi kalkmış bana burda iftira atıyor" gibisinden bir şeyler yazmıştı, ciddiye almıştı yani. o entry gidince bu da böyle saçma sapan bişey oldu :(

    neyse ben debeye girince hesabıma yatan paraya bakarım size niye açıklıyosam.

  • isin icinde baska bir is olmasi kuvvetle muhtemel gibi gorunuyor.
    kimse el kadar bebeyi bagaja yatirmaz. ayrica arac doblo tarzi bir arac, onca kisi bagaj acilinca hic mi duymamis ya da gormemis? esas incelenmesi gereken o aractaki herkes. kimbilir bebegin basina neler geldi...

  • dün gerçekleştirdiğim harikulade eylem. marketten alacağımı aldım, kasaya geldim. kasiyer "x liri ifindim" dedi, anlamamış gibi tekrar sordum. yine "x liri ifindim" dedi. göğsüm dik bir şekilde, tok bi sesle "bunun bedeli 15 temmuz'da ödendi" diyerek poşetleri aldım çıktım. arkamdan "ama nasıl olur" diye seslendi. ben de "ne feto'cu musun yoksa? " diye bağırdıktan sonra öfkeli bir kalabalık kendisine doğru koşmaya başlamıştı bile. ben de aynı mağrur ifade ile osmanlı tuğralı doblo'ma binip yoluma koyuldum.

    bu millete bir daha darbe yapamayacaksınız alçaklar!