hesabın var mı? giriş yap

  • "bizi hiç öyle görmediler" ve "biz müslümanız ondan almazlardı" gibi lafları görüyoruz hep, hepsi bahane onların. bir ara bizi hakikaten avrupa'ya daha yakın görüyorlardı. türkiye'yi sıradan arap ülkesi sanıp da gelenlerin sonradan modern şehirleri görünce şaşırıp hayran olduğu bir ülkeydik. 20 sene akp'nin iç ve dış politika faciları sonrası herkes bizim artık bir orta doğu ülkesi olduğumuzu kabul etti.

    kısa süre önce abd askeri güçlerini yunanistan'a çekerek düşündükleri avrupa sınırını belli etmişti.

  • delta plus varyantı vakalarından birinin istanbul'da olduğunu söyleyen koca, "bunlardan biri istanbul. ankara'da yok. diğer iki ili söylemeyeyim" dedi.

    neden? devlet sırrı mı bu? o illerde bulunan insanların daha dikkatli olmaları için gerekli değil mi bu?

    ekleme: turizm...

    "anan baban ölsün kardeşim bize ne biz niye eve kapanıyoruz?" diyen yazarları ortaya çıkaran durum. insan mıyız arkadaşlar?

  • gerçek hayata adapte olamayıp her duyguyu sanal olarak yaşamaları.

    instagrama baksan adeta birer hollywood starı, twittera baksan cem yılmazı tahtından edecek genç yetenek ama yüz yüze gelince iki kelimeyi bir araya getiremeyen, kafası önünde tipler var.

    arada sırada denk geliyor, abi ekle beni instadan falan diyorlar. bakıyorum bakıyorum ulan bu o çocuk-kiz mı diyorum.

    sanal karakterleri gerçek karakterlerinin önüne geçmiş. dolayısıyla olmamış, oturmamış tirt tipler meydana çıkmış.

  • yeni kaynatılıp hafif ılıtılmış süt
    tam bir çocukluk dönemi travması. üst kat komşumuzda misafirlikteyim. evin annesi hacer teyze sağolsun öküz doyuran boy bardakta süt getirdi.
    ben normalde süt içmem, hele sıcağa yakın asla.
    kendi kızına (benden 4-5 yaş büyük) döndü dedi ki, "bak nilüfer, sen içmek istemiyorsun ama .... nasıl içiyor gör de örnek al" diye uzattı sütü bana.
    ya ben görev bilinci insanıyım yazık günah değil mi bana?
    sütün tepesinde de kaymak oluşmuş yeni kaynadığı için.
    ben o görev bilinciyle diktim sütü kafama nefes almadan içmeye çalışıyorum.
    içtim de.
    (gördün mü nilüfer içtim? pislik nilüfer.)
    midem ağzıma geliyor, kustum kusacağım tutuyorum kendimi.
    kapı çaldı annemler almaya geldi beni. ben nasıl koşuyorum kapıya, aşağı eve ineyim de orada kusayım ayıp olmasın hacer teyzeye diye.
    annemle hacer teyzenin muhabbet edesi tuttu mu... kapıda bık bık konuşuyorlar. annemi iteliyorum gidelim diye, dur diyor. ben kusma suratı emojisi gibi durdum durdum. en sonunda bir patlamışım, ortalık suç mahalline döndü.
    duvar, yerler, tüm antre süt içinde.
    "aaaa" diyorlar.
    ne "aaaa"??? ben elimden geleni yaptım, suç sizin! nilüfer de odasından çıkmış bana bakıyor.
    (bok iç nilüfer.)
    daha da ılık süt içmedim ben.

    edit: "ışık ılık süt iç" diyerek beni yeşillendiren ve yeşillendirmeyi düşünen, ilkokul fişleriyle cebelleşmiş tüm arkadaşlara selam ederim.

  • kendi ağzından;

    rahmetli atatürk'ün yanında oturuyorum. gazi, ingiltere cumhurbaşkanı curchill ile satranç oynuyor. hem de iddialı bir karşılaşma.
    atatürk, curchille dedi ki;
    -yenersem bana ne vereceksin ?
    curchill;
    -sana kuzey irlanda'yı veririm dedi.
    buna karsilik ataturk de -'ben de yenilirsem sana doğu anadolu'yu vereceğim
    diye konuştu.
    ben hemen itiraz ettim ve atatürk'e "bizim ev n'olcak" dedim.

    o zaman buyuk atatürk;
    -teyyo pehlivan'ın evi hariç
    dedi. bu kez curchill itiraz etti ve
    -teyyo pehlivan'ın evi yoksa ben doğu anadolu'yu ne yapayım
    dedi ve satranç oynamaktan vazgeçtiler.

  • 1913 yılında bir savaş çocuğu olarak dünyaya gelir. tahsilini boğaziçi lisesi'nde yapar. kara kaşlı, kara gözlü, parlak uzun siyah saçlı ve bembeyaz tenlidir.

    babası "hızır" yangın söndürme aletlerinin mümessili olan halis bey, kızını bizzat teşvik eder ve cumhuriyet gazetesi'nin düzenlediği yarışmada, 3 temmuz 1932'de türkiye güzeli seçilir. aynı ayın sonunda yapılacak olan brüksel'deki yarışmaya hazırlanır, çünkü mustafa kemal, o'nun için şu cümleleri kullanmıştır (aklımda kaldığı kadarıyla); "türk kadınının masumiyetini saflığını çok iyi taşıyan keriman halis, inanıyorum ki bu yarışmada başarı sağlayacaktır" 1.liği, sirkeci garında o'nu karşılamaya gelenlerle birlikte tüm türkiye'de bir bayram havasında kutlanır. türk kadının güzelliğinin tescili, bir yıl sonra 1933'te nazire hanım'ın 1. olmasıyla perçinlenir ancak yarışmada şike var gerekçesiyle türkiye'nin başarısı gölgelenmiş olur ve yarışma 1950'ye kadar bir daha yapılmaz.

    bugün 92 yaşında ve istanbul'da yaşıyor. atatürk'ten bahsederken heyecanını görmemek mümkün değil. sokaktaki insanın saygısızlığından, sevgisizliğinden bunaldığı için, doktorunun tavsiyesine rağmen sokağa çıkmıyor.

    meşhur ece ajandası da, adını, atatürk'ün o'na verdiği soyaddan alır. murtaza sadık kağıtçı bu olaydan çok etkilenerek bu ismi kullanmıştır.

    70 yıl sonra 2002'de bir türk kızı daha dünya güzeli seçilir: azra akın.

    http://www.byegm.gov.tr/…s/1930-1939/image83001.jpg
    http://www.gittigidiyor.com/…r/org_resim/554268.jpg

  • istihbarat teşkiltları arasında yarışma yapılıyormuş. finale kgb(şimdi fsb), cia, mossad ve mit kalmış.
    demişlerki ormana bir zürafa sakladık kim önce getirirse o birinci olacak. cia gitmiş 2 saat sonra zürafa ile gelmiş, kgb gitmiş 1,5 saat sonra gelmiş, mossad gitmiş 1 saat sonra zürafa ile gelmiş. mit gitmiş yarım saat sonra fil ile gelmişler ama filin kafa göz yarılmış.
    - adamlar yahu bu fil demişler.
    fil hemen atılmış:
    - abi valla ben zürafayım

  • cok konusanin yanindaki "bak ne guzel sessiz sakin sen de biraz ona benzesene" diye ornek gosterilen konu mankeni olmaktır.
    okula gitmedigi gunun sonrasi kendine verdigi gazla "ee naptiniz dun ben yokken?" sorusuna "sen gelmedin mi dun hic farketmemisim" cevabi verilmesiyle yıkılan ruhunun temelinde demir kullanilmamis fazla cimento kullanılmıs orta hasarli bina olmaktır.
    oturdugu yerde surekli etrafi gozleyen ve yandaki de kendisi gibi bacak bacak ustune atmissa duzelten, yandaki ellerini gogsunde kavusturmussa ellerini cebine sokan dedigimi yap yaptigimi yapma insanı olmaktır. onceki cumleye "yuh be" demektir (bkz: gulmeye utanan smiley)
    sacini kurutma makinesiyle kurutmayi taramayi jolelemeyi, giyinmeyi, alisverisi, gazete almayi, adres sormayi, hakkini aramayi herkesten sonra ogrenen bazılarını ogrenemeyen insandan bozma android olmaktır.
    gun gelip de digerleriyle konusmaya baslayinca digerlerini sasirtacak olan sen neymissin be dedirtecek insandir sosyal fobili cunku anlatacak o kadar seyi vardir ki