hesabın var mı? giriş yap

  • islamcılık tarımdan sanayiye, üretimi yapılan her şeyi bitirdi.
    geriye yüzlerce yıldır orucu neyin bozup bozmadığını tartışan ortaçağ zombileri kaldı.

  • gelecekte sıkça yaşanacak bir sorunun bugünkü tezahürü.

    çocuklukta ve ergenlikte hepimiz salaklıklar yaptık ama hafızalardan silindi. şimdiki çocuk ve ergenlerin tüm salaklıkları internette. kendileri bulup silmedikçe de öyle kalacak. 30 yıl sonranın başbakanı şuanda eski sevgilisine twitter'da laf sokmalı twit atıyor olabilir mesela.

  • hani bu takimi niye seviyorsunuz diye soruyorlar ya ben size dunku kasimpasa macindan bir kare aktarayim belki anlamaniza yardimci olurum:

    serdar kurtulus dunku hareketinden sonra kirmizi karti gordugu anda olcay sahan serdar kurtulus' a giderek burada bu hareket yapilir mi diyerek sordu ve kimse hakeme itiraz etmedi. tolga kaleden cikarak hakeme dogru gitti hakem kendisini gelme gelme diyerek uyardi. tolga oldugu yerde durdu. hakeme kaptanlik pazubandini gosterdi ve ben bu takimin kaptaniyim dedi. hakem bunun uzerine gel diyerek kendisini cagirdi.

    mac sonunda olcay sahan roportajinda mahcup bir ifadeyle tolga abi'ye bu macta gol yedirmedigimiz icin cok mutluyuz diyor ya orada cok mutlu oluyoruz biz.

    varsin sampiyon olmasin ama bu degerlerinden de vazgecmesin.

    bu takimin pacalarindan efendilik akiyor. biz bu efendiligi ve mulayimligi seviyoruz iste.

  • şeytan, atını mahmuzlamış giderken don kişot bağırdı;
    -“bir dakika bekle! sana son bir soru daha soracağım; ondan sonra ne cehenneme gidersen git!”
    şeytan, atının dizginlerini çekti;
    -“sor bakalım,” dedi alaycı bir sesle, “ama lafı uzatma işim acele...”
    -“ormanda savaş naraları atanlar senin adamların mıydı?”
    -“elbette… benim adamlarım çoktur!”
    -“iyi ama mağripliler gibi ‘allah, allah!’ diye bağırıyorlardı?”
    -“ne sandın ya!.. 'şeytan, şeytan!’ diye mi bağıracaklardı?
    bizim işimiz bu: "aldatmak, daima aldatmak!”
    (cervantes - don kişot)

    din ile aldatmak, allah ile aldatmak... en kahredici aldatma biçimidir. şeytan bile allah ile aldatanlardan daha temizdir... insanoğluna en büyük zararı allah ile aldatanlar verir. allah ile aldatanlar günümüzde şeytanı emekli etti... şeytan görevini bunlara devretti...

    debe edit: teşekkür ederim...

  • (bkz: korku)

    evet, tek sebebi korkudur.
    ufak bir kıvılcımla o dergileri basabilecek, fransa'dakinin aynısını, hatta daha fazlasını yapabilecek binler var bu ülkede.
    (bkz: ehlisünnet tv'nin ateistleri korkutan videosu)
    sanmıyorum ki duyarsız ya da duygusuz olsunlar.
    sonuçta ölüp gidenler meslektaşları, beraber zamanında ortak dergi bile çıkardıkları insanlar.
    ama bu ülke öyle bir hal aldı ki artık, yitip gitsen, faili meçhul olsan bile ardından hakkını savunacak yok.
    bu ülkede artık ölüp gidenleri bile ardından yuhlatan insanlar var.
    bu ülke katillerin, hırsızların kollandığı bir yer.
    temkinli davranmakta haklılar.

    ekleme: dakika 1, gol 1. aha buyur.

    (bkz: vahdet yazarının penguen dergisini tehdit etmesi)

  • -webcam açsana oradan görüşelim
    -odanın lambası yanmıyo gözükmez
    -bi tane yeni ampul alamadın mı odana?
    -yok benim oda değil zaten...tabipler odası
    -gecenin ikisinde ne yapıyosun orada?
    -dışarısı soğuktu camı kırdım ve...
    *izmir19f logged out*

  • şövalye kavramının nasıl ortaya çıktığını merak ediyor musunuz?

    orta çağ’da şövalyelik kavramının ve dolayısıyla şövalyeliğin çıkışı hafif sabanlar yerine tarımda ağır sabanların yaygınlaşmasına dayanır. bu kavramı biraz açacak olursak eğer; avrupa’da 11. yy. ‘da ortaya çıkan teknolojik yenilikler daha çok tarımla alakalıydı. bu yeniliklerin en önemlileri ağır sabanın bulunması ve buna dayalı üçlü tarla rotasyonu ve yeni bir at koşum sistemiyle çivili at nalının bulunmasıdır. bu yenilikler birbirlerine destek olarak 1100 yy.'dan sonra kuzey avrupa’da görülen zirai büyümenin temelini oluşturdu. böylece roma zamanında seyrek nüfuslu ve ekonomik açıdan geri kalmış bir sınır bölgesi olan kuzey avrupa, akdeniz topraklarına rakip olacak bir şekilde tarım ve zirai üretimde ilerlemiştir.

    ağır sabanın en büyük avantajı yumuşak topraklara göre daha verimli olan kuzey avrupa’nın o sert topraklarını sürme imkânı vermesi ve dolayısıyla tarıma elverişli hale getirmesidir. bu sabanın ikinci önemli avantajı ise büyük saban bıçağı toprağı alt üst ettiğinden ekilen topraklarda çapraz sürüm işlemini gereksiz kılarak insan emeğinden tasarruf sağlamasıdır. başlangıçta çok verimli topraklarda uygulanabilen üçlü tarla rotasyonu da önemli avantajlara sahipti. farklı mevsimlerde değişik ürünlerin ekilmesiyle kıtlığa karşı bir sigorta görevi görüyordu üçlü tarla rotasyonu. ilerleyen zamanlarda da ikili tarla rotasyonundan üçlü tarla rotasyonuna geçilmesiyle üretim miktarı %50 arttı ve köylünün tüketeceğinden fazla ürün üretmesine yol açtı. böylece göreli olarak zenginleşen köylülerden alınan vergi ve kiralar sayesinde prof. askeri birimler yani şövalyeler oluşmaya başladı. her derebeyinin kendi içinde sahip olduğu bu parasal güçle sağlanan vergi gelirleri sağlam zırhlardan, çift elli kılıçlardan ve yeni üzengilerden oluşan şövalyelerin oluşturulmasını sağladı.

    ilk başlarda hafif miğfer ve normal bir kılıçtan oluşan bu ağır zırhlı süvari birlik yani şövalyeler geçen yıllarla birlikte atlarından tutun başlarına taktıkları boynuzlu miğferle kadar görsel bir şov halini aldı. bu açıdan zamanında en karizmatik bulduğum töton şövalyelerinin boynuzlu bu miğferleri adamlara ayrı bir karizma ve düşmanlara da korku salmaktadır.

    sonuç olarak power is the money, money is the power olarak tarımda %50 üretim artışı sağlayan lordlar artan parayı şekilli miğferlere, kılıçlara, at koşum takımlarına yatırdı ve gelişen teknolojiyle süslenip püslenen töton şövalyeleri, kutsal roma imparatorluğu’nun gothic şövalyeleri ve tapınak şövalyeleri ortaya çıktı. bu ağır zırhlara sahip şövalyelerle gelişen avrupa ordusu da komşularına karşı durumu tamamen değiştirdi ve zamanında avrupa’yı öttüren istilacı kavimlerin zırhsız ordularına karşı üstünlük kurmaya başladı ve istilalar bu yeni askeri güç sayesinde çok azaldı. size bir kaç gothic knight ve favorim olan töton şövalyelerinin miğferlerinin resimlerini göstermek istiyorum.

  • iki çok çarpıcı cümle içeren konuşmanın yer aldığı video:

    "aslında bayağı kontrollü gidiliyordu ama umre işi mahvetti."

    "söylendiği gibi yüzlerde değil artık, binleri buldu vakalar."

    hepimize geçmiş olsun.

  • sorun muz oranının azlığı değil, binde bir oranda muz içeren ürünün muzlu ibaresi ile satılabilmesidir.

    içinde kakao olmayan çikolata, muz olmayan muzlu puding, çilek olmayan çilekli pasta yemeye çok alıştık.

  • 478.000 tl olan aracin 1.478.800 tl'ye satilmasi durumu.

    http://fiyat.mercedes-benz.com.tr/…s-maybach saloon

    bitti mi? tabi ki bitmedi. bu arabaya bindiginiz icin her yil devlete ayrica 23.586 tl mtv odeyeceksiniz.
    araca koydugunuz her bir litre benzin icin 2.37 lt vergi vereceksiniz.
    zorunlu trafik sigortasi icin ayri, muayene icin ayrica para odeyeceksiniz.

    almanya'da asgari ucret 1500 euro. asgari ucretle calisan bi alman vatandasi bu araci 92 ay calisarak alabiliyor. (almanya fiyati 139 bin euro)
    turkiye'de asgari ucret 1400 tl. asgari ucretle calisan bir turk vatandasinin bu arabayi alabilmesi icin 1055 ay calismasi gerekiyor.
    ne diyorduk ''almanya bizi kiskaniyor'' kiskanir tabi. 100 yildan fazla bir sure otomotiv sektorunde faaliyet goster, argesi, muhendisligi, parcasi, testleri, ulasimi vs kafa patlat. sonra gelsin 3 kurusluk imamhatipliler senin yaptigin aractan, hicbir emek sarfetmeden senin 2 katin para kazansin.

    edit: cogu kisi ''iyi olmus, zenginler daha fazla vergi versin'' tarzi seyler soylemis. lan bu kadar vergi var diye sadece zenginler binebiliyor zaten. vergiler bu kadar yuksek olmasa e serisine binen adam bu araca binecek. golf'e binen adam e serisine binecek. clio'ya binen adam a serisine binecek.

    edit2: asagida birisi soyle bir sey yazmis;
    ''bir arabaya 478 bin tl ödeyen kişi bir zahmet 1 milyonu da ödesin. ''
    sanki 5-10 bin tl'lik fiyat farkindan bahsediyor arkadas. 478 bin veren bir zahmet ayrica 1 milyon tl'yi de versin demis. ''1 milyon tl''

  • tamam doğanın kanunudur, güçlü olan zayıf olanı yer, av-avcı ilişkisi vesaire. buraya kadar sorun yok ama bir hayvanı vahşi bir hayvana kasıtlı olarak yem yapıp bunu izlerken zevk almaya anlam veremiyorum.