hesabın var mı? giriş yap

  • karl marx, eşine yazdığı mektubun sonunda şu sözleri yazmış;
    “dünyada çok kadın var. kimileri de çok güzel ama ben; her bir hattı, hayatta her bir kırışığı bana hayatımın en büyük ve en tatlı anılarını hatırlatan bir yüzü bir daha nerede bulabilirim?”

    edit: düzeltme

  • tam bir azınlık düşmanı, egemenlerin istediği tipte bir düzen çocuğu. herhangi bir azınlığa mensup biri veya kendini azınlıkların yerine azıcık koyabilen insanları ciddi bir şekilde rahatsız edecek, mide bulandırıcı bir zihniyete sahip yazdıklarından bir demet:

    "hımm bunu mu giysem ayy bu da travesti bekir'in iş kıyafeti gibi duruyor".

    "taksidi ile bile bir rus kızını kiralayabileceğim fondötenimi ayy rengi ne iyiymiş dur süreyimdiye atladıkları zaman suratlarını cırmıklayasım geliyor".

    "yaz sıcağında omzuna koyduğun ince kazakla da kendine zengin süsü vermeye çalışmışsın ama buram buram kırıkkalede kuaförlük yapıyorum diye bağırıyorsun".

    "bronz tenin güzel bir şey olduğunu kim çıkartmışsa aklına sıçayım ben onun. arabaların önüne atlayıp silim mi abi diyen bebelerden bir farkı yok. bok rengi saç, kara sarı ten".

    çok öfkelendirici, çok zavallıca.. kendisinin beyniyle ilgili hiçbir halt söylemeyip, dış görünüşünü eleştirenlerin ("dış görünüş eleştirmek"? bir insan sabah kalkar ve saçını sağa veya sola doğru tarar, kimisinin dişi yamuktur, kimisinin saçı yeşildir.. 'eleştirmek' ne demek? nasıl sığ bir beyin, ne kadar da meşru durumda.. 2011 yılında..) bu 'eleştiri'leri de ayrıca mide bulandırıcı.

  • -anne koştu.. anne koştuu.. bakıyorum.. ercan çok hızlı !! ercan çok hızlı !!
    -ercan allah cezanı vermesin..
    -terliği anne kullanacak.. bakıyorumm... terlik geliyorrr.. terlik geliyor.. ercan kaçtıııı.. ercan kaçtıııı.. mükemmel bir atış aynı güzellikte bir kaçış.. ercan odasında adeta devleşiyor..
    -ercan boyun devrilsin emi.. akşama baban gelsin.. o zaman da böyle kaçabilecek misin bakalım
    -anne saha kenarına kadar geldi.. 1 numaralı anonsu işaret ediyor..

  • merhaba, ben vedat milor.

    gurme değilim ama yazdığım ve çizdiğim hemen her şey yemek ve yemeğin şarapla olan uyumuyla ilgili. ama takip edenlerin de bildiği üzere, bunlarla da sınırlı değil; elimden geldiğince ve bilgim el verdiğince, konulara sosyolojik ve iktisadi açılardan bakıp, daha genel bir tablo çizmeye ve neden sonuç ilişkilerini de ortaya koymaya çalışıyorum.

    tv’deki programım sona erince sosyal medyaya daha çok zaman ayırma şansım oldu. birçok takipçim ile artık düzenli etkileşime girebiliyoruz. ekşi sözlük’ten de böyle bir etkinlik için davet gelince açıkçası heyecan duydum. ister şekeri bol, isterse de acılı veya asiditesi yüksek olsun, sorularınızı cevaplamayı dört gözle bekliyorum.

    kanıt

    edit: sorular için çok teşekkür ederim. her soruyu cevaplayamadığım için kusuruma bakmayın. ekşi sözlük gerçekten değerli bir topluluk. inanın bana birçok gazetecinin röportajda sorduğundan daha derin ve ilginç sorular sordunuz. yakında tekrar bir arada olmak dileğiyle...

    sorularınıza verilmiş yanıtları görmek için şu bağlantıyı kullanabilirsiniz: (bkz: merhaba ben vedat milor sorularınızı cevaplıyorum/@vedat milor)

    not: soru cevap etkinliğini mobil ve web tarayıcınızdan takip edebilirsiniz.

  • - nimet çorabımın tekini bulamıyoruuum? aradım mamafih bulamadım
    - hayvan ara, banyoya bak.ya da geri git ne bileyim

  • merkeze yakin eski ve kucuk evlerde yillardir yasayan biri olarak olumlu ve olumsuz yonleriyle ilgili uzuun uzun konusabilirim ama ozetlemek gerekirse, bu dandik evlerin ne derdi biter**, ne de misafiri`:gece gezmelerinden sonra kolayca ulasilabilen ev olarak`. guzel yani ise, eger bekarsaniz ve gezmeyi seven biriyseniz, bu evler sizin icin idealdir.
    lakin benim artik canima tak ettigi ve bu vur patlasin cal oynasin hayata da doydugum icin olsa gerek, ben artik kendimi genis, sessiz ve luks bir eve atmak istiyorum. varsin merkeze zirt diye gidemeyeyim, varsin uzak oldugum icin kimse gelmesin, ben artik genis alan istiyorum. evi supururken, elektrik supurgesi yetisemedigi icin, fisi cikarip, yakin bir prize takmak istiyorum. `:su an ortadaki tek prizle butun evi supurebiliyorum`. manita kisisine kafamdan en fazla bir 6 ay verdim, evlenme teklif etti etti, yoksa birakicam bu minik evi kendisine, ben tasinicam ferah, cimenli bir kasabaya. *

  • en tanıdık müziklerden biri de
    şampiyonlar ligi marşıdır.

    cem uzan abimizin maçları beleşe yayınladığı günlerden beri bu marşı duyduğumuz an aklımıza hemen futbol gelir.

    sözleri de bir acayiptir
    this is the besteeeeen
    das ist die festeeeen gibi gelir kulağıma hep.

    oturdum neymiş bu iş diye baktım.
    tony britten diye ingiliz kraliyet konservatuarı mezunu biri tarafından meşhur besteci handel tarzında uydurtulmuş.

    sözleri de üç dilde
    ingilizce,fransızca ve almanca
    tabi böyle olunca ortaya salata çıkıyor.

    sözleri türkçeye çevirirsem şöyle bir şey oluyor.

    bunlar en iyi takımlaaaaar.
    bu esas olayyyyyy
    ustaaaaaa
    en iyiiiiii
    büyük takımlarrrrrr
    şampiyonlaaaaaar
    büyük buluşmaaaaaa
    büyük olayyyyyy
    şampiyonlaaaaaaaaaar

    yahu ben bunu şiir diye yazsam edebiyat öğretmenim beni cetvelle kovalardı.

    demek neymiş.
    arkanda büyük para varsa
    en saçma şeyi bile
    yıllarca televizyonda besteeenn festeeennn diye döndürebiliyorsan

    akılda kalıyormuşsun.

    propagandanın temeli tekrardır
    bol tekrar yayımlatacak paranız varsa budaklı odunu bile süperstar haline getirebilirsiniz.

    ah şu milletin kafe açmak için batırdığı kadar bir parayı bana verselerde güzel bir sosyal deney yapabilsem.

  • kesinlikle açık ara farkla (bkz: avukatlık). maalesef ülkemizde avukatlık yapacaksan okuduğun okulun, cv'nin, ortalamanın, yüksek lisansın hiçbir önemi yok. eğer esnaf mentalitesiyle iş yapıp, çevreniz de varsa para kazanırsınız. formül bu kadar basit.

  • memlekette bir panik atak bir de bu*, dillere pelesenk olmuş, yalan yalnış haklarında atıp tutulmuş, bir "türk halk teşhisi" kıvamında ota boka yakıştırılmış iki vaka.

    - ay elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemem ben, öyle tezcanlıyımdır.
    - ha panik ataksın sen de benim gibi biraz. anladım.

    nereye anladın sibop? neyi anladın?

    - ay bu çocuğu tutabilene aşkolsun, hep itiraz hep bir başkaldırma. dersleri de çok zayıf. zehir gibi zekası var da, sürekli hareket halinde olmaktan çalışamıyor ki..
    - şekerim benimki de öyle. istediği olmayınca çıldırıyo. kapıları tekmeliyo. hiperaktif.

    sen o çocuğu arap veliahtı gibi yetiştirmeseydin tepene tepene gagalanmazdı şekerim. şimdi çocuğa koyacak teşhis bulamıyorsun. gezmediğin psikolog kalmadı.

    ben teşhisini koydum onun, gel bak: "arsız".
    al sana bir teşhis daha: "şımarık"
    başka ister misin: "sorumsuz"

    bildin mi?

    yaa yaa.

    *