hesabın var mı? giriş yap

  • en küçük dayım üniversiteyi bizde kalarak okumuştu. hayatımın bütününün şekillenmesine etki eden çok güzel bir dört yıldı. mesleğe ilk atandığından evlenene kadar da bizde kalmıştı. öğretmenliğe atandıktan sonra aldığı ilk maaşla da eve yaş pasta alıp gelmişti. bizim ev için olağanüstü bir gündü. çünkü evimize ilk yaş pasta o gün girmişti. hem de damla çikolatalı. sevinçten havalara uçtuğumu hatırlıyorum. sonra yer sofrasına oturup o mutlu anı bekliyorduk. yaş pastanın dilimlenip tabağımıza koyulması gerektiğini de o gün öğrenmiştim. yıllar geçti. mesleğim gereği taşınmak zorunda kaldığım şehirde, bu sefer en büyük dayımın yanında kalmaya başlamıştım. ilk maaşımın yatacağı günü sabırsızlıkla beklemiştim. o ilk maaşla ne alacağımı aslında çok iyi biliyordum. işten çıktım, heyecanla pastaneye gidip yaş pasta aldım. hem de damla çikolatalı. maaşımla yaptığım ilk icraat bu oldu. insanlık için küçük ama benim için çok büyük bir şeydi.

  • resminin arkasına şu dörtlüğü yazdığı rivayet edilir:

    hepsi göçmüş hani yoldaşlarının hiçbiri yok,
    sen mi kaldın yalnız kafileden böyle uzak?
    postu sermekse meramın yola, serdirmezler;
    hadi gölgenle beraber silinip gitmene bak.

  • patagonya'da yaşıyorsun ve kaynağı belirsiz bir şekilde aşırı zenginlik sahibi olmuşsun. patagonya yetkilileri seni araştıracak. dava dosyası açacak, delil toplayacak, mahkeme sürecek, erteleme, ihtiyati tedbir, yurtdışı yasağı, mahkeme sonucu, temyiz, karşı dava falan derken birkaç sene geçecek, mahkeme süresi kadar bile içeride yatmayacaksın, o paralar da kimseye yar olmayacak.

    patagonya gibi bir ülkede bunlar olmasın diye ne yaparsın? paranın bir kısmını birilerine verirsin. kalanını dışarı çıkarırsın. çıkan kısmı seni bir ömür yaşatır. dağıttığın kısmı da senin kaçmanı sağlayacak kadar gözleri kapatır. ardından davalar sürer. sen de portekiz'de aldığın oturma izninin keyfini sürersin.

    neyse ki patagonya'da böyle şeyler olur. bizde olmaz. bizde anında adalet yerini bulur.

    edit: patagonya.

  • türk askerlerinin inanılmaz yalnız bırakıldığı, adeta gözden çıkarıldığı savaş. türkler amerikalıların ve ingilizlerin hatasından dolayı 3 gün boyunca yüzlerce kilometre yolda hiç bir zırhlı desteği olmadan, yürüyerek çekilmek durumunda kalmışlardır. yıllar sonra açıklanan ingiliz belgelerinde, 'türkler onları orada yalnız ve techizatsız bırakmamızdan dolayı bize çok sinirlenecekler diye düşünmüştük. ama hiç bir tepki vermediler' şeklinde geçmiştir bu olay.
    türkler ise bugün bile sözde müttefiklerinin kendilerini sik gibi ortada bırakmış olmalarını tartışmazlar da nasıl kahramalık yaptık, çok kaybımız oldu ama tarih yazdık zihniyetindedirler.
    zaten batı için türkler bu nedenle vardır, asker diye koy bi yere ölsün, sonra kendini kahraman sansın... biz kendi insanımıza ve hayatına değer vermedikçe kimse de bize vermeyecektir değer. ileri olmak ve geri kalmak'ın arasındaki ayrım burada sanırım.