hesabın var mı? giriş yap

  • alır hakkıdır. ama bir daha oradan alışveriş yapmamak da bizim hakkımızdır. esnaf böyle ufak tefek şeylerin peşine düşerse çok kaybeder. bu kadar keskin sınırlarla iş yaparsa, biz de standartların olduğu büyük firmalara yöneliriz. aynı kaliteyi aynı fiyata alırız.

  • benim gibi bir yetenek düşmanına bile resim çizdirmeyi başarabilmiş yöntemdir. kulağına yeteneğini fısıldar ve içindeki kızıl canavarı uyandırır.

    'resim yapmayı öğrenin' diye başlar,
    'yapamaz mısınız?
    yapabilirsiniz! üstelik şimdi resim yapmak üzeresiniz. ' diye devam eder ve 'tab'ooolum bakma sen o kadar sığır bi adam da değilsin esasında lan' mesajını işler. sen 'valla mı nasıl lan harbi mi' iç sesiyle okumaya devam edersin.
    conni gordon'un ressam olabileceğinizi anında kanıtlama yönteminin kullanılması başlangıç için uygun bir yoldur. (iddialı)

    aşağıdaki conni gordon egzersizini uygulayın. göreceksiniz ki sadece dağların biçimini değiştirerek, ufkun yüksekliğini değiştirerek, ağacın dallarının ve yapraklarının sayısını, biçimini değiştirerek veya resimdeki başka öğeleri değiştirerek, başka başka birçok görünüm elde edilebilir.

    başlamadan önce, birkaç dakikanızı vererek, gökyüzü, tepeler, bir ağaç ve bir de gölden oluşan basit bir manzara çizin.
    aynı manzarayı çizmek için kullanacağınız conni gordon yöntemi şu basamaklardan oluşur:

    birinci basamak - anahatlar:

    https://i.hizliresim.com/oydkxq.jpg
    (şu resmi bir köşeye açın ve yönergeleri uygulayın)

    büyükçe bir dikdörtgen kutu çizin; merkezine bir nokta koyun. nokta ile kutunun alt kenarı arasındaki uzaklığın yarısından yatay bir çizgi çekin. sonra, bu çizgi ile merkezdeki nokta arasına inişli çıkışlı bir çizgi çekerek değişik yüksekliklerde bir tepeler dizisi yerleştirin.

    ikinci basamak - destek:

    https://i.hizliresim.com/qp2jmk.jpg

    çizginin üstünde kalan beyaz alan gökyüzü alanı olarak destek sağlayabilir. tepe yamaçlarını kalemi çok bastırmadan çizgilerle doldurarak gölgelendirin ve kalemi daha çok bastırarak su yüzeyini gösteren çizgiler oluşturun; ama göl alanının tümünü bu çizgilerle doldurmayın.

    üçüncü basamak - biçim

    https://i.hizliresim.com/6ynq3v.jpg

    göl kıyısı boyunca uzanan tepelerin eteklerine değişik boylarda gelişigüzel sazlıklar çiziktirin. kutunun tepesinden alt kenarına kadar uzanan 's' biçiminde bir ağaç gövdesi çizip içini doldurun. gövdeye daha kısa, 'y' biçiminde dallar ekleyin.

    dördüncü basamak - ayrıntılar:

    https://i.hizliresim.com/rodxm7.jpg

    ağacın ana dalları arasına kabaca çizilmiş, yaprak biçimlerinden oluşan başka başka büyüklükte, koyu, kıvrık yaprak kümeleri yerleştirin ve bunları yeni dallar çizerek ana dallara bağlayın. yeri, eğimli çayır ve yaban otu alanlarıyla kaplayın.
    nasıl, kolay değil miymiş!

    kaynak: tony buzan - aklın gücü(head first)

    not: valla oluyor. kendi çalışmalarımı bilahare aktaracağım.

    edit: aktaramadım.

    (bkz: https://youtu.be/qmklnnfy_x0)

  • çok sevmem, tutarsız bulurum, mantıksız bulurum, hatalı bulurum, ancak konu eğer buysa, nursultan nazarbayev'dir.

    "biz islamı resmi din olarak kabul ediyoruz ve bundan gurur duyuyoruz. fakat müslümanlığımızı konu ederek bir yerlere gelemeyiz. diğer müslüman devletlere ve islami yaşama biçimlerine saygımız sonsuz, fakat biz arap değiliz. biz göçebe ve türki bir halkız, araplar gibi kızlarımızı, dini, kültürel ve toplumsal baskılarla kapatıp, bunu müslüman devlet imajı olarak kullanamayız. onları çarşaflara bürüyerek eve hapsetmek bizim yolumuz değildir. tekrarlıyorum, herkese saygımız sonsuz fakat giyim kuşam insanların kendi özelindedir. biz kazağız, halkımız göçebe hayatı süresince, at üzerinde bu günlere kadar kadın-erkek ayrımı yapmadan geldi. kadınlarımız, erlerinin yanında veya ardında değil, aksine önünde yürürdü.
    islam öncesi dönemlerde, kadınlarımız nasıl isterlerse öyle giyinirlerdi, ve toplumu rahatsız etmek gibi bir amaçları hiç olmadı. bu gün ise bir sorun olması, bizim halkımız için mümkün değil. müslüman ve sünni bir halk olmamız, insanların hayatlarına karışmamız için sebep değildir."

    http://www.youtube.com/watch?v=utxsupzuyjq

  • anayasa mahkemesi’nin ulaştırma bakanı ve tib başkanı’na sakıncalı içeriği 4 saat içinde engelleme yetkisi tanıyan düzenlemeyi iptal etmesinin ardından başbakanlığa ve ilgili bakanlığa yetki verilmesi düşünülen yeni düzenleme.

    yeni düzenlemede, milli güvenlik ve kamu düzeninin korunmasının gerektiği hallerde erişimin başbakan veya ulaştırma bakanı’nın talimatıyla engellenebileceğinin yer alması bekleniyor.

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27839328.asp

    cumhurbaşkanına da kırmızı bir buton versinler, hani şu filmlerde olanlardan. canı sıkıldıkça bassın interneti kapatsın.

  • ingilizce bilmeyenlerin sorunudur. daha bunda takılıyorsanız though thought tough through thorough ayrımında allah yardımcınız olsun.

  • içinde eskişehir'de başörtüsü eylemine katıldı diye içinde kemalist polislerin ve esnafın da olduğu 6-7 kişi tarafından komalık olana kadar dövülen ve gittiği hastenede kemalist doktor tarafından geri gönderilen ve sonunda da ölen birinin hikayesi var mı diye merak ettiğim hikayelerdir.

  • ölümün gizeminden bahseden, tüyleri diken diken eden bir bölüme sahip destan:

    " yudhisthira ve kardeşleri, ashwathama tarafından öldürülen oğullarına ağlayarak yeniden savaş alanına geldiler. vyasa onları buluşturdu. kimse kıyım nedeniyle vyasa'ya sitem etmeyi düşünmedi. savaşı bırakabileceklerini, bu konuda önlenemeyecek hiçbir alın yazısı olmadığını -vyasa'nın da söylemiş olduğu gibi- iyi biliyorlardı

    onları acılı gören vyasa, onlara şunu söyledi:

    yüzen iki ağaç parçası okyanusta karşılaşırlar ve bir süre sonra ayrılırlar,
    annenle sen, kardeşinle sen, karınla sen, oğlunla sen aynı durumdasınız,
    karını, babanı, dostunu çağırıyorsun, ama yalnızca yolda bir karşılaşma bu,
    bu dünya dönen bir tekerlek,
    iki köpekbalığının, ihtiyarlıkla ölümün yüzdüğü,
    zamanın büyük okyanusunda bir geçit.
    hiçbir şey sürekli değil, senin bedenin bile.
    hiçbir bağ zamana dayanamıyor.
    şu anda atalarını, dedelerini görmüyorsun,
    ataların da seni görmüyorlar.
    ne cenneti görüyorsun, ne cehennemi.
    rüzgarı, ateşi, ayı, güneşi, gündüzü, geceyi,
    ırmakları, yıldızları kim yarattı?
    nedeni bilinmeyen bu değişik yaradılışta,
    her şey kararlı, saptanmış.
    kimse kalıcı değil, kimse geri dönmüyor,
    zevk, acı, her şey alın yazısıyla belirlenmiş,
    istediğine sahipsin,
    istemediğine sahipsin,
    nedenini kimse anlamıyor,
    insanın mutluluğuna kimse güvence vermiyor,
    nerdeyim? nereye gideceğim? kimim? niçin?
    ve niçin ağlamalıyım? "

  • benim sevmediğim bi şeysi var bunun. çok minik, aslında kimse farketmiyo muhtemelen ama, benim biraz sinirime dokunuyo.

    akşam eve geliyorum, yatana kadar ses telleri pasif, yatarken zaten pasif, sabah kalkıyorum, alelacele işe gidiyorum, teller hala pasif. iş yerinde, belki bi 15-20 saattir hiç hareket görmemiş ses tellerim, ilk rasladığım iş arkadaşıma günaydın derken bi garip oluyo, çatallı gibi garip bi ses çıkarabiliyo. yarım öksürük/boğaz temizleme gibi bişiden sonra sorunsuzca günaydın diyebiliyorum ama akabinde.

    bu durumdan zerre haz etmediğim için sabahları işe giderken yolda, bi kere bile olsa mutlaka "aaa eee ooo öööö uuu üüüü ıııı iiii" diyorum. en fazla 5saniyemi alıyo.

    çok küçük hesapların adamı diye milletle dalga geçiyodum. şimdi şu halime bak.