hesabın var mı? giriş yap

  • kalkış için taxiwaye girmişken kanat üstü çıkışın yanında oturan adamın acil çıkış kapısını sökmesi, kapıyla ne yapacağını şaşırıp kucağına alması, pilotun koşarak kabine gelip "naaptını yav" diye sorması, yolcunun "üstünde çekiniz yazıyordu, ben de çektim" demesi, bunun üzerine pilotun kıpkırmızı olup "bilmediğin boku niye elliyorsun" diye hönkürmesi. sonra park yerine geri dönülmesi, teknik ekibin gelip kapıyı geri yerine takması, 2 saat rötar vesaire. ondan sonra da vay efendim niye rötar yaptınız bilmem ne.

  • geçenlerde ilk defa facebook’ta arkadaş listemde olan bi abim vefat etti. ölüm başlı başına üzüntü verici bi olay elbette ama facebook’ta arkadaş listesinde yer alan birinin ölmesi de çok garip oluyomuş. niye garip dersen; duvarını taziye notlarıyla doldurdu insanlar, üzüntülerini orda dile getirdiler.. okudukça bi tuhaf oluyo insan. orda profil resminden sana bakıp gülümsüyor, altında hüzün dolu mesajlar.. sonra bi de doğumgünü geldi çattı.. hadiiii, bu sefer de kalbimizde yaşıyosun minvalinde doğumgünü kutlama mesajları.. bi de vefatından haberdar olmayanlar gerçekten kutlamışlar doğumgününü, o da ayrı bi mallık. sen vefat ettiğini dahi haber alamayacak uzaklıkta bi insansın, ne diye doğumgününü kutlarsın bu insanın, bu ne samimiyetsizlik

  • yetişkin olmak-çocuk kalmak... büyümek ve büyümemek arasında kalmakla ilgili bir film sanki... bir yanda çocuk yaştaki drey'in büyüklerin dünyasında erken büyümüş olması, olaylarda bir yetişkin gibi takındığı tavırlar... diğer yanda olgun olmasını beklediğimiz lise öğretmeni dan'in çocukluk ve yetişkinlik arasında arafta kalmışlığı...
    izlenilesi, hoş film...

  • ebu bekr el bağdadi'nin yutub'a biraz sonra koyacağı duyumlarını aldığım bir video.

    videoda bağdadi sıfır makyajla yer alacakmış.

  • gerçek hayatta da etkisinden çıkılmıyor. geçen gün boş çekici gördüm şehir içinde. bi mutlu oldum anlatamam. kocaman böyle heybetli. man. dorse alcak muhtemelen birazdan. korna çalıp selam verecektim de kim lan bu düdük demesin diye çekindim :(

  • bi 2-3 senedir var bende de bu his. sarkazm yok.

    2-3 sene önceydi işte, yanımda başka bir kaç yıllık mühendis (makina), beraber kimi verilere bakıp bi özet çıkarıyoruz. klavye bende. neyse... işte hazırlarken zırt pırt santigrat derece demek gerekiyor, artı eksi tolerans demek gerekiyor, mikron demek gerekiyor. ben ilgili yere gelince alt 238, alt 241, alt 230 bam bam düşünmeden ilgili simgeleri koyuyorum. adam durdurdu beni nası yaptın nası nası diye.. dereceyi nası çıkardın.. dedim eööö işte beyle?? çok etkilendi. hiç bilmiyormuş öyle bir olay olduğunu. böyle arkasına falan yaslanıp oha yaa diye diye etkilendi yani öyle böyle değil. bana bi havalar geldi tabii. bını biliyon mu? ya bını? peki ya bını? diye diye şoktan şoka koşturdum elemanı. gide gide iyice havalara girdim, kontrolaltdel’i de gösterdim. onu biliyormuş gerçi ama dedi bunu çoğu kişi bilmez bak sen biliyosun tabii ki. dedim ne sandın.

    o gün bugündür it’ye ne zaman yeni bi eleman başlasa, ilk denk gelişte muhakkak bi “pardon bi bakabilir misiniz” diyip çekerim. hemen kontrolaltdel yapıp “yhaa şu uygulama çok kaynak tüketiyo ne bu” diye bi ayak sorusu sorarım “beni bilgisayardan anlamayan saftiriklerden sanma” mesajını vermek için. etkilenmezse “bi de word’de bi şey yazarken” -şıkı şıkı word açarım alt 300 500 bi şeyler yazarım hemen kaş altından yandan yandan keserek- “böyle bi ekran titriyo sankim” diye ölümcül silahımı saplarım.

    eşşek kadar insansın stajyer it’ciye bilgisayardan anlıyorum havası atmaktan ne anlıyorsun dersen.. böyle bir işin uzmanına “biz de biliriz olm bu işleri... heh heh heh... aferim” amcalığı yapmaktan delicesine bir haz alıyorum. yıldızın etrafına dyson küresi ören uzaylıyla tanışsam “ben de evin çatısına güneş paneli kaplattım yaa yeni” diye hava atarım.