hesabın var mı? giriş yap

  • acilen biseyler yapılması gerekiyor. ülke gözümüzün önünde yok oluyor.

    edit: tüm bu olaylara sessiz kalan, halkı örgütlemeyi başaramayan ve ülkeden mültecileri göndermeyi vaat etmeyen hiçbir partiye oy yok.

    edit2: arkadaşlar sürekli mesaj geliyor. ne yapabiliriz diye. bireysel olarak çok yapabileceğimiz birsey yok. sokağa çıkıp 10 kişi protesto yapmaya kalksanız bile hasmetlimizin gazabına ugrarsiniz. siyasi partilerin bu konuda öncü olması gerekiyor. mitingler yapıp halkı organize etmesi gerek.

  • üst edit: çok sayıda destek mesajı, benim için endişelenen insanların mesajları, konuyu haber yapanlar, öneriler, benzer durumda kalan insanların durumuyla ilgili mesajlar aldım. herkese çok teşekkür ederim bunun için... ev sahibi konuyla yakından ilgilendi, ve benim haklı olduğumu kendisine gerekli uyarının yapılacağını belirtmişti sabah... sanıyorum onun konuşması etkili oldu ve normalde akşam 7-8 gibi başlayan kaos şu anda yerini sakinliğe bırakmış durumda

    üst edit 2: benim için endişelenenlere tekrar tekrar teşekkür ediyorum. "uğraşma" sonuç alamazsın" diyenler de çok olmuş yine benim can sağlığımı düşünerek. haklı olabilirler. ancak bu olayda ben hem hukuki, hem insani hem de etik olarak yüzde yüz haklı olduğum için, tacizci ve rahatsız edici tavır son bulana kadar "mücadele" edeceğim... ve sanırım sonuç alıyorum...

    üst edit 3: apartman şişli harbiye'de

    türkiye'deki "ortadoğulu" sorununu şahsen tecrübe etmemi sağlayan olaydır.

    saldırı1
    saldırı2saldırı3

    olayı kısaca anlatmaya çalışayım:

    istanbul şişli'deki dairemde, 22 mart sabaha karşı saat 1.'de evin içinde yoğun bir duman ve yüksek gürültülerle uyandım. dumanın alt kattan geldiğini, mangal yaptıklarını fark ettim. gürültüler de aynı yerden, türlü böğürtüler-haykırmalar şeklinde geliyor.

    uyumak istediğim için gidip uyarmayı düşündüm ancak saat nedeniyle bundan vazgeçip polisi aradım.

    yaklaşık yarım saat sonra bir bekçi gelip şahsın zilini çaldı. ben de konuşmaları dinlemek için kapıyı açtım.- alt katta kapı açılınca daha fazla duman ve gürültüyü apartmana yayıldı- ancak buna rağmen mangal yapmadığını ve gürültü de çıkarmadığını evinde misafir olduğu için normal şekilde konuştuklarını söyledi. bekçinin "dumanı ben de alıyorum ve bu saatte yüksek sesle konuşamazsınız" demesi üzerine de "tencerede yemek yaptık" dedi...
    bekçi, kadına "ben sizi uyarmakla görevliyim bu yasak" deyince kadın iyice gemi azıya aldı ve sesini daha da yükselterek vergi verdiğini, oturma izni olduğunu söyledi; benim sorunlu olduğumu da bağıra bağıra söyledi. bekçiye benden şikayetçi olduğunu söyledi "hadi birlikte onun kapısına gidelim" dedi. bekçi de "böyle bir şey yapamazsınız bir şikayetiniz varsa karakola gidin" dedi.

    bütün konuşmaların sonunda bekçi tekrar "ben sizi uyarmakla görevliyim" diyerek gitti. bekçinin gitmesiyle birlikte kadın hışımla üst kata, yanında bir erkekle kapıma geldi ve bana hakaretler yağdırmaya başlaması bir oldu.

    beni rezil edeceğini, benim alçak olduğumu ve kendisinin bana göstereceğini arada sürekli olarak "sen kimsin" diye bağırarak tekrarladı. üzerime yürüdü ancak yanındaki erkek (ve daha sonra gelen iki kişi) onu tutup uzaklaştırdı.

    bağırmalarından apartmandaki başka insanlara da uyandı.

    ben de hakaretlerinin ve üzerime yürümesinin bir kısmını çektim. ve tekrar polisi arayıp olayı anlattım. onlar da ilgileneceklerini söylediler. (olayı takip edeceğim)

    sonuç olarak önce gürültü ve ızgara dumanına sonra da hakaretlere ve üzerime saldıran bir kadına maruz kaldım.

    bu kadını tanımadığım için tehditlerinin ne anlama geldiğini, bana zarar verip vermeyeceğini bilemiyorum tabii...

    sadece kendi adıma değil ülkem adına da endişeleniyorum.

    rahatsız ettiği için özür dileyeceğine "neden polisi aradın" diye üzerinize saldıran bir anlayışın şehirlerimizde yayılması maalesef bu tip olayları sıradan hale getiriyor, getirecek.

    edit:imla

  • camilerden bile para kazanmak için altına dükkan yapan din bezirganlarının yersiz şikayeti. evet bazı şeylerden para kazanılmıyor. ne acaip değil mi?

    e:ben açmadım başlığı.

  • linçi bölmek istemem de sadece kısa bir bilgi vereyim. o nasıl kebap falan diyenler olmuş. yedikleri kağıt kebabıdır. ancak elazığ'da bunu doğru düzgün yapamazlar, saman gibi olur. en iyi kağıt kebabını malatya'da hacıbaba'da yiyebilirsiniz. şimdi linçe kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.

  • polis video çekiyorsa sende sakin bir biçimde konuştuğun bölümleri kayda alsaydın. o şekilde çığlık atan biri delidir. açıklamaya inanmadım. haksız olduğu polislere ben hocayım, akademisyenim diye atarlanmasından belli. polise meslek belirtmek ne demek onu bir açıklasın. kanunlar ve kurallar önünde herkes eşit. haksızlığa uğradığını düşünüyorsan kırık ehliyetinle beraber avukata gideceksin dava açılacak cezan iptal olacak. (haklıysan)

    dana gibi böğür sonra böyle oldu da ondan şöyle yaptım. ben oradan geçiyor olsam polisin kadına bir şey yaptığını düşünürdüm. polis görüntü alarak doğrusunu yapmış. polislere body cam takılması gerekir. böylece kim haklı kim haksız ortaya çıkar.

    emniyet video alan kişi hakkında soruşturma başlatmışsa bu bir skandaldır. kadın çirkefin teki. yarın polis beni elle taciz etti diyebilecek kadar dengesiz hareketleri var. polis videoya alıp kendini ve ekip arkadaşlarını güvence altına almıştır. yine görüntülerden anlaşıldığı üzere 2 ekip arabası olay yerine gelmek zorunda kalmış. kadın neler yaptı daha belli değil.

  • eğer gerçekten ayrıldığınız için pişmansan, eğer gerçekten onu özlediysen, eğer gerçekten ondan başkasını düşünemez olduysan, eğer gerçekten doğru kişi olduğunu hissediyorsan hiç düşünme, sonuna kadar şansını dene.

    pizza bile sonradan ısıtılınca birşeye benzemez diyecekler. çöpe döktüğün yemeği yer misin diye soracaklar. yapma çocuğum yapma evladım diyecekler. bokun içinde tohum arama diyecekler. tembellik korkaklık diyecekler. soğuk bulgur pilavı diyecekler. bokun üstüne şeker dökülmez diyecekler. ısırılmış gofreti tekrar yemek diyecekler. olumsuz yorumlara kulaklarını tıka.

    çok beğendiğin ama yarısında uyuyakaldığın bir filmi tamamlamak gibi düşün. bir uçak kaçırdığını ama cebinde kalan son parayla aynı yere giden bir sonraki uçağa bilet aldığını düşün. bisikletten düştüğünü, kanayan dizine rağmen tekrar binip eve kadar gittiğini düşün. çıkmış omzunla bir futbol maçını tamamladığını düşün. onunla eskisi gibi mutlu olabileceğini düşün. çocuklarınızın neye benzeyeceğini düşün.

    vizesinden 10 aldığın dersi geçebilmek için çok çalışman gerekir. tekrardan mutlu olabilmek deyince aklına bunu getir ve daha çok çabala. o çabalamasın bırak sadece sen çabala. hocan saçma sapan notunu
    kırsın. sen gerçekten çalıştıysan, çabaladıysan karşılığı gelecektir sabırlı ol.

    gerçekten istediğini nasıl anlayacağına gelince, kaç saat uyuyorsan 24 ten çıkar. ne eksik ne fazla, bir an bile aklından çıkmıyorsa tamamdır. allah mesut etsin.

    aylar sonra gelen edit: başlık hortlayınca entry dikkat çekmiş. soranlar var, en azından şansımı denemedim demiyorum. içim rahat. kendisine de yeni sevgilisiyle mutluluklar dileyelim. kaybeden o oldu.*

  • doğru tespit.

    özellikle bilgisayar tamircileri yapar. lisedeyken bilgisayarcıda çalışıyordum, aklınıza gelebilecek bütün parçaları değiştirir ve yeni parçayı alıp eski parçayı takarlardı.

    eğer bilgisayarını getiren kişi bilgisayardan anlamıyor ise ramleri, ekran kartı vb. parçaları daha düşüğü ile değiştirirlerdi.

    2 gün çalıştım orada hırsızlığı görene kadar...

    dipnot: battılar.

  • kadına laf edip karışacağına kendini tesettüre sokmuş sporcudur. inancınızı böyle yaşayın canımı yiyin.

  • 28 ekim 1992 türkiye san marino maçının rövanşıdır. maçtaki ilginçlikler silsilesi 50 kişilik san marino bandosunun (spikerin söylediğine göre bu 50 kişi san marino ordusunun da yarısını oluşturuyordu ve bizim milliler isterlerse san marino'yu fethedip gelebilirlerdi.) istiklal marşımızın yarısını çalıp bırakmasıyla başladı. marşın geri kalanını milli takım ve tribündeki gurbetçilerimiz bandosuz söyledi. tarihindeki ilk kornerini ve golünü bize borçlu olan san marinonun asıl mesleği otobüs şöförlüğü olan kalecisi ilk dakikalarda sakatlanınca spiker ve sayın yorumcu "acaba yedek kalecileri var mı ehehehee" gibi cümleler kurdular. ama san marinonun yedek kalecisi panter kesildi ve millilerimize gol imkanı vermedi. istanbul'daki ilk maçtan gaza gelen san marinolular bu maçtan puan çıkarmaya kararlıydı. hem saha içinde hem de saha dışında iyi örgütlenmişlerdi. saha içinde defans oyuncuları ve "yedek" kalecileri canla başla mücadele ederken, saha dışında varolmayan top toplayıcı çocuklar, taca/auta çıkan topları bir türlü getirmiyordu. bu işi saffet sancaklı üstlenmişti. neredeyse tüm toplara o koşuyor, hepsini topluyordu. istanbul'daki ilk maçta san marinoya gol ve korner ikram edilmesi uzun süre basınımızda yazılıp çizildiği için millilerimiz defansta çok dikkatli oynuyorlardı. maç boyunca san marinoya sadece bir korner şansı tanımıştık. ogün temizkanoğlu topun kornere çıkmaması için varını yoğunu ortaya koymuştu ama maalesef san marino ikinci kornerini de milli takımımıza karşı kazanıyordu. ve o an spiker ve yorumcu "eyvah yine korner" demişti. bu korku dolu serzeniş kalemize çekilen bir penaltı olduğu izlenimini yaratacak kadar etkiliydi. dakikalar geçtikçe milli takımımız ataklarını sürdürdü ama bir türlü san marino'ya golünü atamadı. maç 0-0 bitti. ilk kornerini ve golünü bize atan san marino ilk puanını da milli takımımızdan alıyordu.

  • tam tadında bırakılan eylemdir. metroda da, burada da araya girenler, tadında dayak yemesini sağlamakt hep. demek ki ne kadar duyarlılar. tam tersi olsa, bir akp antipatizanı, akp'liler içerisinde kalsa ve sizin kafanıza sıkacağım diye tehdit etse, muhtemelen hastanelik olur, ya da ölür. gerçek bu.

    helal olsun diyorum.