hesabın var mı? giriş yap

  • tikilikle uzaktan yakindan alakasi yoktur.

    preppy genclerin belkemigi eski paradir-- bir nevi amerikan aristokrasisine dahiliyet soz konusudur (boyle bir sınıfın varligi tartisilabilir, ancak goreceli olarak bu sifat bu genclerin ailelerine fena halde yakismaktadir). golf, lacrosse, squash oynar; lacoste degil, kendi minik toplumlari icinde cok unlu olan, ancak sosyal atmosferlerinin disindakilerinin erisimi olmayan minik butiklerden giyinip, giysilere deliler gibi para harcarlar: giydikleri ise paster renkli pololar, diz boyu kumas sortlar, cinsiyete opsiyonel olarak sac bantlari, beyaz elbiseler vsdir.

    iyi okullara giderler, ve iyi okullarda iyi egitimler alip,"iyi" uyusturucular kullanirlar. mankene benzeyen fiziklerini sabah aksam kusmaya, ya da sadece salata yemeye borcludurlar, bir de gyme giderler deli gibi. zeki olanlarinin muhabbeti cok sarar, cunku aldiklari egitim kim ne derse desin kalitelidir. ote yandan, yaklasilamazliklari ve surekli minik sosyal cemberlerinde takilmalari bu gencleri zaman zaman sana bana karsi zirhlar. kimse bilmez, ama cogu zaman bir iki minik estetikleri olur kizlarinin. ote yandan, mukemmel olmak icin butun bu ugrasi, dogallik cercevesindedir-- preppy kizlarin yaptigi makyaj bir rimeldir en fazla, saclarini da kahverengiye boyarlar eger boyarlarsa. oyle takiya makiya abanmazlar.

    "effortless perfection" bu insanlarin sloganidir, cabalarini saklamak ise ihtisaslari.

    (bkz: insecurity)

  • hayat kırıklarla doludur. beklentiler ve gerçeklik birbirini tutmadığında, ricalar yankı bulmadığında, verilen sözler tutulmadığında içimizden gelen 'çıt' sesini duymuşuzdur hepimiz.

    çoğu insan kırıkları sevmez. onları saklamaya, gizlemeye çalışır. bazen tekrar kırılmaktan korkar ve hayattan kaçınmaya, hayal kurmamaya başlar.

    japonların çok sevdiğim bir sanatı var: kintsugi.
    bu sanat kırılan nesnelerin kırıklarını altınla onarmak üzerine kurulu. kırıkları, çatlakları bırakın gizlemeyi, parlak bir altın rengiyle onararak görünür hale getiriyor kintsugi. çünkü nesne yaşanmışlıkla daha değerli hale geliyor. kırıklarına rağmen varlığını sürdürüyor. kintsugi, altınla kırıkları onore ediyor. yaşanmışlığı yüceltiyor ve bunu - en değerli madenlerden olan - altınla kutluyor.

    depresyon tanısıyla takip ettiğim bir hastama bu felsefeden bahsetmiştim. geçenlerde geldiği seansta bana 'senelerdir ne kadar güçsüz olduğumu düşünürdüm. siz bana bunlardan bahsettikten sonra aslında bütün olanlara rağmen ne kadar güçlü olduğumu fark ettim' diyerek teşekkür etti. ilginç şekilde, bu konuşmanın aldığı ilaçlardan çok daha etkili olduğunu düşündüm o an.

    gerçekten de kırıklarımız, bir anlamda bizim madalyalarımız. onlar bizim deneyimlerimiz, yaşamın tam içinde olduğumuzun kanıtı. onlarla var olmak aslında, onlara rağmen varlığımızı sürdürdüğümüzün ve ne kadar güçlü olduğumuzun ispatı.

  • cihan reisin üzerinden atıp rte'nin önemli yerlerini ezdiğini daha yeni fark ettiğim video. kafalara "lan yoksa? acaba?" şeklinde sorular getirip cb'nin şuan ki ruh hali, devamlı iktidar olmak istemesi, maskulen ve huysuz tavırları beni garip garip düşündürmüyor değil.

  • rasim'in on numara trollediği program:

    prandelli istifa ettikten sonra burak'la selçuk bunu ziyaret etmişler. çıkarken gözleri dolmuş. bu bilgi sinan engin'e gelmiş. o da önceki hafta bu ikili hakkında ağır konuşan ahmet çakar'a "hocam ayıp ettin" gibilerinden takılıyor ve diyalog:

    a.ç.: kardeşim bunlar timsah gözyaşları, mafyada bile bu işlerin raconu vardır. vurulan adamı ilk vuranlar ziyaret eder.

    r.o.k. : ya da çiçek gönderirler hocam

    a.ç.: aynen

    r.o.k.: hocam senin tanıdığın mafya falan var mı?

    a.ç.: var bi kaç tane

    r.o.k.: neden sinan engin'e bakarak konuştun hocam

    selçuk-burak konusu güm :)))