ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
masa da masaymış ha
-
edip cansever'in siiri..
adam yaşama sevinci içinde
masaya anahtarlarını koydu
bakır kaseye çiçekleri koydu
sütünü yumurtasını koydu
pencereden gelen ışığı koydu
bisiklet sesini çıkrık sesini
ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
adam masaya
aklında olup bitenleri koydu
ne yapmak istiyordu hayatta
işte onu koydu
üç ker üç dokuz ederdi
adam koydu masaya dokuzu
pencere yanındaydı gökyüzü yanında
uzandı masaya sonsuzu koydu
bir bira içmek istiyordu kaç gündür
masaya biranın dökülüşünü koydu
uykusunu koydu uyanıklığını koydu
tokluğunu açlığını koydu.
masa da masaymış ha
bana mısın demedi bu kadar yüke
bir iki sallandu durdu
adam ha babam koyuyordu.
7 mart 2022 marmaray'da öpüşen çifte saldırı
-
aile var diye öpüşmek yasak, ancak aile yanında kafa göz dalmak ve şiddetin her türlüsünü sergilemek serbest. gerçekten aşırı mantıklı.
trtspor çalışanının canlı yayında öpülmesi
-
trt'nin şanslısı. başka muhabiri zombi nene ısırmıştı.
georgia o'keeffe
-
kadın vücuduna ifade katan abstract bir dil bulmuştur sanki; biraz kişisel hissiyatlarla, biraz da goddess cultlara olan inancıyla kadın vücudunu doğa manzarasıyla* özdeşleştirip, patriyarkinin bunları nasıl kullandığını resimlerinde ifade eden kadın ressam. ikinci dalga feminizmin* şiddetle karşı çıktığı, kadını doğayla, erkeği de kültürle özdeşleştiren ekofeminizm resimlerde rahatlıkla görülebilir. ayrıca fotoğrafçılığı bir sanat dalı olarak kabul ettiren alfred stieglitz'le olan beraberliği esnasında çocuk sahibi olmayı çok istemiş ve fakat stieglitz'in tersi görüşü yüzünden bu isteğine bir türlü kavuşamamıştır. söylenti ise odur ki, o'keeffe işte tam da bu yüzden kayıp olarak tanımladığı dişiliğini kadın vücudu ve özellikle de pelvis resimleriyle ifade etmeye çalışmıştır.
amerikalıların futbolu sevmeme nedenleri
-
buna binbir türlü sebep uydurulabilir ama şu andaki ana sebep abd'nin futbolda en iyi olmamasıdır. amerikan futbolu, basketbol ve beyzbolda dünyanın en iyi sporcularına ve liglerine sahipken futbolda mls denen vasat altı bir lige ve kendi federasyonunda* bile 1 numara olamayan, habire meksika'dan tokat yiyen bir milli takıma sahiptirler. amerikan halkı vasatı sevmez, her şeyin en iyisine layık oldukları inancı ve şımarıklıktan dolayı futbola burun kıvırırlar. tam bir kedi uzanamadığı ciğere murdar der durumu vardır.
peki neden futbol eskiden beri popüler olmamış? yani yüz yıl önce futbola ilgi gösterseler herhalde şimdi kaynak ve altyapı zenginliği sayesinde futbolda sözü geçen birkaç ülkeden biri olurlardı. orada da avrupa karşıtlığı devreye giriyor. malum abd, ingilizlere karşı bağımsızlık mücadelesi vermiş olan bir ülke. dolayısıyla ingiliz icadı olan bir sporu kabullenmeyip daha iyi olduğunu düşündükleri kendi versiyonlarını uydurmaları normal. abd'de ingiliz ve avrupa karşıtı hava yüzyıllardır süregelmiştir, abd kendisini hep avrupa'dan farklı ve daha iyi bir konumda görmek istemiştir.
amerikalıların genel kanısına göre avrupa yumuşaktır, avrupa tembeldir, avrupa ahlaksızdır. abd ise dünya savaşlarında "tembel fransızlarla çelimsiz ingilizleri zalim almanların elinden kurtaran kahraman ülke"dir, hal böyleyken avrupalıların oynadığı oyunu hor görürler. amerikalılar avrupa'yla ilgili bütün olumsuz fikirlerini futbola bakarken çerçeve yapmışlardır. futbol onlara göre yumuşak ve temposuz bir oyundur, futbolcuların birçoğu uyuz ve düzenbaz kişilerdir. abd'de futbolun en tepki çeken yanı ne skorun azlığı ne de oyunun durmamasıdır, en nefret edilen şey diving yani futbolcuların kendilerini yere atmaları, en ufak darbede sakatlık numarasıyla kıvranmalarıdır. dev gibi adamların kelle koltukta havalarda uçuştukları amerikan futboluyla karşılaştırınca haliyle futbolu lüzumsuz bir oyun olarak görürler.
bütün bunlara karşın son yıllarda özellikle şampiyonlar ligi yayınları sayesinde abd'de futbola duyulan saygı arttı. zaten çocuklar ve gençlere yönelik on yıllardır devam eden bir teşvik var ama meyvelerini toplamaya daha başlamadılar. abd'nin futbolun dev bir ekonomi olduğunun farkında olmaması düşünülemez ve mutlaka bu pastadan önemli bir pay almak istiyorlar. fakat yukarıdaki engelleri ve önyargıyı henüz tamamen aşamadılar.
ilk kimin aklına geldiği merak edilen şeyler
-
para üstünü bütün almak için az biraz daha para vermek.
zaten bunun bizden çıktığından neredeyse eminim.
altınordu u16 oyuncusunun umut veren röportajı
-
https://twitter.com/…rian/status/906582001595101184
altınordu'da oynayan barışcan ışık altunbaş adlı 2001 doğumlu 16 yaşındaki genç futbolcunun dinleyeni mutlu eden röportajıdır. röportajda genç arkadaşımız antrenmanlarda beyinlerini kullanmayı öğrendiklerinden, antrenmanın ayrıntılarda gizli olduğundan, avrupalı oyunculardan tek farklarının bu olduğundan, özveri ile çalıştıklarından, türkiye'de futbolun top odaklı oynandığından, avrupa'da ise alan odaklı oynandığından, sahayı 16 farklı alana böldüklerinden, bu çalışmalara ayak uydurdukları zaman avrupa'da ses getireceklerinden bahsediyor.
röportajda bugüne kadar hep adam olarak bilindiğinden, adamlığından kimsenin şüphe etmemesi gerektiğinden ve kimseden adamlık öğrenecek olmamasından bahsetmemiş.
hoşlandığı erkeğe açılan türk kızı olmaması
-
buna inanıyorsanız size kötü bir haberim var hacı:
muhtemelen siz çirkinsiniz, hiçbir kız size karşı öyle yoğun duygular hissedip açılacak kadar etkilenmiyor.
nereden mi biliyorum? :(
ince telli saç
-
bu saçın sahibi saçını yıkayıp bir hafta boyunca temiz görünümlü saçla gezen insanlara acayip imrenir. imreniyorum. evet. ulan ben dün gece saçımı yıkadım öteki 1 hafta önce yıkamış ama hangisi temiz görüküyo tabi ki soldaki. kuaföre gidince ve fön çektirince adam baktı olmuyo ne diyo sana 'saçına bişey mi sürüyosun' evet. bok sürüyorum geceden. ulan ne sürcem. oy anam. ailedeki herkesin saçı ibrahim erkal, mustafa sarıgül gibiyken benimki neden ince telli neden? bir de bir sinüzitin sahip olabileceği en kötü saç tipini bana vermişsin tanrım. bunu da belirteyim. her gün saç yıkamaktan sinüzit oldum arkadaş.
özet geçeyim: hem saçım ince telli hem ben sümüklüyüm.
rıza sarraf'ın en çok vergi ödeyen 56. kişi olması
-
"-de"yi bir sen ayrı yazdın, sen de yanlış yazdın.
edit: ooo başlık başa kalmış.
tanım yapalım bari; reza zarraf'ın 100 kişilik vergi rekortmenleri listesinde 56. olmasıdır. *
edit: başlık değişmiş, eskisini yazayım da ne diyo bu değişik demeyin.
(bkz: rıza sarraf'ın en çok vergi ödeyenler de 56 olması)