hesabın var mı? giriş yap

  • eşşek gibi çalıştıktan sonra kendine yemek yapmak gibi bişey. asıl sorun eşşek gibi çalışıp evde yemek yapmak zorunda olmak. yani eşşek gibi çalışıyorum ulan dışardan söylerim lüksünün olmaması. çünkü para yetmez. yahut eşşek gibi çalışmana rağmen, evde yemek yapacak birini istihdam edemiyor olmak sorun. öyle ki, çocuğu anane babanne elinde büyütmek zorunda kalmak, okul başlayınca bakıcı parası verilmesin diye fellik fellik etütlü okul aramak zorunda kalmak gibi.

    çare zengin koca! asdfgfgdsd

  • kafası çok güzel.

    **
    en sevdiğiniz şehir hangisi?
    - porto unutulmazdı

    -------------

    en'leri...

    en sevdiğiniz beş şehir
    berlin, viyana, ljubljana, paris, dubrovnik
    **

  • sadece türkiye'de yaşanabilecek olay değildir. ihmaldir doğru. türkiye'de yaşanabilecek olay pilotun haritasız da giderim lan demesidir, çok şükür ki böyle bişey olmamış.

  • maaşlı olarak büyükşehirlerde * yaşayan tüm insanların gerçekten en büyük sorunu.

    aslında olaylar şöyle gelişiyor.
    gizli kast sistemi zaten yıllardır ismi anılmadan da olsa hayatımızda. çocukluktan başlayarak hep bir sınıflandırma ile üniversite yıllarına * geçiliyor. haydi sürece bir bakalım:

    sabit değişkenler öncelikle. orta halli bir ailenin sevilen çocuğusunuz. çok yetenekli ve zeki değilsiniz. çan eğrisi var hani tam çanın ortası olsun mesela. adalet önemli. loto da tutmayacak hiç. karnınız doyacak ama hep bir şekilde.

    0-10 yaş

    bakıcı, kreş, anaokulu, ilkokul dönemi başladı. 3 dil bilen, eğitim ya da psikoloji formasyonlu bir bakıcınız yoksa tamamen ailenin sizinle olan iletişimi ile şekil alacaksınız. (burada anlatılmak istenen, 20 yıl sonra sizin de yaşayacağınız durum. yani aileniz günde sadece 3 saat yaşayacağı için bu süre içerisinde büyük bir ihtimalle sizinle iletişime geçmeyecek.) zeka seviyenize göre sorgulamak, öğrenmek size çekici gelmiyor ise, ailenizin sizi eğitmesi, birşeyleri öğretmesi gerekecek. (hadi inşallah)

    özel okula gidemiyorsanız, kısmen kalabalık sınıflarda, iç dünyanızda olan bitenlerden kimsenin haberi olmadan, yetenekleriniz çürüyerek, bazı çok gerekli `:!`bilgiler ezberleyecek, bunları ne kadar iyi ezberlediğinizi ölçen sınavlara gireceksiniz.

    10-18 yaş

    aile ilgisinin bitişi ve ergenlik: bu dönemde günümüzde sıklıkla yaşanan kalabalık içerisindeki yalnızlık başlıyor. akıllı telefon, internet, sanal dünya gibi çok lezzetli ama aslında yararsız olan çeldiriciler en iyi dostunuz olacak. sürekli etrafınızdaki insanları takip edecek, aslında istemediğiniz şeyleri, sevmediğiniz insanları etkilemek için, sizin olmayan paralarla almak isteyeceksiniz. elde edince sıkılacak, elde edemeyince ise mutsuz olacaksınız. tüketim alışkanlığı böylece hayatınıza girmeye başlayacak.

    meslek şekillendirme: süper gerekli bilgileri `:!`, her türlü ortamdan ezberlemeye devam edeceksiniz. şanslı olan birkaçınız yeteneklerini, hayallerini keşfedip, mekandan ayrılacaklar. aileniz de yaşlanmaya ve yıpranmaya başladığı için, cebinize para, telefon koyup sizi zeki ama çalışmıyor sıfatı ile tüm mecralarda temsil edecek. ezberi ya da zekası iyi olan bazı arkadaşlarınız ve hatta siz de üniversite sürecine girecek.

    18-24 yaş

    üniversite yılları: duruma göre iyi bir okul iyi bir bölüm iyi bir şehir iyi bir akademisyen kadrosu ile karşılacaksınız. bakın 4 değişken var en az. bunları sevmeniz, yetenekleriniz, hayalleriniz ve şansınız eşleşirse, ileride biraz daha rahat edeceksiniz. belki bir eve çıkacak, fatura-kira-depozito-ev sahibi gibi yeni terimler öğreneceksiniz. yozgat neden sözlükte sevilmez, erzurum ramazanda neden konuşulur, istanbul gece hayatı nedir, bol kısaltmalı sağlı-sollu örgütler ne iş yapar bunu göreceksiniz.
    ezbere devam bu konuyu konuşmuştuk. geçiyorum.
    kpss, ales, yds vs. gibi bol değişkenli yeni ezber sınavlara girecek, dna veri saklama boyutu ile ilgili ilginç makaleler göreceksiniz. kimileri memur olacak kimileri özel sektöre girecek, bazı şanslı olanlar da risk alacak. *
    ölenler olacak, düşenler, vazgeçenler. ama siz günde 3 saat yaşamak için devam edeceksiniz. aileniz de böyle yaşadı. elalem ne der ?

    24 ve sonrası yaşlar

    50 yaşında bir insan görüşü, 40 yaşında bir insan deneyimi, 30 yaşında bir insan hırsı, 20 yaşında bir insan enerjisi isteyen bir patron ile görüşüp anlaştınız. aile şirketi olduklarını, çalışanları küçükten alıp yetiştirdiklerini, sizi de çok beğendiklerini anlatıp işe aldılar. artık çok mutlusunuz. 6-8 saat uyku, 1-3 saat yol, 8-12 saat mesai ile artık siz sırtı yere gelmez bir insansınız. bazı geceler dışarı çıkıyor, sinemaya-tiyatroya gidiyorsunuz. hatta yaramazlık yapmadığınız zamanlarda alkol-püro-biftek vs. bile alabilirsiniz, alooo. paranız var artık.

    tebrikler. başardınız. hayatta kaldınız. o da nesi maaşınız arttı. takriben bu sıralarda kapitalizm yetmediği gibi kendi içgüdüleriniz de size ihanet etti. üre diyor artık, zaman geçiyor. sevdiniz ve evlendiniz. tabi önce 20.000-50.000 arasında bir para bulup evleneceksiniz. size uygun olan bu yok öyle saray, şato düğünleri falan.

    işyeri kiralık evinize çok uzak değil mi ? sorun değil mortgage var. o da nesi 10 yıl sürüyor ve aldığınız tutara yakın faiz ödemesi var. bunu bir düşünelim hele.
    hani küçükken hep odanızda oynardınız ya saatlerce, babanız koltukta uyurken. anneniz bazen bulaşık yıkarken meyve falan verirdi size. hah işte şimdi siz geldiniz o role. artık siz de günde 3 saat yaşayacak bu süre zarfında aylık mortgate-kira parasını düşüneceksiniz. akşam yemeği yapacak, çocuğu uyutacak, alışveriş yapacak, duşa girecek, tırnak kesecek, traş olacak, kıyafet ayarlayacak, akraba ziyaretine gidecek, ikinci el arabaların fiyatlarının neye göre değiştiğini düşünecek, sosyal medya arkadaşlarınızın sizin yapamadığınız şeyleri neden o ortamlarda keyiften ölerek anlattığını sorgulayacak, bunları yazarken yorulup uyayacaksınız.

    tamam hadi sona geliyoruz. borç harç bitti çocuklar okuyor çok şükür. eviniz de oldu merkeze 20 kilometre mesafede. daha ne olsun ? hanım/bey ile bir tatil patlatın. özür dilerim. size ayrılan sürenin sonuna geldiniz. 70-99 yıl yaşadınız daha ne olsun artık, abartmayın yani. dolu dolu hayat sürdünüz. günde 3 saat yaşadınız bu bizim sorunumuz değil.

  • walkman'de dinlediğiniz şarkının tadını bugün spotify'dan alamamak ile benzer bir durumdur. tüketim çılgınlığının sonucudur.

    eskiden şarkıları, filmleri ve duyguları kolayca tüketemiyorduk. bu sebeple film izlemek çok özel bir andı, çok değerliydi. zira istediğiniz an istediğiniz filmi izlemeniz mümkün değildi. günümüzde milyonlarca seçenek elimizin altında; istediğimiz filmi, istediğimiz an, istediğimiz kalitede, istediğimiz pozisyonda, istediğimiz hızda, istediğimiz şekilde izleyebiliyoruz. hatta o kadar konforluyuz ki filmi beğenmezsek izlemeden geçme lüksüne sahibiz.

    şarkılar da öyle. bilirsiniz kasetler vardı eskiden. öyle anında ileri-geri sarmak, anında başka bir şarkıya geçmek imkansızdı. istediğimiz an istediğimiz şarkıyı dinlememiz mümkün değildi. oysa günümüzde sonsuz sayıda şarkı elimizin altında, üstelik klipleriyle ve konser kayıtlarıyla birlikte. kulağa harika geliyor değil mi? işin aslı öyle değil ama...

    dışarı çıkarsanız sonsuz sayıda taş bulabilirsiniz, bu sebeple hiçbir değeri yoktur. oysa elmas bulamazsınız. çünkü kolay değildir elmas bulmak, çok zordur ve elması değerli kılan zaten budur. işte aynı durumu yaşamaktayız; eskiden elmas olan filmler ve şarkılar, artık birer taştan ibaret. aralarında tek tük güzel taşlar buluyoruz, hatta bu yüzden güzel bir film seçmek için günler harcıyoruz. böyle bir ahval içerisinde filmlerin ve şarkıların eski tadı vermeyeceği çok açık değil mi?

    bunlar size normal geliyorsa üzgünüm ama siz de tüketim çılgınlığının esiri oldunuz demektir. bana normal gelmiyor ama ne yazık ki çağın gereksinimi bu şekilde. ben de herkes gibi böyle yaşıyorum ancak hem duygularıma verdiğim değerden ötürü hem de mental sağlığım için elimden geldiği kadar tüketmemeye, üretmeye çalışıyorum. tüketmeyi kendime bir ödül olarak görüyorum ve bir şey tüketmek için bir şey üretmek zorunda hissediyorum. sizlere tavsiyem de budur. unutmayın, konfor en büyük düşmanınızdır.

    sosyal medya, internet, artan bireysellik, sahte sosyallik, sonsuz seçenekte şarkı ve film, kısacası tüketim çılgınlığı; sonuç konfora bağımlı hassas insanlar, kendini özgür sanan köleler, kapitalizmin çarkları...

  • filmi beğenmediğini söyleyenler "biliyorum çok tepki alacağım", "çok kızacaksınız bana" falan diyor. arkadaşlar size bir şey söyleyeyim mi? sizin film hakkındaki görüşlerinizi zerre sikine takan yok. sanırsın ki adam film eleştirmeni, akademi üyesi falan. sana niye tepki gösterelim amk, sen kimsin? iyi ya da kötü eleştirini yap filme sonra çek git. çok tepki alacakmış. evet sinema dünyası karışacak sen filmi beğenmediğin için, izleyecekler izlemekten vazgeçecek, "x adlı sözlü yazarı beğenmemiş, o zaman bu film iyi değildir." diyeceğiz. tövbe tövbe ya.

  • niğde de iki migros şubesinde alkol yoktur.
    neymiş mal sahipleri taliban zihniyetindeymiş de onlar da bunu kabul etmiş.
    ne yani mal sahibi hindu olunca da dana eti de mi satmayacaksın.

  • 3 yaşımdayken başımdan geçmiş anlatırlar paso
    -enişte bu ne?
    -çakmak
    (1 dakka sonra)
    -enişte bu ne?
    -çakmak
    ...
    -enişte bu ne?
    -çakmak bahadır
    ...
    -enişte bu ne?
    -gazoz kapağı
    -olur mu o çakmak!