hesabın var mı? giriş yap

  • herhalde 3. köprü ve 3. havaalanı inşaatı durmayacaktır, e marmaray da açık olduğuna göre bu ülkenin başına ne gelebilir ki? bunlarla dünya lideri olmamış mıydık?

  • henry cavill'le yola devam edilmeyecek olması üzücü olsa da anlaşılabilir bir zorunluluk.

    james gunn konusundaki fikirlerimi daha önce belirtmiştim: (bkz: #146223583)

    oradaki en büyük belirsizliğim yeni evrene geçiş sürecinde "mevcut evrenin ne kadarını elde tutacaklar" konusuydu. son zamanlardaki duyuruların ardından henry cavill duyurusu da ne kadarının elde tutulacağını netleştirdi. hiçbir şey tutulmayacak, her şey baştan aşağı sıfırlanacak. bu "her şey" içine mevcut sinema evreninde olan bütün oyuncular da dahil. hatta yakın tarihte dc'nin hala devam eden televizyon işlerinin de iptal haberleri gelebilir. james gunn'ın sinemaya televizyonu entegre etme fikri olduğu için devamında bunun gelmesi sürpriz olmaz.

    dc sinema evreni su alan ve yamalana yamalana yoluna devam eden bir gemi gibiydi. kalite düşüşü bir şekilde toparlanabilir, ancak böyle bir sinema evreni yaratma iddiasındaysanız tutarlılığı kaybetmeyeceksiniz. dc sinema evreni bunu joss whedon'un justice league filminden sonra alınan kararlarla tamamen kaybetti.

    tutarsızlıklar bir yana, kötü imaj bir yana. şu durumda eldekini komple denizin dibine gönderip yeni ve sağlam bir gemi ile yola tekrar başlamak en doğru hareket. kaptan olarak da james gunn çok doğru isim.

    şu an insanlar belki kendi içlerinde haklı olarak tepkili fakat tahmin ediyorum yeni dc sinema evreni geldiğinde bu tepkiler dinecek.

  • geçen gün sirkeci'de bir mekanda 6 tl'lik bişeyler atıştırdıktan sonra hesabı ödemek için kasaya geldim ve 10 tl uzattım.

    -abi 1 liran var mı?
    +maalesef
    -artık 4 tane 1 liran var abi. afiyet olsun, yine bekleriz.

    seviyorum lan böyle yaratıcı, anlık espri yapan esnafları.

  • 90'ların başı, bir yaz gecesi. arkadaş evinde toplanılır. güzel vakit geçirilir, kafalar da çeşitli yollarla güzelleşmiştir. geyik yapmaktan bıkıldığı noktada tv açılır, sesi kısılır, karanlıkta çıt çıkarmadan seyredilir. derken yukarı kattan* bir cam kırılma sesi gelir. burada atlanmaması gereken nokta, ev sahibinin imitasyon katana koleksiyonu olduğudur. ve hepsi de aşağı katta, bulunduğumuz salonun duvarlarında asılıdır. cam kırılma sesinin ardından sanki telepatik uzaylılarmışız, sanki yıllardır bunun için eğitilmişiz, sanki biri bir düğmeye basmış gibi hepimiz sessizce kalkar ve duvardaki kılıçları alırız. gerçek kılıç olmadıklarından keskin değillerdir ama elde çok ürkütücü durdukları da bilinmelidir. psikopat ninjalar gibi karanlığın içinde kılıçları havaya kaldırır, gözümüzü merdivene dikeriz. saniyeler sonra tvnin ışığında şüphelinin ayaklarını görürüz. merdivenden yavaş yavaş iner. başı gözüktüğü anda ev sahibi ışıkları yakar. göz göze gelinir. karşılıklı çok kısa bir donmanın ardından topluca haykırmaya ve adama doğru koşmaya başlarız. adam ışık hızıyla yukarı fırlar ama durmayız. kovalamaya sokak boyunca devam ederiz. ama hırsız akıl almaz bir hızla kaçar. hoş, yakalamak istiyor muyuz, yakalasak ne yapacağımızı biliyor muyuz belli değildir. adamın o an ne hissettiğini canlandırmaya çalışıyorum gözümde. dört adam. dördü de entel kuntel tipler. şortlu, gözlüklü, keçi sakallı, 20'li yaşlarda gençler. ellerinde japon işi kılıçlarla pozisyon almış seni bekliyorlar. hatta içlerinden biri yeniçeri taarruzundaymış gibi allah allah allah diye bağırıyor. "ne kadar postmodern" diyecek zamanı olmuş mudur?

    edit: http://www.hurriyet.com.tr/dunya/12497984.asp