ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
halı sahanın yazılı olmayan kuralları
-
trabzonspor formalı elemana tellere yakınken girme..bırak gitsin.
insanların sanata ihtiyaç duymalarının nedeni
-
çok güzel filmler izlediğimizde, çok güzel kitaplar okuduğumuzda ya da çoookk güzel bir melodi dokunduğunda kulaklarımıza, aklımızdan geçen sorudur.
neden insanların filmlere, kitaplara, şiirlere ve illa ki müziklere ihtiyacı var? müzik olmadan, kitap okumadan, film izlemeden yaşanmaz mı? neden yaşayamazmışız gibi geliyor?
server tanilli “sanat dünyayı hissetme biçimini değiştirir ve zenginleştirir hep: başta ressamlardır ki, nesnelerin ya da eylemlerin en basit, en sıradan güzelliklerini görürler ya da tasarlarlar.” demiş. gerçekten insanın, hayatı, yaşadıklarını, ifade edemediği, içinde duran ama göremediği, farketmediği tınıları sanatçılar bulup çıkarıyor galiba.
fridanın resimlerindeki o acı, filmin müziklerinde o insanın içine işleyen doku bundandır. nazımın şiirlerindeki o güçlü hissiyat, o kuvvetli duygu seli yine bundandır. marquezin romanının son tümcesini bitirdiğinde insanın yüreğinde duyumsadığı o yumruk yemiş hissi yine bundandır. sanat bunun için vardır. yaşamın bizim gördüğümüz, algıladığımız, sandığımızdan çok daha engin olduğunu bize göstermek için vardır. ya da dünyayı nasıl algıladığını anlatmak için yazar, çizer, besteler, mısralar insan. sanat içinde ruhunu dinlendirir, yıkar, arınır, hayata bakışını genişletir. bu yüzden, daha çok okumak, daha çok görmek ve dinlemek ya da daha çok yazmak, çizmek, bestelemek, fotoğraflamak ister.
elma ile kandırılıp timsaha yem edilen domuz
-
türümüz keşke hiç olmasaydı dedirten.
google'dan çalışıp gelen hasta
-
bu sayede abim testis kanserinden ölmekten kurtuldu. oysa ki doktor buz koy geçer demişti!! neyseki biz google'dan araştırdığımız kadarıyla ona inanmayıp başka doktora gittik ve abimin kanser olduğunu öğrendik.
yani doktor ve ünvan seviciler burada hiç artistik yapmasın.. kendinizin ve sevdiklerinizin sağlığını düşünüyorsanız bol bol araştırın, sorgulayın..
her doktor gregory house değil emin olun..
samet aybaba
-
gazeteci : eskiden burada ıstakoz yeniyordu artık menemen mi var ?
samet aybaba : o zaman bolluk varmış. zaten tesise ıstakoz gelirse biz gitmiş oluruz.
simülasyon argümanı
-
bundan ayrı olarak bazıları da bilinen tüm fizik kanunlarını bir araya getirip 768000 çekirdekli 1 petabyte ramli bir süperbilgisayar'da evrenin simülasyonunu oluşturmaya çalışıyormuş: http://www.gizmodo.com.au/…uses-an-entire-universe/
haberin altına yapılan bir yorum ise yarmıştır:
"question is........
can it run crysis at full spec?"
kantini boykot eden liselilere polis şiddeti
-
anlamsız polis şiddetinin bir diğer halkası. gün itibarı ile bu ülke bunu da görmüştür.
zamlara karşı evden getirdikleri yiyecekleri okul arkadaşlarıyla paylaşarak kantini boykot eden lise öğrencilerini okul yönetimi engellemek istedi; yönetimin çağırdığı polis üç öğrenciyi göz altına aldı.
http://www.milliyet.com.tr/…akika&articleid=1331891
işin garip tarafı, bir müdür yardımcısı önce yiyeceklerin satıldığını öne sürüp öğrencilere müdahale etmek istemiş de sonra öğrenciler satış yapmadıklarını söyleyince "bu simitlerin içinde uyuşturucu satmadığınızı nereden bileyim?" diyerek boykota son verilmesini istemiş ve masayı dağıtmaya çalışmış. beceremeyince de polis çağırmış.. küçük bir manga halinde gelen polis de, darp ederek o taze beyinleri göz altına almışlar.
ben senin gibi eğitim neferinin de, göz yumanın da, gelip müdahale edeninde... ya ben lan neyse bir şey demiyorum
alex de souza
-
fenerbahçe takımı* şampiyonlar ligi maçı için sevilla'ya gidiyor, kameralar da uçakta. kamera sağa dönüyor, deivid almış yanına vederson'u milletle uğraşıp muzurluk yapıyor, arkaya dönüyor selçukla uğur türkü falan söylüyor, yanlarında kezman yine depresyonda pencereden bakıp memleketini düşünüyor, kazım her zamanki gibi izole olmuş psp'de maç çeviriyor. sonra objektif birden alex'e dönüyor, profesör geçmiş bi kenara takmış gözlükleri dostoyevski okuyor. işte bu adam böyle olduğu için alex de souza.
hdp'lilerin dokunulmazlık için dilekçe vermesi
-
onurlu bir hamledir.
darısı, onuru olup olmadığını anlayabileceğimiz diğer milletvekillerinin başınadır. bakalım onlar da onurlu mu?
not: hdp'li değilim.
merhaba ben mirkelam sorularınızı bekliyorum
-
hocam merhabalar. geçip giden (uğu) zamanları bir yerlerde bulabildiniz mi?
humans are not from earth
-
amerikalı ekolojist ellis silver tarafından yazılan ve insanoğlunun dünyada evrimleşmediğini, başka bir gezegenden cezalandırma amacıyla dünyaya gönderildiği ve içindeki şiddet dürtüsünü dindirmediği sürece dünyada kalacağını anlatan kitaptır.
yazar, bu önermesindeki temel dayanak noktalarını aşağıdaki şekilde açıklar;
- insanoğlunun pek çok hastalıkla boğuşması, bağışıklık sisteminin zayıf olması,
- insan vücudunun daha düşük yerçekimi olan bir gezegene uygun olması sebebiyle görülen kronik sırt ağrıları
- insan derisinin güneşe daha uzak bir gezegene uygun olması sebebiyle ortaya çıkan güneş yanıkları
- gezegendeki diğer türlerin aksine insan bebeğinin kafasının çok büyük olması ve doğum esnasında ölümlere yol açabilmesi,
- çoğu insanın zaman zaman hissettiği bu dünyaya ait olmama hissi.
(bkz: the truth is out there)
çizmelerimi çıkarayım mı sedye kirlenmesin
-
bana can dündar'ın bir çocukluk anısını hatırlatmıştır bu acı söz.
can dündar matbaada çalışırken, dönemin ünlü bir yazarı (adını hatırlayamadım) küçük can'ın elini sıkmak istemiş. o da ellerinin kirli olduğunu söylemiş. yazar, can'ın ellerini bulup sıkıca toka yaparak "çalışan eller kirlenmez" demiş.
ben de hep bu şekilde düşünüyorum çalışan eller ve ayaklar kirlenmez. sedyeler fedadır sana.