hesabın var mı? giriş yap

  • elektriğin kesilmesi sebebiyle yakılan muma, hiç dikkat çekmeden yaklaşan kedinin ''bu alev nası kokuyo la acaba?'' diye merak etmesi.

    ''annaaam yancak ciyaakk pissst paşaa hööö'' diye yerimden zıpladığımda çok geçti. o iki saniyede bizimki çoktan yüzünün sol tarafındaki bıyık ve kaşlarını yakıp, korkuyla kaçmıştı. üç buçuk yaşında eşek kadar adam oldu halbuki... çok korumacı davrandım galiba bu yaşına kadar. gerizekalı çok komik görünüyor şimdi. yüzüne karşı gülünce saldırma huyu olduğundan, kuytuda köşede çaktırmadan gülüyorum. üç yıldır uzattığı pala bıyıklar gitti, üzerine tek kaş kaldı yavrucak. gergin biraz tabii.

  • bu bölgeye özellikle gelişme döneminde / çocukluk döneminde darbe alan kişilerde ileriki yıllarda doğru / yanlış kavramlarında çelişmeler görüldüğü gözlenmiştir. uzmanların sık sık verdikleri örneklerden biri şu: bu bölgeye hasar alan kişi hiç bir zaman hırsızlık yapma eğiliminde olmayabilir. ama yerde dolu bir cüzdan gördüğünde, bunu sahibine teslim etmeyip içindeki parayı rahatlıkla harcayabilir. hırsızlığın yanlış olduğu bilgisi ile sahibine ulaştırabileceği bir cüzdandaki parayı harcamanın yanlışlığı arasında ilişki kuramayabilir.

    tabi hemen belirtelim, bu loba darbe alan herkes bu şekilde davranacak diye bir şart yok. ancak doğru / yanlış kavramlarında çelişme görülen pek çok kişide bu tür hasarların bulunduğu kanıtlanmıştır.

  • balkanlar, tarihiyle, kültürüyle, siyasetiyle ve en çok da müzikleriyle hüznün coğrafyasıdır. kimi şarkılar vardır, dinlerken öyle hareketli, öyle kıpır kıpır gelir ki “kim bilir nasıl eğlenceli bir hadiseden bahsediyor” diye düşünür insan. o anlatılan aslında bir köy yangınıdır. sonra başka bir şarkıda ritmin hızına yetişemez insanın kulağı ama anlatılan bir terk ediliştir. tabii bu hep böyle değil; kimi zaman da insanın içine işleyen, sözlerini anlamasa dahi hikayesini kendi yazmış gibi anlayabileceği balkan türküleri, balkan şarkıları vardır. jovano jovanke bunlardan biridir.

    jovano jovanke bir makedon/ya türküsüdür ama her güzel şey gibi paylaşılamaz. bulgarlar “bizimdir” der, makedonlar buna karşı çıkar. hatta “% 110 makedon türküsüdür” derler. bulgarlar sahiplenedursun bu türkü pırıl pırıl bir makedon ezgisidir. ancak bilindiği gibi balkanlarda tüm kültürel öğeler geçişkendir, balkan ruhu sınır tanımaz bir özgürlükle bütün ülkelerin üzerinde eşit uçar. türkünün sözlerine biraz dikkat edince aslında makedonca olduğu zaten bellidir. bulgarlar bile bu türküyü makedonca söylerler.

    enstrümantal, erkek vokal, kadın vokal, koro, müziksiz sadece kadınlardan oluşan koro, rock, jazz, sadece akordeon, sadece klarnet gibi sayısız versiyonu vardır. vaska ilieva, aleksandar sarievski, nikola badev, leb i sol gibi makedon müziğinin bütün önemli isim ve grupları bu türküyü yorumlamıştır. ayrıca nigel kennedy’nin east meets east albümünde de yakıcı bir yorumu vardır. minnesota accordion orchestra’nın enstümantal yorumu da fena değildir. balkan ezgilerini koro olarak söyleyen kadınlardan oluşan muhteşem svitanje grubu da güzel şekilde yorumlar. resmi sitelerinde bu türkünün linki de vardır:
    http://www.svitanje.org/…es/yovano_yovanke_clip.mp3

    kanada, abd, avustralya gibi ülkelerde yaşayan makedon diasporasının bütün müzik grupları bu türküyü bir şekilde yorumlamış böylece başka kültürlerde de tanınmasını sağlamışlardır.

    lakin gelin görün ki en güzel en etkileyici versiyonu nazarımda bulgar sanatçı slavi trifonov’a aittir. üstelik bir de klibi vardır. klip ve şarkı birinci dünya savaşı’nda ölen bulgar askerlerine adanmıştır. hatta youtube’ta yer alan klibin yorumlarında makedon ve bulgar arkadaşlar “şarkı asıl bizim” tartışmasına girmişlerdir.
    http://www.youtube.com/watch?v=byns6ybp_w0

    bu da bizim mahallenin göçmen gençlerinin alkollü ve de detone ama samimi bir versiyonudur. mekan karşıyaka bostanlı sahil:
    http://www.youtube.com/watch?v=ka0-uauv2i0

    ara edit: aynı gençler daha az detone bir kayıt yapmışlar, yine bostanlı'da: http://www.youtube.com/watch?v=kjxy4qkk2ei

    bu da sözlerinin tercümesidir.

    jovano jovanke
    kraj vardarot sediş, mori ........... vardar'ın kıyısında oturuyorsun canım
    belo platno beliş......................... beyaz keten ağartıyorsun
    se na gore gledaş...................... ve yükseklere bakıyorsun*
    srce moje jovano........................ canım benim jovano
    --------
    jas te tebe te çekam, mori.......... ben seni bekliyorum oysa
    doma da mi dojdesh................... eve gelmeni bekliyorum
    a ti ne doagaş, dusho ………...... ama sen gelmiyorsun
    srce moje jovano…………….......... canım benim jovano
    --------
    tvojata majka, mori ……….......... senin annen canım
    tebe ne te puşta ……………......... bir türlü salmıyor seni
    kaj mene da dojdeş, duşo ….... yanıma gelmeyesin diye hayatım
    srce moje jovano ………….......... canım benim jovano

  • evde eski bir kitabın arasından düşen mektuptur. gece gece efsane yarmıştır hakkaten. okuma yazmayı söktüğüm yıllar çalışan anne-babanın çocuğu olarak onlara notlar mektuplar yazardım. neden yazdım bunu, olay ne, nolmuş hatırlamıyorum ama çocukluğumu sevesim geldi yeminle sözlük.

    http://i.hizliresim.com/vvddmj.jpg

  • karsiniza gecip baskalari hakkinda atip tutmasi ve arkasindan atip tuttugu kisilerle yuzunuze baka baka kanka olmasi.

    sizin de arkanizdan atip tutuyordur kesin.

  • ön edit: burada onlarca benzer olayı yaşadığını söyleyen insanlar var, kimi entri girerek kimi mesaj atarak anlatıyor.
    belki bizim kontrol etmemiz gerekirdi, ama sürekli kaza olan bir kavşağa trafik ışığı konmaz mı yani. belliki bu sıkça olan, insanlara sıkıntı yaratan bir durum. bunu yine havaalanı yönetiminin kökten çözmesi gerektiğini düşünüyorum.
    en mantıklı ve kolay çözüm bence, eski kapıdaki monitöre bir not düşülmesi, bu uçağın biniş kapısı değişti artık şurası, şeklinde bir not, böyle bir problemi ortadan kaldıracaktır.
    -----------------

    3. havalimanı yada istanbul havalimanı dediğimiz yerdeki anons yapılmama rezaletine birde isim uydurmuşlar.

    sessiz havalimanı.

    bildiğin anons yok. bilgilendirme yok, sorduğunda da izahat yerine tehdit var.

    biz saat 4 deki uçak için saat 1 de vardık havalimanına. bileti aldık, üzerinde kapı numarası yazıyor. g2b.

    saat 3 gibi gittik ilgili kapıya, bir saat öncesinden bekliyoruz.

    zaman geçiyor buçuk oldu biniş saati geldi geçti, 45 geçti vs. hiç hareketlenme yok, eşime dedim heralde bizim uçak rotar falan yaptı, hiç hareketlenme yok.

    dedi bi bak bakıyım, uçak saatine 15 dakka var, biz kapıda bekliyoruz, 8 10 kişi de bizim gibi ne yapacağını bilmiyor.

    gittim baktım ekranların birine,
    biniş kapısı değişmiş,
    kırmızı kırmızı last call yazıyor

    lan amk, nasıl last call, biz mal gibi bekliyoruz orda, niye bize söylemediniz kapının değiştiğini?

    yeni biniş kapısı da g11 numaralı kapı, istanbul havaalanının en uzak kapısı, en dipte.
    çantaları topla koştur 10 kişi. genci var yaşlısı var turisti var.

    sonunda ulaştık biniş kapısına, oradaki görevlilere söyleniyoruz bu nasıl iş, neden bize haber vermiyorsunuz diye, diyolar ki - istanbul havaalanında anons yapılmıyor artık, siz takip edecektiniz.

    e amk ozaman bileti verirken öyle söyleyin, uyarın bizi deyin ki, anons yok, arada bakın şu zıkkıma.

    ben 3 saat önce gitmişim, biletimi almışım, biniş kapısına gitmişim daha ne diye ekranlara bakayım ki?

    madem sesli anons yok, böyle bir değişiklikte telefona mesaj at, ne bileyim mail at, bizim olduğumuz yere birini gönder duyur, bin türlü yolu var.

    bunların hiç birini yapma, milleti koştur.
    bu işte bi bokluk var demesek, 3 saat önceden gittiğimiz havaalanında uçağı kaçıracağız.

    demekki büyük güzel binalar yapınca iş burda bitmiyor,

    yaptığın binanın kullanışlı olması

    ve liyakat ile yönetilmesi gerekiyor.

    sizin de haberiniz olsun, gözünüz ekranlarda olsun. kapı değişir, uçak iptal olur, yarına ertelenir,
    kimse size bişey söylemez.

    mal gibi beklersiniz.

    edit: bir çok kişi destek verirken baya azımsanmayacak kadar kişi de kakdırıp kıçını baksaydın diyor.
    bazıları da anons kelimesine takılmış.

    ilk olarak ben bas bas bağırsınlar demiyorum, sessizliği ben de severim, ama bu uygulamadaki bir eksiklikten söz ediyorum.

    bilgilendirme

    anons bir bilgilendirme şeklidir, bunu yapmıyorsanız, yerine birşey koymanız gerekir, ben tek değildim, en az 10 kişi orada bekliyorduk, zaten garipliği de ben ve eşim farkettik, ve oradakilere söyledik. yoksa 10 kişi kaçıracaktık uçağı.

    en basiti bir ekşici yazmış. bizim orda gözümüz kulağımız, bineceğimizi sandığımız kapıda ve üstündeki monitörde. ama o monitör kapalıydı. en azından eski kapıdaki monitöre not düşülse, bu kapıdaki biniş şuradan olacaktır diye, tüm problem çözülecek.

    evet ben birçok kez havayolu kullandım ama böyle bir problemi ilk kez yaşadım.

    kaldı ki okuma yazma bilmeyen birisi de olabilirdim.

    belli bir saatten sonra kesilen biletlere yeni biniş kapısının numarasını yazmışlar, o yüzden biz orada 10 kişiydik.

  • normal bir ülke olsaydık şayet; bu tip adamların en geç, olayın yaşandığı günün akşamında kelepçe ile kodese tıkılmaları lazımdı...

    tanım; görevden alınması gereken memur.

    edit; ilgili memur açığa alınmış... görevden alınsın dediğim için mesaj kutumu dolduran at kafaları bu kaynağı bünyelerinde müsait bir yere yapıştırsınlar. olması gereken zaten buydu da benim şaşırdığım şey "böyle isabetli ve hızlı bir kararı nasıl aldılar?"

    (bkz: rabia naz vatan)