hesabın var mı? giriş yap

  • suphesiz ki dogrunun "artizlik, entellik" kabul edildigi cennet vatanimizda agzina sicilacaktir.

    hayvan herif

  • ikea ile başlaması gerekmektedir.

    keza mango'da her an mızıkçılık yapıp kendinizi dışarı atma şansınız vardır.

    ancak ikea'da kapıyı bulup dışarı çıkabilmeniz için gereken yürüme süresi, minimum iki saattir.

    (bkz: zayıflama merkezi olarak ikea)

  • orfield laboratuvarı, abd'nin minnesota eyaletinin minneapolis kentinde bulunan ve "dünyanın en sessiz odası" veya "yankısız oda" olarak bilinen bir laboratuvar. (ek bilgi: orfield laboratuvarı, sessizlik konusunda guinness rekorlar kitabı'na girmiştir ancak, son yıllarda daha da sessiz odalar inşa edilmiştir. 2020 yılında, microsoft, -20.3 db ses seviyesine ulaşabilen bir akustik oda inşa etti.)

    nedir burayı özel yapan şey?

    sessizlik: orfield laboratuvarı, %99,99 oranında ses geçirmez bir özelliğe sahip. bu, odadaki ses seviyesinin -9 desibel (db) seviyesine kadar düşebileceği anlamına gelir. bu, normal bir ofis ortamındaki ses seviyesinden (yaklaşık 60 db) 100 kat daha sessizdir.

    yalıtım: ses yalıtımı, özel akustik köpük ve çelik levhalar kullanılarak sağlanır. oda ayrıca, odanın titreşimini ve ses dalgalarının iletilmesini en aza indirmek için özel bir havalandırma sistemine sahiptir.

    karanlık: odaya giren tüm ışık, yansıma ve parlama olmadan emilmesini sağlayan özel bir boya ile kaplanır.

    odaya giren bir insan ne hisseder?

    sessizlik: ilk ve en belirgin his, sessizliğin boğucu etkisidir. kendi nefesinizin ve kalp atışlarınızın sesini duyabilirsiniz.

    baş dönmesi: ses eksikliği, denge ve koordinasyondan sorumlu olan vestibüler sistemi etkileyebilir. bu da baş dönmesi ve hafif bir mide bulantısına neden olabilir.

    yalnızlık: sessizliğin ve karanlığın birleşimi, yoğun bir yalnızlık ve izolasyon duygusu yaratabilir.

    sakinlik: sessizliğe alıştıkça, bir sakinlik ve huzur duygusu ortaya çıkabilir. bu, meditasyon ve iç gözlem için ideal bir ortam yaratabilir.

    nedir buranın amacı?

    orfield laboratuvarı, sesin insan psikolojisi ve fizyolojisi üzerindeki etkilerini araştırmak için kullanılmaktadır. bu araştırmalar, işitme kaybı, gürültü kirliliği ve tinnitus gibi çeşitli sorunlara çözümler geliştirmeye yardımcı olabilir.

    orfield laboratuvarı'nı ziyaret etmek mümkün mü?

    evet, orfield laboratuvarı'nı önceden randevu alarak ziyaret etmek mümkündür. ziyaretçiler, odada birkaç dakika kalarak sessizliğin ve karanlığın etkilerini deneyimleyebilirler. ücreti kişi başı 200 dolar.

    daha fazla bilgi

  • emin olun olimpiyatları biz kazansaydık aynı durum japonya'da bizim başımıza gelmezdi.

    her yerden pislik akıyor artık bir şey diyemiyorum.

    ayrıca henüz sebebini bilmesek de ben olimpiyatlarla ilgili olduğunu da hiç sanmıyorum.

    iğrenç olay. başka tanım yapamıyorum...

    edit: "emin olun olimpiyatları biz kazansaydık aynı durum japonya da bizim başımıza gelirdi" de, sonra yazdığını sil, bir daha yaz, eğip büküp kıvırmaya çalış. he canım he müslüman anadolu halkına saldırıyorum. bir müslüman olarak müslüman anadolu halkına saldırıyorsam sen de bi düşün ne bu tepki diye. masum bir turisti, bir "insan"ı, sırf canın öyle istedi diye öldür, adına da müslüman de. hangi kitapta yazıyor ulan! işiniz gücünüz her olaydan mağduriyet çıkarmak, hem de bir cana kıymışken!

    rezil ülkemin rezil vatandaşına saldırıyorum ve utanıyorum artık! japon arkadaşlarımın yüzüne bakmaya utanıyorum! ben türk'üm demeye utanıyorum!

  • mantıksız bir hesaplama.

    300bin tl karşılığında 30 yıl konaklama hizmeti almakla, 300bin tl karşılığında mal sahibi olmak nasıl karşılaştırılıyor anlayamadım. ev senin oluyor, istediğin zaman satarsın birikimin boşa gitmez. hele ki ev sahibine hiç gitmez.

    ev almak ancak şu şekilde mantıksız olabilir. eve vereceğiniz nakit paranız vardır, fakat bu parayı eve yatırmak istemezsiniz. parayı kullanırsınız. paranızla para kazanırsınız. yani ticari zeka işlerine girersiniz. o zaman anlarım.

    lakin; memursan, maaşlı çalışansan ev almak her türlü mantıklıdır efendim. en kötü; al başkan evi kiraya ver, kendi borcunu ödesin.

  • kadın normal pantolonlu ya da eşofmanlı öyle bir şey, herif diyor ki “bacaklarını açarak oturmuş merdivenden kaldırdık, erkek insanlarımız rahatsız oluyor.”

    ulan siz insan mısınız be şerefsiz?

    arkadaş ben bu insanlarla aynı tarafta değilim ben bunlar gibi değilim nasıl bir yere dönüşüyor lan memleket?

  • benim annem de hangi umutlarla buna izin verdi bilmiyorum da tum evi boyamama ragmen resim becerim sifir. tablolarin sergilendigi muzelere gitmeye bayilirim cunku dukkanlarinda cok guzel seyler satiliyor. hatta gidip dukkani gezip bir tane tabloya bakmadan cikmisligim da coktur. ama cocuklugumda sehpalarin altina girip terslerini bile boyardim. adeta bir resim asigiydim. ranzanin ustune cikar bos kalan yerleri de degerlendirirdim. cok mukemmel ciziyordum ya o yuzden.
    annem koltuk minderlerinden ev yapmama da karismazdi. hatta tencereleri asmak istedim diye salonun ortasina ipler germisti. ne kadar tencere tava varsa asmistik. onlari calip dans ediyordum. oyle gerzomat cocugum olursa dover miyim acaba ya simdi onu dusundum. bir de mayo giyip kendimi de boyuyordum cunku kizilderiliymisim. annem karismazdi, bazi seylerin esyadan, evden daha onemli oldugunu biliyordu cunku. ya da benden bikmisti:/ hatirliyorum da o ev hala cocuklugumuzdan kalma resimlerle dolu iken evi boyatmaya verecekleri para ile bana teleskop, mikroskop almislardi. ev bir sene daha oyle kalmisti da arkadaslarimi cagirmaya utaniyordum.
    sonra bir komsumuz vardi, kizi arkadasimdi, duvarlari boyamayi birak oyuncaklarini bile sirayla oynayabiliyordu, daginiklik olmasin diye. iste boyle psikopat olmayin. ben cok eglendim cocukken. annem sacma sapan seylere yasaklar koymadigi icin super bir cocukluk gecirdim. ha tabii soyle bir konusma da oldu aramizda:
    s: cocukken hic beni dovesin gelmiyor muydu?
    a: camdan bile firlatasim geliyordu bazen
    s: tamam:(
    sonucta firlatmamis:/ dovmemis de, boyle olmusum. bi garip yani o yuzden siz bilirsiniz bu izin verme konusunu millet.

    cocugum olsa ben de hic karismam. boyali duvardan daha guzel bir sey olabilir mi? cizsin her yeri, koltuk minderlerinden de ev yapsin, sandalyeleri ters cevirip sandal yapsin, carsaflardan cadir yapsin, camlari bile boyasin - ben boyamistim.
    o boyamazsa da ben boyar cocuk boyadi derim valla.

    10 yıl sonra gelen edit: çocuğum oldu ve birçok şeye izin veriyorum evet. ancak sınırlar konusu var insan bunu çocukla yaşarken öğreniyor. oğlum duvarı boyamaya çalışmadı, çalışırsa odasını boyamasına izin veririm tüm evi değil. çünkü sınırlar. ve burada yazdıklarım hiçbir şeymiş meğerse. ne biçim sınavlardan geçiyoruz oğlan çocukla, bunlar ne ki:)

  • açık ara sakaryadır. bakın sosyologların incelemesi gereken bir vakadır sakarya. umarım hayatım boyunca yolum düşmez.