hesabın var mı? giriş yap

  • yalnız "bayan yanına otuma parası " çok kaba duruyor.. bence "hava parası" desinler çok şık durur..

    ayrıca uçağa girişte hosteslerin "hoşgeldiniz" karşılaması için de küçük bir ödeme yapılabilir mesela 1,37 tl.. sen gel böyle havalı havalı, uçağa adım atar atmaz hostes biletine baksın ödemeyi yaptıysan "hoşgeldiniz efendim " desin .. yok yapmadıysan adres sorulmuş büfeci gibi bön bön suratına baksın..

    küsurat sırf ibnelik olsun diye..

  • içinde izmir, ankara gibi fen liselerini göremeyince pençelerini göstermiş sayısalcıları görmemizi sağlayan liste. noooldu bebiş, 4 sene boyunca gömüldüğün kitaplar ağırına mı gitti?

    hayatında ders çalışmak ve bitirme projesinden bir ihtimal tübitak'a gitmek ve daha da düşük bir ihtimal bilim olimpiyatlarına katılmak dışında hiçbir, altını çiziyorum, hiçbir bok yapmayan eğitim kurumları olan fen liseleri listeye girmeyince hemen ağlamalar başlamış. neye göre 'en iyi' liste? öss başarısı mı? okay o zaman, yazın, izmir fen ankara fen bilmemne fen... öss başarısı bir iyilik göstergesi midir peki? tek bir örnek vereceğim, sonra sonsuza kadar susacaksınız.

    robert koleji, amerikan sistemi temelli bir okuldur. hiç bir fen lisesinin yapamadığı ingilzce eğitimi zaten hazırlıktan halleder. bu güne kadar ingilizce eğitimini beğendiğim iki okul var zaten ülkede, biri robert, diğeri de kadıköy anadolu. diğerleri what is your name çünkü. neyse devam edelim, bu amerikan sisteminde şöyle bir güzellik var, 'free market' aga. muazzam bir seçmeli ders yelpazesi var. hani fen liselerinde resim ve müzik hocası dahi olmadığı için size zorla seçtirilen astronomi dersi ve akabinde fizik hocasının gelip fizik anlatması gibi dramatik ötesi öss mantığı var ya, hah, adamlar sanat tarihi görüyor abi. hem de öyle böyle değil, baya derinlemesine görüyor. hani sen tarih öncesi devirlerle ilgilis adece 'dimir çiği tinç çiği brinz çiği' diyosun ya, adam derste neolitik işliyor neolitik, sen neolitiğin ne olduğunu bile bilmiyor olabilirsin zira öss'de çıkmıyor.

    her şeyi geçtim, bakın her ama her şeyi geçtim, bu okulda mezun olabilmek için 50 saatlik gönüllü bir faaliyet yapmanız gerekiyor ve okul maddi olarak size tam destek. neden? sorumlu vatandaş olabilmeniz için yapmışlar böyle bir programı. ister ilk seneniz ister son seneniz olsun, bir grup öğrenci bir araya gelip ister kendisi bir proje başlatıyor, örneği doğuda bir okula kütüphane kurmak gibi, isterlerse de bir stk'da gönüllülük yapıyorlar. 50 saat. bir fen lisesi öğrencisi hayatı boyunca kaç saat gönüllülük yapmıştır sizce? 'ama onlar da bilim adamı olup topluma katkı sağlıyorlar' demeyin, saç diplerimle gülerim.

    ısrarla ve ısrarla (bkz: #34129936)

    hala gelmiş izmir fen, ankara fen diyen var. yahu yurdunda tesbihli şalvarlı adamların baskıyla namaz kıldırdığı okula türkiye'nin en iyi okullarından biri diyorsunuz ya, nasıl dramsınız size anlatamam =)

    şiştim, yemin ederim şiştim sizin bu öss beyinlerinizden be.

  • milliyet gazetesi haberi.

    bu da linki

    http://www.milliyet.com.tr/…ce serbest kaldi&ver=17

    evli ve 39 yaşındaki bir kişi parkta erkek arkadaşıyla oturan kızı tehditle kaçırıyor. erkek arkadaşını bir tokatla uzaklaştırıyor ve kıza tecavüz etmeye çalışıyor. evet buraya dikkat tecavüz etmeye çalışıyor!!! kızın iç çamaşırlarındaki sperm örneklerinden anlaşılıyor tecavüz etmeye çalıştığı ve ne oluyor biliyor musunuz? tecavüze yeltenen kişi yeterli tehdit oluşmadığından ve kız 18 yaşından büyük olduğundan dolayı savcı tarafından serbest bırakılıyor. yani hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ediyor. biz de bu memlekette adaletten ve kalkınmadan söz edelim.

    evet değerli arkadaşlarım. 18 yasından büyük kızlara siki sokmadığınız sürece istediğinizi yapabilirsiniz. tecavüzcü sayılmıyorsunuz. adalet böyle çalışıyor bu ülkede.

  • tek gecelik ilişki işte kardeşim. bunu kaç tane erkek yaşıyorsa, o kadar da kadın yaşıyor. bu kadar hayat muhasebesi yapmayın arkadaşım ulaşamadığınız insanların hayatları hakkında.

  • zafer partisi uyelerinin ve ümit özdağ'in sehre girisi hatay valisi tarafindan cikatilan şaka gibi bir talimatla hatay sinirinda jandarma tarafindan engelleniyor su anda. ümit özdag jandarma kontrol bölgesinden ayrilmayacagini, girmelerine izin verilene kadar bekleyeceklerini acikladi biraz önce. bu olay muz cumhuriyeti'nde bile olmayacak türden bir olay.

    (bkz: tek parti rejimi)

  • loki'nin final sezonu hakkında yazdık! yazımız için: zamanın ötesinde

    ilk sezonunu 2021 yılında izlediğimiz loki dizisi, verdiği iki yıllık aranın ardından geçtiğimiz günlerde finalini yaptı. avengers: endgame filminden sonra birkaç dizi ve film dışında hayal kırıklığı ile geçen dönemin ardından gelen loki finali, biz hayranlara uzun zaman sonra özlediğimiz kalitede bir marvel işi sundu. dilerseniz, kısa bir şekilde ilk sezonun nasıl sona erdiğini hatırlayalım. ardından, ikinci sezon ile ilgili düşüncelerime geçelim.

    --- spoiler ---

    kısa bir hatırlatma

    zaman koruyucuları’nın hiç var olmadığını öğrenmemizin ardından, tva’in arkasında kimin olduğunu bulmak için hiçliğin ötesine giden karakterlerimiz, loki ve sylvie, orada hiç beklemedikleri bir sürprizle karşılaşırlar. “geriye kalan” sıfatı altında çoklu evrendeki diğer kang’leri yenen “fatih kang” ile tanışan karakterlerimiz, ondan aldıkları bilgilerle ortaya çıkan her bir alternatif zaman çizgisinin çoklu evrenleri yok edecek kangler anlamına geldiğini öğrenirler. sylvie’nin bütün bunlara rağmen kang’i öldürmesiyle birlikte alternatif zaman çizgileri serbest kalmış olur.

    zamanda kayma

    altı bölümden oluşan ikinci sezonumuz tam olarak ilk sezonun bittiği yerden devam ediyor. sezonun ilk kısımlarında olanları tva’dekilere anlatmakla uğraşan fesatlık tanrımız, bir yandan da yaşadığı zamanda kayma problemine çözüm bulmaya çalışırken oscar ödüllü oyuncu ke huy quan‘ın canlandırdığı ouroboros karakteri hikayeye giriş yapıyor. tva’nın kuruluşundan beri burada olan ouroboros’un göreviyse tva çatısı altında oluşan problemleri çözmek.

    izleyici kitlesi ele alındığında, ilk sezona kıyasla aksiyon seviyesinin yükselmesini beklediğimiz dizimiz, beklenmeyeni yaparak aksiyon seviyesini düşürerek diyalogları artırıyor. loki gibi geçmişte işlediği suçların cezasını hala çekmekte olan bir karakter için bu karar tam da yerinde olmuş diyebilirim. içi boş diyaloglar yerine, her bir kelimenin anlam taşıdığı karakterin dönüşümünü sonuna kadar hissettiren kaliteli sahneleri izlemek, on dört senedir hayatımızda bulunan karakterimize iyice bağlanmamızı sağlıyor.

    bir diğer güzel yanı ise bahsettiğim bu kaliteli diyalogların sadece loki’nin karakter gelişimiyle sınırlı kalmayıp owen wilson‘un canlandırdığı mobius karakterini de doğrudan etkilemesi. loki ile yaptıkları bir sohbette, ”nasıl bir yaşamım olduğunu bilmek istemiyorum ya güzel bir hayatım varsa?” cümlesi, karakterin yaşadığı ikilemi ve korkuyu bize göstererek finale doğru giderken karakterimizin rotasını nasıl çizeceğini merak ettiriyor.

    kaçınılmaza doğru

    sezonun içerisinde ilerledikçe artan zaman çizelgelerinin kontrolden çıkmasıyla karakterlerimizin çözüm arayış süreçlerini izliyoruz. hikayenin bir diğer kısmında miss minutes ve ravonna karakterlerinin bir kang varyantı olan victor timely’e ulaştıklarını görüyoruz. elbette, ona ulaşanlar bu kadarla sınırlı kalmıyor. mobius ve loki’nin de ona ulaşmaya çalıştığı sahneleri izlememizin ardından sylvie’nin ortaya çıkıp ”ne kadar kang varsa öldürürüm, arkadaş!” mantığıyla timely’i koruyan loki ile mücadele ettiği kısımlar, sezonla ilgili beni rahatsız eden ender noktalardan bir tanesi oldu.

    genel olarak dizi boyunca yazılan karakterlerin geçirdikleri değişimleri çok net bir şekilde görmek mümkün olsa da sylvie için bunu söylemek biraz zor. diğer karakterlerin aksine, ilk sezondaki kişiliğinin ötesine gidemeyen karakterimiz, sezon boyunca sürdürdüğü bencil kişiliğini aşamıyor. loki ile kurduğu diyaloglarda olanların yükünü loki’nin omuzlarına atmasıyla seyirciyi biraz sinir ediyor.

    ikinci sezonun temasının bir döngü olarak değerlendirmek mümkün. victor timely ve ouroboros karakterlerinin birbirlerini kişisel olarak tanımadan yaptıkları çalışmalarda birbirlerini örnek alması veya loki’nin sürekli aynı şeyleri yaşayarak farklı sonuçlar elde etmeye çalışması bunun örneklerinden. ouroboros isminin ”kendi kuyruğunu ısıran bir yılan” anlamına gelmesi, sezon içinde yaşananları ve yaşanacakları özetler niteliğinde.

    hikayelerin tanrısı

    sezonun sonuna yaklaşırken loki’nin yaptığı her bir konuşmanın alttan alta hikayenin sonuna geldiğimizi hissettirmeye başlıyor. kang ile yaptığı konuşmayı gördüğümüz sahnelerde bu konuşmayı yüzlerce belki de binlerce defa tekrarladığını fakat ne yaparsa yapsın sonucun değişmediğini öğrendiğimiz kısımlarda loki’nin gittikçe bir süper kahraman edasıyla ne olursa denemeye devam ettiğini izlemek karakterin geçirdiği evrimi gözler önüne seriyor.

    doğru kararı vermek için zamanda geriye giderek mobius ile tanıştığı ilk ana dönen loki, yaşadığı binlerce yıllık hayatında gerçekten arkadaş diyebileceği tek kişiyle veda niteliğinde bir konuşma gerçekleştiriyor. uzun yıllardır kim olduğu konusunda bir arayışta olan karakterimiz yıllardır tekrarladığı ”görkemli amaç” felsefesine sonunda bir anlam getiriyor. mobius’un ona kurduğu ”hayattaki amaçlar görkemli olmaktan çok yüktür, inan bana sırf yükü kaldıramadığın için o yükten kaçan adam olmak istemezsin.” cümlesiyle birlikte ”görkemli amacı”nın ne olduğunu dair bir karara varıyor.

    ilk thor filminin sonuna bir selam gönderilerek odin’le yaptığı konuşmadaki sözlerini tekrarlayan karakterimizin tüyleri diken diken eden yolculuğunun belki de son repliklerini dinleyerek yolculuğun sonuna şahit oluyoruz. dokuz diyarı birbirine bağladığı söylenilen yggdrasill ağacı metaforunun kullanıldığı sahnede, birbirinden ayrılıp kopmakta olan zaman dallarını birbirine bağlayarak ortasına geçen loki’nin fesatlık tanrısı isminin yerini hikayelerin tanrısı’na bıraktığını izliyor, zamanın ve evrenin merkezine yerleşerek ”geriye kalan” olduğunu görüyoruz.

    detaylar

    uzun yıllardır izlediğimiz karakterin böylesine bir gelişimle yaptığı finali izlemekten mutluluk duyuyorum. tom hiddleston‘un sergilediği performans, yıllar geçtikçe artsa da dizi performansıyla birlikte şahlanıyor desem abartmış olmam.

    owen wilson‘un performansını da övmem gerek. zamanın akışını kontrol eden kıdemli bir memur tiplemesini izlemekten sıkılacağımı sanmıyorum. asla düşmeyen oyunculuğunun yanı sıra, karakterin yükseldiği anlarda bile karakteriyle bütünleşmiş bir biçimde verdiği reaksiyonlar izleme keyfini artıran noktalardan bir tanesi.

    görsel olarak iyi bir seviyede olan yapımda, teknik olarak gözüme bir sıkıntı çarpmadı. efektler ve sanat tasarımı konusunda belirli bir standardı ilk sezondan beri koruyan dizimiz, çıtasını bozmadan devam ediyor. diyalogların bollaştığı sezonda sahnelere göre tercih edilen müzikler, olması gerektiği gibi sahneleri bir üst seviyeye taşıyor ve ciddiyetini dağıtmıyor.

    bir değişiklik olmazsa, dizi bu sezonla birlikte finalini yaptı. senaristler yaptığı açıklamalarda şöyle diyor: ”bu diziyi breaking bad olarak ele alırsak, neden bir better call saul‘umuz olmasın?” bu sözler, ilerleyen günlerde bir spin-off ihtimalini doğuruyor. mobius’un başrolünde olduğu bir yan hikaye fena olmaz sanki?

    son sözler

    final bölümüyle birlikte tam olarak bir kesinlik olmasa da hikayesel olarak tom hiddleston‘un loki’sine veda ettik. karakterin secret wars filminde önemli bir rolü olacağı söylentileri olsa da umarım bunun gerçekleştiğini görmeyiz. mükemmel bir şekilde sona eren yolculuğu tadında bırakarak veda etmek, bazen en iyi seçenek olabilir.

    dizinin marvel evrenindeki yerinin dışında, genel olarak da iyi bir dizi olduğunu düşünüyorum. gözünüzü kırpmadan başlayabileceğiniz ve sizi asla sıkmayacak bir kalitede.
    --- spoiler ---