hesabın var mı? giriş yap

  • sinemaya gitmeyi hiç sevmeyen beni bile fragmanıyla sinemaya davet eden ve pişman etmeyen film.

    --- spoiler ---

    o kadar güzel alt metin hazırlanmış ki her sahnesi size bir şeyler anlatıyor. hayatta en çok istediği şey olan tvye çıktığı anı hayal ederken bile annesinin kendisi ile gurur duymasıyla övünüyor. sonra annesinin kendisini kandırdığını ve çektiği acılara annesinin sebep olduğunu anlıyor. hayatta annesinden başka kimsesi olmayan biri için inanılmaz bir yıkım.

    babasını bulduğunu düşünürken yine kabul görmüyor ve hatta aşağılanıp yumruklanıyor.

    kendisini ''normal'' olmaya zorlayan devlet bile tedavi sürecini sonlandırıp ilaç desteğini kesiyor. doktorun deyimiyle ''onun gibi insanları umursamıyor''

    hayranı olduğu şovmen onu tv'ye çıkarıp rezil ederek prim yapıyor. ''hadi bize bir şaka yap'' derken bile 2 kelimede bir araya girip onu küçük düşürüyor. kendisine ait koskoca bir şovu olan bir adam hayatı boyunca bu 5 dakikayı hayal eden bir adama o şansı bile çok görüyor.

    çalıştığı yerdeki arkadaşları kendisiyle alay ediyor, patronu hakaret edip kovuyor, hastanenin kapısı bile jokeri görünce açılmıyor.*

    aslında asansörde kendisine gülümseyen bir kadının hayaliyle bile hayata tutunabilecek naiflikte olan bir karakterin toplum tarafından bir katile dönüştürülmesini izliyoruz.
    --- spoiler ---

    film hem oyunculuk hem de anlattığı şeyler bakımından bence kült bir film olmaya aday. izlemeyen herkesin mutlaka izlemesini tavsiye ederim.

  • ehliyetlerine el konulmus ahahahahhaahh. barzo komünü hareketi. yerel halk danslariyla çiftleşme merasimi de yapsaydiniz amk. ınsallah o ehliyetleri geri vermezler.

    edit: debe icin tesekkurler.

  • bu şehirde doğup büyüyen insanlar vardır. soruyorum size ey gomunistler floransada doğup büyüyen çocukla yozgatta doğup büyüyen çocuğu nasıl eşit yapacaksınız?

  • (s=serseri,k=kız)bir arkadaştan alıntıdır:
    s-pardon bayan
    k-efendim?
    s-benimle çıkar mısınız?
    k-hayır!
    s-bravo,çok doğru bir karar,eğer evet deseydiniz yarrağı yemiştiniz.

  • aynı mantığa göre 56k dialup bağlantıyla da izlenir.

    "videoyu sadece birkaç gün önce başlatmanız gerekiyor, onun dışında 56k yetiyor" denebilir, bu mantıkla.

  • yolun devamını göremediğiniz yerlerde mutlaka yavaşlayın ve görmediğim yerde bir araç durmuştur diye düşünün. hayat kurtarır. 100 kere boşa yaparsınız ama 1 kere işe yararsa hayat kurtarır. tepe üstlerinde, ani virajlarda vs. vs.

    bir de trafik lambalarina kesinlikle güvenmeyin, kirmizida durmayan bir kamyonun sürücüsü suçlu olur ama siz ölü olursunuz, onun giydiği hüküm sizi geri getirmez. 15 sene kadar önce 1 saniye ile biçilmekten kurtulduk bu sebeple. her zaman yolun boş olduğunu gördükten, kimsenin gelmediğine emin olduktan sonra hareket edin.

  • bu adla satılan tuz; hawaii, utah/abd, bolivia, avustralya, peru, pakistan, polonya ve iran'dan çıkarılıyor. %95-96 sodyum ve klorid, %2-3 jips ve geri kalan %1-2'lik kısmı da 10 farklı mineralden oluşuyor. 84 mineral içerdiği doğru değil. en saf tuz olduğu da doğru değil, olsaydı içinde herhalde sadece tuz olurdu.

    bu verileri, 2003'te konuya gereken şüphecilikle yaklaşan bavarya tüketici koruma derneği'nin yaptığı araştırmaya borçluyuz (konuya cum grano salis yaklaşmaları cuk oturmuş!)

    himalaya'nın derdi beni neden gerdi peki?

    kurnaz yeni çağ şifacıları, himalaya tuzundan geçen ışığın süzülüp iyonize olduğunu, bu özel ışıkla aydınlatılan ortamda zararlı manyetik dalgaların yok edildiğini, cep telefonu dalgalarının sıfırlandığını vs. iddia ediyorlar (bu olay çok farklı şekilerde de formüle edilebiliyor, iddia hep aynı). odayı pembemsi bir ışıkla aydınlatmaya yarayan, renkli bir taş olmanın ötesinde hiçbir anlamı bulunmayan bildiğimiz tuz lambasını bu hikayelerle satıyorlar. millet de bunlara inanıyor. benim beynim de orada cozurduyor işte. çünkü yakın çevrem bu tür oltalara en ufak bir şüphe duymadan gelen sazanlarla dolu.

    tuz üzerinden döndürülen sahtekarlık şu yazılarda da konu edilmiş:

    http://www.dailymail.co.uk/…alse-health-claims.html

    http://www.loritironpandit.com/…ientific_truth.html

  • ne bill gates, ne de jude law'ın şu anki sevgilisi; şu dünya üzerinde kıskandığım, yerinde olmak istediğim tek insan türevi bunlar işte.

    şahsen gözlüksüz/lenssiz (yani doğal şartlarda) 3 metre mesafeden bülent arınç ile mehmet günsur arasındaki farkı anlayamam. anlayamadığım gibi daha net görebilmek için gözlerimi iyice kısarak öküz gibi bakarım bülentçiğime. o utangaç mazbutum da bu geyşa bendeniz yüzünden renkten renge girer, pancar gibi gider meclise. ansiklopedik utanç antolojisine yeni bir cilt kazandırır.

    - siz neden konuşmuyorsunuz sayın arınç?
    + ...

    madem en gelişmiş canlıyız bu göz niye bozuk gösteriyor behçet, neden yani?!

  • alkol bu toprakların kültüründe var. içsenizde, içmesenizde bu topraklarda 10.000 yıldan fazladır alkol içilir. alkol içmek medeniyet göstergesi değildir kimsede ne kadar medeniyim diye alkol almaz . zaten medeniyet ile değil kültürle alakası vardır.
    1933’de varolan bira bahçesini koruyamamışsak, ülke olarak kaybetmişizdir. fotoğrafın mekanını ve zamanının ruhunu ülke olarak kaybettik. kültürlerimizi yok sayıyoruz, döneme göre yargılıyoruz. hepsi bizim kültürümüz.

  • demek ki aslında saran ihaleyi kazandı. herkes iyi biliyor ki bein 10 tl daha yüksek teklif verseydi ihaleyi çoktan almıştı.

    artık nasıl nemalanıyorlarsa bir türlü bitmek bilmedi birilerinin arap sevdası.