hesabın var mı? giriş yap

  • din kültürü ve ahlak bilgisi hocasının muhtemel bir önermesidir ve öğretmenler odasında şöyle bir hayali diyaloğa neden olabilir:

    din hocası: "dünya güneşe 1mm daha yakın olsaydı hepimiz yanardık. bu da yüce....."

    coğrafya hocası: "iyi de dünya - güneş mesafesi yıl içerisinde zaten 147 milyon kilometre ile 152 milyon kilometre arasında, 5 milyon kilometre kadar değişiyor hocam. yani 5'000'000'000'000 milimetre, ayrıca dünya yüzeyi de pürüzsüz değil ki, dağlar daha yakın güneşe!"

    biyoloji hocası: "tabi bir de hem bireylerin hem de türlerin değişen ortama ayak uydurma yetileri var. yaz/kış arasında 30 derece sıcaklık farkı oluyor ama türler bu yüzden yok olmuyor. hepsi kendisine bir uyum mekanizması geliştirmiş vaziyette. zaten çağlar boyu ciddi iklim değişimleri gözlemiş, fosil kayıtlarında çok net görünüyor, ama hala buradayız değil mi?"

    fizik hocası: "hocam dur öyle lafla olmaz bu işler, hesaplamak lazım. şimdi güneş dünyaya ortalama olarak r=150 milyon kilometre uzaklıkta. yaydığı enerji de ortalama p=3.84x10^26 watt. dünya mesafesinde 1 metrekareye bir saniyede düşen enerjiyi hesaplayalım önce. üretilen enerji her yöne eşit dağıldığı için r uzaklıkta a=4 x pi x r^2 alana yayılır. yani dünya güneş mesafesi için bu alan

    a= 4 x pi x (150'000'000'000m)^2 = 2.827433388230814e+023 m^2 eder.

    enerjiyi bu alana bölersek
    i = p/a = 1360.244246958732 w/m^2

    buluruz.

    şimdi yarıçapı 1 mm arttıralım. r'= 150'000'000'000.001 m olsun. hesabı yeniden yapalım:
    a' = 4 x pi x (150'000'000'000.001m)^2 = 2.8274333882308516e+023 m^2
    i' = p/a' = 1360.244246958714 w/m^2

    yani 0.0000000000179625 w/m^2 fark bulduk. bu da afedersiniz siz osurunca çıkan sesin enerjisinden daha az. yani dünya 1mm güneşe yaklaşınca değil, sizin kıçınızdan çıkan seslerden yanıyor hocam!"

    din hocası: kafirsiniz hepiniz. burada yanmasanız da cehennemde yanacaksınız!

  • uygulamanın adı nedir? entrylerde bunu belirtebilirseniz sabitleyip üste çekebiliriz.

    düzeltme: uygulama yokmuş arkadaşlar. android sisteminin kendisi böyle bir hizmet veriyormuş. konum ayarlarından açılabiliyormuş. son bilgilerle güncelleyeceğim. şuradaki fotoğrafa tıklayabilirsiniz. android deprem uyarı sistemi nasıl açılır

    telefonunuzun ayarlar bölümüne girin > konum ayarlarını açın > açılan sayfada deprem uyarıları butonuna tıklayın > deprem erken uyarıları sistemini aktif edin; gün boyu konum bilgisi aktif kalmalı anladığım kadarıyla

  • gecenin kör bir vakti vefatını öğrendiğim babam, evin küçük bir odasında soğuk beton üzerinde yatıyor. beyaz bir örtüye sarınmış, kefen değil. dudağının kenarında bir tebessüm var, hala aklımda... her daim çatılmış kaşları ve kesmeye kıyamadığı sakalları yok. yanakları kırmızı. sanki her an olduğu yerden kalkıp "öğlene ne yiyeceğiz" diyecekmiş gibi, uyuyor gibi, şekerleme yapıyor gibi yüzüne bakınca. ama kımıldamıyor, konuşmuyor, susuyor.

    odanın kapısından bakıyorum. o yerde yatıyor ben onu izliyorum. hala bir rüyanın içindeyim gibi hissediyorum. biri beni dürtüp uyandırsın istiyorum. orda bekliyorum. çatılmış kaşları gevşemiş, dudağının kenarındaki tebessüm büyüyor gibi baktıkça.

    birileri omzuma dokunup dostça gelip geçiyor. kapıya dayanıyorum hala, bir yere dayanmam lazım, yıkılırım yoksa...

    hastalandığımız zamanlarda "durun ben sizi bir terletirim bişeyciğiniz kalmaz" diyen babam, buz gibi yatıyor. yanına sığışmak istiyorum. usulca yaklaşıyorum. elimi tereddütlü. korku değil bu, onun öldüğü gerçeği ile yüzleşmek. hani filmlerde görürüz ya öyle işte, dokunmakla, dokunmamak arasında kalıyorum. gözlerimi kapatıp elimi yüzünde gezdiriyorum. hala sıcak... bembeyaz, pırıl pırıl parlayan saçlarına dokunuyorum. bir ölüye dokunmak gibi değil bu. ölü gibi değil, ölmüş gibi değil. gözlerimi açıp saçlarını düzeltiyorum, kaşlarını. o kesmeye kıyamadığı sakallarından arta kalanları seviyorum. belki yaşarken sevemediğim kadar çok seviyorum babamı. o yatıyor, ben ağlıyorum. usulca çekiyorum elimi, elimde onun sıcaklığı, içimde ölümünün soğukluğu... ılık ılık ağlıyorum...

  • "evlenme hazırlığı içinde olan bir çift trafik kazasında ölüp cennete gider. damat adayı durumu görevli meleğe anlatarak evlenip evlenemeyeceklerini sorar.

    "bir bakayım" der görevli melek. aradan 3 ay geçtikten sonra mağdur çifte: "her şey ayarlandı. sizi evlendirebiliriz" diye müjdeli haberi verir.

    damat adayı peki der; "biz düşündük de, acaba evliliğimiz yürümezse bizi boşayabilir misiniz ?"

    görevli melek gök gürültüsü sesiyle son derece kızgın bir şekilde:

    "siz manyak mısınız? cennette bir imam bulabilmek için 3 ayımı verdim. avukat bulmak ne kadar sürer tahmin edebiliyor musunuz?"

    (bkz: bu da böyle bir anımdır)
    melek olan benim.

  • bilmiyorum yorumlar bana mı garip geliyor yoksa siz her şeye çok mu alıştınız ama söylemeden geçemeyeğim. arkadaşlar o sarı şey dünya kupası ve tüm dünyanın en iyisini seçmek için yapılan bir organizasyon sonucu sadece 1 ekibin seçildiği ve sonucunda verilen ödül. bunun daha üstü yok.

    biz yerel ligde bir kupa aldığımızda servisin ön koltuğuna koyup emniyet kemeriyle bağlayıp tüm ilçeyi korna çalarak gezmiştik o hafta gece gündüz mutluluktan yerimde duramadığımı hatırlıyorum siz gelmiş "dünya kupası" kazanan birinin kupa ile paylaştığı pozu eleştiriyorsunuz. o zaman siz de alın ve nasıl poz verilmesi gerektiğini gösterin bize.

  • bir arkadaş iett'nin sitesinden paso başvurusu yapıyor. tabii önceki yılki pasosunda yer alan fotoğrafını da tarayıp gönderiyor. iett'den gelen cevaptan fotoğrafların eşleşmediği söyleniyor. arkadaş yeni bir fotosunu daha gönderiyor, ona da aynı cevap geliyor. arkadaş iyiden iyiye köpürüyor ve bu kez kendisiyle hiç alakası olmayan milan'lı futbolcu gennaro gattuso'nun fotoğrafını gönderiyor ve kabul ediliyor. arkadaş şu an gattuso'lu pasosuyla geziyor. böyle bir ülke işte burası, güler misin ağlar mısın...

  • khk ile ihraç edilip ardından temize çıkan ama nedense işe iadeleri gerçekleşmeyen on binlerin olduğunu bilmeyenler bu ne iş diyor.

    doktor'un ataması akrabası khk'lı diye yapılmıyor ama şaban dişli elçi, adil öksüz'ün yeğeni belediye başkanı, kavakçı ailesi maaile devlet görevlisi, bekir pakdemirli bakan olabiliyor.

    edit: doktor değil öğretmenmiş.

  • sıfır çekti manşetleri neden tarih olsun? maç kaybetmeyi değil beraberliği kaldırıyor.

    t: yüksek ihtimal biz katılamayacağımız için bizi ilgilendirmeyen kuraldır.

    edit: ulan bende mi bi yanlıs var yoksa sizde mi anlamadım. herkes kaybeden 1 puan alacak 0 çekmek yok diyor. bakın haberde yazan; berabere kalan maçlarda penaltılara gidilecek kazanan 2 kaybeden 1 puan alacak. penaltılarla kaybeden için diyor bunu. bi takım penaltılara bile gidemeden gelen geçenden 3, 5 yerse puan alamaz. ben mi yanlışım bi deyin hele. paranoyak ettiniz beni.