hesabın var mı? giriş yap

  • hatalı bir beyan.

    doğrusu, 2.5 kg patatesin soyulup, sıcak hava ile önemli bir miktar kurutulup, üzerlerindeki fazla nişastalardan çalkalanarak ayrılınca 1 kg olmasıdır.

    aksi halde, patatesin içindeki fazla nem (işlenmemiş patatesin %80'i su), dondurulunca buz kristallerine dönüşür, sonradan kızgın yağa atılınca küçük patlamalarla yağ sıçratırdı. bu işlenmiş haliyle daha güzel ve dengeli bir biçimde kızarmakta.

  • ben normalde de bu adamın çok bilinçli, farkındalığı yüksek bir insan olduğunu düşünüyorum ama o röportajlardaki mükemmel insan pr'i bi tık fazla kaçmış sanki.
    tamam ennn sensin kivanccim, ennn yakışıklı, en mütevazı, en aşık.. ama şu pr işlerinde sizi takip eden halkla aranızda gittikçe büyüyen sınıf farkı dolayısıyla konuşurken biraz daha mı dikkatli olsanız acaba?
    neye takıldım biliyor musunuz? eşine dünyanın en iyi annesi demiş.. tamam söylesin ama evde karına soylesen bunu da piramidin en altında kalan ezilmiş emekci kadinlarimiz bunu duymasa görmese mesela? mesela ben? kendimi bildim bileli essseklerr gibi çalışırken, giyisi dolapları toplanmak için beklerken, camlar minik parmak izleriyle doluyken ve akşama ve dahi öğlene yemek yetiştirmek, bunu yaparken yüzün üzerinde öğrenciyle bireysel olarak ilgilenmek, sınavlarını okumak ve derslerini yetistirmek zorundayken en iyi anne başak mi gerçekten? hayır biziz en iyi anne. o piramidin en altında kalıp gittikçe daha da otekilestirilen bizler.
    dünyanın en iyi eşidir de sanirim. çünkü sabah eşi hasta yavrunun tonla kusmuk dolu kiyafetini yıkamak için ayırırken gomlegimi ütüler misin dediği için skerm belasını ütünün de diye bı saat zirlamamistir diye düşünüyorum. yoksa biz de çok iyi estik yani. kusuklu çarşafların arasında bı saat agladiktan sonra bordo bereli gibi kalkıp yavruyu hiç bi şey yokmuş gibi sevgiyle uyandırıp tereyağına kadar kendi bizzat yaptığı kahvaltıyla uyandirmamistir. çünkü sizin çarşafları yardımcı ablaniz yikiyo ya o yuzden :)
    keşke sınıfsal farkimiz bu kadar olmasaydı, sizler cebinizi doldururken gittikçe fakirlesen emekcilerin nasıl bir cinnetin eşiğinde oldugunu fark etmenize gerek kalmazdı. biz de basak'in mukkkemel anneligini alkislardik.mukkkemmel hayatınıza kalpler atardık romantik romantik. çünkü yavrumuzu 20kisilik sınıfa bırakıp 12 saat çalışmaya gitmezdik. ya da emeğimizin karşılığını aldığımız bir düzende bu kadar kıskanç olmazdık hayatlarıniza karşı.. basak'a, fahriye'ye, pelin'e falan bilenmezdik bir hengame icinde olmasaydık kim bilir?
    ama şimdi biz bu kadar çalışıp yine de piramidin en altında ezilirken sizler böyle mukemmellikleri gözümüze sokmayacaksiniz. çünkü burası hollywood değil ve sizin kitleniz de american dream falan yasamiyor yani.. esine dünyanın en iyi annesi diye brad diyebilir, survivor gibi takılan halkin içinde siz degil malesef. günlük harçlığı 10 tl olan öğrencim var benim, 13 yaşında çocuğa her gün evde pişirdiği şeyleri koymak zorunda olan o anne en iyi anne, delirtmeyin insanı..

  • bir cok spor dalinda başarı göstermis ancak yakalandıgı kemik kanseri sonucu 18 yasinda sag bacagini kaybetmis kanadali bir sporcudur.

    kanser arastirmalarina para toplamak icin atlantik okyanusundan sisesine doldurdugu suyu, kanada'nin diger ucuna kosup pasifik okyanusuna dokmeyi planlamistir. protez bacagi ile insanlardan cekindiginden onceleri geceleri antrenman yapmaya baslamis, yaklasik 18 ay suren 5000 kilometre hazirlik kosusunun ardindan kanada'nin dogu yakasindan yola cikmistir. protez bacagiyla 143 gun boyunca her gun yaklasik bir maraton mesafesi (42 kilometre) kosarak 5373 kilometre yaptiginda yolun yarisindan cogunu katetmistir. ancak bu sirada kanser akcigerine sicramis oldugundan kosmasi imkansiz hale gelmistir. bir sure sonra komaya girip 1981 yilinda henuz 23 yasinda iken hayata gozlerini yummustur.

    her yil dunyanin bir cok ulkesinde kanser arastirmalarina kaynak saglamak amaciyla terry fox kosusu duzenlenmekte, toplanan bagislar ise o ulkenin kanser arastirma fonuna gitmektedir.

    2004 yilinda, kanada'nin trt'si (veya bbc'si) olan cbc (bkz: canadian broadcasting corporation) tarafindan duzenlenen 'en buyuk kanadali' isimli, genis katilimli bir halk oylamasi sonucunda, kanada'daki tum saglik hizmetlerin ucretsiz olmasini saglayan tommy douglas'in ardindan ikinci sirada yer almistir. ilk onda alexander graham bell ve john james richard macleod ile birlikte insulin'i bularak nobel tip odulu alan frederick grant banting de vardir.

    terry fox, herkes bir dolar dahi bagislasa bunun ciddi bir katki olacagini soylemistir. burdan yola cikan kanada devleti, 2005 yilindan itibaren, uzerine terry fox'un protez bacakla kosarkenki figuru bulunan madeni bir dolar (bkz: loonie) piyasaya surmeye baslamistir.

  • apo posterleri asilirken, hainlerin ellerinde satirlarla, sopalarla savunmasiz ogrencilere saldirirken ortada olmayan cevik kuvvetin, bu hainlere karsi duran ogrencilere mudahalesi durumu. oz vatanimizda parya olma durumu.

  • istanbul'da başıma gelmiş bir olaydır. biraz iri yarı bir adam olmamdan biraz da uzun sakallarım yüzünden olduğunu düşünüyorum. şehirdeki ilk gezintilerim sırasında kaybolunca birini durdurup sorayım şu durağın nerede olduğunu diye düşünmüştüm. yoldan geçen benimle yaşıt sayılacak genç kıza doğru yönelip pardon şu şu durağa şuradan mı gidiliyor hedey hödöy demeye kalmadan genç kızımız "ay git be üff." tarzında bir laf sarf edip adımlarını hızlandırdı. o an üzülsem mi oradan koşarak uzaklaşsam mı bilememiştim.

    bende bir tane kestaneci buldum. biraz kestane aldım biraz da yol sordum. durakta otobüsü beklerken de kestaneleri yedim. özetle yol soracaksanız yoldan geçenleri durdurmayın arkadaş. saçma sapan tepkiler alabiliyorsunuz. gidin kestaneci bulun.