hesabın var mı? giriş yap

  • bechdel testini sürpriz bir şekilde geçemeyen bazı filmler şunlarmış:

    - the social network
    - harry potter and the deathly hallows: bölüm ıı
    - avatar
    - orijinal star wars üçlemesi
    - lord of the rings üçlemesi
    - run lola run
    - avengers
    - breakfast at tiffany's

  • (pazartesi)
    - anneeeaaa alikerem benim oyunumu aldi serviste, geri isteyince de vurduuu
    - oglum, yarin guzelce iste, baskasinin malini almak hirsizliktir diye anlat, isterse paylasacagini da soyle, eminim geri verir.

    (sali)
    - aneeaaaa alikereme soyledim, paylasirim da dedim, bu sefer tekme atti
    - oglucum, sen uzulme, eminim alikerem'le ortada bir yol bulursunuz, anlasirsiniz, oyunu aldin mi?
    - alamadim, kafani servis kapisina takar suruklene suruklene okula kadar gidersin dedi (ne manyak cocukmus lan bu da, alt tarafi 8 yasinda).
    - tamam, kendi aranizda cozemiyorsaniz servis ablasindan yardim isteyin o zaman.

    (carsamba)
    - anneeeaaa alikerem kolumu isirdi, gozume de yumruk atti, oyunu da alamadim. bi daha istersem tenefuste beni lise binasinin bahcesine goturup dovecekmis, oyle dedi.
    - yarin git sen de ona vur o zaman

    (persembe)
    - anne, oyunumu aldim.
    - hmm... iyi oglum. (irdelemiycem, allahim naaptim ben?)

    (persembe saat 19:30, telefon calar)
    - aloo, ben alikerem'in annesi bilmemne, oglunuz alikerem'i dovmus. (ahanda!)
    - allah allah, cok ilginc. ne olmus, neden kavga etmisler?
    - bilmiyorum valla, anlatmadi alikerem.
    - bi sorun bakalim.
    (on dakika sonra)
    - alo, sizin oglan durup dururken vurmus, servise biner binmez yumruk atmis.
    - hanfendi, ben aralarinda halletsinler diye uc gundur ugrasiyorum (olayi bildigim kadariyla anlatirim), oglunuzla uzlasmasmaya calistigina eminim oglumun, ama sonunda boyle halletmisler iste.
    - nesi hallolmus? kaba kuvvetle mi hallolurmus. ne bicim annesiniz siz, ne bicim cocuk yetistiriyorsunuz? mudure sikayet edecegim oglunuzu.
    - buyrun edin. bu arada, alikerem kac yasindaydi pardon?
    - 8
    - benimki 6 oldu, cuma gunu. (ne diyorum ben? bu ben olamam? ama nasi da dovmus kendinden buyuk cocugu) iyi aksamlar (nezaketin batsin zkurmus, kari suratina kapadi telefonu)

    (cuma)
    - anneee mudurun odasina gittim yine
    - (bilmezden gel zkurmus, sakin ol) aaa neden?
    - bilmiyorum ki, birinin koltugunu tekmelemisim galiba serviste
    - hmm, alikerem'e vurdun diye olmasin?
    - yok ya, vurmadim bile, oyunumu ver yoksa seni bayiltana kadar doverim dedim, odu koptu.
    - aaa baak koca bir karga gecti disarda. (naaptim ben, naaptim?)

  • araya milletvekili sokmuşlar da öyle süleyman soylu'ya ulaşıp sorunu çözmüşler.

    yani buradan araya vekil sokamayan, bakana ulaşamayan işletmelere rahatça çöküleceği anlamı çıkmaz mı sayın bakanım? arada bakan, vekil olmadan hukuk devreye girmiyor mu?

  • 1. filmlerinde mutlaka dramatik ve "yalin" bir yasam oykusu anlatir, her sey oldugu gibidir. oyuncularin "rol yapmamasi" da bir nevi "rol"dur, bu haliyle empresyonist, yani izlenimci bir profil cizer. (bu akim asghar farhadi ve pawel pawlikowski ile son 10-15 senede bir nevi "trend" oldu, ama ceylan bunun temellerini kasaba ve uzak ile atmisti. mesela ulas inan inac'in 2005 yilindaki "turev"i de buna benzer bir ornektir)

    2. hikayede sizi gulumsetecek unsurlar yoktur, pesimizm had safhadadir. filmde mutlaka bir trajedi vardir ve olay orgusu bu trajedi ustune kuruludur (bknz: uc maymun, bir zamanlar anadolu'da) eger trajedi bir olay etrafinda sekillenmiyorsa (cinayet vb.) karakterin ic hesaplasmasi uzerinde sekillenir. (bknz; kasaba, kis uykusu, ahlat agaci)

    3. hemen her karakterinin temel ozelliklerinden biri "yalnizlik"dir. hikayenin ana kahramani bir sekilde bulundugu yere ait degildir ve cevresiyle hastalikli, eklemlenememis iliskileri vardir. (bknz; uzak, kis uykusu, ahlat agaci)

    4. filmlerindeki karakterlerin bir diger ozelligi ruhsal acilarina cevap aramalaridir, bu arayis, aslinda ruh acilarini dindirmeleri icin de bir firsattir. filmlerinde karakter irdelemelerinde pek "gizli-kapakli" anlatim yer almaz. insani ve insanla alakali her olayi anlatir. kahramanin dis gorunusu yalin, ic dunyasi karmasiktir.

    5. bilindigi uzere tarkovski'den etkilenmistir ve sinemasinda ondan izler tasir. basit, sade ve siirsel (bknz: zerkalo) bir anlatim tercih eder. yapitlarinda sagduyulu metaforu, ritmik tekrarlari (bknz: stalker) cokca goruruz . monokrom renk paletini, en başta üç maymun olmak üzere, cok iyi kullanmistir. (bir ihtimal "iklimler" istisna olabilir, ancak iklimler de bergman'i kiskandiracak olcude introspektif bir filmdir o da ayri bir konu)

    6. filmlerinde donem donem, goruntu/sinematografi , hikayeden one cikar. "uzak" filminin kar ve kışı, "bir zamanlar anadolu'da" nin çorak ic anadolu bozkirlarini hatirlatmasi lirizm'in sembolik yanini kullanmada ne denli basarili oldugunu da gosterir.

    7. filmlerinde yapayliga yer yoktur, bu nedenle yakin plan cekime sıkca basvurur. yakin plan cekimin bir baska ozelligi de, diyalogun onemini belirgin olcude azaltmasidir.

    8. ana karakterler, genelde, hayalleri olan ama henuz gerceklesmemis erkeklerden olusur.

    9. kadin karakterlerin cekimleri kisa sureli ve durgundur. bu anlatim bicimiyle, psikolojik cozumlemeyi seyirciye birakir, bu yonuyle de kadinlarin toplumda konumlandirilmasi izleyicinin inisiyatifine birakilmistir.

    10. "kis uykusu" ve "bir zamanlar anadolu'da" da anton cehov'un kisa oykulerinden esinlenmistir. bir diger yandan, filmlerinde dostoyevksi ve henrik ibsen'in eserlerinden de izler bulunur.

  • bir çay kaşığı ile üç tane zeytin yaprağı 10 dk demlenip içilirse vücuttaki yağları idrar yoluyla atmaya yardımcı olur. ayrıca migrene iyi geldiğini de öğrendim, üç gündür içiyorum çayını yapıp.

    tam migren kürü ise şöyle, bir su bardağı su kaynatın. su kaynadıktan sonra 1 tatlı kaşığı biberiye bitkisini kaynayan suya ilave edin. 4 dakika kısık ateşte kaynatın. 4. dakika dolduğunda ocaktan indirip ılımasını bekleyin. ılıyınca, süzerek yudum yudum için. ilk hafta her gün 3 kez taze hazırlanıp biberiye kürü şeker ilave etmeden içilmeli. ikinci haftadan sonra günde sadece 2 kez taze hazırlanarak bir ay boyunca içilmeli.

  • yıllardır deprem vergisi toplayıp, o vergiyle "önlem almadığı bir deprem sonrası" yıkılan evlerin yerine yenisini yaparak hak iddia eden troll saçmalaması.

    he buydu amk. yalnız ne türkçe bilmez bir kitlesi varmış arkadaş. 10 yorum okudum, beynim yandı.

    debe editi: devleti reislerinin toprağı, kendilerini de reisin marabası olarak görmeyen bir türkiye için, her türlü sosyal mecrada, meclisin açıldığı günden itibaren, insanlara beklenti veren tüm sorumlu partilerin yaptıklarının takibini yapıp, söz verip de yapmadıkları için hesap sormamız dileğiyle.

  • facebook'da yazıyorsa doğrudur. ayrıca görsel olarak kullanılan hayalet resmi, kesin kanıt niteliğinde. bunun gerçekliğini sorgulayan kafirdir.

  • 3 dakika 25 saniyelik video ile baştan sona türkiye'nin özeti olan videodur.

    neyi savunduğunu bilmeyen muhalefet, gidişattan şikayetçi olup iki gram yardım alıyor diye akp'yi savunan yandaş, alakalı alakasız yerlerden çıkıp hiçbir şeye yararı olmayan aşırı solcu genç.

  • bir ürün düşünün ki, üretildiği ülkede reklamı yapılamayıp başka bir ülkede reklamı yapılmaktadır.

    ne tuhaf değil mi? vay rakıcı almanlar vay..!

    önemli not: türkiye'de ilk rakı fabrikası, 1901 yılında 2. abdülhamit zamanında kurulup faaliyete geçmiştir. "deniz kızı rakısı" ve "üzüm kızı rakısı" olarak iki ayrı marka ile.

  • bozuk bu test.

    benim için sonuç "obsessed with what other people think of you" çıktı. hiç öyle bir insan olmadığımı belirteyim. hemen test sonucu öyle çıktı diye beni öyle yargılamayın rica ediyorum. 10 tane resim yüzünden bana özgüvensiz yaftası yapıştırmayın lütfen. aslında hiç öyle takıntılarım yoktur. bunu bilin.

  • yoksuzluk yaptıklarının kanıtları tüm ülke tarafından dinlenen adamların hala iktidarda oldukları ülkede bir film repliği sayesinde muhalefiti bitiren aktroll * beyanı.
    kömürler ikinci kalite galiba beyne oksijen yeterince gitmemiş

  • "normalde seni siklemezler ama beni görürlerse seni ciddiye alırlar" anlamında kullanılan yönetici ifadesi.