ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
jennifer lawrence
-
ciplak fotosu vardir diye gelmistim ama avuncular'in anlamini ogrenerek cikiyorum.
gerci tam anladim mi hala emin degilim. umarim iq seviyemde bir degisme olmamistir.
ayrica diger kelime icin serbest cagrisim. sonra ben bunu duydum da bu neydi demeyin.
(bkz: mitokondri)
bu kız bugün 224 kişiye aşı yaptı
-
bu kızda çalışmadığı halde devletten maaş alıp yan gelip yattı. ne kızlar var? bunu hatırlatmıştır.
görsel
kate winslet'ın çocuğuna bear ismini koyması
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
onbir, oniki yaşlarındayken arada annemle beraber gündeliğe giderdim. genelde büyük temizlik yapılacaksa ek yardım olarak. anneme beş veriyorlarsa bana da iki, üç verirlerdi. şimdi düşününce, çok küçükmüşüm ama erken gelişmiştim. bir de fakir fukaranın çocuğu pek çocuk olamaz. çocuk olmaya vaktimiz de paramız da yoktu. neyse bu bir başka entry konusu...ben aslında başka bir şey anlatacaktım;
yine annemle gündeliğe gittiğimiz birgün, evini temizlediğimiz kadının eşi, mahmut amca, ertesi gün okuldan sonra onlara gitmemi ve bana kışlık ayakkabı alacağını söyledi. annem de okul çıkışı mutlaka gelmemi söyleyince gittim mecburen. mahmut amca ile kapıda buluştuk, sonra beraber yakınlardaki bir ayakkabıcıya gittik. annem gelseydi bari ama gelmedi. calismasi gerekiyordu çünkü. mahmut amca'yla ayakkabılara baktık. bir tane denedik, aldık ve çıktık. sanırım hayatımın en mutsuz günlerinden biriydi. ayakkabı alındıktan sonra da, eve geldikten sonra da sadece ağlamak istediğimi ama kendimi tuttuğumu hatırlıyorum. bir de sonradan mahmut amca anneme asık suratlılığımdan dem vurmuş. sanırım bunu, ayakkabı alındıktan sonra sevinçle bacaklarına sarılan bir çocuk hayal ettiği halde, eskisinden de mutsuz bir çocukla karşılaştığı için hayal kırıklığı ile söylemişti. aslinda cok iyi niyetli bir adamdi ve ailece cabamizi takdir ediyordu.
buraya nereden geldim peki...dün nuri bilgi ceylan'ın kış uykusu nu izledim...orada da vicdanını (ki vicdan genelde korkakların sevdiği bir sözcüktür ve öncelikle güçlüleri dehşete salmaya yarar.)* rahatlatmak için fakir bir aileye para vermeye çalışan kadına kızarken hatıralar beni buralara getirdi galiba. kadın parayı açıklama yapmadan gizlice kapıya bırakabilirdi...ama hayır, o şık kıyafetleriyle yardım ettiği ailenin gözlerinde sevinç görme, minnet duygusuyla sarmalanıp sarılma ve başkalarının mutluluğuyla mutlu olma fikrinden ziyade, mutluluğu için teşekkür edilmesiyle tatmin olma yolunu seçtiği için.
çoğu zaman insanlar egolarına yenik düşüyorlar, birilerine yardım etmek güzel de teşekkür beklemek niye? teşekkürü bırak da arkandan etsin. illa yüzüne edilince ne oluyor?
bir çocuğu mutlu edecekseniz o çocuğa yapılacak yardımın gizli olmasına, hatta çocuktan bile gizli tutulmasına dikkat etmeniz lazım. eskiden bir laf varmış, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek diye, ne doğru laf.
bana şükret, sayemde bak yine iyisin'le iyi edilemiyor. kış uykusu bunun gibi pek çok anımı canlandırdı. daha gelirim ben buralara.
* filmden alıntı
bahadır baruter
-
bu güne kadar nedensizce hep antipatiyle yaklaştığım insan. ancak gezi olaylarıyla ilgili, dolmabahçe yakınlarından*.kendi facebook adresinden şöyle bir yazı paylaşmış;
insanın ağırına gidiyor lan! gencecik, tertemiz, taptaze çocukların üzerine gazı acımadan boca ediyorlar. iblisler!!!. zerre vicdanı olmayan bir faşist sürüsü, genç olana, güzel olana, aydınlık olana karşı biriktirdiği bütün ezikliğini vandalca, pervasızca, gaddarca kusuyor kusuyor kusuyor.... pırıl pırıl çocukların birbirine bir tutunuşu, bir dayanışması, gazın ızdırabına zerafetle bir katlanışı var içiniz parçalanır arkadaşlar. gaz gerçek bir kabus. onu tadan oraya değil evladını düşmanını salmaz. önce solunumunuz kavruluyor sonra böcekler gibi aşağılanmış hissediyorsunuz kendinizi. sinirinden ağlayanları görmelisiniz. boyunlar bükük gururlar kırık hüzünlü bir öfkeyle burkulmuş büyük acıyı görmelisiniz. sonra derinlerden bir çığlık: "oomuuzoomuuza".... böyle başlıyor direnişin şakıması... kıpırdanmaya başlıyor umut. geçti geçti diyorsunuz birkaç dakika birkaç sloganla... " faşiiizme kaarşı..." sonra annesini arayanlar... sevgilsine sarılanlar... arkadaşına yaslananlar... ve sonra tekrar başlıyor herşey. pat pat paaat pata pata pata ta ta ta!!!...oradan oraya koşturuyor ürkek kediler gibi ülkenin aydınlık geleceği... imdaaaaaaat diye haykırasınız geliyor, yediremiyorsunuz... lanet olsun ki katlana katlana büyüyorsunuz oracıkta, birkaç dakika içinde.... aaahhhhhh!!!
faşizme karşı ne yapılabilir arkadşlar? allah aşkına ne yapılabilir? birşey yapmak lazım, bişey... birşey...
bu halkı uyandıralım en azından ne olur... ne olur! ne olur!!
bu halkı uyutan, yalancı , sahtekar, işbirlikçi medyayı asla affetmeyelim! gözünü seveyim affetmeyelim bu aşağılık kelekçileri.
asla asla asla!!!!
tanım: gezi olaylarını gitmeyenler/gidemeenlere betimleyen çizer.
türkiye mühendis kaybetti amerika bakıcı kazandı
-
alttaki yorum twitten daha bomba.
“türk qardaşlarımdan aff diliyorum ama sizin içinde olduqunuz veziyyete soxum. her saat kötü habermi olur?.”
aykut kocaman
-
"metin oktay öldü: cennet artık tek forvet.
lefter öldü: cennet artık çift forvet
aykut kocaman öldü: cennet tekrardan tek forvet. lefter artık sol açık."*
yaran inci sözlük entry'leri
-
1. az önce sevgilimi birisinin arabasında gördüm amk. telefon edip nerdesin diye sorduğumda çalışıyorum dedi. dünyam yıkıldı. ne yapacağımı bilmiyorum.
2. doğruyu söylemiş işte. kız işteymiş amk.
kediyi balkonda kucağa almak
-
elleri kıyma makinesine sokmaya yakın sonuçlar doğurabiliyor.
kuzum ben seni niye atayım aşağı ki?
nereden girdi aklına bu düşünce?
zafer çağlayan'ın saat parasını ödemesinin kanıtı
-
sadece akp'lilerin inanabileceği seviyede inandırıcılığı olan kanıttır.
ısrarla yanlış telaffuz edilen kelimeler
şifresi çözülen 3700 yıllık babil tableti
-
trigonometrinin yunanlılar tarafından değil, onlardan yaklaşık 1500 yıl önce babilliler tarafından bulunduğunu gösteren tabletmiş. tabletin en önemli noktası ise, modern trigonometriden farklı ve daha gelişmiş bir sistem olması nedeniyle, bildiğimiz matematiği kökten etkileyebilirmiş. daha fazla detayı matematikle daha yakından ilgilenen arkadaşlara bırakıyorum.
iki dakikalık bir youtube videosu
konuyla ilgili haberler;
http://www.independent.co.uk/…ancient-a7910936.html
http://www.telegraph.co.uk/…es-history-maths-could/
http://www.dailymail.co.uk/…ometry-1-000-years.html
https://www.seeker.com/…s-oldest-trigonometry-table
http://www.sciencemag.org/…st-evidence-trigonometry
http://popular-archaeology.com/…-and-why-it-matters
not: şifresi fazla kaçtı. tercüme diyelim biz.
süper geçen bir buluşma sonrası yazmayan kadın
-
30 yaş üstü abilerden genç erkeklere tavsiyeler ;
sevgili genç arkadaşlar, insan iletişimi tek bir kalıba sığdırılamayacak kadar dinamikleri olan bir konu. yani yaşanan ya da yaşanmayan bir olayda "karşı taraf neden böyle davrandı?" sorusu sizi insan ilişkilerinde başarısız kılar.
"peki ben şimdi ne yapmalıyım?" sorusuna gelince, içinizden ne geliyorsa onu yapacaksınız tabii ki. merak ettiyseniz karşı tarafa neden öyle davrandığını soracaksınız. üzüldüyseniz hissettireceksiniz, belirteceksiniz. strateji kaygısı gütmeyeceksiniz. saygı çerçevesinde, içinizden nasıl geliyorsa o şekilde davranacaksınız. sadece ikili ilişkiler açısından söylemiyorum bunları. siz hayata karşı net olacaksınız ki karşınıza size "layık" birisi çıksın.
inanın bana, strateji kaygısı olmadan, kendi kendinize de zevk alabildiğiniz bir hayatta yalnız kalma olasılığınız yok. sevgiliniz olmayabilir ama dostlarınız olur. paranız olmayabilir ama huzurunuz olur. yalnızlığı kutsallaştırmadan sadece "kendi" hayatınızı yaşamaya çalışırsanız, hayata karşı net olursanız, ne istediğinizi ve istemediğinizi bilirseniz sizi sağlık dışında üzecek bir konu olmaz. sağlık olsun, gerisi bir şekilde halledilir.
debe eklemesi: g.