ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ibrahim bey gerçekten bekar mısın
-
inşallah aynı espriyi cb sözcüsü ibrahim kalın'a da yapmaz dediğim kötü şaka.
edit: vücut yapısından bahsediyorum, fesatlık yapmayın.
+ibrahim kalın mısın doğru söyle?
- efendim ben kalınım, muharrem ince
salonda gülüşmeler falan...
avrupa edebiyatı
-
genellikle yunan ve latin edebiyatiyle basladigi kabul edilen ve evrensel yazarlarin buyuk bir bolumunu yetistiren kita edebiyati.
avrupa edebiyati genellikle yunan edebiyati ile baslatilir. yani homeros'un destanlariyla baslar. ilk oyunlar euripides, aristophanes, ilk fabl ornekleri aisopos ilk siirler homeros , sappho ve hesiodos tarafindan hep bu donemde verilmistir.
yunan edebiyatinin kismi devami sayilan latin edebiyatinin en onemli ismi hic kuskusuz vergilius'tur. homeros'un latin edebiyatindaki temsilcisi sayilan vergilius, aenis adli destaniyla meshurdur.
latin edebiyatinin bitimiyle birlikte uzun bir duraklama donemine giren avrupa edebiyatinin imdadina ortacag baslarinda ingiliz chaucer'la birlikte italyan sairler kosar. ozellikle italyan edebiyati, hic kuskusuz altin cagini ortacagda yasamis ve avrupa edebiyatina da canlilik katmistir. dante, petrarca, boccacio gibi uc buyuk italyan isim avrupa edebiyatini derinden etkilemistir.
yenicag baslarinda ispanyol yazar cervantes don kisot adli romaniyla avrupa edebiyatina yeni bir yon vermis ve roman turunun gercek anlamda kurucusu olmustur. iste tam da bu donemde avrupa edebiyati ikinci altin donemini yasamistir. ingiltere'de shakespeare , marlowe, john milton; ispanya'da cervantes, fransa'da moliere, jean racine, montaigne; italya'da tasso gibi isimler avrupa edebiyatini zirveye cikarmislardir. bu yazar-sairlerle birlikte avrupa edebiyati aydinlanma donemi'ne girmis, ve artik avrupa sinirlarini asarak tum dunyayi derinden etkilemeye baslamistir.`
eserlerini felsefik ogelerle susleyen fransiz yazarlar jean jacques rousseau , voltaire, montesqio , denis diderot'nun yaninda, ingiliz yazarlar henry fielding, daniel defoe ; alman yazar-sairler goethe, schiller, holderlin aydinlanma doneminin onemli isimleridir.
18. yuzyil sonlarinda ve 19. yuzyil baslarinda ise yavas yavas modern edebiyatin temelleri atilmaya baslanir. artik yazarlar romanlarinda yorum yapmak gibi bir basitligine, ya da oyunlarinda 3 birlik kuralina uymak gibi bir zorunluluga gerek duymayacakti. zaten modern siirin ve romanin kuruculari hep bu donemde yetismistir. rusya'da puskin rus siirini kurarken, yakin arkadasi gogol ayni donemde rus romaninin ilk onemli orneklerini vermekle mesguldu. ingiltere'de lord byron, shelly, samuel taylor coleridge gibi romantik sairler modern şiire yaklaşırken, jane austen ve thackeray gibi romancilar modern ingiliz romaninin ilk onemli orneklerini verdiler.
19.yuzyilin ikinci yarisi ise hic kuskusuz sadece avrupa edebiyatinin degil dunya edebiyatinin de zirvesidir. en buyuk sairler en buyuk romancilar, en iyi öykü yazarlari bu donemde yetismistir.
fransa'da siirde victor hugo, charles baudelaire, paul verlaine, theophil gautier, stephen mallarme, arthur rimbaud, alphonse de lamartine; romanda honore de balzac, gustav flaubert, stendhal, emile zola, goncourt kardesler, aleksandir dumas, alphonse daudet, pierre loti; oykude en buyuk fransiz oyku yazari sayilan guy de maupassant gibi en onemli isimlerini 19. yuzyilda yetistirmistir.
rusya'da siirde, lermontov; oykude anton cehov, maksim gorki; romanda dostoyevski, tolstoy, goncarov, turgenyev gibi dev isimler yine 19. yuzyilin ikinci yarisinda yasamistir.
ingiltere'de oyku'de katharine mansfield ; romanda charles dickens, thomas hardy, robert louis stevenson, walter scott, george eliot, bronte kardesler ; siirde robert browning, alfred lord tennyson, rudyard kipling gibi isimler 19.yuzyilin ikinci yarısının onemli ingiliz yazarlaridir.
italya'da modern romani kuran alessandro manzoni, yunanistan'da modern siirin ilk büyük ismi konstantin kavafis, norvecte bjornson, polonya'da nobel odullu sienkievicz, macaristanda milli sair sandor petofi, finlandiya'da milli sair elias lonrott gibi isimler hep 19. yuzyilın ikinci yarısında yasamis ve adlarini dunya edebiyati tarihine yazdirmislardir.
20. yuzyilda avrupa edebiyati cesitlilik kazanmis, ust uste yeni akimlar, yeni turler ortaya cikmistir.
oldukca zengin ve bir o kadar da karmasik bir donem olan 20. yuzyil avrupa edebiyati, artik dunya piyasasinda yalniz degildir. bir yandan yukselen yeni guc amerika edebiyatta da agirligini hissettirmeye baslarken, ote yandan kimligini bulmaya baslayan latin amerika ulkeleri ozellikle gabriel garcia marquez ve jorge louis borges ile birlikte etkisini gostermeye baslamis, uzakdoguda ise ozellikle japon yazarlar kawabata, osima gibi dunya capinda yazarlar yetistirmis, diger yandan hintliler tagore gibi dev bir ismi dunya piyasasina sunmustur.
iste edebiyatin boylesine guclu oldugu bir donemde avrupa edebiyati da yenilik pesinde kosmustur. james joyce , robert musil ve carlo emilio gadda dil, teknik ve bicim; marcel proust ve virginia woolf zaman; robert musil uslup ve franz kafka icerik, bakimindan modern romani bicimlendirirken, bernard shaw, luigi pirandello, samuel beckett ve berthold brecht tiyatroda devrim yapmaya baslamislardi bile. mayakovski, william butler yeats, paul eluard, louis aragon, yannis ritsos gibi isimler diger kita sairleri olan pablo neruda ve tagore'a paralel konularda siirler yaziyorlardi.
fransa'da nathalie sarraute, alan robert grillet, claudo simon gibi yazarlarin onderliginde yeni roman akimi romana bir yandan yeni yon verirken, diger yandan kahramani devre disi birakarak romani cikmaza surukluyorlardi. ote yandan thomas mann, andre gide, yasar kemal gibi yazarlar klasik romana nispeten sadik kalarak , romanlarini herkesin anlayabilecegi yalinlikta yaziyorlardi.
italya'da ise italo calvino (metaforik), umberto eco (postmodern) gibi yazarlar bambaska dogrultuda yapitlar uretiyorlardi.
netice itibariyle avrupa edebiyati edebiyat dunyasina yon veren edebiyattir. avrupa edebiyati bu ozgunlugunu 20. yüzyıl sonlarina dogru yitirmeye baslamis gibidir, bircok elestirmenin gorusu de bu yondedir. ozellikle latin amerika ve uzakdogu edebiyati avrupa edebiyatini etkisi altina almaya baslamistir. sonu karanlik gorunen bu edebiyatin bakalim ikinci bir aydinlanma donemi olacak mi...
ekşi sözlük'ün şaka maka 30'luk teyze kaynaması
-
sen okumayı bilmezken o teyze dediklerin burda entry döşüyordu yiğen
ak icraatlar
-
hırsızlık konu başlığını göremediğim site.
onu da mı çaldınız lan ?
sözlükçülerin vücutlarına bakıp söyledikleri
-
pipimi görebiliyorum öyleyse fitim.
babanın söylediği unutulmayan sözler
-
elindeki cevizli sucuğu gösterip "size sadrazam yarrağı getirdim" demesi.
türk malı olup kaliteli olan ürün
-
(bkz: beko) . özellikle avrupa'da çok iyi bir imajı var ve baya popüler. amsterdam'daki mediamartkin satış temsilcisine göre bosch'tan daha çok tercih ediliyor ve bosch bazı ürünlerini beko'ya urettiriyor.
alaçatı beyaz ev otel
-
yazılanlardan görebildiğim kadarıyla çok da gerekli olmayan bir eleştiriye ayarsız bir cevap vermiş olan işletmecilere sahip otel.
sorun "üç kuruş fazla verdim otel benim" diyen misafirlerden çok, "sen kimsin lan benim butik otelim var" diyen işletmecilerden kaynaklanıyor gibi.
zira misafirini beyoğlu'nun arka sokak otellerinde kalmaya layık görmenin başka bir açıklaması yok.
amerika'da afedersin hostessiz uçaklara da bindik
-
recep tayyip erdoğan'ın bugünkü konuşmasından bir kesit. şimdi oradaki 'afedersin'in görevi nedir, 'amerika'nın ayıp bir kelime olmasından mı, yoksa 'hostes' kelimesinin abdest bozmasından mı, tartışmaya açık.
aldığı balığı balıkçıda temizlettiren insan
-
benim 15 dakikada temizlediğim balığı adam 2 dakikada temizliyor. adamın mesleği bu olduğu için benden çok daha hızlı yapıyor. bence sorun yok.
gerçi eve gelince incesi ile uğraşmamıştır diye kalan bir şey var mı diye kontrol ediyorum ama işimi baya kolaylaştırıyor.
meslekler bunun için var.
10 ocak 2015 nureddin yıldız'ın hedef gösterilmesi
-
bir çocuğun, ilerde kimle evleneceğine dair ebeveynleri tarafından başka birilerine söz verilmesinden bahsettiği argümanıyla savunulan insan. evet baya normalmiş adamın söylediği ya, biz kafadan bacaklılar bu kadar modern ve akla yatkın söyleme nasıl tepki göstermişiz allasen
e-devlet alt-üst soy bilgisi sorgulama
-
bir saat bekledikten sonra " anadolu çomarısınız" uyarısını aldığım uygulamadır.
istanbul-sofya ekspresi
-
20 gün kadar önce kullandığım tren. deneyimimi kısaca anlatayım, kullanmak isteyenlere yardımcı olur.
trende iki tip vagon var: kuşetli ve yataklı. kuşetli vagonun bir kişilik fiyatı 120 lira. biletleri sirkeci garından alabilirsiniz. (kuşetli vagonu bilmeyenler için açıklayayım; 4 kişilik bir kompartman ama 4 tane açılır kapanır yatak içeriyor. gece bu yataklarda uyuyabiliyorsunuz. google görsellerde aratıp neye benzediğini görebilirsiniz) yataklı vagondan emin değilim. tren halkalıdan 22.40'ta hareket ediyor. sirkeci garından halkalıya servis(otobüs) var, servis garın deniz tarafına bakan kapısının önünden 21.30'da hareket ediyor. tren halkalıdan hareket ettikten hemen sonra tcdd personeli nevresim takımı ve yastık dağıtıyor. onlarla kendi yatağınızı yapabilirsiniz. ayrıca yarım litre su, çizi ve meyve suyu dağıtılıyor. trende yemekli vagon ya da büfe yok; dolayısıyla aç gelmeyin. ya da yanınızda yiyecek bir şeyler getirin. treni genelde yabancılar kullanıyor. benim kompartmanda 3 tane fransız vardı. tren saat 02.30 gibi kapıkuleye geldi. burada trenden inip pasaport kontrolü yapılacak yere gidiyorsunuz. yurtdışı çıkış pulunu orada gümrük memurundan alabiliyorsunuz. pasaport kontrolü uzayabiliyor o yüzden yatağınıza biran evvel dönmek istiyorsanız tren durduğunda turistler ne olduğunu anlamadan trenden inip kontrole koşun, sonra da yatağınıza geri dönün. zaten bir daha yataktan çıkmanıza gerek kalmayacak yolculuk sonuna kadar. pasaport kontrolü bitip herkes trene dönünce bu sefer gümrük memuru geliyor ve pasaportlardaki mühürü tekrar kontrol edip deklare edeceğiniz bir şey var mı diye soruyor. sonra tren tekrar hareket ediyor. bulgar sınırını biraz geçince duruyor bu sefer bulgar gümrük memuru deklare edeceğiniz bir şey var mı diye soruyor. sonra bulgar pasaport polisi gelip pasaportları topluyor, siz trenden hiç inmiyorsunuz. sonra da gelip pasaportları geri dağıtıyor. bunların hepsi bitip tekrar yola çıkmamız sanırım 05.30'u buldu. sabah saat 10.30 gibi de sofya tren garına vardık.