hesabın var mı? giriş yap

  • yunan efsanesine göre theseus gemisiyle birlikte girit'ten zaferle dönünce atinalılar, theseus'un gemisi'nin hatıra olarak korunmasına karar verirler. geminin tahtaları eskidikçe yenileriyle değiştirilir. (bkz: restorasyon) bir zaman sonra geminin tüm parçaları değiştirilmiş hale gelir. bu durumda gemi hala theseus'un gemisi midir?

    gemide girit'te fiziksel olarak bulunmuş hiçbir parça kalmamıştır. dolayısıyla artık bu gemi o gemi değildir diyenlere hak verebiliriz. öyleyse bu gemi tam olarak hangi tahtasını kaybettikten sonra theseus'un gemisi olma vasfını yitirmiştir? heraklitos bu durumu bir paradoks olarak kabul etmeyip, geminin zaten atina'ya geldiğinin ertesi günü bile aynı gemi olmadığını, aynı gemide iki defa yıkanılamayacağını söyler.*

    aristo maddeyi meydana getiren dört sebep sıralar: şekil, madde, amaç, etkin neden. maddenin ne olduğunu belirleyen şey şekli olduğuna göre gemi hala aynı gemidir. üstelik geminin bulunuş sebebi, amacı da değişmemiştir.

    paradoks bu kadarla sınırlı değildir. geminin değiştirilen her parçası saklanmış olsa ve bunlarla ikinci bir gemi yapılırsa ne olur? eski parçalarla yapılan gemi theseus'un gemisi olur mu? cevap evetse, bu durumda iki tane mi theseus'un gemisi olur? yoksa eskinin dirilmesi yeni parçalara sahip geminin sıfatını kaybetmesine mi sebep olur?

    1 yılda vücudumuzdaki atomların neredeyse hepsi değişmiş oluyor. yeni atomları genlerimizdeki kodlara göre -ki genlerimizi oluşturan atomlar da değişiyor- tekrar dizdiğimizden aynı görünüyoruz ama 1 yıl önceki yapı taşlarımızın hiçbiri bizimle değil.

    konu bir bakıma madde ve mana çatışmasıdır. atinalılar theseus'un gemisi'nin onlara kazandırdıklarını unutmamışlardı. zamanla parçaları değişse de taşıdığı anlam onlar için değişmemişti.

    bizi biz yapan nedir? sevip değer verdiğimiz insanlar tam olarak hangi noktadan sonra o artık benim sevdiğim x değil noktasına ulaşır? hangi tahtaları değiştikten sonra? veya bizim hangi tahtamız değiştikten sonra?

  • memur mesaisi (taslak)

    8:30-10:00 kahvaltı ve dedikodu (geç gelinirse başlama saati değişebilir)
    10:00-10:30 gazete- internet
    10:30-11:00 günlük evraklarla ilgilenme
    11:00-11:30 mola
    11:30-12:00 öğle yemeği değerlendirmesi
    12:00-14:00 öğle yemeği (normal ara 12:30-13:30)
    14:00-15:00 ayşe hanımla ahmet beyi çekiştirme, duruma göre diziler de olabilir
    15:00-15:30 günlük evraklar
    15:30-16:00 kahve-fal
    16:00-17:00 akşam ne yemek yesek, çocukların okulu
    17:00 çıkış (mesai 17:30)

    hangi birini yasaklayacaksın dediğim durum. sorun sanki başka bir şey.

    mecburi edit: özel sektörde de durum faklı değil demişler. sanmıyorum aynı olsun büro çalışanları için belki biraz benziyordur.

    17:30 da biten mesai için 17:15 de servis kaldıran kurumlar gördüm ben. 8:45 de gittiğimde daha memurlar gelmedi diye içeri alınmadığım kurumlar, ki ben de aynı kurumun başka bir biriminde yöneticiydim.

    edit2: kendi mesaisini gönderen var. arkadaşlar size aşina değilim.

    edit3: bir şey işte @simgeselkedi

  • bir arkeolog olarak, nefes kesici bir haber olduğunu söyleyebilirim.

    başlık sahibi süsere de seviyeyi yukarı taşıma çabalarından ötürü teşekkür eder, saygılarımı sunarım. gına gelmişti zeynep bastık’ın eli ayağı vb başlıklardan.

  • vizyonu sadece turkiyeyle kisitli olanlar icin is dunyasinda onemi yoktur evet.

    yurt disinda (ozellikle abd'de) is dunyasinda iyi yerlere gelmis insanlarin cogunda asagida listeledigim okullarin master, doktora derecelerini goreceksiniz.

    muhendislik bolumleri adina stanford, berkeley, mit. bu okullar 3.9, bilemedin 3.8 ortalamadan dusuk adamlari sittin sene almazlar.

    mba'de onemli okullar ve girenlerin gpa ortalamalari (rahatca bir uyusuklukun uyarisiyla eklendi)
    stanford: 3.66
    columbia business school: 3.5
    wharton: 3.7

    edit: mba'da boyle gereksinim olmadigini soyleyen arkadasin uyarisi uzerine degistirilmistir.

    edit2: rahatca bir uyusuklukun uyarisiyla mba okullari ve gpa ortalamalari eklendi.

  • bir çalgı.

    şahsım için burada yazılanlar oldukça faydalı olmuştu, bu enstrüman hakkında bilgisi olan ya da çalabilen herkes yardımcı olmuştu, bu nedenle de ben de naçizane görüşlerimi bildirmek istedim.

    - öncelikle eğer bu enstrümanla ciddi düşünüyorsanız tavsiyem adam akıllı bir flüt almanızdır. ben çok da hoş olmayan ve pek de kaliteli olmayan bir flüt ile başlamıştım ve kişinin ilerleyişine ne kadar olumsuz faktörlerle etki edeceğinden habersizdim. tabi alete yabancı olma, üflemeyi bilememek de engel oluşturuyor düzgün ses çıkaramamanıza fakat flütün rolünü de es geçmemek gerek.

    uyduruk flütüm ile geçirdiğim (komşulara, aileme, arkadaşlara geçirttiğim) lanet olasıca anlardan sonra, belki de tüm sorun bende değil diye düşündüm. sahiden de flütümün dandik olduğunu yumuşatarak söyleyen birkaç kişiye bir de bakım yapılmasını söyleyen kişiler eklendi (daha alalı ne kadar oldu da). dandik flütüme bakım yaptırdıktan sonra biraz düzelir gibi olsa da, yine de istediğim ses(ler)i vermiyordu. bu nedenle acaba sorun benden mi kaynaklı yoksa flütten mi diyerek daha kaliteli bir flüt ile yaptığım mini si-la-sol testi sonucunda anladım ki benim flüt sahiden dandik. evet kısaca flütün kalitesi çalma kalitenizi de etkilemektedir.

    - doğrudan enstrümana zıplamayı ben de çok istedim ama bunun için önce bedeninizi hazırlamanız gerekiyor. nefes açma egzersizleri, diyaframı kullanmayı öğrenmek gibi ön hazırlıklar istiyor. zamanında yoga ya da pilates gibi sporlar yaptıysanız çok büyük avantajınız var demektir. ayrıca dik durmayı, nefesinizi tasarruflu ve doğru bir şekilde kullanmayı da öğrenmelisiniz.

    -bir ayna karşısında çalışmak ilk başlarda yardımcı olmuştu. ama aynayı parmaklara bakmak için değil de, ağzınıza bakmak için kullanmak daha yararlı sanki. çünkü fark etmeden flüt aşağıya doğru kayabiliyor ağzınızdan ya da fazla yukarı çıkarabiliyor, ya da flütü eğri tutabiliyorsunuz. ayna, bu yanlışları görmeniz için güzel bir fırsat ama çok da alışmamak lazım.

    -ilk başlarda yine sürekli yanlış yunluş üflemekten, havadan çok delikten içeriye tükürük akabilmekte. flütünüzün altından su geliyorsa bilin ki o tükürüğünüz. ağzınızı ne kadar aralayacağınızı, dilinizi ne kadar kıvırıp ne edeceğinizi bilememekten, flütün içine tükürüp durabilirsiniz sürekli, oluyor öyle ne yapalım. çok tükürük dolması da sesi bozacağından içini temizlemekte yarar var.

    - bunun dışında her gün yılmadan çalışmak istiyor. ama öyle de güzel bir enstrüman ki sizin çabalarınızı hiç karşılıksız bırakmıyor. biraz nazlı ilk başlarda direniyor ama hemen akabinde istediğiniz sesi ya da ona yaklaşık bir sesi çıkarmanıza müsaade ediyor. emeklerinizin meyve veriyor olması kısa bir zaman diliminde en sevdiğim özelliğini oluşturuyor.

    - flütünüzle işiniz bitince bir kenara atmayın, açıkta bırakmayın. tükürük bastınız içine, onu temizlemeniz gerekiyor. içinin ıslak ve nemli kalmaması gerekiyor, aynı şekilde dışındaki parmak izleri, ya da oluşmuş bir lekeyi de temizlemelisiniz. flüt temizliği ihmal edilecek bir mevzu değil, bir müddet sonra bakımsız flüt düzgün ses vermemeye de başlar.

    - eğer flütünüz hala istediğiniz sesi vermiyorsa tuşlarına bakın. bazen gevşeyebiliyorlar, ve aralarından hava kaçırabiliyorlar, bu da yine istenilen sesi elde etmenizi engelleyecektir.

    - bir metronom ile çalışın, uzun nefes alıp, uzun nefes vermeye çalışın. mesela 5 vuruşluk nefes alıp 7 vuruşta vermeye çalışın.
    değişik üfleme türlerini çalışın. tam vuruş, yarım vuruş gibi. evet sıkıcı olabilir ama çok da verimli.

    evet eyyorlamam bu kadar.

  • nirvana dinlemeye yeni basladıgım gunlerde bi gun, apartmana girerken ''rape me'' ile gaza gelip ''reyp miiii, reyp miiii...'' diye baarmıstım... bu sırada merdivenlerde oturup beni izleyen insaat iscilerini gördüm ve bagırarak sarkı söylemenin verdigi utancla kendimi eve zor attım... daha sonra sarkının anlamını ogrenince utancım bayaa bi artmıstı ama ''insaat iscisi bu, nerden bilcek ingilizce'' diyerek kendimi avutmustum... asıl dumuru, insaat iscilerinin romen oldugunu ve hepsinin ingilizce bildigini ogrenince yasamıstım... komik bi anıya sahip olmamı saglayan sarkıdır kendileri...

  • bu suriyelilerin hakkından gelse gelse urfa toplumu gelir. adamlar zamanında peygamber yakmaya çalışmış amk.

  • aynı dakikalarda kadıköy pendik minibüsünde seyahat ettiğim uçuş. şoför asabi, trafik akıcı, 5 dk yol verme kavgası yüzünden rotarlı kalkış yapıldı ama şuan sakin devam ediyoruz. koltukların % 100 ü dolu. ayakta gidiyorum.