hesabın var mı? giriş yap

  • ülkemiz gerizekalı ve saygısız insan dolu. dün gece konserde herkes eğlenirken bir çift embesil evlilik teklifi ayağına dakikalarca konseri durdurdu, üstüne sahneyi işgal etti. inmediler sahneden uzun süre. kibarca kovdular artık. bu kadar düşüncesiz, bu kadar benmerkezci olunmamalı. binlerce insan konseri dinlemeye gelmiş bu paşalar “bin ivlinmi tklifi idicm.” ayağına bütün akışı bozuyor. tiksiniyorum zaten böyle herkesi işin içine katmaya çalışan tekliflerden. her yurolig maçında her konserde aynı aptallık. bırakın kardeşim artık, salın bizi. sizin ikinizin “özel” anı bizim umurumuzda değil! sevgiline sarıl, o güzel anın tadını çıkar, ikinizin güzel bir anında konser sırasında da olsa teklifini et. 15bin kişiyi dahil etme. nedir bu şov merakı. bize ne aq.

  • bilim insanları 1910 yılında ki geçişinin dünya ve dünyadaki yaşam için herhangi bir tehlike bulundurmadığı konusunda hemfikir olsalar da, halk, halley'in geçişi sırasında dünyaya salınacağını düşündükleri, potansiyel olarak ölümcül gazlardan o kadar çok korkmuştur ki mağazalardaki gaz maskesi stokları tükenmiştir. görsel

    bazı çakal girişimciler salınacak ölümcül gazlardan koruduğunu iddia ettikleri ancak gerçekte sadece şeker ya da diğer etkisiz bileşenlerden oluşan anti kuyruklu yıldız haplarını (anti-comet pills) piyasaya sürmüştür. teksas'ta bu hapları sattığı tespit edilen iki kişi tutuklandığında halk serbest bırakılmaları için protesto yapmıştır. görsel - görsel

    yine, salınacak gazlardan koruduğu iddia edilen şemsiyeler de satışa sunulmuştur. görsel

    bazı kişiler ise evlerindeki anahtar delikleri ve diğer tüm hava geçirebilecek kısımları kapatıp kendilerini evlerine hapsetmiştir.

    kaynak: historydaily

  • gazeteci yazar fatih altaylı'nın ortaya koyduğu hakikattir..

    knorr, türkiye'de farklı ve avrupa'da farklı ürünler satıyormuş.

    içinde tavuk bile olmayan tavuksuyu çorbaları gibi.

    --- spoiler ---

    knorr’un aynı ürünü avrupa’da farklı, türkiye’de farklı içerikle sattığını, avrupalıların sağlığını korumakla kalmayıp, onlara daha kaliteli bir ürün sunarken türk tüketicisine içinde tavuk olmayan tavuk suyu bulyonu itelediğini yazdım.

    epey bir mesele oldu.

    her yerden ses geldi.

    iki yerden çıt çıkmadı.

    biri türk halkını kandıran knorr.

    diğeri türk halkının kazıklanmasına ve belki de zehirlenmesine seyirci kalan tarım ve orman bakanlığı’ndan.

    her ikisini de vurdumduymazlıklarından ötürü kutluyorum.

    belli ki aralarında iyi bir konsensüs var.

    belli ki söyleyecek, verilecek yanıt yok.

    belli ki sükut ikrardan geliyor.

    ve belli ki, aynı kaba pislemişler.

    bizim yediğimiz kaba.

    ama en azından biz görevimizi yaptık.

    knorr konusunda halkımızı uyardık.

    bundan sonra hala knorr kullanan var ise bile bile zehirleniyor, bile bile kazıklanıyor demektir.

    ona da benim karışacak halim yok.

    --- spoiler ---

    kaynak burada

  • hobi olarak arıcılığa başladığım 2021 yılında kendilerinden haberdar olduğum bir arı türü. yavaş yavaş önce yerel medyada duyulmaya başlandı, yakında ulusal medyada da "katil gal arısı o ilde de görüldü" tarzı clickbait haberlerle de duyulacagindan eminim.

    ahanda şöyle kara tombul bişey:

    https://www.google.com/…aq&biw=393&bih=750&dpr=2.75

    resimlerden de anlaşılacağı üzere kestane ağaçları nisan mayıs aylarında tam tomurcuklanirken gelip yumurtasını çiçeğin, tomurcuklarin içine atıyor. ergin bir gal arisi 100 tane yumurta atabiliyormus. bunun sonucunda kestane çiçekleri gelişemiyor, döllenme gerçekleşemiyor ve dolayısıyla kestane meyvesi de oluşmuyor. ürün anlaminda hem kestane çiçeğinden elde edilen kestane balı, hem de meyvesi olan kestane olarak iki farklı şekilde zarar vermiş oluyor ve çok büyük bir maddi kayba neden oluyor. türkiye kestane üretiminde belki inanmayacaksınız ama dünyada ilk 3te yer alıyor. bilhassa ege, marmara, orta karadeniz ve doğu karadenize doğru olan dağlarda kestane ormanları mevcut ve bölge halkınin en önemli geçim kalemlerinden birisini kestane ürünleri oluşturuyor.

    tarım bakanlığı değişik mücadele yöntemleri deniyor ve dediklerine göre kimyasal mücadelede henüz pek başarı saglanamamis. en etkili yöntem, torymus sinensis kamijo (hymenoptera: torymidae) adlı larva parazitinin ormana salınımı ile biyolojik olarak mücadele edilerek elde edilmiş. tabi henüz literatürde bu yeni bir yöntem ve diğer olası biyolojik etkilerinin de dikkatlice incelenmesi, ekolojik dengeye başka türlü de zarar verilmemesi lazim. türkiye'de yalova'da görülmeyle haberdar olunuyor ama benim takip ettiğim arıcı videolarından gördüğüm kadarıyla trabzon'da bile görülmüş durumda, yani malesef türkiye'de karadeniz kusaginda neredeyse bütün kestane ormanlarında mevcut. en çok kestane uretimi olan aydın'da henüz görülmemiş. yine yerel basından takip ettiğim kadarıyla halka aydın'da bilinçlendirme çalışmaları yapılıyor.

    konunun ülke gündemine getirilmesine ve bu zararliyla daha iyi mücadele edilmesi için araştırırmalarin arttırılmasına ihtiyaç var. bunun için de tabi fonlar lazım. konu gündeme geldikçe daha fazla üniversitenin ve araştırmacıların konuya akademik olarak yaklasacagini ve daha fazla fon ayrilacagini düşündüğümden buraya da bir entry bıraktım. bölge halkı zaten sürekli konuyu hemen her fırsatta belediyelere, basına ve milletvekillerine duyurmaya çalışıyor ama ülke milli servetimiz olan kestanenin ve diger milli servetlerimizi de korumamız gerektiği için topluca bir bilinclenmeye ihtiyacımız var.

  • her gün parçacık çarpıştıranlar tarafından eleştirilendir. nedir başarı abi onu söyle bana? on yıldır çalışıyorum, patron zırıltısı çekiyorum. müdür olsam mı başarı, bu bok gibi iş hayatında? marie curie olsam mı başarı? erkeklerin hepsi birer pierre curie veya einstein mı? yoksa van gogh veya beethoven mı? siz başarılı beyler, gece 10'lara kadar mesai yapmak mı başarı? yoksa beyninizi elin kalantorunun cebini biraz daha doldurmak için tüketmek mi?

    başarı ne biliyor musunuz ?

    mutlu olabilmek. kimisi bunu ev kadını olup çocuk yapmakta bulur, kimisi çılgın gibi çalışmakta. ama tek bildiğim mutlu insan diğer insanların kıçı, başı, hayat tercihleriyle uğraşmaz, kendi işine bakar.

    edit: 25 yıldır ben canımın istediği saatte kalkamıyorum, gündüz istediğim saatte istediğim yere gidemiyorum. bir insan evladı şu veya bu şekilde bu özgürlüğü elde edebilmişse başarılıdır bence mesela.

  • müthiş yazıdır.

    link

    siteye gitmeye üşenenler için amme hizmeti:

    --- spoiler ---

    tarihe not düşmek için sormuştum zaten

    tam 32 gün önce yazdım “nerede bu uçaklar başlığı” ile.

    marmaris'te idim, canım orman gözümüzün önünde cayır cayır yanıyordu.

    alevler büyüyor, yangının içinde canla başla söndürme çalışmalarına katılanlar, gökten gelecek bir yardım bekliyordu, yangın söndürme uçaklarını.

    o uçaklar asla gelmedi.

    bir ormancı şehit oldu.

    ben de ilgili bakan'a, yani bekir pakdemirli'ye sordum.

    “- yangın söndürme uçakları kiraladığınızı biliyoruz. bu uçaklar nerede?

    - bu yangına neden müdahale etmediler?

    - yangın söndürme uçaklarının nasıl ve nerede kullanılacağına kim karar veriyor?

    - bu yangına uçaklarla müdahale etmeyip genişlemesine izin verilmesinin özel bir amacı var mıydı?

    - uçakları kullanmayanlar, kullandırtmayanlar hakkında bir işlem yapılacak mı?

    - yerli ve milli türk hava kurumu'nun uçaklarını yangın söndürmede kullanmamaya devam edecek misiniz?

    - bu inadın bir nedeni, bir gerekçesi var mı?

    - hayatını kaybeden orman personeli için üzülüyor musunuz?”

    ve altına da şöyle bir not düştüm,

    “bu sorularıma yanıt alma ihtimalimin çok düşük olduğunu biliyorum.

    ama bazen sorular yanıt almak için sorulmaz nelerin yanıtsız kaldığının tarihe not düşülmesi için sorulur.”

    dün aynı anda 20 yerde yangın var.

    bakanlık ise 3 uçakla müdahale edildiğini söylüyor.

    thk uçakları ise hala yerde.

    “bakanlık kiralamıyor, bari biz kiralayalım” diye arayan belediye başkanı ise kayyum yönetimindeki thk'da bir yetkiliye ulaşamıyor.

    zaten belediyenin aramasına gerek yok.

    orada biraz liyakatli biri olsa yapacağı belli.

    “ulan memleket yanıyor” diyecek ve kendi karar verip bu uçakları uçuracak.

    yangına gönüllü müdahale edecek.

    o koltukta ben oturuyor olsam, yapacağım net bu.

    isterse suç olsun, isterse ceza alacak olayım.

    “orman yanacağına ben yanarım” deyip o uçakları bakan'a rağmen uçururum.

    peki türkiye yanarken thk kayyumu neredeymiş biliyor musunuz?

    ben görmedim ama kendi söyledi.

    düğündeymiş düğünde.

    keşke bir de tarağı olsaydı.

    ülke yanarken taranırdı.

    --- spoiler ---