hesabın var mı? giriş yap

  • saldım çayıra mevlam kayıra tipi bağışıklık yani, ne yapalım doğal bağışıklık gelişsin diye covid olup ölelim mi? ölen 60 bine yakın kişiyi ne yapıcaz bu arada? ya sabır...

    edition: "saldım bayıra" idi "çayıra" olacakmış düzelttim. "caysizhayatbos" a teşekkür ederim.

    edit 2: ilk entryinin sahibi saygıdeğer (!) yazar, süper bir bilim aşığı olduğunu edit ile hakaret ederek kanıtlamış, kendisini nezaketi nedeniyle tebrik ediyorum.

  • zamanda yolculuk var. daha demin yaptim, oradan biliyorum. metrodaydim. metro hizli gidiyor ve isik hizina yaklastikca zaman yavas ilerler. dolayisiyla benim icin metroda gecen 10 dakika, disardaki insan icin 10.0000001 dakikaydi. yani az da olsa gelecege gittim, gorduklerimden de hic memnun degilim, dunyayi bok etmissiniz.

    zamanda geriye donus de mumkun. stephen hawking demisti "mumkun olsaydi, gelecekten gelen turistlerle kayniyor olurdu etraf, oyleyse teorik bir engeli olmali" sonralari teoride mumkun oldugunu kabul etti. tam nedenini bilmiyorum (arastirmaya usendim simdi) ama sanirim nedeni su: geriye gitmek icin uzayi epey bukmek gerekiyor. karadeliklerden wormhole yapmak lazim mesela. biz uzayin o kadar bukulmus bir noktasinda degiliz. yani gelecekteki insanin zaman koprusunu gecebilmesi icin, ote yanda da koprunun bir ayaginin olmasi lazim. o noktaya gelecekten ziyaretciler gelebilir ama oncesine gelemezler.

    yani ilk wormhole benzeri isi yaptigimiz anda kestirmeden oyunu bitirmis oluyoruz. cunku siyasetci o kurdeleyi keser kesmez, teknisyen start dugmesine basar basmaz, o saniye zamanda geriye gidilebilecek ilk saniye oluyor ve tarihin sonundaki adam gelip bize her konuda spoiler vererek yasama sevincimizi kursagimizda birakiyor. o doygunlukla da zaten insanlik ilerleyip zaman makinesi yapmaz, gelecekten gelen adam da olmaz, biz de doygunluga ulasmayiz, gaza gelir zaman makinesi yapariz, tarihin sonundaki adam gelip spoiler.. evet, bi doktora goruneyim. ("kafaya takilmis paradoks icin ilaciniz var mi" diye sorsam ne derdi acaba?)

  • işitme engelliler olimpiyat şampiyonu ve rekortmeni yasin süzen’in sloganı. yasin 24 yaşında, engellere inanmıyor, bunun yerine kendine ve yapabileceklerine inanıyor.

    “ben sınırlara inanmıyorum ve insanların kafasındaki limitleri yıkmak için koşuyorum. spor bence herkese eşit. sabreden kazanıyor. sadece inanmak yeterli değil, çok çalışmak gerekiyor. başarmayı seviyorsan çıkıp koşmalısın. ben kendimi ispatlamak istiyorum. önce kendime, sonra herkese. sizi duymuyor olabilirim ama kendimi dinleyebiliyorum. sonra kendimi koşarken buluyorum. sen de engelleri yıkmak istiyorsan çık oyna.”

  • maalesef ama maalesef z kuşağı 'dır.

    empati sempati hiçbir şey yok bunlarda. robot gibi yetisiyorlar, çok üzücü.

    edit: sabah sabah mesaj kutum dolmuş, geneli de sistemi biz değiştireceğiz oy kullanacağız bla bla bla.

    tamam kardesim umarım öyle olur da bu sacma dönemden bizi siz kurtarirsiniz. lakin şunu da adım gibi biliyorum; bir ps5 e, bir iphone'a, bir starbucksa ruhunu satacak tipler, dolar kurunun 1.35 olduğu zamanlara denk gelseler çok rahat manipüle edileceklerini de kabul etsinler bari. ben o dönemlere ragmen oy vermedim sorguladım mesela. tanıdığım çoğu insanlarla küs oldum.

    ulan sizlerin de ciğerini biliyoruz sosyal medya ile en kolay yönlendirilen kusaksiniz işte. gidin aynanın karşısında gizli gizli tiktok dansı çalışın, yarın okulda kızlara şekil yaparsınız...

  • bir fen sınavında biri kopya veren, biri alan olmak üzere iki kişi okulun hababam sınıfındaki perran kutman kıvamındaki bir bayan öğretmeni tarafından görülür ve öğretmen masasında oturmakta olan öğretmen avını görmüş aslan gibi yerinden fırlar...

    - sen ve sen çabuk verin kağıtları, hemen hemen çabuk. hadi sen kopya alıyosun da yandın, ya yanındaki verene ne demeli? durup dururken yandı görüyor musunuz çocuklar? şarkısı bile var. beni yak, kendini yak, herşeyi yak.

    (bkz: nası yani)

  • sanırım bir güncelleme yapmanin vakti geldi, öncelikle #149779886

    ilk olarak makro ölçekle başlayalım. fed başkanı jerome powell bu hafta kongrede vekillerin sorularını yanıtladı. uzun uzun detaya girmeyeceğim çünkü aylardır söylediğinden farklı bir sey söylemedi. sanırım tek fark, "terminal rate ilk tahminlerimizden daha yüksek olabilir" ve "25 baz puana düşmemiz ileriki aylarda 25 baz puandan daha fazla artırım yapamayacağımız demek değildir" demesi oldu. 50 baz puan ihtimalinin masaya geri geleceği belliydi. son birkaç gündür piyasanın hali ortada zaten.

    yeni sıcak gelişme ise amerikan bankacılık sektöründen. ftx faciasından sonra resmen çöküşe geçen silvergate'ten sonra şimdi de silicon valley bank'in (svb) likidite için elindeki bonoları kendi terimleriyle dengelemesi (realign) olumsuz havayı körükledi. bankacılık sisteminin kriptoya etkileri ne alaka ve bu ne anlama geliyor, hemen açıklamaya çalışayım. öncelikle bankacılık sektörünün nasıl işlediği hakkında kısa bilgi;

    amerikan bankacılık sisteminde 17.6 trilyon dolar para dönüyor. kanunen bu paranın %15'i aşırı likit enstrümanlar olmalı yani 17.6 trilyonun yaklaşık 3.1 trilyonu aşırı likit (highly liquid ingilizcesi, türkçesini bilen yeşillendirsin) türden (fiziksel para, hazine bonosu, şirket bonosu, mortgage backed security vs vs. kısacası satılması kolay şeyler) ve bu 3.1 trilyonun sadece ve sadece 0.1 trilyonu bildiğin banknot, fiziksel para. kısacası bankacılık sektörünün geçen sene patlayan ftx'den ya da celcius'tan hiçbir farkı yok aslında. herkes parasini çekmek istese sistem çökecek. zaten gidip bankadan yüklü para çekeniniz olduysa bilir, birkaç gün sonra gelin verelim derler.

    geriye kalan 3 trilyon dolarlık bonolarda da durum pek parlak degil, banka bu bonolari satmadığı sürece sorun yok ama müşterilerine paralarını vermek için satmaya başlarsa sorun başlıyor. şu görsel'de gorulecegi uzere 2022 basindan beri bu bonolar kagit uzerinde (unrealized) zarar.

    simdi gelelim svb'ye. bu banka silikon vadisindeki çoğunluğu start-up olan, henüz daha yolun başındaki ve sıcak paraya aşırı ihtiyaç duyan şirketlere çalışan bir kurum. dolayısıyla faizlerin yükselmesi ve piyasalardaki likiditenin düşmesinden ilk etkilenen şirketler bunlar. iş boyle olunca bu şirketler bankadaki nakitlerini çekiyorlar ve svb bu talebi karşılamak için bonolari satmaya başlıyor, bu da bankanın kağıt üzerindeki zararının gerçekten zarar olması demek. bunları da 4 ay önce #145796640 nolu entry'nin 5. paragrafında likidite darlığının sonuçlarını açıklarken anlatmıştım.

    bu durumda piyasalara ve bitcoin'e ne olacak peki, endişelenmeli miyiz? şahsi görüşüm, hayir. fed'in rr (reverse repo) hesabında hala 2 trilyon dolar var. bu paranın ne olduğunu uzun uzun anlatmayacağım ama piyasaya anında sürülebilecek bir fon olarak bilin. bankacılıktaki endişeyi piyasaları ani olarak çökertecek bir black swan event olarak görmüyorum. sadece malumun ilani, böyle şeylerin olmasını bekliyordum zaten. piyasa doğal olan "duygusal" tepkisini veriyor.

    bitcoin de ise önemli direnç ve destek seviyeleri olan 25200 ve 15600'lerin ortası olan 20300'lerin altına düştük. açıkçası bu seviyeleri bu kadar hızlı göreceğimizi düşünmemiştim. eğer bitcoin 20300'e önümüzdeki bir kaç günde geri gelemez ise ilk hedef alt çeyrek olan 18k, 2. hedef önemli destek seviyesi 15600'ler. eğer 20300'ün üzerine çıkar ise bir süre bu seviyede konsolidasyona devam eder diye düşünüyorum. uzun vadede aşağı yönlü yola devam etme ihtimali hala daha yüksek. kısa vadede ise hareket önümüzdeki haftanın enflasyon ve 23 marttaki fed toplantısına bağlı. ayı sezonunda parasına para katan dostlara burdan selam olsun.

    edit: imla & reverse repo

  • 2022 yıl başı: enflasyonu bitireceğiz.
    mart ayı: yıl sonuna enflasyon tek haneye düşecektir
    mayıs ayı: enflasyon sadece devletin çözeceği sorun değil.

    biz mi çözelim a*k.

  • yaklaşık on, on beş senedir yoğun okuma yapmama rağmen hala çirkinim. yukarıdaki öneri geçersiz bilginize.