ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
odtü'de savunma sanayi standına saldıran grup
-
pkk'lı itler bunlar.
bunlar yıllardır odtü ve boğaziçi'nin en düşük puanlı, en dandik sözel bölümlerinde okuyup teröristlik yaparlar.
üniversite sınavında kötü puan alıp o dandik sözel bölümlere girerler, sonra da terörist eylem yaparken "biz odtü'lüyüz, boğaziçi'liyiz, biz ülkenin zeki, okumuş, aydın kesimiyiz." falan derler. bu şekilde okulun adını kullanıp algı yaratmaya çalışırlar.
o üniversitelerin geçekten zeki ve başarılı öğrencilerin okuduğu yüksek puanlı mühendislik bölümlerinde bunları hiç göremezsiniz. hatta, bu köpekler devamlı olay çıkarırlar ve iyi bölümlerde okuyan çocukları da rahatsız edip onların da eğitimlerine zarar verirler.
bunlar beyinsiz hain köpeklerdir.
bunlar uygun ortamı bulunca okulu işgal eder, yakıp yıkar, milletin eğitim hakkını gasp eder.
edit: bu entri için " pkk'ya karşı diye debe'ye girmiş." diyenler var. zoruna gitmiş bazı tiplerin. ekşi sözlük'te hep pkk güzellemesi yapanların, türk düşmanlarının, türkiye düşmanlarının entrileri mi debe'ye girsin?
tanıyın kardeşim bunları.
uyanık olun.
güçsüz oldukları için mecburen barış sevdalısı, sevgi kelebeği ayağı yapan bu lavuklar ellerine güç geçse bizi asıp keserler.
otobüs diyalogları
-
her akşam 123 (a/p) otobüslerinde yaşanan kopru yolcusu binmesin olayı yine yaşanır. yaşlı bi amca köprüde inmek ister şöför durmaz, durağı geçip amcayı indirir. herkes adama kızar adam bağara çağıra iner. indikten sonra otobüsteki biri
- bunlar yüzünden uzaya gidemiyoruz
horizontal ile vertical'ı karıştırmak
-
şekilde görüleceği üzere çok normaldir.her elime geldiğinde duygulanırım.
http://i43.tinypic.com/rcu147.jpg
edit: vertical limit'den akılda tutanlar varmış. buyur burdan yak.
sayaç okuma bedeli
-
2012 temmuz ayındaki elektrik faturasında 0,42 tl iken ağustos ayındaki faturada 0,85 tl'ye çıkan bedel. sayaç okumak mı zorlaştı noldu anlamadım.
garip giyimi ile metrobüste şeytanı andıran kız
-
1. kul, euzü birabbin nâs,
2. melikin nâs,
3. ilâhin nâs,
4. min şerril vasvasil hannas,
5. elleziy yuvesvisu fiy sudûrin nâs,
6. minel cinneti ven nâs.
isaac newton
-
dün gece ingiliz bir adamla (edebiyatçı/tarihçi bir akademisyen) bira içerken laf lafı açtı ve newton'un color theory'sine geldi. meğer adam newton'un ingilizce notlarını, mektuplarını (latince olmayan yazılmış eserlerini yani) bir hayli incelemiş, dil kullanımı açısından öğrencilerine örnek olarak kullanıyormuş.
ne alaka color theory ve dil diyeceksiniz ama, newton kendi notlarında mavi rengi "blue" yerine sürekli "blew" olarak yazmış. üstelik tek noktada değil, tutarlı olarak sürekli.
sabah ayılıp gece neler konuştuğumuzu hatırlayınca, şurada bir düzine örneğine denk geldim: http://www.newtonproject.ox.ac.uk/…alized/natp00006
"for, a mixture of yellow and blew makes green"
"as it happens in the blew flame of brimstone; the yellow flame of a candle; and the various colours of the fixed stars."
"the original or primary colours are, red, yellow, green, blew, and a violet-purple, together with orange, indico, and an indefinite variety of ıntermediate gradations."
blue'nun etimolojisine bakarsanız "blew" ile akrabalığı görülüyor (anlam olarak değil, yazım olarak) ancak bu yıllarda ingilizce standardizasyonuna dair somut adımlar atılmamıştı, dictionary ile sözcüklerin yazım ve sesletimlerinin ilişkilendirilerek standartlaştırılması 1750'lere denk geliyor. newton'un çağdaşlarının da hiçbirisi blue'yu blew olarak yazmamış, ama kimse de "ne diyon kardeş sen" dememiş. örneğin newton'un rival'ı robert hooke'un newton'a eleştiri mektubuna bakıyoruz:
"namely that which is most refracted, gives a blue, and that which is least a red"
dilde standardizasyon için gerçekten güzel ve garip bir örnek.
kötü hissedildiğinde rahatlamak için yapılan şey
-
şu aralar kendini kötü hissedenlerin sayısında oldukça büyük bir artış var. bu tip durumlarda avuçla hap yutmak veya varille içki içmek yerine yapabileceğin çok daha bilimsel teknikler var. şimdi ailenizin algı yönetimi uzmanı olarak bir kaç taktik veriyorum hem de bilimsel temellerini de açıklıyorum. dikkat kesil.
1. derin nefes alıp verme
pratik öneri: stresli veya gergin hissettiğinde, 4 saniye boyunca burnundan derin bir nefes al, 7 saniye tut ve 8 saniyede ağızdan ver. bunu birkaç kez tekrarla. nefes hayattır.
bilimsel temel: derin nefes alma, otonom sinir sistemini etkiler ve parasempatik sinir sistemini aktive eder. bu, vücudu "savaş ya da kaç" modundan çıkarıp, rahatlama moduna geçirir. yani her nefesinde sinir sistemine sakin ol şampiyon dersin.
2. kısa bir yürüyüşe çıkmak
pratik öneri: kendini kötü hissettiğinde, 10-15 dakikalık bir yürüyüşe çık. mümkünse doğal bir ortamda, ağaçlar ve yeşillikler arasında yürü. hocam benim yaşadığım yerlerde hiç yeşillik yok diyorsan mekan değiştirmenin yollarını ara derim.
bilimsel temel: fiziksel aktivite, endorfin salgısını artırır, ki bu da doğal bir "moral kaynağı"dır. ayrıca, doğa ile etkileşim, stres hormonu kortizol seviyelerini düşürebilir. yani hem hareket edip hem de doğanın içinde olursan moralin yükselmeye başlar. ama patates gibi koltukta oturup tavana bakarsan daha kötü hissedersin.
3. günlük tutma
pratik öneri: günün sonunda, yaşadığın olumlu ve olumsuz deneyimleri bir günlüğe yaz. bunları yazarken, olumsuz deneyimlerin üstesinden nasıl gelebileceğini düşün. mümkünse bu yazma işini bildiğin atadan kalma kalemle yap çünkü kalemle yazma sinir sistemini daha iyi etkiler.
bilimsel temel: günlük tutma, duygusal olaylar üzerinde daha fazla kontrol sağlar ve bilişsel yeniden yapılandırmaya yardımcı olabilir. bu, bilişsel davranışçı terapinin (cbt) temel bir unsuru olan "bilişsel yeniden yapılandırma"ya benzer. yani duygularını kontrol etmenin yolu onları aklın hakimiyetine sokmaktır bunun da en kısa yolu yazmaktır.
4. farkındalık uygulamaları
pratik öneri: gergin veya stresli hissettiğinde, etrafındaki seslere, dokulara veya kendi nefesine odaklan. bunun için 5-10 dakika ayır. streslendiğinde zihnin hızlanır ve kokain çekmiş maymuna döner. bunu yavaşlatmak için bilinçli olarak odağını değiştirmen lazımdır. anda kalabilirsen zihnin yavaşlayacaktır.
bilimsel temel: "anı yaşama" pratiklerinin, bireyin duygusal reaktivitesini ve stresini azaltmada etkili olduğu gösterilmiştir. bu konuda oldukça fazla çalışma var.
5. sosyal destek arama
pratik öneri: kendini kötü hissettiğinde, güvendiğin bir arkadaşın veya aile üyenle konuş. problemlerini paylaşmak, genellikle içinde biriken duygusal yükü hafifletebilir.
bilimsel temel: sosyal destek, stres ve anksiyeteyle başa çıkmada önemli bir faktördür. iyi bir sosyal ağın, psikolojik sağlığa olumlu etkileri olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir. kendini iyi hissetmediğin zamanlarda ailen ve yakın arkadaşların en pahalı antidepresanlardan daha etkilidir bunu bil.
bu anlattığım beş yöntem, çoğu insan için etkili olabilecek genel önerilerdir. ancak, her birey farklıdır ve bu tekniklerin etkili olup olmayacağı kişiden kişiye değişebilir. örneğin, bazı insanlar için yürüyüş yapmak sıkıcı olabilirken, diğerleri için bu çok rahatlatıcı olabilir. en iyi yaklaşım, bu yöntemleri denemek ve hangisinin senin için en uygun olduğunu görmektir. ancak, unutma ki bu öneriler ciddi bir psikolojik durum tedavisi için bir alternatif değildir. eğer sürekli ya da şiddetli bir şekilde kötü hissediyorsan daha profesyonel destek araman önemlidir.
bu yazıyı okuduktan sonra reçete olarak günde üç öğün yemeklerden sonra kanalımda bulunan "neden mutsuz ve stresli oluruz ?" videomu izlemeni yazıyorum
işte kanalım burada
https://www.youtube.com/aydinserdarkuru
ny times'ın erdoğan'ın korumalarını afişe etmesi
-
polis'in yabancı bir ülkede göstericileri dövmesini "alt tarafı kendi pkk'lı beslemelerinize iki kötek atıldı" diye küçümseyen medeniyetsiz zihniyetiniz yüzünden tüm dünyada 2. sınıf muamelesi görüyoruz ülkece.
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
barmen (şeytan tüyü olan bir kenar mahalle delikanlısı)
kadın (rock bar müdavimi tikky, değişik bir hanım)
barmen: (yüksek sesle ama ölçülü) bu gece bize gelsene?
kadın: ay ben salak mıyım size geleceğim?
barmen: ben her gece bize gidiyorum, salak mıyım ben şimdi?
bir otelde 7 gün boyunca kalmayı tatil sanmak
-
44 senelik ömrümde tatil denen şeyi yazlık ve ufak pansiyon/motellerde kalıp gittiğimiz bölgeyi/çevresini çılgınlar gibi dolaşmak, denize girmek, dağ tepe bayır gezmek, mağara ve tarihi eser görmek olarak algıladım. bu şekilde yaşadım ve yaşattırttım tatilleri.
sonra bu yaz bir gün, yine havlu asarken (yazlıktaydık ve ben bir mağara gezisi artı denize girme işinden dönmüştüm); havlu asmaktan nefret ettiğime karar verdim. o havluların sorumluluğunu çok uzun süre almıştım. havlulardan gına gelmişti.
her şey dahil içine ne dahil umrumda bile olmayan, ancak plaja giderken havlu verildiği söylenen, deniz kenarında manasızca “şimdi gidip havluları asmak lazım” diye düşünmeyeceğim o tatili aldım sonunda.
annemin bir gün yazlıkta elindeki tavayı fırlatıp “yeter ya yemek yapmak mı tatil?” dediği yaşlara geldim sanırım. zaten ülkede görmediğim mağara da kalmadı gibi….
dursun özbek
-
joffrey
cersei
ılyn payne
dursun özbek
the hound
...
joffrey
cersei
ılyn payne
dursun özbek
the hound
...
joffrey
cersei
ılyn payne
dursun özbek
the hound
defne samyeli'nin kızlarıyla çektirdiği fotoğraf
-
defne samyeli, mitoz bölünmüş sanırım.