ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yüksek maaşlı iş bulunca hemen istifa eden çalışan
-
bomboş bir yorum.
birader o zaman ver 6 bin fazla gitmesin. sanki kârından çalışanına pay veriyomuşsun gibi ömür boyu sana neden mahkum kalsın?
nasıl ki sen ticaretinde kârına bakıyosun, çalışan da kârına bakıyo.
edit: imlâ
minibüsçülerdeki kızgınım vites değiştirmesi
-
akabinde yeni binen yolcunun gönderdiği bozukluklar asabi bir şekilde fırlatılır, paracıklar o ivmeyle fırlatıldıkları yerden sekerek, sefere çıkmış yeniçeri ordusu gibi dört koldan yedi düvele dağılırlar.
beşiktaş
-
bugün 4 yediğinde takımını terkeden yarın 4 kilo aldığında seni de terkeder. unutma, en güzel beşiktaş'ın çocukları sever.
nuri bilge ceylan ingilizcesi
-
ah ulan ah! hayattaki tek başarısı, ilkokul çağlarından beri, kurs, özel hoca, kolej derken kafasına vurula vurula öğretilen ingilizce olan, ezik ergenlerimizi tatmin etmemiş.
adam iyi bir yerden mezun mu? mezun...
dünyaca ünlü bir yönetmen mi? evet...
ingilizce biliyor ve derdini anlatabiliyor mu? evet...
fazlasını da sen başar o zaman, ergen kardeşim!
tayyip erdoğan'ın muharrem ince'ye gariban demesi
-
peki o gariban, bir tv oturumu için kendisine hodri meydan dediğinde fellik fellik kaçması?
(bkz: geçiniz)
türbanlı bacımıza shut up diye bağıran turist
-
bunu bir avrupa ülkesinde yaşamış biri olarak söylüyorum , eğer avrupa da oranın vatandaşına bir turist böyle davransa, o ve sülalesini tüm avrupa birliğine almazlar neredeyse isterse kişi başı 100.000€ bıraksınlar, ülkemiz ve itibarımızı rezil ettiler.
ek: arkadaşlar avrupa da öğrenci olarak 3 yıl bulundum, iş için bir çok kez gittim.
konuyu şöyle gerçek bir örnekle açıklayalım; bir arkadaşım tramvaya biletsiz binmiş öğrenciyken, ardından oranın vatandaşı bir kadınla evlilik yaptı yedi yıl sonra vatandaşlığa başvurduğunda, sen yedi yıl önce tramvaya biletsiz binmişsin, buradaki insanların hakkını gasp edemezsin ve saygısızlık yapamazsın o yüzden senin vatandaşlık hakkını bir müddet daha erteliyoruz diye önüne çıkarmışlar, bence de haklılar ve açıkçası bu duruma da saygı duydum. bu örnek canlı olarak yaşadığım şahit oldum bir örnektir. yukarıda yazmış olduğum durum çok acayip gelmesin kimse.
koç burssuz + mba + aile şirketi
-
mba yok, düşünmüyorum da. aile şirketi yok, peder düşünmüyor da. zaten boğa burcuyum.
ilişkide şefkat istiyorum diyen 35 yaşındaki kadın
-
az evvel bir şeyler izlerken aklıma annem geldi. (annem iki sene önce bir trafik kazası sonucu ani bir şekilde vefat etti) gözümün önüne onu son kez gördüğüm an geldi. bembeyaz yüzü,kapalı gözleri..gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. sonra kalktım içeriki odada oyun oynayan eşimin yanına gittim. durdurdu oyunu yüzüme baktı,ne oldu canım dedi. sarılabilir miyiz dedim. uzun uzun sarıldık. sonra kafamızı dağıtacak bir film açtık. dizlerine yattım,saçlarımı okşadı,birlikte izledik filmimizi.
"ilişkide şefkat istiyorum" demedim hiç. bu cümleyi kurmadım ama insan olan halden anlar.
halden anlayan insanları hayatına alması gereken kadındır.
zengin kızların güzel olması
-
cildindeki en ufak bir pürüzde dermatologa gidebilen, sağlıklı beslenebilen, diş beyazlatmaya, rutin diş bakımına para ayırabilen, ölü hücrelerinden profesyonel ellerde arınan, tüylerini sir ağdayla almadığı için alerji pötürtü batık olmayan, lazer epilasyonlu, saçlarına bilmemkaç yüz liralık keratin bakımı yaptıran, kaliteli saç bakım ürünleri kullanan, dermokozmetik kremler kullanan-beğenmedi mi atıp başka marka alan, spor salonuna gidebilen, hiç bir zaman yıkanmaktan tüylenmiş, ağzı yüzü kaymış, rengi atmış kıyafetler giymeyen, saç şekli hakkında, makyaj tonu hakkında profesyonel yardım alan, elleri bulaşığa, cife deymemiş, manikür pedikür yaptırabilen kızın güzel olmasıdır.
1990 yazı
-
beyoğlu'nda aziz nesin'e kitap imzalatmıştım o yaz.
(ertesi sene kadıköy'de yine imza günü vardı. sıraya girdim ve kitabı uzattım. adımı sordu, ben de "geçen sene de imzalatmıştım unuttunuz mu?" diye espri yaptım.
üstad "nasıl hatırlayayım, yüzlerce kişiye kitap imzalıyorum her sene?!!?" cevabıyla esprimi anlamadığını göstermişti. sanırım türkler'in %60'ının aptal olduğuna bu olay üzerine karar vermişti :// )
türkiye'nin yeni logosu
-
icinde cami minare vs hic bi si olmayan bi logo sanki milli iradeye saygisizlik gibi geldi bana.
insan ilişkilerinde sık yapılan hatalar
-
insanları gözünde fazla büyütmek.
onlar zaten kendilerini o kadar büyük görüyorlar ki, bir de sen büyütünce, karşında tanrı pozisyonunda seni yargılayan biri oluveriyor.
"hele bi' otur soluklan yeğenim" jokerinizi elinizden hiç bırakmayın.
albert camus
-
camus der ki : "hatırlamak icin yavaslar, unutmak icin hızlanırız"