hesabın var mı? giriş yap

  • 15 yıllık bas gitaristlik hayatımda geçen yıl doğruluğunu anladığım durumdur. şöyle ki, taksim (bkz: dorock) barda düzenli sahne aldığımız zamanlardan birinde, judas priest'ten painkiller çalıyoruz. baya da iyi yardırıyoruz parçayı normalde. ancak alkolün etkisiyle sanırım, bu sefer ben parçanın daha girişinde mavi ekran verdim. parçanın hangi nota ile başladığı konusunda bile bir fikrim yok. beyin olmuş tabula rasa. lan dedim bittik. sonra aklıma geldi, olm rezil olacağına kapat potanstan gitarın sesini, çalıyormuş gibi yap. ama nasılım a dostlar, görmeniz lazım...yılların air guitarcılarına taş çıkaracak hareketler yapıyorum. bir davulcuya gidiyorum şekil yapıyorum, bir seyirciye gidiyorum gitarı biralarla tokuşturuyorum falan. insanlar gazdan ölecek.

    arkadaş, grup arkadaşlarım da dahil, biri de çıkıp demedi ki aga bu nedir? lan bildiğin çalmadım parçayı, kimse anlamadı. tebrik falan aldım hatta milletten. orada anladım ki, boş işler bunlar. o zamandan beri jamiroquai falan çalıyorum daha çok lan. nasıl travma yarattıysa artık...

    denizin buz gibi sularından gelen edit: işittiğim laflar sebebiyle illa "ironiden anlamayan nesle aşina değiliz" diye not düşüreceksiniz adama. hayatımın yarısını verdiğim bir enstruman için nasıl "boş işler bunlar" diyebilirim ki?

  • şimdi gördüğüm video.
    yemin ediyorum çok az şeyi böyle zevkle izledim..
    o korumaların acizliğini gördüm ya dünya gözüyle bu bile bana yeter..

    şşş noldu la korumalar.!! bi tarafınız yemedi değil mi, protestoculara dokunmaya, bırak göz altına almayı, bırak ağzını kapatmayı, bırak iktirip kaktırmayı, elinle dokunamıyorsun bile..
    elinden gelen sadece öööeeeeeeeaaaaaağğğğğğhhhhh diye bağırmak..

    noldu yemedi di mi?
    şu acizliğinizi görmek bile yetti bana. ahahahahhaha..

  • elektrikli sandalyeyi icad eden de kendisidir.aktaralım:
    1886'da new york valiliği, ölüm cezasının insani yöntemlerini (!) araştırmak üzere bir yasama komisyonu kurar.
    o tarihe kadar yaygın kullanılan "asılma" yöntemi ağır ve acılı bir yöntem olarak görülmektedir.

    aynı yıllarda westinghouse ve tesla ile edison arasında genç elektrik techizatı endüstrisine hakimiyet alanında kıran kırana bir mücadele yaşanmaktadır. önce yola çıkmış olan edison elektriğin doğru akım* istasyonları vasıtasıyla dağıtımı için bir şebeke kurmaya başlamışken westinghouse yeni geliştirdiği alternatif akım* ile buna kafa tutmaya başlamıştır.

    alternatif akımın doğru akıma karşı ekonomik ve lojistik üstünlüğü vardır. kalın bakır kablolara ihtiyaç duyan doğru akımın akıbeti bakır fiyatlarının giderek artmasıyla daha da meçhul bir yön çizmektedir.
    öte yandan doğru akımın birkaç milden öteye ciddi kayıp olmaksızın taşınması da imkansız olduğundan her küçük yerleşim veya endüstri birimine bir istasyon tesis etmek mecburiyeti vardır. bu noktada yenilginin kaçınılmazlığını büyük ihtimalle kendisi de bilen edison bilimsel etiği bir kenara bırakmakta sakınca görmez.
    1887'de west orange, new jersey'de westinghouse'a karşı bir karalama kampanyası başlatır. 1,000 voltluk bir westinghouse ac jeneratorüne bağladığı bir metal plaka ile bir düzine masum hayvanı katleder. basın olan biteni yakından takip etmektedir. "electrocution" terimi böylece doğar.

    bu esnada new york'ta kurulan yasama komisyonu ünlü mucid edison'dan yeni idam cihazının yöntemi açısından yardım ister. edison'un ilk tepkisi bir bilim adamı olarak ölüme alet olmayacağı şeklidedir. ancak bir süre sonra westinghouse karşısındaki yılgınlığı onu yeni bir mektup yazarak kendinde böyle bir method bulunamayacağı ancak westinghouse'un elindeki yeni enerjinin acısız ani ölüm için elverişli olduğu konusunda görüş bildirmeye iter. edison alternatif akımın öldürücü olduğu kamuya yayılırsa insanların bunu evlerinde kullanmak istemeyecekleri düşüncesindedir.

    bu esnada 4 haziran 1888'de "electrocution" new york'un yeni idam infaz yöntemi olarak kabul edilir. ortada henüz iki teori ve iki elektrikli sandalye tasarımı vardır. edison haliyle bunlardan alternatif akımla çalışacak olanak destek vermektedir.

    1888'in ikinci yarısında edison araştırma tesisleri harold p. brown ve asistanı dr.fred peterson'u doğru akımla çalışan bir elektrikli sandalye tasarımı için tutarlar. tesadüf odur ki brown yakın zamanda new york post'a bir yazı göndererek küçük bir çocuğun alternatif akım kaçıran bir telgraf teli yüzünden öldüğünü rapor etmiştir. brown ve peterson tasarladıkları cıhazı köpekler, atlar ve ineklar üzerinde bir dizi deneyde (!) kullanırlar ve basın önünde işkence edilen zavallı hayvanların büyük acılarına rağmen hayatta kaldıkları gözlemlenir. aslında edison'un amaçladığı da budur.

    bu esnada hala edison company bordrosunda bulunan dr.fred peterson valilik komitesine en uygun infaz metodunun seçilmesi açısından danışmanlıkla görevlendirilir. bu nedenle komitenin alternatif akımdan yana karar almasına şaşırmamak gerekir.

    1 ocak 1889'da tasarı yasalaşır. westinghouse tepki gösterir ve kendi markasını taşıyan alternatif akım
    jenaratörlerini new york eyaleti hapishane yönetimine satmayı reddeder. edison ve brown bir yolunu bularak westinghouse'u aşarlar ve ilk elektrikli sandalyelerde kullanılacak jenaratörleri temin ederler.

    westinghouse elektrikle idamın "vahşice ve alışılmadık" oluşuna dayanan temyiz itirazlarına maddi destek verir.
    edison ve brown ise alternatif elektrigin "hızlı ve acısız" olduğu konusunda tanıklık ederler.

    ancak kaderin cilvesidir ki böylece gerçekleştirilen ilk infaz başarısız olur. zavallı idam mahkumu, izleyenlerin gözleri önünde dakikalarca süren işkence ardından üçüncü derece yanıklar ve sinir sistemi arazlarına rağmen hayatta kalır.

    bu edison'un planının geri tepmesi demektir. kamu oyu edison'u lanetlemekte geçikmez. öte yandan westinghouse'un alternatif akımına ne olduğunu yazmaya gerek yok sanırım

    kaynak:
    http://inventors.about.com/…ary/weekly/aa102497.htm

  • 9,5 aylık bir kızım var ve zamanı geldiginde onu elin lavuguna vermeyi düşünmüyorum
    ona yan gözle bakacak oğlanlara da süprizler hazırlıyorum
    dexter'ın ta ilk sezonuna bastan başladım farklı bir gözle izliyorum artık

    adam haklı beyler

  • 8-6 çalışıp günlük işe git gel 2,5 saatin yolda geçsin. işe gidebilmek için sabah 7.00 da uyan.

    gün 24 saatten oluşuyor sen 13 saatini iş için harcadın, geriye kaldı 11 saat, günlük 7 saat uyusan kaldı sana 4 saat. banyo kişisel bakım, yemek gitti oradan 2 saat, boş vakit olarak harcayacağınız en fazla 2 saat kalır bu 2 saatte de kölelik kalktı diye yazabilirsiniz.

    ülkenin çalışan nüfusunun %50'si bu şartlarda çalışıyor bundan çok eminim. özellikle istanbul'da çalışanlar bu rakamı oluşturmakta.

  • üniversite 4. sınıf öğrencisinden;

    - pompacı " kurşunsuz mu olsun abi ?" deyince " kurşuna gerek yok, sözlerin var ya.." dedim, sarıldık ağladık..

  • uzun süre klima kullanımı sonrasında (uzun yol, uzun süre şehir içi trafikte bulunma gibi) işiniz bittiğinde ve aracı park ettiniz. araç hala çalışır vaziyetteyken klimayı kapatıp sadece havalandırmayı açın. havalandırma bir iki dakika klima sisteminde kalan soğuk enerjiyi attıktan sonra tercihen havalandırmayı sıcak tarafa getirin ve bir iki dakikada sıcak havalandırmayı çalıştırın. özellikle periyodik olarak temizliği yapılmayan klima sistemlerinde bakteri üremesinin bir nebze de olsa önüne geçecek bir etki yapacaktır. bu şekilde yapmamızın temel mantığı ise klima sistemindeki soğuk ve nemli havayı temizlemek ve tüm hava kanallarını sıcak hava geçirerek kurutma esasına dayanır. öte yandan klima temizliği için illa ki yetkili servise veya bu işi yapan özel yerlere gitmek zorunda değilsiniz. piyasada satılan klima temizleme spreylerinden alarak pekala kısa bir zaman diliminde kendiniz de bu işi yapabilirsiniz. özellikle nemli ve sıcak iklimlerde bulunan araçlar için klima temizliği es geçilmemesi gereken bir durumdur. malumunuz olduğu üzere klima sisteminde üreyen ve hava yolu ile bulaşarak sizleri hasta eden lejyoner bakterisi olarak tabir edilen mikroorganizma özellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarında dikkat edilmesi gereken en önemli unsurdur. sağlıklı ve ferah sürüşler dilegimle.