hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • süt kardeşler filminde rakı bardağını buzladılar. ulan aslında bi kere gerçekten rakıyı buzlasanız tadını alacaksınız ama bilmiyosunuz işte.

  • feminizmi yasam bicimi haline getirirsiniz... kısacık saclarınız yoksa da maskülen hareketleriniz, kadınsı tavırlara karşı gıcığınız vardır...

    bir erkekle yemege cıktıgınızda hesabınızın onun tarafından ödenmesi sizi deli eder. "saat gec oldu evine bırakayım seni" cümlesini duydugunuzda siniriniz tepenize cıkar. kücük kız cocugu muamelesi görmekten nefret edersiniz. size göre, siz diger kadınlardan farklısınızdır... cünkü digerleri, diger kadınlar, onlar, gece gec saatlerde eve bırakılmaktan hoslanırlar. hatta "odana gir pencereden bana el salla" diyen bi erkek beyaz atlı prensleridir.

    birgün karsınıza o cıktığınga hayatınızdaki tüm kavramlar tepetaklak oluverir. cok da tenha olmayan bir sokaktan geçerken "tekin degil buralar, istersen koluma gir" dediginde hayatınızda ilk defa bir erkegin sizi koruyan tavrı hoşunuza gider. sizi taksiye bindirdiginde taksinin plakasını alması sizi rahatsız etmedigi gibi icinizi garip bir güven duygusu kaplar. eskiden eve sağsalim gittiğini haber vermek, erkek arkadasa, hatta erkek egemen topluma hesap veriyor olmak kategorisine girerken artık sırf onun sesini duymak icin bile yapılabilecek birseydir.

    kısacası, siz de artık o hep elestirdiginiz sıradan kadınlardan, sıradan insanlardan oldugunuzu fark edersiniz. sadece acıga cıkması biraz uzun zaman almıstır. sadece bu kadar sevebileceginiz biri gec cıkmıstır karsınıza...

    gün olup, kırık kalbinizi elinize alıp cekip gitseniz bile ona tesekkürü borc bilirsiniz.
    "saol sevgilim, bana sıradan biri oldugumu fark ettirdigin icin..."

  • gelen: konuştuklarımızı sözlüğe yazmaya utanmıyor musun,sözlüğe malzeme olarak mı görüyorsun bizi?
    giden: dur ya bunları da yazayım.

  • geçen akşam otobüste ayakta gidiyorum. zaten cüsseliyim bir de elimde çanta var. otobüsün önünden "arkadaşlar sağlı sollu ilerleyelim" diye bağırıyorlar. çift sıra ikili koltukların olduğu koridora tek başıma zor sığıyorum, adam sağlı sollu diyor, bak sen. neyse, dedim, sabredelim biraz daha. sonra yaşlı bir teyzem başladı konuşmaya, "sanki otobüsun arka tarafı başka yere gidiyor. illa orta bölümde bekleyecekler". bize laf sokuyor aklınca, bunu duyan diğer yaşlı teyzeler de koroya katıldılar. "hiç... insanımız böyle işte... iki adım ilerleyip de herkes rahat etsin diye uğraşmazlar. cık cık cık.". diğer taraftan bir amca bağlandı, "yürünsenize evladım, bak yolcular binemiyor". elimdeki çantayı kaldırdım havaya, "amca nereye yürüyeyim, hani, göster de yürüyeyim, nereye yürüyeyim?" dedim. sonra, bir kaç yolcu daha katıldı isyanıma, "bitti işte daha yolcu almayın, akraba olacaz burda" falan... sonra teyzeler biraz yumuşar gibi oldu, "aslında buraya minibüs seferi de koymalılar, çok yoğun bir yer". "olur mu canım, bu kadar sıkışık trafiği daha da felç mi etsin?"...

    ah benim koyun insanım... otobüsün zar zor geçtiği daracık yollara, bu yetmezmiş gibi sürekli bir tarafı kazılıp tekrar yamanan asfalta, yetersiz otobüs seferlerine ve toplu taşıma seçeneklerine değil de birbirinize kızın. "sağlı sollu yürüyün" diye birbirinize bağırın böyle. yer dar diye birbirinize kızın, siz birbirinize kızasınız diye yeri dar tutanlara değil.

  • cem yılmaz bilet fiyatlarına itiraz ettiğinde cinemaximum " yeni yılmazlar çıkarırız " diyordu.

    yeni yılmazlar dediğiniz cumali ceber miydi ?

    siz anca fiyat çıkartırsınız..milyonlarca insanın sinema sevdasını sikip attınız o. çocukları.

    bazıları da hâla " ben evde izliyom " fln yazıyor buraya. biliyoruz kardeşim biliyoruz filmini evde izliyorsun, yemeğini evde yiyorsun, tatilini ülkende yapıyorsun..

    " etkinliğimi elimden nasıl alırsın, sinema nasıl lüks olur " u sorgulayacağına " evde izliyorum " diyor. aferin amk. tam akp'nin istediği tip.

  • 25 nisan'da los angeles'ta düzenlenecek ödül töreni.

    akademi ödülleri'nin yanı sıra bafta da şubat ayından nisana alındı. normalde ocak ayında düzenlenen altın küre ödülleri 28 şubat'ta yapılacak. aynı şekilde tony ödülleri de ertelendi. bu ay sonu yapılması planlanan grammy ödülleri ise 14 mart'ta düzenlenecek.

    bununla birlikte pandemiye bağlı olarak bazı kural değişiklikleri yapıldı. her şeyden önce akademi'de yarışmak için bir filmin mutlaka los angeles'ta bir sinemada gösterime girme şartı kaldırıldı. bu kural gereği dijital platformlarda yayınlanan filmler bir iki haftalığına sinemaya veriliyorlardı. artık bununla uğraşmadan doğrudan oscar için yarışabilecekler. törenin takvimi de uzatıldı. geleneksel olarak oscar normal takvim yılını izlerdi. 1 ocak - 31 aralık arası gösterime giren filmler yarışabilirdi. bu yıl iki ay daha uzatılarak takvimi 1 ocak 2020 - 28 şubat 2021 olarak belirlediler.

    pandemiden bağımsız olarak yapılan değişikliklerden biri teknik açıdan birbirlerine çok benzedikleri için en iyi ses miksajı (best sound mixing ve en iyi ses kurgusu (best sound editing) dallarının en iyi ses dalı altında birleştirilmesi. bunun dışında soundtrack dallarında bazı kural değişiklikleri yapıldı. artık bir score albümünün oscar'da yarışabilmesi için en az %60'ının, seri ya da devam filmlerinin score albümlerinin ise %80'inin orijinal şarkılardan oluşması gerekiyor. en iyi uluslararası film dalı tüm üyelerin oy kullanımına açıldı. üyeler filmleri akademi'nin streaming platformundan izleyebilecekler.

    film ödülleri bu yıl ilk kez gerçek anlamda streaming platformlarının etkisi altında. normalde tabii ki dijital ortamların etkisi vardı ama esas faktör sinemaydı ve dijital ortamda yayınlanan filmlere adaylık verseler bile ödül vermiyorlardı. bazı yönetmenler özellikle direniyordu ve bu tür platfrormların bir tür kalite düşüşü olduğunu savunan kesim vardı. 2021, film ödüllerinde esas faktörün streaming platformlarının olduğu ilk yıl. bunun avantajı nedir derseniz " hâsılat " etkenini ortadan kaldırmasıdır muhtemelen. yıl boyunca en çok hâsılat yapan filmlerin ister istemez törenler üzerinde bir etkisi oluyordu ama bu yıl öyle bir şey yok. müzik ödülleri son beş yıldır bununla mücadele ediyordu zaten.

    2020'nin en çok hâsılat yapan filmleri:

    1) the eight hundred - 461 milyon dolar (çin)
    2) my people, my homeland - 433 milyon dolar (çin)
    3) bad boys for life - 426 milyon dolar (abd)
    4) demon slayer: mugen train - 363 milyon dolar(japonya)
    5) tenet - 363 milyon dolar (abd)
    6) sonic the hedgehog - 321 milyon dolar (abd/japonya)
    7) dolittle - 250 milyon dolar (abd)
    8) jiang ziya - 244 milyon dolar (çin)
    9) birds of prey - 202 milyon dolar (abd)
    10) the sacrifice - 171 milyon dolar (çin)

    kıyaslama açısından söylüyorum: geçen yıl on filmin dokuzu 1 milyar dolar hâsılatı geçmiş, biri 800 milyon dolarda kalmıştı. hepsi abd yapımı filmdi. endüstri tarihinde ilk defa çin bu kadar etkili. toplamda 2.7 milyar dolar hâsılatla tarihinde ilk defa amerikan film endüstrisini geride bıraktı. amerikan film ensütrisi ise 2020'de son 40 yılın en düşük hâsılatını elde etti. listedeki abd yapımı filmler de ocak/şubat dönemi vizyona girip karantinadan kılpayı kurtulan yapımlar. diğer abd yapımları da ülke içi hâsılatlarıyla değil, uluslararası hâsılatlarıyla bu listeye girdiler. ilginçtir, normalde bir dc filmi için fiyasko sayılabilecek birds of prey pandemi yüzünden ilk 10'a girmeyi başarabildi.

    normalde aday olacak filmler çoktan sinemaseverlerin radarına girmiş olur, belli bir kitle tarafından bilinirdi. bu yıl tenet, dolittle ve birds of prey gibi bir iki bilinen film dışında gündem olan film yok. 2020 fanlar dışında filmlerin genel izleyici üzerinde en az iz bıraktığı yıllardan biri olarak tarihe geçecek.

    kişisel olarak bu ertelemelerin bir anlamını görmüyorum. iki ayda pandemi şu şekilde ortadan kalkmayacaksa tarihleri erteleyip durmanın bir anlamı yok. dünyanın her tarafında insanlar hastalık ve işsizlikle mücadele ederken eğlence dünyası önceki yıllar kadar gündem olmayacak. reytinglerin düşmesi kaçınılmaz. ya törenleri iptal edecekler ya da şartları kabul edip devam edecekler. hatta pandemi şartlarından dolayı müzikal performansların ya da abuk sabuk esprilerin olmadığı, sadece kazananların duyurulduğu sade tören yapıp geçseler çok daha iyi olur. çalışıp çabalayıp düşük reyting alacaklarına bari en azından hiç çaba göstermeden alsınlar. hiç değilse bahaneleri olur.

    bu yılki film ödüllerini izlemek biraz tuhaf olacak. grammy son beş yıldır streaming platformlarının etkisi altında olduğu için buna alışık. belki uzun zaman sonra film ödüllerinin gölgesinde kalmadığı ilk yıl olur.

    bazı film rekorları:

    - çin 2.7 milyar dolar hasılatla tarihinde ilk kez küresel olarak hâsılat birincisi oldu.
    - bir oyundan uyarlanan sonic the hedgehog filmi 70 milyon farkla pokemon detective pikachu'nun açılış hâsılatı rekorunu kırdı.
    - çin yapımı the eight hundred yılı en çok hâsılat yapan film olarak kapattı ve sinema tarihinde ilk bir çin yapımı film bu unvana ulaştı.
    - anime demon slayer mugen train açılış ve toplam hâsılat bakımından asya'da birçok rekor kırdı. bunlardan biri spirited away'in 19 yıldır elinde tuttuğu japonya'da en çok hâsılat elde eden anime rekoruydu. bu rekor artık demon slayer: mugen train'e ait.
    - tarihte ilk defa amerikan yapımı olmayan iki animasyon film, o yılın en çok hâsılat yapan animasyon filmleri arasında ilk ikide yer aldı (demon slayer mugen train ve jiang ziya)

    kaynak kaynak