ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
suudi arabistan'da türk bayrağı krizi
-
kriz mriz değildir. kriz olması için, türk bayrağı olmadığı için bizim bakanın "kardeşim benim bayrağım burada olmayacaksa ben burada oturmam" demesi gerekirdi.
ne krizi? paşa paşa oturup poz vermiş.
yaran facebook durum güncellemeleri
dayıların biraz arıza tipler olması
-
dayılanmak fiili, tam da bu sebepten vardır. halbuki amcalanmak, eniştelenmek diye deyimler yoktur. dayı acayip bir şey.
hatta; (bkz: dayı dayı gezmek)
trafikte en temkinli yaklaşılması gereken araçlar
-
üzerinde arapça yazılar bulunan toyota pick uplardır. kesin bilgi.
gezi olayları da mı akp'nin suçu ulan
-
"ilk üç gün akp'nin sonrasında da ananın suçu evlat" şeklinde cevaplandırılması gereken vitaminsiz suali!
otobüste yaşanan dumur olaylar
-
otobüs değil ama iki gün önce dolmuş versiyonunu yaşadım.
ayakta da yolcu var; balık istifi ilerliyoruz.
önümüz açık, inecek yolcu da yok ama şoför zönk diye durdu. sonra kapıyı açıp geriye doğru koşmaya başladı. arka camdan izliyoruz adam baya baya gittiğimiz yönün aksine doğru depar atıyor.
içerdeki teyzeler cıkcıklıyor. bi tanesi “ay terk etti bizi” deyip dizine vurunca kayış koptu. ergen bebeler “piston aşşaa” deyip gülüyorlar. her kafadan bi ses geliyor: bi haber vermeden gidilir miymiş, bari paraları alıp kaçsaymış üstümüze niye bırakmış, biri mi ölmüş, galiba karısı aldatmış duyunca delirmiş… neyse hemen arabayı sürecek vekil tayin ettiler, vekile güvenmeyip paralara göz kulak olacak yaşlı bi amcayı yan koltuğa oturttular. apaçinin biri koşan şoförü videoya çekmek için aşağı inmişti, başka bi velet onu çağırmak için indi “abi gel kalkıyoz biz seçim yaptık yeni şoför var” diye bağırıyor falan… bunların hepsi de maksimum 4 dk içinde oluyo bu arada he.
neyse sonra baktık bu sefer şoför dönmüş dolmuşun arkasından koşuyor. gene zehir gibi bi türbanlı teyze farketti bunu tabii; neyse durduk aldık adamı. yeni şoför kalkmıyo da koktuktan çabuk adapte oldu helal olsun; yan koltuğu gösterip “abi sen buraya geç istersen bi soluklan ne oldu anlat hele” falan diyor.
meğer camdan desteyle iki yüzlükler uçmuş. bu da nereye düşürdüğünü sonradan farkedip bi şey demeden inmiş işte…
yaşadığım en komik ve dumur anlardan biriydi.
o değil de millet nasıl sıyırdıysa artık en saçma sapalak vaziyetlere bile anında uyum sağlayabiliyor.
işin aslını öğrenince “valla bizi bırakıp gaçsan da şaşmazdık yavrum” diyen amca +1
erkeklerin hoşlanma belirtileri
-
salak sacma sebeplerle surekli kizin yaninda olmaya calismasi. onu herkesten ve her seyden korumaya calismasi. konusucak bir sey kalmasa bile karsindakinin tam gozlerinin icine bakarak bir posetin ruzgarda suzulusunu anlatmasi. genellikle sacmalamasi anlamsiz seyler demesi. onun yaninda o kadar masum ve naif olmasi ki kizin onu taniyamamasi saf sanmasi. fiziksel sakalar orn: yanindan gecerken sacina 2 parmakla dokunup ruzgar efekti vermesi. ona zarar gelebilecek herhangi bir durumda zarar verme ihtimali olan kisiye sovmek. orn;
-oha az daha araba carpiyordu.
+o arabayi adamin gotune sokarim carpamaz.
lionel messi
-
gelecegin futbol tanrisi. barcelona nin 13 yasindayken hormon tedavisini ustlenip arjantinden getirdigi, futbol dengesizi bir firlama. sozu gecen hormon dengesizliginden dolayi under 21 de oynadigi son sampiyonada yedekten bes mac girip 6 gol atmisligi var. calimlar direk ilahindan arak, rakibin bastigi ayaga dogru topu vurmayla. bu teknik abidesi de saviola olmaz umarim. ekstrasi sampiyonlar liginde forma giymis en genc futbolcusu olmasi disinda futbolda kendi derdinin futbol oldugunu sahada gostermesi. (edit*: bu entry yazıldıktan sonra bissürü sakatlık geçirdi gidişat pert)
çocukluk dönemi sanrıları
-
savulun, liste yaptim:
-denizde ufuk cizgisinin arkasinda selale var ve deniz oradan asagi dokuluyor sanirdim.
-dunya'nin bir kure seklinde oldugunu biliyordum ama bizim kurenin uzerinde degil de ic katmanlarinda yasadigimizi saniyordum.
-dunya'da sadece 2 ulke oldugunu saniyordum: turkiye ve abd. zira televizyonda ya turk filmi oynardi ya amerikan filmi oynardi.
-dunya'da sadece muslumanlar ve hiristiyanlarin oldugunu saniyordum. muslumanlar'in "allah'a" hiristiyanlar'in "tanri'ya" inandigini ve bulutlarin uzerinde allah ile tanri'nin surekli gurestigini, kah birinin kah otekinin galip geldigini saniyordum. tabi ki iki tanri da voltran seklindeydi.
-ezan okundugunda dunya'da olmus tum ruhlarin bir yerde toplandigini ("summon edilme" seklinde) saniyordum. hatta ezandaki "hayalel selah" bolumunu "hayalet ol sen gel" seklinde saniyordum. yani ezan gunde 5 vakit gerceklesen bir ruh cagirma seansiydi bana gore.
-solucanlarin yavru yilan oldugunu, buyuyunce tam yilana donustugunu saniyordum.
-ali kirca'yi levent kirca'nin kardesi saniyordum.
-sadece yaz mevsiminde antalya'ya gittigimiz icin antalya'da mevsimin surekli yaz oldugunu saniyordum. bir kere ekim ayinda gitmistik ve havayi yagmurlu gorunce resmen kultur soku yasamistim. antalya'da ilk kez yagmur gorunce ufkum genislemisti.
-degisik dillerin harflerin farkli kodlanmasi seklinde oldugunu saniyordum. mesela turkce'deki "a" harfi ingilizce'de "e" seklinde. yani sadece harflerin yerlerini degistirerek yeni diller uretildigini saniyordum. bu durumda bir dilin alfabesini ogrenince o dili ogrenmis oluyordunuz. keske o kadar kolay olsa.
-4-5 yaslarindayken fenerbahce, galatasaray gibi takimlarda oynayan futbolcularin 13-14 yaslarindaki gencler oldugunu saniyordum. o zamanlar 13-14 yas gozume ne kadar buyuk gozuktuyse artik.
-filmlerde olenlerin gercekten oldugunu saniyordum. hatta cesitli filmlerde olen aktorler icin "adama bak ne kadar fedakar, coluk cocuguna para kalsin diye gonullu olarak olmeyi kabul etmis" diye bakiyordum.
-omrumun ilk yillari izmir-istanbul-antalya ucgeninde gectigi icin turkiye'yi bu uc sehirden ibaret saniyordum.
-temel reis'in (popeye) turk yapimi bir cizgi film oldugunu saniyordum.
-ulkedeki tum koylerde kibar feyzo'daki maho aga gibi bir aganin oldugunu, hatta koyleri resmi olarak agalarin yonettigini saniyordum. ilkokulda hoca yerlesim birimlerinden bahsederken "koyleri muhtarlar yonetir" dediginde "aga yonetmez mi?" demistim, hocayi guldurmustum. ha bir de memlekette her evlenen mutlaka baslik parasi oduyor saniyordum.
-futbolda turnuvalarda nasil mac berabere biterse penaltilara gidiliyorsa basketbolda da ayni sekilde serbest atislara gidiliyor saniyordum. hayatimda ilk kez bir basketbol maci uzatmalara gidince heyecanlanmistim ama serbest atislara gecilmedigini gorunce hayalkirikligi yasamistim.
-yaser arafat'i metin akpinar saniyordum.
-can dundar ve mithat bereket'i kardes, ikisinin babasini da mehmet ali birand saniyordum.
-1994 dunya kupasinda turkiye ile abd arasindaki saat farki yuzunden maclar abd'de gunduz oynansa da turkiye'de gece saatinde yayinlaniyordu. ben de maclari izlerken "vay be amerika'da ne teknoloji var, adamlar gece vakti stadyumu gunduz gibi aydinlatmislar" diyordum.
-ay'in nasil olup da surekli sekil degistirdigini merak ederdim ve kendi kafama gore bir teori uretmistim. bu teoriye gore ay normalde yuvarlakti ama arada sirada meteorlar veya diger gok cisimleri tarafindan vurulup olusan darbe sonucu bir parcasini kaybediyordu. bir sure sonra da kesilen tirnak nasil uzuyorsa ay da bir sekilde eski haline geliyordu. sonradan olayin basit bir isik/golge oyunu oldugunu ogrendigimde epeyce hayalkirikligi yasamistim cunku benim teorim daha eglenceliydi.
-halit kivanc ve cenk koray'i kardes saniyordum. ayni zamanda kemal sunal ile halit akcatepe'nin de kardes oldugunu dusunuyordum. munir ozkul ile adile nasit'in evli oldugunu saniyordum.
-street fighter'daki ken, ryu, guile gibi karakterlerin gercekten de yasadigini ve ayni oyundaki gibi kendi aralarinda surekli dovustugunu saniyordum.
-asilarak idam edilmenin kurbanlik hayvan gibi kancayla sirttan asilma seklinde gerceklestigini saniyordum. ilk kez boyundan iple asilma oldugunu ogrendigimde de olumun kafanin kopmasi seklinde gerceklestigini sanmaya baslamistim.
-susam sokagi gibi kuklali programlarda kuklalarin icinde insan var saniyordum. kisaca kuklalarin uzaktan iplerle degil de kostum seklinde giyilerek hareket ettirildigini saniyordum.
-futbol musabakalarinda futbolcular aralarinda hic konusmuyor saniyordum. ceza sebebiyle seyircisiz bir mac gordugumde, oyuncularin kendi aralarinda ne kadar konustugunu gorunce saskinligimi gizleyememistim.
-kibris turkiye'nin bir parcasi saniyordum.
-fatih sultan mehmed koprusunu fatih sultan mehmed insa ettirdi saniyordum.
-tansu ciller'i suleyman demirel'in kizi, mesut yilmaz'i da turgut ozal'in oglu saniyordum.
-kirmizi baslikli kiz, kulkedisi gibi bir cok masalin turkiye'de gectigini saniyordum.
-mahmut hekimoglu'nu ferdi tayfur'un abisi saniyordum.
-ali uyanik karakterini ferhan sensoy canlandiriyor saniyordum.
-o zamanlar naim suleymanoglu, hamza yerlikaya gibi surekli olimpiyatlarda madalya kazanan atletlerimiz oldugu icin ulkecek olimpiyatlari domine ettigimizi saniyordum. sonradan ulke olarak olimpiyatlarda pek sesimizin solugumuzun cikmadigini ogrenince epeyce hayalkirikligi yasamistim.
final four'da iki türk takımı olması
-
torbadan top çekilmiyor burada. neymiş olasılığı 1/16 olan şeymiş. bu kafayla erzurumspor ile galatasaray'ın da şampiyonluk şansları eşit oluyor.
türk basketbol tarihinin en büyük başarısıdır fenerbahçe'nin euroleague şampiyonluğu sonrası.
incitmeden donun görünüyor deme yöntemi
-
naciz kalb-i harabenizin tamirini ve mes'udiyetini umduğumdan, nadide mevcudiyetinizin mes'udiyetini temin arzumdandır ki, donunuz görünüyor efendim.
breaking bad kimyacılık
damien rice
-
damien rice'in resmi olarak 3 stüdyo albümü var fakat youtube'da arattığınızda gerek eski grubu juniper'la olsun gerek solo unreleased çalışmaları olsun gerek yıllar önce sadece canlı olarak çaldıkları olsun 3'ten fazla albüm yapmaya yetecek şarkıları mevcut. ben de bunlar arasından favorilerimle sizler için damien rice'ın asla gelmeyecekmiş gibi duran 4. albümünü yaptım.* keyifli dinlemeler. not: depresif bünyelerin dinlemesi tavsiye edilmez.
1. never
2. what if i'm wrong
3. it didn't take you long
4. fool
5. is that it my friend
6. insane
7. forgotten deers
8. orchard
9. beast and beauty
10. you shouldn't be here
11. what the night is for
12. the connoisseur of great excuse
13. under the tongue
14. be real with me
15. cheers darlin live (bonus track)
kaplana saldırıp saniyeler içinde ölen köpek
-
1- köpek saldırmıyor, yakalanacağını bildiği için korkutmaya çalışıyor.
2- kaçınca da yakalanma olasılığı yüzde yüz.
3- orman değil hayvanat bahçesi.
4- kaçsa da geri içeri atacak görevliler var.
5- hayvanat bahçeleri kapatılsın.