hesabın var mı? giriş yap

  • söylenene göre los angelesa gittiğinde , los angeles artık bir tanrı bir de krala sahip demiştir. bunu lebron james i kastederek söylemiş. lebron ise buna karşılık bir formasını zlatan’a göndermiş.
    normal insanlar formayı alıp instagrama filan koyar kendi formasının yanına, kendi formasını da karşı tarafa gönderir.
    lakin zlatan bildiğimiz gibi deli olduğu için , lebronun gönderdiği formayı imzalayıp kendisine geri göndermiş.

    edit: los angeles ,welcome to zlatan. afaghdhs…

  • simdi dusunuyorum, bugun galatasaray'in gosterdigi tepkiyi; ayni olay fenerbahce'nin basina gelse neler hissederdim, ne yapilirdi diye; ve nedense hakkaten bu saygi duydugum ve takdir ettigim durusu sergilemeyecegimizi neredeyse adim gibi biliyorum. kuvvetle muhtemel teknik heyeti kovmak dursun -bogdan tanjevic'e neler yapti sabredildi, bu mu sonu olurdu allah sakina?- , aziz yildirim yuksek ihtimalle cikip "hazirlik macinda ceza da cekmek neymis?" gibilerinden birseyler soylerdi. iste o zaman is adami ile spor adami ayriligi yine yeni yeniden ortaya cikardi.

    velhasil resmi sitesindeki aciklamasi ile olsun, verdigi tepkiyle olsun, gosterdigi durus ve sifir taviz ile olsun saygiyi hakeden asirlik bir camiadir, rakiplerin guzellerindendir.

    (bkz: rakibe sempati duyulan nadir anlar)

    edit : ey kendi takimini dunyanin en yuce insan sanan, rakibinin yaptigi dogrulari bile inkar eden, fanatik olmayanlar kendilernden saymayan, kendi dusuncelerini paylasmayan tum fanatikler ! hepinize kafam girsin ! kafam orda kalsin, bacagim girsin ! zira siz ancak tribun agzindan anlarsiniz. sizin gibiler yuzunden spordan sogudum amina koyim...

  • keşke burada dalga geçmeden önce afgan halkının neler yaşadığını, ne kadar çaresiz bırakılıp ezildiklerini araştırsanız.

    "28 yaşımdayım ve hiçbir gün hayatı bilmedim". dalga geçmek için ya vicdansız olmak gerekir ya gerçekten ahmak. amerika ve talibanla elinde taşla sopayla savaşamazsın.

    yatın kalkın atama dua edin. o olmasa aynı durumda siz, sizin acılarla dolu hayatınızla bilgisayar başında dalga geçen başkalarıydı.

  • belli bir dönem sonrası için sanrıdan ibarettir evet.

    islam dünyasında 800-1200'lü yıllar arasında ciddi bilimsel çalışmalar yapılıyor, bilimsel alanda önemli keşiflere imza atılıyordu evet. ancak, daha sonraki yıllar için malesef bunu söyleyemeyiz. 1.300'lü yıllardan itibaren medreseler sadece dini eğitim veren kurumlara dönüştü. istisnalar var mıydı? elbette vardı...

    ibn-i sina islam'daki "bilim çağı" denilen dönemin bir ferdidir. 900'lü yılların sonunda doğmuş, 1037'de ölmüştür.

    el harezmi de yine 770-840 yılları arasında, yani yine o "altın çağ"da yaşamıştır.

    biruni 900'lü yılların sonu, 1000'li yılların başında yaşamıştır.

    ebu'l vefa el-buzcani de 900'lü yılların bir bilim insanıdır.

    zekeriyya razi 800-900 yılları arasında yaşamıştır.

    el cezeri, 1100-1200'lü yılların bir bilim insanıdır.

    cabir bin hayyan da 700-800'lü yıllar arasına tarihlenen bir bilim insanıdır.

    hazini'nin yaşadığı tarih de 1100'lü yıllardır.

    ibn-i heysem de tahmin edeceğiniz gibi 900-1000 yılları arasında yaşamıştır.

    kindi'nin yaşadığı dönem de 700-800'lü yıllar arasıdır.

    istisnalar var mı? evet var; 1200 yılına kadar yüzlerce büyük islam bilgini gösterebiliyorken, 1200'den sonra geçen 800 yılda bir elin parmaklarını aşmayacak kadar kişi gösterebilirsiniz. öyle ki, bir mimarı bile bilim insanları arasına katmak zorunda kalırsınız; sayı kabarsın diye.

    müslümanların konu osmanlı ve islam dünyasındaki eğitim sistemi olduğunda sinirle "bak bizde şunlar şunlar var" diye saymaya başlamaktansa, ne oldu da 1100-1200'lü yıllardan sonra o muhteşem bilim insanları yetiştiren medrese sistemi bozuldu ve sadece din adamı yetiştirir hale geldi diye sorgulamaları gerekir.

    osmanlı'nın eğitim sistemi fecaattir. 600 yıl boyunca, çoğu kendi çabasıyla bir yerlere gelen bir avuç bilim insanı haricinde ortaya bir şey koyamamıştır. dolayısıyla bizim "medrese" diye bildiğimiz yerlerde bilim falan yapılmamıştır. haa, 900-1000 yıl öncesinden örnek verebilirsiniz, ancak o örneklediğiniz bilim insanları "medrese" kültüründen gelmiyor. o günkü eğitim kurumları ile medreseler arasında dağlar kadar fark vardı.

  • 1950'li yıllarda ford'un başındaki henry ford ii, dönemin efsane abd otomotiv işçileri sendikası başkanı walter reuther'a robotların çalışmakta olduğu fabrikayı gezdirirken esprili bir tarzda sorar:
    "walter, bu robotlardan nasıl sendika aidatı toplamayı düşünüyorsun?"
    walter'ı verdiği cevap, bugün kitaplara konu oluyor ve yakın gelecekte de üzerine çok tartışacağız:
    "peki sen henry, bu robotlara nasıl araba satmayı düşünüyorsun?"

  • savaşmadan teslim olmak ve onuruyla yenilmek arasındaki farkı kavrayamamış insanların savunduğu fikir. çanakkale'de "zaten savaşı kaybedeceğiz" deyip savaşı bırakan bir millet olsaydık kurtuluş savaşı diye bir savaşımız da asla olmazdı.