ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hala koronavirüs kapmayanların meslek sırları
-
79. günde, geriye dönüp baktığımda üç kez dışarı çıktığımı fark ettim. dışarı çıkmak dediğim de market alışverişi ihtiyacını gidermeye yönelik. ve bunun neticesinde koronavirüse karşı elimdeki en büyük kozumu kullanmış oldum.
(bkz: yakalanmamak)
tarrare
-
dünyanın en aç adamı.
mecazi anlamda değil, gerçekten böyleymiş bu adam. 1700'lerin ortasında fransada doğan terrare asla doymak bilmeyen, günün her anında sürekli aç, yorgun ve dikkati dağınık bir abimiz. öyle ki ailesi onun boğazına yetişemediği için küçük yaşta tek başına sokağa atmış.
sokakta kaldığı dönemler bu yönünü şov amaçlı kullanmış; yemek yerken yanakları, yedikten sonra da göbeği davul gibi şişen terrare, tek başına en az dört kişilik yemek yemesine rağmen maksimum elli kilo kadarmış. aç olduğu zamanlar sarkan göbek derisini kemerine sıkıştırırmış. bir sepet elmayı tek seferde ağzına tıkıştırdığı ve yuttuğu, bir kediyi canlı canlı mideye indirdiği bilinirmiş. sürekli yiyor olmasına karşın doymadığı için sürekli çöp yemek zorunda kalırmış.
ardından bedava sınırsız yemeğe ulaşabilmek için orduya yazılmış. ancak sürekli tıkınıyor olması ve halsizliği nedeniyle rütbeliler tarafından ordudan kovulma noktasına gelmiş. o sırada olayla ilgilenen iki doktor terrare üzerinde araştırma yapmak istemiş ve hastaneye yatırmış. bir sürü araştırma yapılmasına rağmen açığına hiçbir sebep bulunamamış. tam bu sıralar ordudaki generallerden biri terrare'nin bu durumundan faydalanabileceğini düşünerek şöyle bir şey yapmış; adama içinde mektup olan bir kutu yutturmuş, bir süre sonra terrare kutuyu bütün halinde dışkılamayı başarmış.
o sırada general, esir tutulan bir askere mesaj göndermek için terrareye başka bir kutu yutturmuş. ancak savaş alanında yakalanan terrare baskılara dayanamayıp durumu itiraf etmiş, bir süre sonra dışkıladığında mektupta hiçbir şey yazmadığı anlaşılmış çünkü general terrare'ye güvenmemiş.
terrare esaretten kurtulduktan sonra tekrar ülkesine dönüp hastaneye gitmiş. daha önce kendisiyle ilgilenen doktorlara kendisini tedavi etmeleri için yalvarmış. ardından hastaneye tekrar yatan terrare giderek daha da cozutmuş. bir gece morgda yakalanan adamın ölü bir kadın cesedinin yarısını yediğini görmüşler. bununla birlikte hastanenin köpeğini yemiş, her fırsat bulduğunda hastanedeki kan torbalarını falan içiyormuş herif.
en sonunda hastanede 14 aylık bir bebek kaybolmuş. evet herif bir bebeği de yiyince hastaneden atılmış, çok geçmeden de ölmüş.
öldükten sonra yapılan otopsilerden alınan sonuç ise hiçbir şey.
insan gerçekten hayret ediyor, bu adam yaşamış ve belgelenmiş...
daha fazlası için wikipedia'ya da bakabilirsiniz.
şehzade mustafa
-
yaşadığınız yüzyılın en güçlü imparatorluğunda bir veliaht şehzade olduğunuzu düşünün , halkın sevgisine mashar olmuş , ordunun başa geçmesini istediği , devlet adamlarının gözünde geleceğin hünkarı olduğunuzu . annenizin babanız tarafından hor görüldüğünü .babanızın sizi sevgisinden mahrum ettiğini .üvey kardeşleriniz taht yarışında size rakip olamayacak kadar zayıfken ,onlar zevki sefa içinde yaşarken ,sizin hep çalıştığınızı ama babanızın onları takdir edip ;sizi görmediğini düşünün .babanızın en yakın arkadaşını üvey anneniz uğruna katlettiğini ve o üvey annenin şimdi sizin kellenizin peşinde olduğunu düşünün .
tüm bunlara rağmen çadırınıza “baban seni katledecek” diye uyarı mesajları gelmişken .bırakın padişah olmayı hayatınızı kurtarmak için , gözü yaşlı annenizi sevindirmek için padişah olma şansını deneyip arkanızda olan ordunun desteğiyle oracıkta iktidarı ele geçirip padişah olabilecekken , babanıza olan sevginiz ve sadakatiniz devletin bekası için canınızı verebilecek olmanız yüzünden boynunuzu yağlı ilmiğe uzatıp o çadıra girip babanızın emri ile onun gözleri önünde can verdiğinizi düşünün .
sizin bu sadakatiniz karşınsında adı muhteşem olan adaleti ile nam salmış babanız katliniz izleyip ardınızdan devletin bekası diye atıp tutar , oysa bilmez ki sizi katlederek devletin geleceğini ateşe atmıştır.
şimdi tüm bunların ışığında siz düşünün kim muhteşem , kim adaletli. mustafa’nın beş yüz yıldır sönmeyen ışığı karşısında cihan padişahı muhteşem süleyman’ın karanlık yüzü görünüyor mu ?
misafirlikte yatıya kalmanın incelikleri
-
(erkekseniz) eğer evden fazla pijama çıkmazsa "mühim değil ben donla yatarım" gibi laflar ederek ev ahalisiyi tedirgin etmeyin. daha makul bir formül bulun. ne olduğunu bana sormayın, ben de bilmiyorum.
polisle dalga geçen pakistanlılar
-
edit:
gelen mesajlardan sonra anladım ki bu insanımsı varlıklara müstehak bir toplumuz. içimizdeki gerçekten iyi insanlar kusura bakmasınlar.
bizim toplumumuz bu insanlıktan nasibini alamamış, görmemiş şempanzelere layık maalesef.
diyorum ki su veren itfaiyenin hortumunu. pılımı pırtımı toplayıp en kısa zamanda defolup gideceğim buradan. aklınız varsa siz de yapın bunu.
edit2: şunu da söylemeden gidemeyeceğim. "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" kafasıyla olmaz. o yılan döner bir gün sizi de ısırır.
fenerbahçe'nin gol yemeden içeri kaçamaması
-
icardi reyiz izin vermemiştir.
reza zarrab suçlu mu iyi bir beşiktaşlıdır
-
beşiktaş taraftarı olarak beni utandıran söz.
reza, tuğrul, tüp kafa iyi beşiktaşlı ise biz değiliz fiko.
iz bırakan kitap cümleleri
-
"bir sinekle bir devlet adamı arasındaki benzerlik nedir?" sorusunun cevabı 19. yüzyıldan hazırdır. " ikisini de gazeteyle öldürebilirsin!"
(bkz: kaosa mütevazı bir katkı)
pınar mangal sucuk
-
nedense boykot başladığından beri sol frame de pınar ürünlerine ait başlık görmeye başladık.
bir tek benim dikkatimi çekti herhalde..
neyse sucuk dedin mi benim aklıma bir tek cumhuriyet sucukları geliyor valla... muazzam
29 ağustos 2022 iktidarın sessizliği
-
rüşvet, yolsuzluk, dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma gibi büyük iddialar (!) karşısında iktidarın sergilediği tavır.
olaylar karşısında bağımsız medyanın tavrı ve cumhuriyetin savunucuları savcılarının sessizliği ise bizlere bir kez daha siyasi çürümüşlüğün boyutunu gösterdi. yazık. çok yazık.