hesabın var mı? giriş yap

  • acı çekmeyi bi halt sanması. en hastalıklısı değildir belki ama baya hastalıklı gelir bana. çekilen acının bi kıymeti var zannedilir, boşa gitmemesi için bi anlam yüklenmeye çalışılır ama nafile. çektiğin acı boşa kardeşim kabullen artık.

  • atatürk'ü daha çok ararsınız. bu insanlar yarın öbür gün galip gelirse, irandaki gibi saçın açık diye dayak yerken atatürk'ü neden savunmadık diye daha çok vah edersiniz ama geç kalınmış olur her şey için.

    görsel

    işin ilginç yanı çiğdem hanım seçim fotoğrafı çektirmiş. erkeklerle yan yana koymak istemediler galiba.

    görsel

  • kendi sikko hayatını başkalarına da dikte etmek isteyen bir çomar barındıran görüntülerdir.

    ramazanmış.. bana ne lan ramazansa. benim için mi tutuyorsun orucu hıyar. isteyen alkol alır, isteyen sigara içer.

    kafaya bak. herkes bana saygı göstersin ama ben benim gibi olmayana göstermem he. yobaz köpeklere bak sen.

  • 3,5 yaşındaki oğlumdan duyduğumdur.

    - annecim, okuldayken pıt pıtlar "annemi özledim, annemi özledim" diyorlar.
    + hangi pıt pıtlar oğlum?
    - kalbimdeki pıtpıtlar.

    36 yaşındayım, hayatımda böyle güzel bir şey duymadım.

  • arabanın her parçasını kendisi kontrol etmek isteyen, hisli sürücüdür. şimdi mesela motordan çıkan gücün lastiklere iletilmesinde sürücünün bir etkisi var mı? yok. peki ben ne yapıyorum? daha parktayken, arabanın pistonlarını ellerimle çeviriyorum, arabaya hükmetmek mükemmel bir his. arabanın fren disklerini sürücü mü sıkıyor? hayır. peki ben ne yapıyorum? sürücü koltuğunun altından açtırdığım tünel ile acil olmayan frenlemelerde, sol lastikteki fren diskini elimle sıkıyorum, kontrol çok önemli. bazen fren diskini sıkıp, bırakıp, sıkıp, bırakıp abs etkisi bile yaratabiliyorum. bütün bunların yanında vitesim tabi ki manuel. araba üzerinde ancak böyle hakimiyet kurabiliyorum. ayrıca sürekli esp kapalı geziyorum, bir lastiğe kısa süreli frenleme gidecekse, onu da ben yaparım.

  • hadi eksiciler yarisinda cikin da gorelim.

    edit: 15 gun sabredip, yarisinda cikmayi basaranlarin oldugu film. vay be tebrik ediyorum, gercek eksici budur.

    nutella + uludag limonata + dusmelik sandalyeden olusan gercek eksici paketi goes to tras olmaya giden eksici.

    not: butun kliseleri kullanarak saka yaptigim icin ozur dilerim ama bi ferahlikta gelmedi degil.

  • benim gibi sağlık takıntısı olan bir insandır. şimdi tadında alırsan faydası var muhabbetine hiç girmeyelim. alkol alınan hoş muhabbet ırtamına da girmeyelim. bizler alkol sigara almadan en net en pürüzsüz en güzel halimizle her şeyi sonuna kadar hissedip yaşayan insanlarız.

    alkol sigara almayan genelde yalnızdır. kendimden örnek vereyim. şimdi bilirsiniz böyle bir insan bulmak zor, ya sporcudur ya sağlığına çok takıntılıdır ya da inançlarına ters düşüyordur gibi nedenler mevcut. üniversitede, gittiğiniz bir kursta ya da iş yerinde sigara kullanan insanlar bir bağ kuruyor. mesela ben sigara kullanmadığım için üniversitede sigara içilen ortamdan da uzak durmaya çalıştım rahatsız olduğum maruz kalmak istemediğim için. ders araları olurdu herkes sigara içmeye çıkardı, ben de boş boş yanlarında dikilmemek ben pasif içici olmamak için gitmezdim, fakülte önüne vs çıkanlar da hep sigara içenlerle ahbap olurdu. bu yüzden hep yalnız kalırdım, bu gittiğim bütün ortamlarda böyle oldu. sigara alışverişi, ateşin var mı felan derken sevgili olan bile oldu. sigara içerken boş boş beklerken bulunulan ortamda bir sohbet gelişebiliyor. bazı yakın arkadaşlıklar da böyle başladı.

    sigara kullanan insanlar arasında bir bağ oluşuyor aynı eylemi paylaşmaktan dolayı.
    başka bir noktaya değinecek olursa bunları kullanmayan insan kullanana göre daha hassastır. örneğin; kullanan insan yanları açık bir kafede istediği yerde oturtabilirken kullanmayan insan biraz gerginlikle sürekli duman geliş yönüne göre yerini ayarlamakta, yer de yoksa o dumana maruz kalıyorsanız zaten gerginlik oluşuyor ya da mekân müşteri kaybediyor.

    kötü kokudan rahatsız olan insandır. arkadaşlarına ve yakın insanına yaklaşırken temiz olmak ister, o yüzden karşısındaki insanın kokusundan da etkileneceği için istemez sigara içen insanla yakın temas kurmak.

    tadını sevmediği şeyi kafası ya da ortamı için reddeder. onun için en önemli şey kendisidir. kendinden başka bir şey için taviz vermez. arkadaş ortamında içilir uyum sağlayayım gibi düşüncelere kapılmaz.

    bu insan bir şeye bağlı olmayı, kendini bir nebze de olsa teslim olmayı reddeden bir insandır. kötü alışkanlıkları yoktur, antitez üreteceğinize koruyun ve sevin bu çok az kalan insanları.

  • eğer rahat ve huzurlu bir yaşam istiyorsanız, "çok fazla parada gözüm yok" diyorsanız, ihtiraslarınızın değil keyfinizin kölesiyseniz; bölüm olarak tek tercihiniz resim öğretmenliği olsun.

    * işsizliğin kol gezdiği türkiye'de, en çok personel alımı yapan kurum millî eğitim bakanlığı'dır. resim öğretmeni, her okulun ihtiyacıdır. olmazsa olmaz.

    * mezun olduktan sonra ilköğretim okulunda çalışmaya başlarsanız; 90 gün kafa, 15 gün şubat, 23 nisan, 19 mayıs, 30 ağustos, 29 ekim, 9 gün ramazan, 9 gün kurban, 48 gün cumartesi, 48 gün pazar tatili yaparsınız. bir de rapor çakarsanız sizden güzeli olmaz. yanaklarınız al al olur; semiz, gürbüz bir insan olursunuz.

    * bir öğrencinin resim, heykel gibi sanat dallarına yeteneği yoksa, velisi bunu olgunlukla karşılar. matematik kötüye gidiyorsa; veli okulu istila eder, öğrencileri rehin alır, müdürü yakar, hademeyi keser.

    * müzik öğretmeni her pazartesi sabahı ve cuma akşamı okulda hazır bulunmak zorundadır. gecede 30 bin dolar para alan şarkıcı müsveddeleri "ay sabah sabah sesim hiç çıkmıyor" derken, müzik öğretmeni, her pazartesi sabahı "koooork maaaa" diye ses vermektedir. beden eğitimi öğretmeni okulun kadrolu bodyguard'ıdır. resim öğretmeni "yapma yavrum" dese yeterlidir. hatta onu bile demese olur.

    * ödev vermek, ödevleri okumak -daha doğrusu bakmak- kolaydır. resim ödevlerinin %96,78'i* yavrucağın annesi tarafından yapılmaktadır. tam not verirseniz; hem yavru, hem annesi hem de sülalenin geri kalanı memnun olur.

    * tahminimce öğrenciliği zordur, ama istikbâli parlaktır. millet hastanelerde, plazalarda, fabrikalarda tırmalayıp, 7 günlük iznin hayalini kurarken, siz izinleri kuru bamya gibi dizip balkona asarsınız.