hesabın var mı? giriş yap

  • ya ben zaten 600 tl bağkur haraçı ödüyorum her ay.

    bir de zorunlu emeklilik yapmaya kalkarlarsa vallaha billaha kendimi sahte bi cinayete kurban gittirir öldü diye raporlattırır bir de cenazemi kaldırır nüfus kaydında "öldü" diye işletirim.

    kimliksiz biri olarak yaşarım hayatımı. abdden aldığım ehliyet vardı yolda trafik çevirmesinde falan soran olursa abd vatandaşıyım derim

    valla yeter ya. bir tc pasaportu bu kadar yük getirir mi içine ettiğimin dünyasında ya. türküz diye ebemize yüklene yüklene doymadınız be.

  • ilginç ayrıntılar barından bir video olmakla beraber dikkatimi çeken konu, videonun büyük bir kısmında bir elinde şemsiye olan kişinin odaya girişi esnasında elinde şemsiye olmaması ve söz konusu şemsiyeye benzeyen bir şemsiyenin önlerinde yürüyen kadının elinde olmasıdır.

    kamera kaydında iki kişinin 12.20.23 de ellerinde şemsiye ile görüntüden çıkmış olmalarının devamında benzer yada aynı şemsiye ile 12.22.22 de iki kadının birinin elinde şemsiye ile görüntüye girdiği görülmektedir.

    dikkatli incelendiğinde kadının elindeki şemsiye ile odayı işaret ettiği de görülmektedir. odayı işaret eden kadının yanında katip yada memur olduğu anlaşılan birisinin de bulunmuş olması söz konusu cinayetin devlet eliyle işlendiği kuşkusunu güçlendirmektedir. soruşturma esnasında iki kişinin önünde ilerleyen kadınların da kim olduğunun tespiti umarım ihmal edilmez.

  • 79 yıldır çözülemeyen bir kaybolma olayı: sodder ailesi!

    daha çok küçük yaşlarda italya’dan abd’ye göç etmiş olan george ve jennie çifti, 10 çocuklarından 9'u ile birlikte amerika birleşik devletleri'nin batı virginia eyaletindeki fayetteville kentinde mutlu bir yaşam sürmekteydi. ancak sodder ailesinin hayatı, 24 aralık 1945'teki noel arifesinde 40 dakika içinde mahvoldu.

    her şey, saat 12:30'da telefonun çalmasıyla başladı. jennie telefonu açtığında, tanımadığı bir kadının tuhaf kahkahalarını duydu. yanlış numara olduğunu düşünerek telefonu kapattı ve yatağına geri döndü, ancak evin ışıklarının hala açık olduğunu ve perdelerin çekilmediğini fark etti; muhtemelen çocuklar uyanıktı. gece 1:00 civarında, evin çatısına bir şeyin çarpmasıyla irkilen jennie, yaklaşık yarım saat sonra duman kokusuyla tam uyanarak sigorta kutusunun yandığını fark etti. george, eşi ve 4 çocukları marion, sylvia, john ve george jr ile kaçtı ancak o esnada ailenin çatı katında kalan diğer çocukları maurice, martha, louis, jennie ve betty mahsur kaldı. çocukları bağırarak uyandırmaya çalıştılar ama hiçbir ses alamadılar. george merdivenini aradı fakat merdiven ortada yoktu. arabasını balkonunun altına çekerek tırmanabileceğini düşündü ama ne hikmetse araba çalışmadı. jennie, itfaiyeyi aramayı denedi ancak bu sefer de telefon çalışmadı, üstelik yangın söndürme tüpü de sorun çıkardı. marion, komşunun evine koştu ama telefon hattındaki sorundan yine yardım alamadılar. sonunda bir komşunun yardımıyla itfaiyeye ulaşmayı başardılar.

    ev ile itfaiye istasyonu yakın olduğu halde, itfaiye gelene kadar ev küle döndü. itfaiye şefi f.j. morris, yılbaşı arifesi olduğu için personel sayısının azlığı ve geri kalan üyelerinin ise savaşta olması nedeniyle geç kaldıklarını söyledi. itfaiyeciler, çocukların yangında öldüğünü varsaydılar fakat morris, ertesi sabah, evde herhangi bir kemik bulamadıklarını söyledi. ancak başka bir kaynağa göre, birkaç kemik ve organ parçası bulundu ancak aileye söylemediler.

    polis araştırmalar sonucunda yangının elektrik tesisatından çıktığını, telefon hattının bir makasla kesildiğini, ayrıca bir görgü tanığının, birisinin gece eve bir şey atıp kaçtığını ekledi. olay yerine yakın bir suçlunun, halat ve ekipman çaldığı tespit edildi fakat olayla bağlantısı bulunamadı. çocukların yangında ses çıkartmamaları, merdivenin kaybolması, arabanın bozulması, yangın tüpünün çalışmaması, itfaiyenin geç gelmesi, telefon kablosunun kesilmesi, hiçbir kalıntı bulunmaması ve son olarak eve bir şey atan bir şüpheli... sodder ailesi, çocuklarının kaçırıldığına emindi. evlerini bir anıt mezara çevirerek kendi araştırmalarını yapmaya başladılar. hemen bir krematoryum görevlisine danışarak cansız bedenlerin iki saat boyunca 1.090°c'de yakıldıktan sonra bile kemiklerin kaldığını öğrendiler ki bu, evdeki yangından çok daha uzun ve sıcak bir ateşti. birkaç gün sonra evin çevresinde ıı. dünya savaşı'nda kullanılan bir bomba buldular. george, italya’dan gelen mussolini karşıtı biri olduğu için bu vesileyle kendisini tehdit eden sigortacı bir adamı da hatırladı. çocukların kaçırılmasıyla ilgili birkaç şahitte ortaya çıktı. bir komşu yangın esnasında çocukları bir arabanın içerisinde gördüğünü, bir garson yangından sonraki gün 5 çocuk ve 2 yetişkinin lokantaya geldiklerini, otelde çalışan bir kadın ise 5 tane çocuğun 2 erkek 2 kadınla otele geldiğini ekledi.

    george, yangından 1 yıl sonra bir gazetede kaybolan kızına çok benzeyen birinin fotoğrafını görerek new york’a gitmeye karar verdi ancak kızın ailesi, george ile görüşmeyi reddetti. aile fbı’dan yardım istedi fakat bu sefer de polis ve itfaiye görevlileri ifade vermeyi reddetti. çift, olayı daha detaylı araştırmaları için hem c. c. tinsley isimli bir dedektif hem de bir antropolog tuttular. dedektif yangının sebebini raporlayan kişinin, george’u tehdit eden sigortacıyla aynı kişi olduğunu bulurken, antropolog olay yerinde 17-25 yaş aralığına ait 4 parça kemik buldu ancak kaybolan çocukların hiçbiri bu yaşta değildi. polis daha fazla kanıt bulunamadığı gerekçesiyle dosyayı kapattı.

    olaydan 23 yıl sonra, 1968 yılında sodder ailesi bir mektup aldı. mektuptaki 20’li yaşlarının ortasında bir gencin resmi vardı ve aile bunun kaybolan çocuklarından birisine çok benzediğini düşünerek mektubu gönderenin yerini ve kimliği bulmak için bir dedektif gönderdi, ancak tuhaf bir şekilde dedektiften bir daha haber alınamadı. hem george hem de jennie'nin yıllar süren çabası sonuç vermedi. george 1969 yılında, jennie ise 1989 yılında vefat etti. olayın üzerinden bugün itibariyle tam 79 yıl geçti ancak kaybolan çocuklara ne olduğu büyük bir gizem olmaya devam etmektedir.

  • buluşma yerini iyi ayarlayamamak.

    ben bir keresinde belediyenin sosyal tesislerine gitmek zorunda kaldım. ilk ve son buluşma olmuştu benim için.

  • - sonra dedimki siz teksasliysaniz ben de kasimpasaliyim
    - hadi ya, iyi demişsin
    - bu titredi ben böyle diyince
    - korktu tabi
    - hem nasıl, boncuk boncuk terledi bi görsen
    - sonra ne dedin?
    - dedim önce o eli bi indir
    - hah
    - sonra dedim, bizi düşman etme kendine, akıllı ol
    - helal recep abi.
    - böle karşımda ezildi bu, bi görsen
    - sen neymişin abi ya, çayın bitmiş abi tazeletiyim dur.
    - açık olsun, çarpıntı yapıyo
    - tamam abi.. abi be çaylar gelince şu ingilz başbakanının ensesine patlattığın bi hikayen vardı onu da anlatsana
    - anlatırım tabi,
    - aslansın abi ya. ustaa 2 çay gönder, biri açık recep abime.

  • işi sevdiği için mi yapıyor bilemem ancak değeri düşük bir para birimi için içerik üretmeye değmez. bi youtuber'ı savunduğumdan değil. insan sevdiği işi yapmalı ama emeğinin - varsa eğer - karşılığını da tam almalı.

    bana samimiyetsiz gelmedi açıkcası.

  • "ahahahh ne super hayatimiz var bence herkes gormeli" seklinde hala poz poz internet maymunlugu yaptiklarina gore, pek de o kadar hidayete erememislerdir. kendi iclerinde oksimoron bir durum yasayan, sekil olmak icin can veren bir ailedir.