ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
askerlikte ilk sabah
-
standart techizatla birlikte size verilmis olan "12'den once uyandirmayin" tabelanizi yataginizin basucuna asmadiysaniz, sabah 0500 siralarinda cavusunuz basiniza gelir ve ayicikli ponpon terliklerinizi yataginizin onune koyarken elinde hazir tuttugu robdesambiri(???) size dogru tutarak, kalkmanizi saygili bir ses tonu ile rica eder. iste tam bu anda "daha once neden gelmemisim ki" diye dusunursunuz.. boyle baslar ilk sabah..
esnaf esprisi
-
(yıllar evvelinde, saçlara geçici rasta yapılmış, bakkaldan birşey alınmış, çıkılacak...)
- annene temizlikte yardım ediyorsun herhalde?
- nasi abi annamadım?
- saçlarını süpürge etmişsin de aahhaha!
- ehe...
- ahahahahah!!!
nejat işler'in minimalist yaşama geçmesi
-
minimalizmde yeni bir soluk."birşey lazım olursa gider alırım, ne olcak".
muhteşem yüzyıl
-
ağır akışı yüzünden bir türlü seyredemediğim dizilerdendir muhteşem yüzyıl. ama öyle ya da böyle bilgileniyorsunuz medyadan, internetten. acaba ilerki bölümlerde şehzade mustafa'nın öldürülmesinden sonra halkın doğan erkek çocuklarına şehzadeye olan sevgilerini belirtmek için "mustafa" ismini vermelerini gösterecek mi ? öyle ki o dönem istanbul'a gelen yabancı bir gezgin istanbul'daki her 4 erkeğin 3'ünün isminin mustafa olduğunu yazmıştır. hatta bu gelenek o kadar uzun yıllar sürmüş ki, 1881 yılında selanik'te doğan bir erkek çocuğa da bu isim verilir.
ve gün gelir bu çocuk kanuni'nin saltanatından mustafa'nın intikamını alır.
onur akın'ın klibinde mevta olan koyun
-
onur akın'ın seviyorum seni klibinde, yönetmene kızıp taşa kafa atan koyundur.
http://youtu.be/m19v4g89ln4?t=1m32s
edit: kaçıncı saniyede olduğunu soranlar olmuş, olay 1.32'de gerçekleşiyor.
edit2 : link güncellendi.
8 eylül 2015 ahmet davutoğlu'nun ağlaması
ilişkinin bittiğini anlamamak
-
hobimdir. 1.geleneksel ilişkinin bittiğini anlamama şenlikleri kapsamında, hislerim kuvvetli olsa da aklım inatla bastırır; salağa yatar. reddeder çünkü. o yüzden, muhakkak karşılıklı oturup "olmuyor; bitti" diye konuşmamız ve kapanışı yapmamız lazım. sonrası depresyon ve istiklal marşı.
yemeksepeti sipariş notuna yazılanlar
-
"-gelirken winston light alır mısınız?" notu üzerine almayı unutan kurye, yemekten sonra içersin deyip kendi sigarasından vermeyi teklif eder. yok önemli değil deyip geri çevrilir. 5 dakika sonra kapı çalar, yemekten sonra içilir der gene ve paketi uzatır. kıyamam be.
aziz yıldırım
-
mukavemet sinavindan 35 puanlik 3. soruyu yapmadan erkenden cikip aman chelsea macina gec kalmayalim diye kosa kosa dolmabahce'den kabatas vapurunu yakalamak icin nefes nefese kalan bir tribun fanatigi idim 2007'de. deivid'in attigi golden sonraki 15 dakika tamamen hafizamdan silinmis, ama o gol olmustu ya varsin komaya gireyim diye dusunen bir sari lacivert asigi idim.
bugunse melo haric galatasaray'i kutlarken zerre uzuntu ya da sinir hissetmiyorum.
galatasaray'i surekli yenerek onlara ogrenilmis caresizlik kavramini yasatmistik ya hani, aziz yildirim da bizim, sari lacivertli camiamizin ogrenilmis caresizligidir.
öğrenciye 12 yılda ingilizce öğretemeyen sistem
-
sınav kağıdı okuyorum. çocuklar 6.sinifta. elimden geldiğince kolay sordum. bir yerlerden puan verebilmek için. bir soruda çocukların türkçe kelimelerin karşılıklarını yazması gerekiyor. her sınıfta en az 10-15 kâğıt şu şekilde;
anne: çocuklar annesinin adını yazmış (ayşe, fatma gibi)
baba: aynı şekilde
nerelisin: çankırı, niğde
sayıları sordum. ilgilerini çeksin diye resimler var. bi ağaçta 5 elma mesela veya kardan adam elinde 8 rakamını tutuyor. yine çocukların yarıya yakını boşluklara kardan adam, elmalar yazmış. fakat koptugum cevap şu;
öykü: ayaz
tabi ben önce bağlantıyı kuramadim ama mesele şuymus.
kiraz mevsimi diye bir dizi varmış, o dizide öykü adlı kızın sevgilisinin ismi ayaz imiş.
bilemedim şimdi, öğretmeye nereden başlasam? önce okuduklarıni anlamayı öğretmek daha iyi sanki...
edit: imla
aciklama editi: bu okula bir kaç hafta önce geldim. siz mi öğretemediniz diye aklınıza gelebilir.
debe edit'i: 4 yıldır bu öğrencilerle ugrasan, tek dileği onların hayatlarına dokunup, bir ümit ışığı yakmak, bir pencere açmak olan bir öğretmenin, yaşadıklarını dile getirdiği kitaba, lütfen bir göz atar mısınız?
(bkz: ekmek arası ümitler)
aldığımız oylarda emanet oylar olduğunu biliyoruz
-
chp'den giden oylar için teşekkür niteliğindedir. çok yerinde bir sözdür.
keşke chp-mhp-hdp koalisyon yapsa.
hepsiburada.com'un sahte apple ürünleri satması
-
“neden amazon” sorusunun cevabı niteliğinde bir rezalet. ülkemizde boykot kültürü gelişmedikçe böyle rezaletlerle karşılaşmaya devam edeceğiz.
edit: "hepsiburada satıcı değilse, hepsiburada'nın suçu yok" denmiş, gülmek istedim ama gülemedim. hepsiburada, müşterilerine internet üzerinden alışveriş hizmeti sunan bir şirket olarak, tedarik zinciri güvenliği kapsamında müşterilerine karşı sorumludur. "biz sorumlu değiliz" vb. ifadelerin hukuki olarak karşılığı yoktur. hepsiburada'yı nasdaq gibi bir borsaya taşıyan, müşterilerinin hepsiburada altındaki satıcılara değil hepsiburada markasına güvenmesidir. böyle küçük ama mide bulandırıcı konularda müşterilerini satıcılarla başbaşa bırakırsa, yarın o müşterileri çok arar.
edit2: amazon'da da benzer problemleryaşayanlardan çokça mesaj aldım. ben kendi tecrübelerimden hareketle yorum yaptım. zamanında almanya amazon'dan bir ürün sipariş etmiştim, sıkıntılı olduğunu bildirdim. bir gün sonra yenisini gönderdiler ve eskisinin de bende kalmasını istediler.
edit3: pazar yerlerinin "sorumluluk reddi" yaptığı ve benzer durumlarda mahkemelerin satıcıyı sorumlu tuttuğuna dair birkaç mesaj aldım. nalet olsun böyle düzene!
yola hafriyat döküp kaçan kamyon sürücüsü
-
olayı normal görenler!!!
o yolda kendi anne, babanızın ambulansla hastaneye yetiştirilmeye çalışıldığını ve bu kapanan yol yüzünden hastaneye yetişemeyip ambulansta hayatını kaybettiğini bir düşünün bakalım!!!
inanılmaz bir olay cidden!!!